KAR ve KIŞ ŞİİRLERİ
- BEYAZ, İPEK GİBİ YAĞDI KAR - ATAOL BEHRAMOĞLU
- KAR YAĞAR KAR ÜSTÜNE - NEŞET ERTAŞ
- KAR.-METİN ALTIOK
- KAR-AHMET MUHİP DRANAS
- KAR YANGINI - EDİP CANSEVER
- KAR MÛSIKÎLERİ-YAHYA KEMAL BEYATLI = SAYFA:1 / 01-10
- SEZAİ KARAKOÇ - KAR ŞİİRİ
- BEHÇET NECATİGİL – KAR KAR ŞİİRİ
- KAR AYDINLIĞINDA - NECATİ CUMALI
- GÜLTEN AKIN - DÜĞÜN VE KAR
- KAR VE HATIRALAR -CAHİT SITKI TARANCI
- SICAK BİR KIŞ - AHMET TELLİ
- DIŞARDA KAR - BEHÇET AYSAN
- KAR KASİDESİ - ATTİLA İLHAN
- DAĞLARDA KAR OLSAYDIM-YUSUF HAYALOĞLU
- KAR ALTINDA HÜZÜN DENEMESİ -ERDEM BAYAZIT = SAYFA:2 / 11-20
- KAR YAĞIŞI - ŞÜKRÜ ERBAŞ
- KAR VE BEN-CAHİT SITKI TARANCI
- İSTANBUL’A KAR YAĞIYORDU- İBRAHİM SADRİ
- KAR -BEDİRHAN GÖKÇE
- KAR KESTİ YOLU -NAZIM HİKMET
- KAR-NÂZIM HİKMET
- KAR ÇİÇEĞİ - KAĞIZMANLI HIFZI
- KAR HAVASI-CEYHUN ATUF KANSU
- KARDA İZLER -AHMET TELLİ
- KAR YAĞIYOR-SADETTİN KAPLAN = SAYFA :3 / 21-30
- KAR YAĞIYOR DÖNE DÖNE-KÖROĞLU
- CAN YÜCEL – NİHAYET
- KAR MI YAĞMIŞ O YARIMIN DAĞINA-IGNAC KUNOS
- KIŞ - ARİF NİHAT ASYA
- KIŞ-AHMET HAŞİM
- KIŞ DÜŞÜNCELERİ –AHMET KUTSİ TECER
- KAR VE ŞİİR – İSMAİL UYAROĞLU
- KIŞ YORUMU-CAHİT KULEBİ
- ELLERİME KAR YAĞIYOR-FEYZİ HALICI
- KAR YAĞIYOR - OĞUZKAN BÖLÜKBAŞI = SAYFA :4 / 31-40
- KIŞ GECELERİ - SABAHATTİN KUDRET AKSAL
- KIŞ - VASFİ MAHİR KOCATÜRK
- KAR MUSİKİLERİ - YAHYA KEMAL BEYATLI
- KIŞ - YUSUF ZİYA ORTAÇ
- BEYAZ- ZİYA OSMAN SABA
- KIŞA GİRERKEN-ZİYA OSMAN SABA
- SICAK BİR KIŞ - AHMET TELLİ = SAYFA :5 / 41-47
- KAR YAĞMAYA BAŞLIYOR - BERTOLT BRECHT
- KIŞ -AŞIK DURSUN CEVLANİ
- BAHÇELERDE KIŞ ŞARKISI -ZEKİ ÖMER DEFNE
- KIŞ İÇİN EBRU - HASAN AKAY
- ŞUBAT-FAZIL AHMET AYKAÇ
- KA-ALİ ULVİ ELÖVE
- KAR YAĞMIŞ- ŞÜKRÜ ENİ REGÜ
SAYFA:1 / 01-10
1-BEYAZ, İPEK GİBİ YAĞDI KAR - ATAOL BEHRAMOĞLU
Beyaz, ipek gibi yağdı kar
Bir kız kardan hafif adımlarıyla yürüyüp geçti hayal içinde
Arkadaşlarımı düşündüm, sevgili şeyleri
Sanki her şey bizimle var ve bizimle olacak
Şarkılar çaldı odalarda
Bütün insanları sevmek gerektiğini düşündüm
Düşmanlarımız dışında
Düşmanlarımız çünkü
Sevgiyi yok ettikleri için
Düşmanımız oldular.
Beyaz ipek gibi yağdı kar
Bir kız kardan hafif yüreğiyle
Geçip gitti güvercinleri anımsatarak.
Uzaktaki şehir
Uykuya dalmıştır şimdi.
Düşündüm bir bir
Kardeşlerimin ne yaptıklarını
Nihat
Uyumuyor olmalı.
-Nefis bir şarkı
Söylüyor yandaki odadaki kız
Bir Rus
Halk şarkısı.
Ve şimdi koroyla
Başladılar-
Nihat düşünüyordur
Karanlıkta.
-Sanırım
Bir saatten sonra
Hapishanede
Dışardan söndürüyorlar ışıkları-
Beyaz ipek gibi yağdı kar
Bir kız kelebek adımlarıyla
Geçip gitti karın üzerinden.
İnsanlar kendi şarkılarını
Kendi hayallerini taşıyorlar.
Çağdaş şarkılar
Gerekli onlara
Hem hayatlarının
Derinliklerinden söz eden
Gerçekleştirilmiş
Gerçekleştirilmemiş duygularından,
Hem
Kavgayı ateşleyen
Somut
Anlaşılır
Akıllı şarkılar.
Beyaz, ipek gibi yağdı kar
Acılarla dolu bu dünyaya.
İnsafsızlık
Vahşet
Hala güçlü
Ve hala iktidarda.
İnsanlar
Ölüyorlar.
Gepgenç
Sımsıcak
Ölüyorlar
Sanki
Ölmüyorlarmış gibi.
Bir yandan sürüp gidiyor
Hayat;
Bir yanda tel örgüler
Parmaklıklar.
