SAYFA:2 /11-20
11-DENİZE KAVUŞAN NEHİR - ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
Sen üzerinde nice şafakların söktüğü
Sevgi denizlerime akan büyük nehir
Sen biraz ışık, biraz tılsım, biraz büyü
Sen yıllardır yazıp bitiremediğim şiir
Durmadan bir gül açar ellerinde pembe
Sen nefes alışı en bakir güzelliğin
Gözlerin midir parlayan gökyüzünde
Bir güneş doğarcasına geceleyin
Ne zaman seni düşünsem yaşamak güzel
Bir bahar bahçesi olur güz bahçeleri
En karanlıklarda bile uzanır bir el
Kendiliğinden açar sabaha perdeleri
Sen varsan dallarda kuşlar memnun
Tüm çiçeklerin rengi değişik, kokusu başka
Öylesine gerçek ki var olduğun
Çarpar güzelliğin kıyılarıma dalga dalga
Tutsam ellerini içim ürperir hazdan
Başım döner gözlerin gözlerime değse
Kalan tek hatıradır gülüşün bir yazdan
Yokluğun da odur senin ölmek neyse
Sen bastığın yerde çiçeklerin büyüdüğü
Her zaman en güzel, her yerde eşsiz
Sen yaprak, sen köpük, sen kuş tüyü
Sen sevgi nehirlerimin aktığı büyük deniz
KARANLIK DENİZ - ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
Şimdi seni düşünüyorum, biliyorsun
Aklıma ellerin geliyor önce
Yağmurlu birgün hatırlıyorum
Islanmış bir serçe kuşu hatırlıyorum
Durup durup ölümü hatırlıyorum
Alnıma bir ışık vuruyor karanlıkta
Sonra alabildiğine bir sessizlik başlıyor
Alabildiğine bir deniz
Alabildiğine kum
İçim ürpertilerle dolu
Karanlık denizlerin ortasında
Seni düşünüyorum
Hani denizin insanı deli eden maviliği
Nerde o güneş parıltıları nerde
Göremiyorum ama duyuyorum
Yaklaşan fırtına sen olmalısın
Bu rüzgar senin hayallerin olmalı
Senin ümitlerin
Senin arzuların olmalı
Bütün karanlıklara razıyım
Yalnız uzaklarda, çok uzaklarda
Bir gemici feneri yanmalı
Bu korkunç ağırlıkları kim koydu başıma
Bu marşandiz trenleri nereye gidiyor
Ben bir katran deniziyim artık
Dalgalarım iri kayaları döver durur
Bütün yaratıklar derinliklerimde kapkara
Ne bir seven var beni
Ne bir anlayan bulunur
İçimde çalkalanan bir dünya
Kulaklarımda karanlığın uğultusu
Ve gözbebeklerimde korkuların en büyüğü
Bir büyük dünyada yalnız kalmak korkusu
Ölürsem korkudan öleceğim
Düşen yıldızlar gibi
Batan gemiler gibi yalnızlığım
Sisli şafaklar doğar ufkumdan
Kör bıçaklar bilenir düşlerimde her gece
Kirli bir güneş kahreder dalgalarımı
Bir çamur yığını sıvanır yüzüme
Gitgide artar yalnızlığım
Sonra duyarım iliklerimde sabahın olduğunu
Bir yosun parçası kımıldanır, gerinir
Bittiği yerde başlar yalnızlığım
Pusulalar işlemiyor artık
Yıldızlar yol göstermiyor
Rüzgar bile ihanet etti bize
Bir saçların vardı deli divane olduğumuz
Bir saçların vardı
Bir saçların vardı
Alnına düşerdi akşamları
Hiç değilse yaşadığımızı bilirdik hayal meyal
Nefes aldığımızı
İnsan olduğumuzu bilirdik
Saçların bizi kurtarırdı düştüğümüz girdaplardan
Bizi bir derinlerden yeryüzüne çıkarırdı
Her telinde mevsimleri seyrettiğimiz
Varlığını en büyük mutluluk bildiğimiz
Bir saçların vardı
Bir saçların vardı deli divane olduğumuz
Şimdi bütün gün üstüme yağmur yağıyor
Bütün gece kar
Yalnızlığın tam ortasındayım artık
Yalnızlık kadar
Bilsen nasıl üşüyorum
Al şu ellerimi ısıt biraz
Ya da al götür bu soğukları
Bu yağmurları
Görmüyor musun beni öldürecekler artık
Beni öldürecekeler diyorum sana
Geçmiş gelecek bütün yıllarım
Bütün umutlarım senin olsun al
Beni bu karanlık denizlerde bırakma
İLGİLİ İÇERİK
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN ŞİİRLERİ
DENİZ DEDİĞİN DENİZ GİBİ OLMALI-YUNUS GÜZEL
Martı kanadı gibi süzülürken
Gümüş renkli, menevişsiz deniz
İnsansız, teknesiz ve sessizdi
Güneş bekleniyordu kıpırtısız
Ilık bir yel esti inceden
Yosun kokuyordu yükü
Balıklar karnını yarıp denizin,
Şaşkın bakıyordu sessiz dünyaya.
