Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

KIT'ALAR- NEYZEN TEVFİK

Hâdisatı oku her an, o zaman geçti deme;
Habil’i Kabil’i sağ belle, basiretle geçin.
Asl-ı kanun-ı tabiatta tagayyür yoktur;
Vaka tebdil-i kıyafetle gelir her gün için.


Başı yoktur sonu yoldur şu kitab-ı dehrin,
Ortasından elimizde iki üç yaprak var.
Bir beladır çekeriz küfr ile din gayretine,
Akıl idrak edemez hangi cihette hak var!


Ârizîdir yaşayan her ne ki var eşyada.
Âlemi ömr-i muvakkatla görür, derk ederiz.
Aksederken bile fanus-ı hayalin ışığı
Görmeden kendimizi zulmete doğru gideriz.


Arz-ı mecnun bir zen-i şehvetperestin aynidir,
Her ne varsa canlı şemsin, zâde-i icadıdır.
Metn-i divan-ı ademden müntehaptır kâinat,
Hilkatin ruy-ı zemin, mecmua-i feryadıdır!



Rûy-ı ikbal-i felek şimdi Celal'e döndü
Yine bin kan akacak daire-i çevrinde.
Geşti-i devlete mademki kaputan oldu,
Çok kürekler çeker evlad-ı vatan, devrinde.

Gitti amma Çırağan, geldi tedâbir-i harik,
Çıktı eski kovalar, kadroya girdi yeniler.
Öyle bollaştı ki her dairede şimdi kova,
Gelen erbab-ı mesâlih bile kullansa yeter.
1910

Sorulsun Sadrazam’dan, bizim çün varsa lütfetsin
Hududa tahta perde çekmenin imkân-ı icadı.
Alır ibret bugün enkaz-ı devletten nazar ehli,
Çıkınca Padişah tahta, Serasker oldu Bağdadî!
Ayasofya, 1912

Kalmadı beyninde ashâb-ı tarîkin ihtilaf,
Ehl-i hakkı birbirine toplayıp perkittiler.
Şeyh Bâkî rehber oldu bu sefer de hepsine;
İbn-i Süfyân'ı ziyaret çün ta Şam'a gittiler.
1915

Fırka parti diye halkın boğazından sıkarak
Milletin on senedir olmuş idi mengenesi.
Kazdığı çâh-ı belaya yine kendi düştü,
Örsünü, kıskacını...min Çingene'si.
1918

Lûtfi Fikri Beyefendi aklınca
Sözde boş torba ile at tutacak.
Bu tavassut babası uçmak için,
Zokayı kendi eliyle yutacak.
1920

Takma saç diş gibi dil de yapılır hem takılır,
Ederim Encümen âzası ile istidlal.
Câhicf in ağzı bu perçinle bozulmaz artık,
Yeni dil taktı ona Mahkeme-i İstiklal!

Sebeb-i rif’at olur maziye sebb ü teşni
Hu teşebbüs maraz-ı hırsım için şâfî mi?
İsterim ben de usulen çalışıp yükseleyim.
Babanın kabrine sıçsam acaba kâfi mi?
Beyoğlu, 1936

İngiliz devleti gösterdi bütün kudretini,
Şu Habeş meselesi bitti alındı ardı.
Dönmemiştir Britanya dediğinden çünkü
İngiliz dostu dokuz ton parayı kurtardı.
1936

Sokağa düşmüş olan bir iki parça eserim,
Kaybolunca bana gönlüm suratı asmıştır.
Bit-tesadüf iki eşek geçiyormuş oradan,
Birisi üstüne sıçmış öteki basmıştır!

îşte kanbur feleğin emriyle
Mihver'in çarkını kırdı devran.
Duçe'dir Akdeniz'in yüz karası,
Topyekûn ağzına sıçtı Yunan
Pendik, 1942


Er gerektir şive-i takdiri tahlil etmeye,
Güççedir bel bağlamak bence şuun-ı hikmete.
Düşman-ı bîdarı sair fil-menama sormayın,
O uyanmaz düşmeden gayya-yı mağlubiyete.