Beyaz, ipek gibi yağdı kar
Yağdı kirpiklerine bir kızın
Yağdı mavi bir nehre
Saçlarıma yağdı
Otobüslere
Ağaçlara
Evlere.
İçimden okşadım onu.
Kelebek adımlarını
Yanımdan geçen kızın.
Herhangi bir kız
Hayalleri olan.
İstedim ki
Daha güzel
Olsun şu dünya.
İstedim ki
Beyaz
İpek gibi yağan karın altında
Bitsin artık
Bu sürüp giden alçaklıklar.
Bir bebek
Ölüm tehdidi altında yaşamasın
Beşiğinde.
Ve paramparça olmasın
Sımsıcak
Capcanlı
Yaşayıp giderken insanlar.
Bırakın, beyaz
İpek gibi yağan karın altında
Hayallerimiz olsun.
Yaşayalım
Özgür
Güzel
Düşünceli.
Anlatalım
Düşündüklerimizi birbirimize.
Sevinç egemen olsun her yerde
İnsanca
Bir kaygı.
Beyaz, ipek gibi yağdı kar.
Yağsın.
Dünya daha güzel olacak
İnanıyorum buna.
Bir insan kalbinin güzelliğine
Çocukluğuna
Sonsuz cesaretine, olanaklılığına
İnandığım kadar.
KAR YAĞAR KAR ÜSTÜNE - NEŞET ERTAŞ
Kar Yağar Kar Üstüne
Yar Sevmiş Yar Üstüme
Varsın Sevsin Neyleyim
Turp Yemiş Nar Üstüne
Aman Yârim Gez De Gel
Badeleri Söz De Gel
Sarhoşum Ben Çözemem
Düğmelerin Çöz De Gel
Şu Derenin Uzunu
Kıramadım Buzunu
Aldım Türkmen Kızını
Çekemiyom Nazım
Aman Yârim Gez De Gel
Badeleri Söz De Gel
Sarhoşum Ben Çözemem
Düğmelerin Çöz De Gel
KAR.-METİN ALTIOK
Kar yağdı durmadan üç gün üç gece,
Tıkandı geçitler yollar kapandı.
Yalnızlığın buzdan çetelesinde
Kimseler umursamadı karı.
Yüzlerinde iğreti bir kibirle
Hep düşürmekten korktukları,
Dalıp gittiler günlük işlerine.
Diz boyu birikmiş kar içinde
Yürürdük uzatarak açtığımız kanalı,
İki kar güvesi gibi sokaklarda seninle
Anardık bütün yitik aşkları
Bu karlı kış gününde.
Güngörmüş dağlara karşı
Sımsıcak öpüşürdük sarılıp birbirimize.
-Sevgilim, yanımda olsaydın keşke!
Şölensiz, sevinçsiz yaşıyoruz şimdilerde,
Bir iğdiş ve buruşuk zamanı.
Kimsenin türküsü yok dilinde
Karşılayacak yağan karı
Coşkulu ve sarhoş sesiyle.
Bıçak açmıyor ağızları;
Acı, yalnız acı var yüreklerde.
Kar yağdı durmadan üç gün üç gece,
Yaslandı duvarlara, kapıları zorladı,
Pencerelerden baktı ev içlerine.
Kar hiç böyle kimsesiz kalmadı
Kendi özgül tarihinde.
Çıngırakların, kızakların karı
Yağdı her şeyin üstüne sessiz bir öfkeyle.
Birikti bir çamaşır ipine bile.
Saçaklardan sarktı,
Attı kendini gürültüyle yere,
Kimse sahip çıkmadı;
Yığıldı kaldı duvar diplerine.
Yalnız kuş ayakları
Bastılar incelikle göğsüne.
-Sevgilim, yanımda olsaydın keşke!
Kar var yaşadığımız günlerde.
Umutsuzluk çevremizi kuşattı,
Kıtlık kıran gündemde.
Yine de ele güne karşı,
Özenle saklıyorum yüreğimde
Sana duyduğum aşkı,
Dört yanım kar içinde.
KAR-AHMET MUHİP DRANAS
Kardır yağan üstümüze geceden,
Yağmurlu, karanlık bir düşünceden,
Ormanın uğultusuyla birlikte
Ve dörtnala dümdüz bir mavilikte
Kar yağıyor üstümüze, inceden.
Sesin nerde kaldı, her günkü sesin,
Unutulmuş güzel şarkılar için
Bu kar gecesinde uzaktan, yoldan,
Rüzgâr gibi tâ eski Anadolu'dan
Sesin nerde kaldı? kar içindesin!
Ne sabahtır bu mavilik, ne akşam!
Uyandırmayın beni, uyanamam.
Kaybolmuş sevdiklerimiz aşkına,
Allah aşkına, gök, deniz aşkına
Yağsın kar üstümüze buram buram...
Buğulandıkça yüzü her aynanın
Beyaz dokusunda bu saf rüyanın
Göğe uzanır - tek, tenha - bir kamış
Sırf unutmak için, unutmak ey kış!
Büyük yalnızlığını dünyanın.
5-KAR YANGINI - EDİP CANSEVER
Neden bu kadar kar, bu kadar yıl, bu kadar yağış
Bu kadar uzaklardan nedir bu kadar gelen
Bir uzun çan kulesi bembeyaz Samatya’da
Bir oğlan bir martıyla upuzun seviştiğinden
Yaslı bir kadın gibi gözleri kendine bakan
Kendine baktıkça da çocukları olan hüzünden.
Belki bir söz yığını, yıllar var konuşulmamış
Çıkarlar kar yangını her biri duyduğu yerden
Yüzleri, saçlarıyla, bir de gözbebekleri
Asılırlar boşluğa çocuksu seslerinden
Birtakım dünyalarla önce ve güzel
Kış güneşi, sarmaşık, kim ne anlıyor sanki ölümden.
O yanık ikindiler, sonrasız, loş gecelerden
Üstlerinde bir sürü çocuk gözleri
Tutuşurlar ne zaman karların ateşinden
Bir ölüm kadar şaştığımız onlar ve kendileri
Yani bu dünyanın en yılgın havarileri
Orada çan kulesi bembeyaz öldüğünden.
