Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

NAAT-I MUHAMMEDİ- İBRAHİM SAĞIR

Bismillâh diyerek girelim söze,
Vasfını anlatmak zor, Resulallah.
Yaradan kolaylık getirsin öze,
Aşkındır içimde nâr, Resulallah.

Doğuşundan önce belirdi izler,
Çözüldü göklerde sır, Resulallah.
Sedef-i Âmine bir inci gizler,
Alnında şavkıyan nur, Resulallah.

Teşrifine hazır Hacer-ül Esvet,
Kâbe’nin her yanı kir, Resulallah.
Meydanlar,mekânlar serâpâ kasvet,
Vicdanlar sevgiye kör, Resulallah.

Beşeriyet şirkin menhus ağında,
Küfrün en karanlık zulüm çağında,
Risâlet nurunun doğma vaktidir.

Mekke sokakları emsiz, emansız,
Geçmiyordu bir gün savaşsız, kansız,
Nifak yılanını boğma vaktidir.

Kâbe niyazdadır, günleri sayar,
Putlardan muzdarip, putlardan bîzar,
Mâverâ’dan rahmet yağma vaktidir.

Hırâ’nın hasreti bitmek üzere,
Cehaletin hükmü gitmek üzere,
Saâdet çağının ağma vaktidir.

Hakk katından emir tüm meleklere,
Muştular yayılsın göklere, yere,
Melekût’un arza sığma vaktidir.

Musâ’nın, İsâ’nın haber verdiği,
“Ahir Zaman Peygamberi” dediği.

Tevhit sarayının Fahri Medârı,
Hallâk-ı âlemin ezeli yârı.

Tefekkür ufkunun şems-i tâbânı,
Cennet ikliminin has gülistânı.

Kutlu bir gecede geldi cihâna,
Melekler muştular saldı her yana.

Arş kapısı aralandı o gece,
Tecelliler sıralandı o gece.

Yıldızlar yaklaştı iyice yere,
Felekler mestâne, cezbe üzere.

Saray-ı Kisrâ’da çöktü sütûnlar,
Ateş gede Mâbedinde söndü nâr.

Sava Gölü içip, yuttu suyunu,
Tarihler açıkça yazdılar bunu.

Kalem âciz, söz yetersiz Ey Nebi,
Var edenin ezel – ebet Habibi.

Gelişinle dindi ahlar, eninler,
Kavuştu huzura insanlar, cinler.

Bir bulut üstüne gölge ederdi,
Nereye gidersen o da giderdi.

Yolunu beklerdi Rahip Bahîrâ,
Aşkınla yanardı gizlice Hıra.

Ukaz’da binlerce hazır şahide,
Senden haber verdi Kuss Bin Saide.

Ey tebliğ-i Kur’an, Mürşidi Îman,
İns-i Cinn’e Nebi, Hâlik’a bürhan.

Sebebi kâinat, sâhib-ül mîraç,
Ezeli ebede bağlayan siraç.

Sebepler mülkünün cennet şafağı,
Seninle başladı saâdet çağı.

Bir örümcek mağaraya ağ gerdi.
Taşlar avucunda zikir ederdi.

Ağacı çağırsan, koşar gelirdi.
Kurt, kuş bile seni tanır, bilirdi.

Ay’ı parmağınla ikiye yardın,
Allah’ın lûtfuyla mîraç’a vardın.

Mânevi binitin ol Burak idi,
Sidret-ül Münteha son durak idi.

Beşer hayâlinin varamadığı,
Aklın, düşüncenin eremediği.

Muradı İlâhi, tecelli-i Hakk,
Acayib-i hâller gösterdi mutlak.

Oldu Sana cennet, cehennem ayân,
Ettin ümmetine hepsini beyân.

İdrâke sığmayan Âlem-i Lâhut,
Sana bahşedildi Makam-ı Mahmûd.

Getirdin beş vakit namaz hediye
Müminler mîra’ca ersinler diye.

Gelmedi benzerin, gelmez bir daha,
Ümmetinden olduk şükür Allah’a.

Kalem âciz, söz yetersiz Ey Nebi,
Var edenin ezel – ebet Habibi.

İrâde-i ezelde nûr-u Sübhân Efendim,
Bezm-i elest deminde şems-i cinân Efendim.

Şerefine seyreder ebede doğru zaman,
Mânâ-yı Kur’an ile arza sultan Efendim.

Hizmetine âmâde yeryüzü ve âsuman,
Sırr-ı hilkat mâdeni dürr-ü mercân Efendim.

Aşkınla dönmektedir gökyüzünde küreler,
Kitabı-ı kâinâtı şerhe lisân Efendim.

Gelmedi yeryüzüne böyle ahlâk-ı kemâl,
İnsanlık âlemine lûtfu ihsân Efendim.

En karanlık çağını yaşarken doğu, batı,
Tevhit gülistânında bâd-ı imân Efendim.

Yanık gönüllere su, mahzun ruhlara şifa,
İdrâklere sığmayan kutbu irfân Efendim.

Melekler imrenirdi nâsiye-i pâk’ına,
Muhâtab-ı ilâh’i hıfz-ı Furkân Efendim.

Sensin sebep halkına on sekiz bin âlemin,
Adın dillerde her an vird-i zebân Efendim.

Levlâke levlâk sırrı sende eyledi karar,
Aşkınla döner ecram devr-i devrân Efendim.

Beşeriyet ufkunu münevver etti nûrun,
Âyine-i mehâsin, câna cânân Efendim.

Vukuâtı âtiye işâr eden sözlerin
Kıyamete dek süren hükm-ü fermân Efendim

Rabb’ın terbiyesiyle ahlâk-ı azîm idin,
Hayatının her anı ayn-el Kur’ân Efendim.

Ey hürriyet güneşi, âdâletin zirvesi,
Sadakat semâsında rüknü insân Efendim.

Bir altın çağ yaşattın bütün çağlara bedel,
Yetim kaldık edince tayy-ı mekân Efendim.

Gönül ne cânân ister, ne gözünde dünya var,
Canım, tenim uğruna olsun kurbân Efendim.

Yokluğundandır bunca çektiğimiz ızdırap,
Âlem-i mânevinden eyle dermân Efendim.

Firkâtinle her seher akar gözlerimden yaş,
Mülk-ü beden harâbe, gönül virân Efendim.

Umudumdur mahşerde şefaâtin ola yâr,
Şefaâtin reddetmez elbet Mennân, Efendim.

Kerem eyle lûtfunla ben garibe kıl nazar,
Ol nazarın hürmeti olam şâd-mân Efendim.

Mümkün olsa da görsem bir kere gül yüzünü,
Firkât işledi câna ey Âli-şân Efendim.

Sunup havz-u kevserden kefil ol cennetlere,
Sevgili ümmetini eyle şâdân Efendim.

Bende-i hakirine lûtfeyle şefaâtin,
Sensin mahşer gününde şefaât kân Efendim.

 

İLGİLİ İÇERİK

ŞİİRLER

İBRAHİM SAĞIR ŞİİRLERİ

SON EKLENENLER

Üye Girişi