Kumsal üşüyordu güneşsiz
Deniz de deniz değildi zaten sensiz.
Gün açmalı,
Mavileşmeli deniz
Dalgalar okşamalı sahili usulca
El sallanmalı uzaklaşan teknelere
Ağlar atılmalı,
Balık bereketli olmalı.
Ter kokusu karışmalı,
Yosun kokusuna.
Yorgun balıkçılar,
Bir türkü tutturup dönerken
Denizin kızılından anlamalı akşamı
Gün batmalı,
Yine gümüşlemeli deniz
Bir de,
Ellerin eklenmeli ellerime
Yani deniz dediğin,
Deniz gibi olmalı...
DENİZ ORAKÇISI-KEMAL ÖZER
sor kendi kendine bir sabah
av hazirlığına başlarken
sulara kim salar ilk guneşi
sen kayığına binmesen
orağını almasan eline
ilk ürünü kim biçer denizden
kent niye bir buyuk gergeftir
geçirmiş ilmiğini alınterine
niye aç ağizlardan örülü
bir martı çığlıdır gök
iner kalkar başının üzerinde
küçük dalışlarla yoklar tekneni
bir başınasın yaşam üretirken
zıpkın çizer kürek acıtır ağ yorar
neden elleri bulunmaz elinin yaninda
yorgunluğu neden paylasmazlar
sofrasına çökerken yeryüzünün
sor kendi kendine bir sabah
15-AKDENİZ KIYILARINDA - SAMİH RIFAT
Yaslı gittim şen geldim
Aç koynunu ben geldim
Bana bir yudum su ver
Çok uzak yoldan geldim
Yürü ey şenlı gazi
Kılıcı kanlı gazi
Meriç seni bekliyor
Büyük ünvanlı gazi
Korkma açıl ey şen yurdum
Dağları ordu kurdum
Açık denizlerine
Süngümle kilit vurdum
Rüzgarlardan atım var
Şimşekten kanadım var
Göğsümde al yazılı
Gazilik beratım var
Rüzgar bana at oldu
Şimşekler kanat oldu
Eğilin gökler dedim
Bulutlar kat kat oldu
Irmaklar gibi taştım
Yalçın kayalar aştım
Hakka şükürler olsun
Geldim sana ulaştım
Varsın yansın ocağım
Kurtuldu al sancağım
Bayrağımın altında
Ben hür yaşayacağım
Deniz, deniz akdeniz
Suları berak deniz
Karşımda yar ağlıyor
Gideyim bırak deniz
Açtım kal'a yolu
Göründü Gelibolu
Bırak beni gideyim
Orası yasla dolu
DENİZDE BİR ADAM - SABRİ ESAT SİYAVUŞGİL
Kuşların ardı sıra sürüklerim denizi;
Bağlanır bir ucuna gemiler dizi dizi,
Dağınık saçlarıyla yalılar bir ucuna.
Kıvranır kollarında gümüş pullu balıklar,
Kumral deniz kızları, bu asi odalıklar
Bir gazal düşmüş gibi bir kaplanın avcuna.
Ağlasın yalılarda bekleyen cariyeler,
Bir uzun düşünceye dalsın kameriyeler
Dinleyip yaprakların suya dökülmesini.
Ben, sahipsiz gemiler gibi açıklardayım.
Bırakın karşı dağlar boyunca haykırayım
Deniz hayvanlarının içimdeki sesini!