KAR MÛSIKÎLERİ-YAHYA KEMAL BEYATLI
Varşova 1927
Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu.
Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu.
Bir kuytu manastırda duâlar gibi gamlı,
Yüzlerce ağızdan koro hâlinde devamlı,
Bir erganun âhengi yayılmakta derinden...
Duydumsa da zevk almadım İslav kederinden.
Zihnim bu şehirden, bu devirden çok uzakta,
Tanbûri Cemil Bey çalıyor eski plâkta.
Birdenbire mes'ûdum işitmek hevesiyle
Gönlüm dolu İstanbul'un en özlü sesiyle.
Sandım ki uzaklaştı yağan kar ve karanlık,
Uykumda bütün bir gece Körfez'deyim artık!
SEZAİ KARAKOÇ - KAR ŞİİRİ
Karın yağdığını görünce
Kar tutan toprağı anlayacaksın
Toprakta bir karış karı görünce
Kar içinde yanan karı anlayacaksın
Allah kar gibi gökten yağınca
Karlar sıcak sıcak saçlarına değince
Başını önüne eğince
Benim bu şiirimi anlayacaksın
Bu adam o adam gelip gider
Senin ellerinde rüyam gelip gider
Her affın içinde bir intikam gelip gider
Bu şiirimi anlayınca beni anlayacaksın
Ben bu şiiri yazdım aşkın çeşidi
Öyle kar yağdı ki elim üşüdü
Ruhum seni düşününce ışıdı
Her şeyi beni anlayınca anlayacaksın
BEHÇET NECATİGİL – KAR KAR ŞİİRİ
Kar Kar
Farı, kalbim, farı da
Kapına yığılacak karları
Kürüyeme!
Ben senin necinim, kalbim
Kulun, kölen, müneccim
İşlerin, açmazlar – – koş aç, koş aç!
Rafında kapkacak, torbada un
Al bir lenger kar
Deve hamurunu kendine kendin!
Yokum ben, bıktım, gerçek bıktım
Kapan derdinle içerde
Acılar mı anılar mı kar kar.
21-1-924-NÂZIM HİKMET
Lambayı yakma, bırak,
sarı bir insan başı
düşmesin pencereden kara.
Kar yağıyor
karanlıklara.
Kar yağıyor
ve ben hatırlıyorum.
Kar...
Üflenen bir mum gibi söndü
koskocaman ışıklar..
Ve şehir
kör bir insan gibi kaldı
altında yağan karın.
Lambayı yakma, bırak!
Kalbe bir bıçak gibi giren hatıraların
dilsiz olduklarını anlıyorum.
Kar yağıyor
ve ben hatırlıyorum.
KAR AYDINLIĞINDA - NECATİ CUMALI
Uyandım kar aydınlığında
O küçük kasaba uykuda
Uykusuz bir sıra kavak
Hem gider hem dinlerim
Düş önüme yol göster derem benim
Kar mıhı atımın nallarında
Cebimde bir şişe konyak
Evlerinin avlusunda ayna nar
Sedirinde acı biber rengi bir kilim
Odan ıslak tahta kokar biraz da toprak
Gözlerim sana değer ısınır
Uzattım mı mangalına ellerimi
Her yanım tane tane mısır
Sanırdım patladı patlayacak
Sen sıcaktın yataklar sıcak
Pencerende aydınlık kar
Ateşim kömürüm esmerim benim
O günlerin tadı başka nerde var
Gençtik âşıktık deliydik
Seviştikçe ağardı karanlıklar
Bunca dağın karlarını erittik
10-GÜLTEN AKIN - DÜĞÜN VE KAR
Sıcak aydınlık bir düğün kederi
yoğun karla, ıssız geceyle uyuştu
bizi kapıdan geçirmişlerdi
küçük kız, genç kadın yalnız
herkes içerde kaldı
sokak boyunca ikimiz
benim göğsümde kar, senin dizlerinde
beyaz tiftikten atkınla öyle
yürüdük
herkes orda kaldı
üveydiler mi ya da kış günü
keyiflere, sıcak odalara bağlı
kar yükseliyordu ayaklarımız
ince bedenimize ağır
donuyorduk
yokuş boyunca usul
kanatlı kapının önünde durunca
sarıldık, ağladık
öyle dingin öyle yumuşak
ince ipekten
gülümser hüzünlü
çılgın çekingen
en uzak uçları birleştirerek
öyle de onurlu durmak
ölüm seninle benim aramda
aşılmaz bir duvar ördü
ertesi karlarda geceleyin
bir başıma acıyla büyülü
hasretle dağlanarak
yürüdüm
İLGİLİ İÇERİK
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ ŞİİRLER
19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA HAFTASI ŞİİRLERİ
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI ŞİİRLERİ
SAYFA:2 / 11-20
11-KAR VE HATIRALAR -CAHİT SITKI TARANCI
Kar yağıyor, yine kar, yine kar, yine mahşer gibi kar.
Sanki güller içinde gülen taze kadınlar,
Bana beyaz buseler, beyaz buseler yollar;
Sanki güller içinde gülen taze kadınlar.
Bir rüya görür gibi gözümde sevinçler var.
Beyaz bir sükût işte: kar yağıyor, kar, kar, kar;
Sanırım ki uçuyor gözümde hatıralar.
Beyaz bir sükût işte: kar yağıyor, kar, kar, kar...