 Kim demiş kanun alınmıştır ayaklar altına
Böyle bir halin vukuunda hamiyet çiğnenir.
Devleti yolsuz görenler halt eder bir beldede,
Kaldırım olmazsa kanun-ı hükümet çiğnenir.
1911

Kimse ta’yip edemez biz kafa göz yarsak da,
Döğüşe, kavgaya var milletin elbet hakkı.
Yatalı beş senedir sade mısır ekmeğine
Kalmadı halkımızın Hind horozundan farkı!
1915

Evet, tarih-i âlem bir tekerrürden ibarettir.
Şu vaka ehl-i imanca bugün şâyeste-i tebcil
Bakın adl-i ilahinin sema-yı intikamında,
Ebabil oldu tayyare, denildi bombaya 5/ccf/.30
1917

Kazılan hendek-i zulme dem-i millet doldu,
Böyle gösterdi Mason fırkasının minkalesi.
Taş çıkardı vükelâ Kahkaha Melun'& bile,
Oldu kâşaneleri her birinin kan kal’esi!
Eskişehir, 1335

Hartada gösterilen reng-i hudud-ı düvelin,
Cild-i arzı kemiren kangrenin cetvelidir.
Şirk-i milliyyet ile parçalanan cism-i beşer,
Kanlı taca sığman kellelerin me’kelidir.
Eskişehir, 1335

Yılan kışın uyuşur, mukteza-yı hilkatidir,
Gelince mevsim-i saydı, şikâr için ayılır.
Şu nev’i âdemin ekmek yolunda sayf u şita
Çalışmayanları zü-dem-i bâridi sayılır.
1930

Yazılmış alnına her ne ise fi’lin, reddi nâ-kabil;
Hüner şu defter-i amali, ömrü hoşça dürmektir.
Musaddaktır bu dava ta ezelden mühr-i hikmetle
Cihana gelmeden maksat şu tatbikatı görmektir.
Tıp Fakültesi Hastanesi, Haydarpaşa
9 Mart 1337

Kan taşından eşiği, laht-ı ciğerden temeli
Bab-ı âli vatanın bir delinen şiryanıdır.
Adeta pıhtı gibi kırmızı koltuktakîler,
Dökülen yüzsuyu sanki fukaranın kanıdır.
İstanbul, 1921

Delikli demirin vurmazı olmaz,
Ardına geçip de göz uydurmalı.
Şu insanoğlunun kanmazı olmaz,
Özünü bilip de söz uydurmalı.
1925

Gitme maziye çıkan izbe o kanlı yoldan,
Bil, muhabbetle seni karşılayan şeytandır.
Aldatır lafz-ı uhuvvetle, tekin ol, kanma;
Müslümanlıkta nifak anane-i imandır!
Balıkesir, 1926

Dinimizde edep, hâyâ, arama,
Sanma dünyadan arlanır gideriz.
Serhad-i inkılab-ı mevte kadar,
Cehl içinde yuvarlanır gideriz.
Toptaşı Tımarhanesi, 1927

Başımızda laik Cumhuriyet,
Ortada kürsi-i İlahiyat!
Felce uğrar içinde ezdadın
Akl u hikmet, teceddüdâd-ı hayat!
1929

Kalb-i arzı dinliyor vâris gibi kambur felek,
Durduğu anda heman eşyaya vaz’-ı yed için.
Cismin ecza-yı anasırdan eğer madûd ise
Fırsatı fevt etme yoktan yerde bir mabet için.
Beyoğlu, 1933

Harp ile koptu kıyamet bu gelen yevm-i hesap,
Emr-i hakla şu vazifeyle mükellef devran,
Başka mahşer arama rüz-ı ceza işte bugün;
Soracak cürmünü her ferde müsellah vicdan!
Bakırköy Tımarhanesi, 1942

Kuru laflar ile endişemi ihlal etme,
Kulak asmaz davula dinleyen elbette kösü.
Bu mudur ahsen-i takvim ile metheylediğin,
Bu mu insan diye halk ettiğin eşek sürüsü.
Fatih, 1943

Bana vicdan ile din, hubb-ı beşer şöyle dedi:
Menfaat nerde ise o tarafa yollanırız.
Sen şifabahş olacak sanma bu teşkilatı,
İlmi biz halkı uyuşturmak için kullanırız.
Fatih, 15 Mart 1948

Şimdiden aç gözünü zırlama müstakbele bak,
Çocuğun varsa alıştır dayağa, tahkire.
Yolu yok kurtaramazsın bu gidişle yurdu,
Bunu takdir olarak bil de giriş tedbire.
Fatih, Haziran 1948

