Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

BİR LÂHZA-I TEAHHUR -TEVFİK FİKRET

II Abdülhamid’e karşı padişahlığı süresince de, padişahlıktan indirildiğinden sonra da büyük bir antipati, hatta kin duyan Tevfik Fikret’in, bu padişah üzerine özellikle yazdığı, iki manzumesi çok ünlüdür. Bunlardan biri «Bir Lâhza-i Teahhur»dur. Burada, 1905 yılında ona karşı düzenlenen bir suikastın başarısızlıkla sonuçlanmış olmasından yakınır. Fikret’in Abdülhamid için yazdığı şiirlerin İkincisi «Revzen-i Mahlû» adını taşır. Eski padişah Beylerbeyi Sarayı’nda mahpustur. Fikret Âşiyân’ından, karşı kıyıdaki o sarayın pencerelerini görmektedir. Ülkenin karışıklığa doğru gittiğini sezen şair «Aman durumumuz daha kötüye gitmesin de bu adam o pencerelerden bakıp sevinmesin» dileğiyle bu eseri meydana getirmiştir.

Bir darbe, bir duman... Ve bütün bir gürûh-ı sûr,

Bir ma’şer-i vazî’-i temâşâ; haşin, akûr 

Tırnaklarıyla bir yed-İ kahrın didik didik;

Yükseldi gavr-ı cevve bacak, kelle, kan, kemik!..

 

Ey darbe-i mübeccele, ey dûd-ı müntakîm 

Kimsin? Nesin? Bu savlete saik, sebep ne? Kim?..

Arkanda bin nigâh-ı tecessüs ve sen nihân;

Bir dest-i gaybı andırıyorsun, rehâ-feşân. .

 

Mâlik sesin o servet-i ra’d-i gayza ki 

Her yerde hiss-i hakk u halâsın muharriki;

Sadmenle pâ-yı kahrı titrer tegallübün,

En gırra tâc-ı haşmeti sarsar takarrübün.

 

Silkip ukûd-ı ribka-i a’sârı, en çetin 

Bir uykudan uyandırır akvâmı dehşetin.

Ey şanlı avcı, dâmını beyhûde kurmadın;

Attın.. Fakat yazık ki, yazıklar ki, vurmadın!..

 

Dursaydı bir dakikacağız devr-i bi-sükûn,

Yahut o durmasaydı, o iklîl-i ser-nigûn;

Kanlarla bir cinâyete pek benzeyen bu iş 

Bir hayr olurdu, misli asırlarca geçmemiş.

 

Lâkin tesâdüf.. Âh kaviler münâdimi,

Âcizlerin, zavallıların hasm-ı dâimi;

Birden yetişti mahva bu tedbîr-i hârikı,

Söndürdü bir nefeste bu ümmîd-i bârikı.

 

Nakşetti bir teheküm için baht-ı bî-şuûr 

Târih-i zulma bir yeni dîbâce-i gurûr.

Kurtuldu. Hakkıdır, alacak şimdi intikam;

Lâkin unutmasın şunu târih-i sifle-kâm;

 

Bir kavmi çiğnemekle bugün eğlenen denî 

Bir lâhza-i teahhura medyun bu keyfini!..

 

REVZEN-İ MAHLÛ

Eyvâh!. Hep hatâ mı tecellîsi ümmetin?

Biz, bâb-ı ihtişâmını ikbâl-i milletin 

Alkışla, hutbelerle kaparken ve boş yere 

Kanunu hırpalarken, uzak bir harâbeden 

— Altında korkular dolaşan, süngüler gezen —

Bir gizli, bir kilitli ve nekbetli pencere 

Pür-inşirâh açıldı. Ve mağrûr ü müntakîm 

Bir kahkahayla güldü. "Aman görmeyim!." dedim.

 

Ey ser-nüviştimizle bizim oynayan fuhul;

İsterseniz şu anda kapansın kütüb, ukûl;

Günler kararsın, ufk-ı teselli de gülmesin;

İsterseniz şu gözler, ağızlar.. Biraz bakan,

Bir parça fark eden, düşünen; "Hak, şeref, vatan,

Kanun..." diyen ne varsa silinsin, görülmesin;

Hattâ sema yüzüstü kapansın ve ağlasın..

Yalnız, aman, o revzen-i meş’ûm açılmasın,

Yalnız o gülmesin!..

 

KELİMELER, AÇIKLAMALAR:

Gürûh-ı sûr: neşeli, eğlenceli kalabalık; mahşer-i vazî-i temâşâ: gözler önüne serilmiş aşağılık bir mahşer, cemaat, seyirci; akûr: kudurmuş; yed-i kahr: kahredici el; gavr-ı cev: boşluğun derinliği, gökyüzü boşluğu; darbe-i mübeccele:kutsal, saygılı vuruş ve patlayış; dûd-ı müntakîm: öç alıcı duman; savlet: saldırış; sâik: sebep; nigâh-ı tecessüs: merakla bakan göz; nihân: gizli; dest-i gayb: görünmez kurtarıcı el, hızır; rehâ-feşan: kurtarıcı; ra’d-ı gayz: hınç yıldırımı;muharrik: harekete getirici; tegallüp: zorbalık; gırra (gırre): gururlu; takarrüb: yaklaşma; ukûd-ı ribka-i a’sâr: yüzyılların sakat kural ve inançları;akvâm: kavimler; dâm: tuzak; devr-i bî-sükûn: durup dinlenmeyen vakit, zaman; iklîl-i ser-nigûn: yere eğik, aşağılık taç; mü-nâdim: (burada) yardımcı; hasm-ı dâim: devamlı düşman; tedbîr-i hârık: harikalı hazırlık; bârık: parlak, iyi, güzel; tehekküm: küçültücü, alay ederek horgörücü; baht-ı bî-şuûr: şuursuz talih; dîbâce: önsöz, başlangıç; tarih-i sıfle-kâm: aşağılık (aşağılık yapılı) tarih; bir lâhza-i teahhur: bir ânlık gecikme; denî: alçak; revzen-i mahlû: tahttan indirilmiş padişahın penceresi; tecellî: nasip, kader; ümmet: (burada) millet, halk; hutbe: nutuk;nekbet: musibet, belâ, gözden düşmüşlük; pür-inşirâh: mutluluk ve ferahlık dolu; müntakîm: öç alan, kinci, intikamcı; ser-nüvişt: alınyazısı; fuhûl: iktidar sahipleri, iş başındaki adamlar; kütüb: kitaplar; ukûl: akıllar; meş'ûm: uğursuz. (Not: Fikret, birinci parçayı yazarken, bu işi Ermenilerin düzenlediğinden habersizdi.)

 

İLGİLİ İÇERİK

TEVFİK FİKRET'İN ŞİİRLERİ

ŞİİRLER

TEVFİK FİKRET TOPLU ŞİİRLERİ

TEVFİK FİKRET HAYATI ve ESERLERİ

TEVFİK FİKRET- BALIKÇILAR ŞİİRİNİN İNCELMESİ