SICAK BİR KIŞ - AHMET TELLİ
Saçlarını gittikçe kısalttığın günlerde
Sen söylemiştin bu sözleri unutmadım
-Her aşk bir ayrılık gizler, ayrılıklarsa
Bir merhabanın sıcaklığını taşır kendisinde
Kalıcı olan hiçbir şey yok diyordun
An’lar var yalnız ömrü karşılayan
Şimdi sımsıcak bir kar yağıyor yine
Yüreğimin üstüne yağıyor hiç durmadan
Ellerin nasıl da üşüyor, bozacının
Karlı sesi doluyorken odamıza
Hava gittikçe kirleniyor bu kentte
Ve aralıksız kar yağıyor kar yağıyor
Kar ayrılık hüznüdür ve ne çok
Ayrılıklar yaşandı şu son birkaç yılda
Yurdundan ayrılanları düşünüyorum ve birisi
Özledim diyor, ülkemin kar kokusunu da özledim
Hiçbir an’ını tanımlamaya kalkmadan
Kısacık ömürler biçiyoruz kendimize
Sonra yolculuklara çıkıyoruz, bir kentten
Ötekine giderken özlüyoruz bir başkasını
Özlediğimiz birileri olmalı diyordun
Yanındayken bile özlediğimiz birileri
Öyleyse kalkıp Ati’ye gitmelisin, İstanbul’a
Belki hâlâ saklıyordur bir gülü kim bilir
Yaşandı mı o sıcak kış, yaşlandık mı
Aynalara bakmaya vakit bulamadık
Dönüp dönüp birbirimize bakmalardan
Yaşandı mı o sımsıcak kış, ne dersin
DIŞARDA KAR - BEHÇET AYSAN
kar yağıyor dışarda
sokak lambasına düşüyor
ve serçeler
üşüyor
kenarları hafifçe yanmış
sayfalarına kan
sıçramış
bir kitapta
nâzım hikmet
okuyorum.
dışarda kar yağıyor
ve dağ lokantasına
gidiyor
zengin
kasabalılar.
kar yağıyor dışarda
mektubun yeni gelmiş
istanbul
kokuyor.
dışarda kar yağıyor
seni seviyorum.
KAR KASİDESİ - ATTİLA İLHAN
-prenses zinia’ya…
uzun rüzgarlar karanlığın dalgın sansarları
atlayıp dağıtırlar telaşlarıyla ürperen karları
sihirli bir lambadır bardaktaki güller gecede
yıldızlar donmuş göllere düşen buz billurları
düşten geyikler kudurtur kızıl buğulu kurtları
bir ulumadır kanlı/açlıkları uzar gecede
duman dumana kaybolur kar ışığında kısrakları
nedir saklı bir özlem midir kızak çıngırakları
geçen yüzyıldan kalma bulutlu bir pencerede
köpekler mi sarmıştır kar uykusunda koruları
yankılanır saltanatlı bir geçmişten av boruları
yalan değildir yaşanmıştır kim bilir ne zaman nerede
dinmez boşluklarda karın soğuk ve sürekli ısrarı
yumuşak hantallığıyla kaplayışı uçurumları
kül mavisi bir pus ufka bir perde çeker de
kayıp kervanlar belirir uyandırıp korkunç hanları
duyulur batmış şehirlerin boğuk sabah ezanları
kılıç gibi bir mehtabın yarattığı o depremde
getirir akla çocukluktan bilinmez hangi soruları
kar gecesi uyandırır ölüme değgin korkuları
yalnızlık bir samanyoludur genişler düşüncede
15-DAĞLARDA KAR OLSAYDIM-YUSUF HAYALOĞLU
Şu dağlarda kar olsaydım
Bir asi rüzgâr olsaydım
Arar bulur muydun beni
Sahipsiz mezar olsaydım
Şu yangında har olsaydım
Ağlatıp bizar olsaydım
Belki yaslanırdın bana
Mahpusta duvar olsaydım
Şu bozkırda han olsaydım
Yıkık perişan olsaydım
Yine sever miydin beni
Simsiyah duman olsaydım
Şu yarada kan olsaydım
Dökülüp ziyan olsaydım
Bu dünyada yerim yokmuş
Keşke bir yalan olsaydım
KAR ALTINDA HÜZÜN DENEMESİ -ERDEM BAYAZIT
Dünyanın en uzun hüznü yağıyor,
Yorgun ve yenilmiş insanlığımızın üstüne.
Kar yağıyor ve sen gidiyorsun,
Ağlar gibi yürüyerek gidiyorsun,
Belki bulmağa gidiyorsun kaybettiğimizi
O insan ve tabiat çağını.
Dön bana ve dinle!
Kuşlar uçuşuyor içimde.
Loş bir keman solosu gibi
Kuşların uçuştuğunu içimde,
Dön bana ve dinle.
Karanlık denizlerin dibinde,
Birtakım incilerin olduğunu
Birtakım incilere ve hatıralara
Neden bağlı olduğumuzu unutma.
Duy beni ve dinle!
Denizler boğuşuyor içimde.
Unutma diyorum ama sen anla,
Anlat bizim de yaşamak istediğimizi onlara...
KAR YAĞIŞI - ŞÜKRÜ ERBAŞ
Yalnızlığın sesinden bir resim yaptım
Karanlık kalabalıklardan süzdüm ışığını.
Akşamüstleriyle boyadım vazgeçen ağzını
Parmaklarını uzattım gece suları gibi ıssız
Salkımsöğütlerden bir beden çizdim usul
Hiçbir rüzgârın duruşunu bozamadığı
Bütün yağmurları topladım yapraklarına.
Sonra tüm yolcuların silindiği bir ufuk
Örttüm kâkülleriyle alnının üşümesini.
Puhu kuşlarının avazını yerleştirdim dudaklarına
Uzanıp uzanıp öptüm sonra acıyla.
Gözlerini kapalı çizdim görmesinler diye kimseyi
Madem görmeyecekler bundan sonra beni.
Astım saçlarından odamın boşluğuna...
Uzun sustum, ey durmadan konuşanlar
Geçmedi üşümem
Ben bir aşkın kar yağışından geliyorum...
KAR VE BEN-CAHİT SITKI TARANCI
Esiyor tane tane yine beyaz bir rüzgâr.
Söyleyin hangi kuşun kanatları yolundu?
Yine hangi ağaçtan döküldü bu yapraklar?
Yağan beyaz bir sükut, bir mahşerdir sanki kar!
Bir hicret sevdasıdır ruhumu sardı yine.