İntihabın sonu gelmez yaşamaktan maksat
Vartasız köprüyü bir zarta ile geçmektir.
Reyini verdiği şahsın soyunu bilmezse
Kendisi kendisinin düşmanını seçmektir.
Fatih, Temmuz 1948

Çürüdü memleketin iç yüzü çöktükçe temel,
Şimdilik harice karşı yerimiz olsa dahi,
Yüzümüz yok bakacak kabrine ecdadımızın
Tükürür zannederim çehremize tarihi.
Fatih, 20 Temmuz 1948

 Şu otuz yıllık ömür terceme-i halimdir,
Şimdi kırkındayım, on yıl arada kaldı nihan.
Ahiretten dönüşümde o ölen Neyzen için
Karşıma çıktı şu suret ile Eşkâl-i zaman
1335

Câh ü mevki, karı çok oldu gözümden düşeli,
Bunların hiçliğini ben bilerek öğrendim.
Şimdi de kalmadı nakdin nazarımda kadri,
Kirli ellerde görünce paradan iğrendim!
Ayasofya, 1912

Sarıma ciddiyet ile sarf ederim sanatımı,
Ney elimde suyu durmuş kuru musluk gibidir.
Bezm-i meyde süfehânm saza meftun oluşu,
Nazarımda su içen eşşeğe ıslık gibidir!

Mahrem ettim ruhumun esrarına peymaneyi,
Dinlemez gönlüm bu emri nakzeden efsaneyi.
Secde kıldım sakiye pîr-i muganın aşkına,
Can ü dilden Kıble yaptım gûşe-i meyhaneyi.
1921

Hâl-ı fecre düşen beni anlar,
Bil-irade değildir ef’alim,
İhtirasatımın ayakucuna;
Yirmi yıldır gömüldü amalim.
1926

Sermedi bir iştialin şule-i fanisiyim,
Türk’e ait ülkenin feryad-ı ruhanisiyim.
Aldığım kâfi bana Gazi-i Ekbef den nasip
Gölgesinde mabed-i vicdanımın bânisiyim!
Balıkesir, 1926

Çile-i cinnet ile oldu tamam,
İtikadım daha eksikti benim.
Toptaşı’nda hedef oldum garaza
Ehl-i iman dinimi...ti benim.
Toptaşı Tımarhanesi, 1927

Gözünü aç daha meydan var iken,
Dizginin cambaz elinde Neyzeni
Girmedim ya kapısından baktım,
Cennef 'ı atpazarı sandım ben.

Borç götümden akıyor, lutf u kerem ağzımdan,
Menba u munsabını anlamayan bir lâğımım!
Bir elim ağzımı tutsa, bir elim de kıçımı
Birleşirdi o zaman belki sürurumla gamım!
Beyoğlu, 1931

Düşeli derd-i firakın ile sevdaya, meye
Müptelayım, deliyim, sinmişim esrar-ı neye.
Feleğin kahpe başında paralansın parası,
Ben güzel sevmeye geldim, değil ekmek yemeye.
Beyoğlu, 1933

Dersimi aldım musibetten, nasihat istemem,
Haddini bilmek cihanda bir vazifeyse eğer.
Varsa istidadı halkın hakkını idrak için
Zalimin her yumruğu binlerce Cebrail değer.
Beyoğlu, 1933

Gönlümün zaviyesinden dedi bir pîr-i mugan:
Gözünü yum, sağır ol, yut dilini, kes sesini!
Bilenin ağzına önce sıçıyor kahpe felek.
Sonradan sille ile patlatıyor ensesini!
Beyoğlu, 1933

Boka basmış gibiyim arza hübut eyleyeli,
Âdem’in sıçtığı balçık daha hâlâ yaştır.
İşimi emr-i İlahiye menut eyleyeli,
İşe bak ki başımı derde sokan kardaştır.

Hekimin hikmetine kim karışırsa ezilir,
Sekiz-on tek rakı mişvarımı menfur etti.
Her şeyi görme diye bak, beni ahkâm-ı zaman
Gözümün bir tekini yummaya mecbur etti.
Bakırköy Tımarhanesi,1934

İLGİLİ İÇERİK

ŞİİRLER

NEYZEN TEVFİK'İN ŞİİRLERİ...

NEYZEN TEVFİK HAYATI ve ESERLERİ

SON EKLENENLER

Üye Girişi