ZAVALLI KAYIKÇI - MEHMET EMİN YURDAKUL
Şu kayıkçı kötü yerde yakalanmış boraya;
O, şu sığın önlerinde epey vakitten beri
Dalgalarla dövüşüyor, gelemiyor ileri.
Yazık yazık, kendisini atamazsa karaya
Bu geceden başlayarak bir ev halkı bunalır .
Kuru toprak üzerinde bir ev halkı aç kalır.
Batı yeli, su yüzünü alt üst eden bu çılgın;
Yılan gibi ıslıklarla ağı gibi esiyor;
Koca koca vapurların yollarını kesiyor.
O kayığın atıldığı bir yosunlu taşlığın
Açığında dalgacıklar büyüyor;
Şahlanarak gökyüzünden uçan kuşu kapıyor,
Uğrağına ne gelirse dövüyor;
Uğuldaya uğuldaya kıyılara çarpıyor!..
Babacığım, tufan olsa şu şimdiki fırtına
Sen Nûh gibi gönül bağla merhametli Tanrı’na.
Ancak sen de biraz daha kuvvetini al ele;
İşte, işte... Uzak değil, yüz adımlık iskele.
Biçarede renk kalmamış, ak pak olmuş bet beniz;
Can çekilmiş, kuvvet bitmiş, buz kesilmiş el ayak.
Vah zavallı, kürekleri tutamıyor, atacak!..
Ah bütün gün insanları çekip yutan şu deniz
Buna dahi ne bir baba, ne de zayıf diyecek,
Sefilciği haykırttıra haykırttıra yiyecek!..
Hain deniz, o büsbütün azgınlaşan canavar
Bu kayığın üstüne de birkaç dalga atıyor.
Artık kayık çalkanmıyor, suya doğru batıyor.
İçindeki bahtsız insan, o altmışlık ihtiyar
Kürekleri bırakarak elinden
Kıyılara:"Can kurtarın!" diye feryat ediyor.
Sular onun vücudunu çekerken
Boğuk boğuk haykırıyor, dibe doğru gidiyor!
Fani mahlûk, senin hergün kemirdiğin topraklar
İçersinde birçok insan kemiğiyle eti var.
Sen mideni bunlar ile doyururken beslerken
Ne çıkacak şuncağızın vücudunu yemekten?
— Ey kardeşler, borç değil mi herkese,
Kulak vermek, yardım etmek şu sese?
Hava çok sert, ağı gibi esiyor;
Vapurların yollarını kesiyor!
İLGİLİ İÇERİK
MEHMET EMİN YURDAKUL HAYATI ve ESERLERİ