Ruhum gibi pervasız yoldaşlar da bulundu.
Ruhum karıştı gitti bu kar tanelerine;
Şimdi yağan kar değil, ruhumdur kar yerine.
İSTANBUL’A KAR YAĞIYORDU- İBRAHİM SADRİ
Yetmiş dokuzun kışıydı
Sertti, soğuktu
İstanbul’a kar yağıyordu
Kömür yanıyordu sobalarda
Geceleri polisler, bekçiler oluyordu
Bir de biz oluyorduk
Ölümüne üşüyorduk ha,
Yalan yok, polisler de üşüyordu
Onaltı yaşındaydım
Her şeyi bükecek bileğim vardı
Onaltı yaşındaydım
Aslan gibi ortadaydım
Gündüzleri, okulda coğrafya defterimin arkasına
Senin için şiirler
Geceleri duvarlara ülkemi kurtarmak için
Kahrolsun yazacak kadar adamdım
Onaltı yaşındaydım
Ne senin haberin oluyordu şiirlerimden
Ne de birileri kahroluyordu
Mahalle duvarlarına çiziktirdiğim harflerimden
Onaltı yaşındaydım
Yalan yok
Ben yazmaya böyle başladım
Coğrafya defterim bir eskiciye kurban gitti
Duvarlarına yüreğimi bağırdığım o evler birer birer
Yıkıldı gitti
Şimdi güzel kâğıtlara yazıyorum
Kocaman laflar ediyorum
Marşlar biliyordum
Kitaplar okuyordum
Koşarak ve ıslanmadan geçiyordum sulardan
İstanbul’u seviyordum
Seni seviyordum
Dualar öğreniyordum
Meydanlarda toplanıp bağırıyordum
Herkes gibiydim
Herkes kadar cesur
Herkes kadar korkak
Herkes kadar filinta delikanlı
Ve herkes kadar buralı
Yetmiş dokuzun kışıydı
Sertti soğuktu
İstanbul’a kar yağıyordu
Ağzımızdan dumanlar çıkıyordu konuşurken
Haliç’in arkasında toplanıyorduk
Gece adamı içine çekiyordu
Biz geceyi içimize çekiyorduk
En güzel ben yazıyordum duvarlara yazıları
Herkes beni seviyordu
En güzel şiirleri de ben yazıyordum oysa
Coğrafya defterimin arkasına
Bunu kimse bilmiyordu
Sizin evin duvarına “kahrolsun” diye yazıyordum
Ve hızla kaçıyordum
Sizin evin duvarına bir kez olsun
“Seni seviyorum” diye yazamadım
O zaman duvarlara öyle şeyler yazılmıyordu
Dedim ya
Yetmiş dokuzun kışıydı
Sertti soğuktu
İstanbul’a kar yağıyordu
20 -KAR -BEDİRHAN GÖKÇE
Nasıl kar yağdı bugün, gece sabaha karşı,
Ortalık bembeyazdı, sanki bir gelin gibi.
Tane tane döküldü, göklerin sevda marşı,
Günahtan arındırdı, tüm günahkâr yüzleri...
Yüzünde güller açtı kar yağınca herkesin,
İlk kez böyle günahsız, ilk kez böyle neşeli.
Çocuklar gibi gülşen, çocuklar gibi şen
Gökten armağan gibi döküldü her tanesi...
Sokak lambalarından, süzüldü tane tane
Usul usul indiler bir birine değmeden.
Melekler indirirmiş her bir kar tanesi,
Annem öyle derdi de inanmazdım küçükken.
Bir iken bin oldular, on binlere karıştı,
Çoğaldı da yerden bir karış açtı.
İnsanlar döküldüler yollara birer birer,
Değen her ayak izi bir günah gibi kaldı...
Allah kar gibi yağdı kullarının üstüne,
Temizledi akladı, bembeyaz bir kuş gibi.
Her birimiz yıkandı, katran katran üstüne,
Bakamaz olmuştuk biz aynalara gün gibi.
İnsanlar kötü artık, zaman hiç değişmedi,
Geçen zaman ne yapsın, biz ettik kendimize.
Bu karda yağmasaydı halimiz ne olurdu?
Allah yine acıdı, bak yetişti bizlere...
Gelinlik de beyazdır, giydiğimiz kefen de,
Birinde ağlarız biz diğerinde güleriz,
Beyazdan ak beyazı, buyurun sıyırın işte...
İLGİLİ İÇERİK
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ ŞİİRLER
19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA HAFTASI ŞİİRLERİ
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI ŞİİRLERİ
SAYFA:3 / 21-30
21-KAR KESTİ YOLU -NAZIM HİKMET
Kar kesti yolu
sen yoktun
oturdum karşına dizüstü
seyrettim yüzünü
gözlerim kapalı
Gemiler geçmiyor
uçaklar uçmuyor
sen yoktun
karşında duvara dayanmıştım
konuştum, konuştum, konuştum
ağzımı açmadım
Sen yoktun
ellerimle dokundum sana
ellerim yüzümdeydi
KAR-NÂZIM HİKMET
Ne maveradan ses duymak,
Ne satırların nescine koymak o “anlaşılmayan şeyi”,
Ne bir kuyumcu merakıyla işlemek kafiyeyi,
Ne güzel laf, ne derin kelam?
Çok şükür
Hepsinin
Hepsinin üstündeyim bu akşam.
Bu akşam
Bir sokak şarkıcısıyım hünersiz bir sesim var;
Sana,
Senin işitemeyeceğin bir şarkıyı söyleyen bir ses.
Karanlıkta kar yağıyor,
Sen Madrid kapısındasın.
Karşında en güzel şeylerimizi
Ümidi, hasreti, hürriyeti
Ve çocukları öldüren bir ordu.
Kar yağıyor.
Ve belki bu akşam
Islak ayakların üşüyordur.
Kar yağıyor,
Ve ben şimdi düşünürken seni
Şurana bir kurşun saplanabilir
Ve artık bir daha
Ne kar, ne rüzgar, ne gece?
