Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

SONSUZLUK MERDİVENİNDE - M. HALİSTİN KUKUL

 

Gönül hoşsa bir diyarda
Kol bükülür baş mı düşer?
Mahsur kalsa bir hisarda,
Gözden damla yaş mı düşer?

Hüküm acı, yüküm alıç
Gönül dostu çağır beni.
Yok ekinim bomboş sarnıç
Tut elimden kaldır beni.

Yolu yürüt, dağı aşır
Su içir duru pınardan
Âlemler bende kaynaşır
Kâh soğuktan, kâh kaynardan.

Hacı Bektaş-ı Veli’sin
Geldim sığındım kapma
Bu illerin erenisin
Kabul eyle divanına

Dileğim şu arz edeyim.
Ne ekinim ne mülküm var.
Pek de garip bir kimseyim
Bana yardım lütfet hünkâr.

Buğday versen alıcıma
Sevindirsen bu garibi
Merhem sürsen her acıma
Dinse yüreğimde tipi

Şifa Hak rızası için,
Lâkin sana nefes gerek
Gönülleri yapmak için,
Yeni bir his, bir ses gerek.

Benden iste; bire on al.
;— Nefes karın doyurmaz ki.
—    Boş sözlere olma hamal.
— Aç acına durulmaz ki.

Yunus’u nefes alması iğin tekrar ikna etmek isterler:
—    Çekirdeğe de mi değmez?
Tanesine on verelim
—    Çoluk-çocuk aç beklemez
Boş soluğu neyleyeyim.
Fakat buğday almak için ısrarlı olan
Yunus’un çuvalları buğdayla doldurulur:

Öküze yüklendi buğday
Yunus yola revan oldu
Geçildi dere tepe çay
Yüreğine bir hâl oldu.

— Vilâyet erine vardım
Gafil oldum nasibine
Gururlandım, yakarmadım
Diz çökmedim eşiğine.

Mahrum kaldım himmetinden
Dönmeliyim hemen geri.
İzzetinden, hikmetinden
Almam gerek nasipleri.

Yunus, bu düşüncelerin ardından hemen Hacı Bektaş Veli’nin dergâhına döner, kapısına varır.

Arz edildi hâl Velî’ye:
—    Vakit geçti, şimdi olmaz.
Anahtar Tapduk Emre’ye
Verilmiştir, O’ndadır haz.

Ne alıcı, ne buğdayı
Düşünür oldu o anda.
Tutuştu gönül sarayı
Bu ulvi aşkla dolanda.

Niyetimde temiz, safım
Gönlüm sonsuzluğa vurgun.
Surla çevrilse etrafım
Göl değilim kalmam durgun.

Yol yürüdü aç ve susuz
Dura dura, sora sora
Nefsini ezdi sorgusuz.
Çilesi çok sıra sıra.

Düştü bir aşkın peşine
Bir mukaddes hazzı tattı
Kavuşunca mürşidine
Olanları hep anlattı:
—    Selamlarım getirdim
Hacı Bektaş-ı Veli’nin
Ben ki nefsime esirdim
Oldum çiği aşk selinin.    

Tapduk Emre’ye hâl malum
Dedi : “Hizmet et, nasip al”
—    Ne iş olursa kabulüm
Olmaktansa kör ve topal”

Şair, şiirinin bu bölümünde, Yunus’un doğruluk felsefesini dile getirir ve halkın doğru odun taşıma hadisesinde efsaneleştirdiği Yunus’un tekkeye hizmeti konusunu anlatır:

Tapduk tekkesi ardında
Bir dağ var ki koca orman  
Odun keser ve sırtında,
Taşırdı Yunus durmadan.    ,

Yaz demedi, kış demedi.
Ne gündüz dedi, ne gece.
Uyumadı, dinlenmedi
Hep düşündü ince ince.

Ne yaş kesti, ne de eğri
Tam kırk yıl sürdü bu çile.
Her doğan günün seheri
“Yunus” dedi ilden ile.

Gönlü açıldı Yunus’un
Gözlerinden kalktı perde
İçinde bir okyanusun
Kulaç attı enginlerde.

Erdi hakikat sırrına
Hünkârdan aldı nefesi
Her zamanın yarınına
Yankılandı duru sesi

Gönül hoşsa bir diyarda
Kol bükülür baş mı düşer
Mahsur kalsa bir hisarda
Gözden damla yaş mı düşeri

Şair, Yunus Emre’nin menkabevî hayatının yanı sıra gönül felsefesini, inancını, sevgisini, tasavvufi Heyecanını da anlatır mısralarında:

Yolların ucunu ucuna bağla.
Göğüs kafesime sığsın kâinat
Kuşat çevremizi rengârenk ağla,
Hırslara, kinlere, nefrete inat.    

Örtsün karanlığı nurdan perdeler
Dalga dalga iman sır içinde sır
Bir muzaffer haz ki mermeri deler,
Yürekte merhamet alında nasır

Nasıl ki baharda yer buğu buğu
Tellenir kokular serinliklerde.
Ve çimlenir tohum yarar kabuğu
Magmadan arşa dek derinliklerde.

Gönlümüze düşen kaçıncı cemre,    ,
Kaçıncı çırpmış, kaçıncı seher
 Hakk’a giden yolda ey Yunus Emre
Daim muhabbeti rüzgârın eser.

 

M. HALİSTİN KUKUL ŞİİRLERİ

SON EKLENENLER

Üye Girişi