SABRİ ESAT SİYAVUŞGİL ŞİİRLERİ
AKDENİZ'DEN- KEMALETTİN KAMU
Suları pırıl pırıl, rüzgârı mis kokulu
Kuş uçurtmaz eski Türk Kalyonlarının yolu,
Sağda sıra dağlarla kabaran Anadolu
Yeşil eteklerinde tükeniyor Toros'un
Akşam pembeleşiyor bembeyaz tepelerde,
Eğiliyor bulutlar engine perde perde,
Dönüyorken kıyılar koyu bir lâciverde,
Sesini dinliyorum sularda Barbaros'un
Havada bir dost eli okşuyor derimizi,
Boynu bükük adalar, tanıyor sanki bizi,
İçimize çevirip yaşlı gözlerimizi
Geçtik yabancı gibi yakınından Rodos'un
DENİZ KIZI İÇİN ŞİİRLER - AHMET ERHAN
Seni, gülüşü gül olup da açan kız
Uzandığım her kapıdan yüzümü saran esinti
Seni, yürüyüşü yağmur, kokusu nergis
Seni turuncu düş, seni deniz mavisi...
Eksik kalmış tek sözcüğü uzun bir şiirin
Bir dalın açmamış o son tomurcuğu
Yüreğime selamsız sabahsız girdiğin
Belli, geçerek o dikensiz yolu
Seni, yaz günleri topraktan tüten buğu
O bir anlık, bir solukluk yağmurlardan sonra
Seni, sevincin yangını, acının külü
Gittin artık, bu şiirler kaldı bana
Gittin artık, ardında mavi bir tütsü
Saçarak, geniş ufuklarından sonsuzluğun
Ey kara sevdalarımın göçmen kuşu
Diyemem istesem de, seni unuttum...
AĞLAYAN DENİZ - NURULLAH GENÇ
Rüyamda ağlayan bir deniz gördüm
Bütün sahilleri uzakta kalmış
Ve bütün gemiler uykuya dalmış
Martıları yorgun ve sessiz gördüm
Suların dibinde beyaz bir kadın
Taramış saçını hırçın dalgalar
Ellerinde gümüş renkli halkalar
Sırrını çözüyor sanki Ferhad'ın
Toprak filizlendi; gök uyanıyor
Bulut, bir yaralı şehzade gibi
Sanki çığlık dolu denizin dibi
Su da kalanların bağrı yanıyor
20-AKDENİZ YARAŞIYOR SANA - CAN YÜCEL
Akdeniz yaraşıyor sana
Yıldızlar terler ya sen de terliyorsun
Aynı ıslak pırıltı burun kanatlarında
Hiç dinmiyor motorların gürültüsü
Köpekler havlıyor uzaktan
Demin çocuk ağladı
Fatmanım cumbadan çarşaf silkiyor yine
Ali dumdum anasına sövüyor saatlerdir
Denizi tokmaklıyor balıkçılar
Bu sesler işte sessizliğini büyüten toprak
O sesinin sardunyalar gibi konuşkan sessizliği
Hayatta yattık dün gece
Üstümüzde meltem
Kekik kokuyor ellerim hala
Senle yatmadım sanki
Dağları dolaştım
Ben senden öğrendim deniz yazmayı
Elimden düşmüyor mavi kalem
Bir tirandil çıkar gibi sefere
Okula gidiyor öğretmenim
Ben de ardından açılıyorum
Bir poyraz çizip deftere
Bir ada var sırf ebabil
Dönüyor dönüyor başımda
Senle yaşadığım günler
Gümüş bir çevre oldu ömrüm
Değince güneşine
Neden sonra buldum o kaçakçı mağarasını
Gözlerim kamaşınca senden
Ölüm belki sularından kaçırdığım
O loş suda yıkanmaktır
Durdukça yosundan yeşil
Kulaç attıkça mavi
Ben düzde sanırdım yıkıntım
Örenim alkolik asarım
Mutun doruğundaymışım meğer
Senle çıkınca anladım
Eski Yunan atları var hani
Yeleleri bükümlü
Gün inerken de öyle
Ağaçtan izdüşümleriyle
Yürüyor Balan tepeleri
Yürüyor bölük bölük can
Toplu bir güzelliğe doğru
Kadınım Yaraşıyorsun sen Akdenize
İLGİLİ İÇERİK
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ ŞİİRLER
19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA HAFTASI ŞİİRLERİ
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI ŞİİRLERİ
BAŞÖRTÜSÜ ve ÖRTÜNMEK İLE İLGİLİ ŞİİRLER