Kar yağıyor
Ve sen böyle “No pasaran” deyip
Madrid kapısına dikilmeden önce
Herhalde vardın.
Kimdin, nerden geldin, ne yapardın?
Ne bileyim,
Mesela;
Astorya kömür ocaklarından gelmiş olabilirsin.
Belki alnında kanlı bir sargı vardır ki
Kuzeyde aldığın yarayı saklamaktadır.
Ve belki varoşlarda son kurşunu atan sendin
“Yunkers” motorları yakarken Bilbao’yu.
Veyahut herhangi bir
Konte Fernando Valaskerosi de Kortoba’nın çiftliğinde
Irgatlık etmişindir.
Belki “Plasa da Sol” da küçük bir dükkanın vardı,
Renkli İspanyol yemişleri satardın.
Belki hiçbir hünerin yoktu, belki gayet güzeldi sesin.
Belki felsefe talebesi, belki hukuk fakültesindensin
Ve parçalandı üniversite mahallesinde
Bir İtalyan tankının tekerlekleri altında kitapların.
Belki dinsizsin,
Belki boynunda bir sicim, bir küçük hac.
Kimsin, adın ne, tevellüdün kaç?
Yüzünü hiç görmedim ve görmeyeceğim.
Bilmiyorum
Belki yüzün hatırlatır
Sibirya’da Kolçak’ı yenenleri
Belki yüzünün bir tarafı biraz
Bizim Dumlupınar’da yatana benziyordur
Ve belki bir parça hatırlatıyorsun Robespiyer’i.
Yüzünü hiç görmedim ve görmeyeceğim,
Adımı duymadın ve hiç duymayacaksın.
Aramızda denizler, dağlar,
Benim kahrolası aczim
Ve “Ademi Müdahale Komitesi” var.
Ben ne senin yanına gelebilir,
Ne sana bir kasa kurşun,
Bir sandık taze yumurta,
Bir çift yün çorap gönderebilirim.
Halbuki biliyorum,
Bu soğuk karlı havalarda
İki çıplak çocuk gibi üşümektedir
Madrid kapısını bekleyen ıslak ayakların.
Biliyorum,
Ne kadar büyük, ne kadar güzel şey varsa,
İnsanoğulları daha ne kadar büyük
Ne kadar güzel şey yaratacaklarsa,
Yani o korkunç hasreti, daüssılası içimin
Güzel gözlerindedir
Madrid kapısındaki nöbetçimin.
Ve ben ne yarın, ne dün, ne bu akşam
Onu sevmekten başka bir şey yapamam.
KAR ÇİÇEĞİ - KAĞIZMANLI HIFZI
Onudur Şehr-i Şubatın
Şükür bitmiş kar çiçeği
Nişandır müjdeye gelmiş
Ezel-yaz, bahar çiçeği
Esir olur kar altında
Hapsolur yerler katında
Azad olur saatında
Her bir günün var çiçeği
Kar kaldı dağlar payında
Sular çağlanır çayında
Açılır abrel ayında
Ağaçlarda bar çiçeği
KAR HAVASI-CEYHUN ATUF KANSU
Tam bana göre bu hava
Bekliyorum kar yağacak
Bulutlar indi inecek.
Bekliyorum yollar kapanacak
Kurt sürüleri derin ormanlardan
Bekliyorum peşime düşecek.
Bir ışık görüyorum ileride,
Oraya doğru yürüyorum,
Bir ışık, aşk ışığı, dost ışığı
Benim için yakıp bırakmışlar,
İtince usuldan kapıyı
Isınacağım ocak, orada.
Kar bulutlarında bir düş
Bölüyorum bu düşün yüreğini
Sıcacık bir kan akıyor
Yaşıyor diyorum yaşıyor hâlâ,
Söndürmeyi unutmuştur.
Kurt seslerini duyuyorum
Ormanı yalnız geçeceğim
Bulutların karanlığından kar
Akça-kavaklara kar düşüyor
Duruyor, yeniden bakıyorum
Yanılmıyorum, ışık orada.
25-KARDA İZLER -AHMET TELLİ
Karda izler bırakıyorum avcılar peşime düşsün
Bir uçurum kıyısında vursunlar beni ki dünya
Uğuldayıp duran bir uçurum değil miydi zaten
Karda izler bırakıyorum avcılar peşime düşsün
Adımı yazıyorum kar üstüne ve ıslığını çığlık
Gibi incelterek yetişiyor ardımdaki tipi bana
Siliyor adımı bir dal kırarak çam ormanından
Geçmişim kar sessizliğiyle özetleniyor artık
Anılarım buz tutmuştur aşklarım kar yangını
Ömrüm parmak uçlarımda eriyen bir kar tanesi
Karda izler bırakıyorum avcılar peşime düşsün
Kar yağıyorken milyon bekerel hüzün yağıyordur
Derim ki kar ve hüzün bir aşkın seyir defteridir
Yolculuklar ve ayrılıklarla anlatılabilir ancak
Karda izler bırakıyorum avcılar peşime düşsün
Bir uçurum kıyısında vursunlar beni, vursunlar
Bir kahkahayla çekip giderim karlı ovalardan
Şairler vurulmalıdır, hayat yakışmıyor onlara
KAR YAĞIYOR-SADETTİN KAPLAN
Bir-bir uzaklaşmakta konaklanacak hanlar
Yolcular yoruldukça, yollara kar yağıyor
Heybedeki azığı kim düşünür kim anlar
Eller nasırlandıkça, kollara kar yağıyor
Nerde o doludizgin gem azıda heyecan
Dev bedene yük oldu o kuş tüyü gibi can
Ne kırk yılın hatırı ne sunulan bir fincan
Bize doğru uzanan ellere kar yağıyor
Hayal değirmeninde öğüttük öğütleri
Öldürdük içimizde dağ gibi yiğitleri
Bu serseri sokakta kanıksadık “git”leri
Bin ümitle beklenen “gel”lere kar yağıyor
Gönlüme gergef olan yâr hayali nerede
Gözlerimin izleri tül oldu pencerede
Düğümlendi türküler paslanan hançerede
Düştü mızrap sustu saz tellere kar yağıyor
Gönlümden elvan-elvan nice hazlar geçiyor
Sevda sultanlığında imtiyazlar geçiyor
Nice bâkire bahar ne dul yazlar geçiyor
Her mevsimde açtığım dallara kar yağıyor
KAR YAĞIYOR DÖNE DÖNE-KÖROĞLU
Sen sordun ben de deyim
Kar yağıyor döne döne
Uca dağların başına
Kar yağıyor döne döne
Yelkesen'im yeller gibi
Akar gider seller gibi
Ağıt yakan diller gibi
Kar yağıyor döne döne
Göz-gözü görmüyor siste
Nigar hanım yatar hasta
Şirin Döne'm gördün işte
Kar yağıyor döne döne
Bu kış uzunca kışladı
Canım sıkmaya başladı
Kır-at havluda kişnedi
Kar yağıyor döne döne
Ayvaz yatakta horluyor
Kır-at gemini dişliyor (zorluyor)
Ruşen benlerin parlıyor
Kar yağıyor döne döne
Yolkesen'im yolda durur
Kervanlardan hesap sorur
Ağalar ağası görür
Kar yağıyor döne döne
Ne gelen var ne de giden
Kar altında kaldı fidan
Baç vermeden geçer kervan
Kar yağıyor döne döne
Tülek'i gördüm düşende
Gezerdi dağlar başında
Kenan Emmi av peşinde
Kar yağıyor döne döne
Şahin döner kayalarda
Çan sesi var mayalarda
Şu gördüğün ovalarda
Kar yağıyor döne döne
Haber saldım hoylu'm gelmez
Gözlerim yoldan ayrılmaz
Bu yıl burda bahar olmaz
Kar yağıyor döne döne
Şirin Döne'm yaz gelecek
Koç yiğit cenge gidecek
Takdir yerini bulacak
Kar yağıyor döne döne
Köroğlu der bu ne haldır
Şirin Döne'm başın kaldır
Çenlibel'e altı aydır
Kar yağıyor döne döne
CAN YÜCEL – NİHAYET
Bu son kar olacak görüp göreceğim
Kim bilir ne kadar göreceğim gelecek
Şöyle lapa lapa bir karın sondurmasında
Kar da nelerini seyretmeyi bir şeytan dürbününden
Yanımda Güler bastonunu da almış
Tutmuş kolumdan yediyor beni yaşamaya
Datça’ya ki kar yüzünden gidemiyoruz
O yüzden de kara ve bizim karıya kızıyorum ya
Kar yağıyor üstümüze
Acayip bir ışık rüzgara dalmış da içinden çıkamıyor
Aşağıdan yukarı bir tipi aşağı-yukarı
Ayaklarım kayıyor çocukken kızak kayarkenki gibi
Şimdi kayıyorum bir başka ömre
Makamı bunun “karca” makamı
Devrilince devrini göreceğim nihayet
KAR MI YAĞMIŞ O YARIMIN DAĞINA-IGNAC KUNOS
Kar mı ya(ğ) mış o yarımın dağına
Çi(ğ) mi düşmüş koncesine bağına
Selam eyle seherlerde yarıma
Seferim var benim güzel eline
Kar beyazım eline
Genç ağamın piştovunun gömüşü
Aldı beni o güzelin gülüşü
Büyün küsülise yarın barışı
Seferim var benim güzel eline
Kar beyazım eline
Kaldır şalvarını çaydan geçelim
Sancak da(ğ) larında bayrak açalım
(Y) arım uyar ise alup kaçalım
Seferim var benim güzel eline
Kar beyazım eline
Benim yarım molla ile müderris
Kayık geldi adalara gideriz
Yalvarır yakarır göynün ederiz
Seferim var benim güzel eline
Kar beyazım eline
30-KIŞ - ARİF NİHAT ASYA
Ne gurbet ile ne ah ile
Geçmişti yolda her mevsim
Çapkınlıkla, günah ile.
Günah sevap düşünen kim?
Benden heyecanlı o kız.
Gün doğar ki gözlerimiz
Uykusuz... Baktık birimiz.
Kar, etrafımız fırtına;
Biz galiba uğramışız
Mevsimlerin gazabına!
***
Yazdan kışa öyle sessiz
Geçiş acıklı olmuştu,
Unutuldu bahçe, deniz.
Dilsiz ocaklar tutuştu
Sesimizi duymadı bad
Gitti devlerle konuştu.
***
Daha uzak bir kışın hatırası
Gece kırmızı bir mangal
Etrafına diziliriz.
Söyler perili bir masal
Ya ninemiz ya annemiz
Benim uykum gelir, niye?
Dargın değilsem o kızla
Kaçırmak için uykumu
O kız söyler bir hikâye.
Açık saçık yer oldu mu?
Her neyse der geçer hızla
***
Ben dururum bile bile
Onun kızardığı yerde;
Nihayet benim elimle.
Açılır bir ince perde.
***
Yaz gününden kışa göçtün
Bu ne acıklı olmuştu.
Karda kalınca biz bize
Yine bir gün kalbimize
Bahar neşesi dolmuştu.
***
Mektepli kızlar el ele
İnerler meyilli yolu.
Bu soğuk havada bile
Hepsi lavanta kokulu!
Pek de tehlikeli yerler.
En kıvrak yürüyenleri
Bazı kayarlar, düşerler ;
İncinir nazik tenleri.
Bir gün yine eğlenirken
Düşen mini minilerden
Birisini ben kurtardım,
On altımda ancak vardım.
***
Doğrusu hazin olmuştu
Yaz gününden kışa göçmek;
Karda kalınca biz bize
Yine bir gün kalbimize
Bahar neşesi dolmuştu
O, karda ölçtü boyunu:
Hoş eğlenceydi boy ölçmek
Yahut kartopu oyunu:
Aldırmadım o çapkının
“Kuzum yapma!” demesine.
Bir kartopu yapıp attım,
Gitti vurdu memesine.
Sonra gizlice yol çizdik.
Bütün mevsim günahsızdı,
Bahçeler bâkir bir kızdı.
Burada siyah yalnız bizdik.
İLGİLİ İÇERİK
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ ŞİİRLER
19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA HAFTASI ŞİİRLERİ
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI ŞİİRLERİ
SAYFA:4 / 31-40
31-KIŞ-AHMET HAŞİM
Yine kış,
Yine şems-i mesâda, ah o bakış,
Yine yollarda serseri dolaşan
Aşiyansız tuyûr-ı pür-nâliş...
Tehi kalan ovalar
Sükût eder sanılır mevsimin gumûmuyla
Harab olan sarı yollarda kalmamış ne gelen,
Ne giden,
Şimdi yalnız kavâfil-i evrâk
Mütemâdi sürüklenir bir uzak
Ufk-ı pür-ıztırâb u nevmide.
Yine kış, yine kış,
Bütün emelleri bir ağlayan duman sarmış...
KIŞ DÜŞÜNCELERİ –AHMET KUTSİ TECER
Geçti yaz günlerinin güzelliği
Açık pencereler, damlar, bahçeler.
Her şey ne sıcaktı, her şey ne iyi
Hatta o karanlık, aysız geceler.
Hani o gezmeler kırda denizde?
Hani o cümbüşler, sazlar temmuzda?
Ağustos mehtabı tam üstümüzde
Plajlarda neydi o eğlenceler?
Yaşamak diyordum, yaşamak ne hoş!
Hele bir gelmesin n'olurdu bu kış.
Nerde o kahkaha, o ses, o alkış
Şimdi yerini aldı düşünceler...
KAR VE ŞİİR – İSMAİL UYAROĞLU
Ne yoksulları üşütmek
Ne çocukları sevindirmek için
Şairlere şiir
Yazdırmak için yağar
Beyaz bir esin perisi
Gibi kar
KIŞ YORUMU-CAHİT KULEBİ
Karanlık kış günü akşamüstü
Bırak kendini sokaklara,
Git bakalım gittiğin kadar!
Freni bozuk kamyonlar gibi.
Sevda mı umut mu arkadaş mı
Anılar mı? Nerde…
Ölüm mü? Doğduğun günden beri
Ardından gezer caddelerde.
Karanlık kış günü akşamüstü
Bir gülüş mü? Sıcak
Dükkânların ışığı mı? Tramvaylar mı?
Geçen kıvılcımlar saçarak.
Bütün trenleri kaçırdın,
Acıklı bir roman gibisin şimdi.
İşte milyon insanda milyon yürek
Senin için çarpar mı biri?
Karanlık kış günü akşam üstü
Dost diye sokaklarda kendini ara,
Sevdalı kimsesiz sarhoşlar gibi
Sarıl gizlice ağaçlara.
35-ELLERİME KAR YAĞIYOR-FEYZİ HALICI
Yalınca bir dağ-başında,
Ellerime kar yağıyor…
Yazın yaz, kışın kış Tanrım,
Bu ne mayalanış, Tanrım;
En güzele, en korkunca,
Teselliler sonu, bunca,
Gök-yüzünde unuttuğum
Ellerime kar yağıyor…
Bu, yapraktan ince can’lar,
Bu kubbe kubbe ezanlar.
Bu dualar, rahmet rahmet,
Aşk, ışıtan can-evimi,
Bu başlangıç, bu nihayet,
Bu gördüğüm düş benim mi?
Nice dillerin telaşı?
Tekmil bir geceye karşı,
Alev alev gözlerimden,
Ellerime kar yağıyor…
Adımlar işte, ard-arda,
Gayrıca beklemek olmaz.
Açın perdeleri bütün,
Mavi mavi aynalarda,
Uyanmak üzre, doğan gün.
Kulu kurbanı olduğum,
Mutluca toprakta tohum.
Çiçek, niyazlar içinde,
Dal'ın türküsü bembeyaz,
Serpil serpil duyuyorum,
Bardaktan boşanırcasına,
Kopmuş takvimlere inat,
Duygu duygu kanat kanat,
Ellerime kar yağıyor…
Bu deniz boyu dalgalar,
Bu Müslüman dakikalar;
Her nefes alış-verişte
Duyduğum, bu gerçek işte…
Muştular içinde sazım,
Bu mu benim alın-yazım?
Dostlar görmüyor musunuz?
Çağrılar içinde, sonsuz,
Hep zamanların dışında,
Yalınca bir dağ başında
Ellerime kar yağıyor…
KAR YAĞIYOR - OĞUZKAN BÖLÜKBAŞI
Kar yağar
Beyazdır
Ayazdır
Ruhumun beklediği yazdır
Dallar üşür mü soğukta
Ölüler ne yapar mezarlarda
Bir sokak kedisi
Sığınır mı bir köpeğin sıcaklığına
Kar yağar
Dağlar yaşlanır
Kardelen olur çiçeklerin adı
Sokakta gezen çocuklar vardır
Ağlatır
Al sana bir aşk ateşi şimdi
Donmaktan kurtarır
Kül eder
Zümrüt-ü Anka olmanın zamanı
Yanıp yanıp doğmanın
Açıp açıp solmanın
Kar yağar
Müptelası olduğum kentin güzelliği değişir
Sıcak evlerde sevgililer sevişir
Sokaktayım
Donmuş parmak uçlarımdaki sızı
Ceplerimden medet umuyor
Lanetlenmiş kulaklarım duymuyor
Aklım fikrim gözlerinde
Başka bir şey ısıtmıyor
Kar yağıyor
Kar yağıyor
Bu yürekte nar yağıyor
Narına canlar yanıyor
Kar yağıyor
KIŞ GECELERİ - SABAHATTİN KUDRET AKSAL
Dokuzyüz kırksekizin uzun kış geceleri
Oturdum bir koltuğa düşündüm durdum
Gönlüme göre bir düş tutturdum
Evler ülkeler işler kurdum
Dokuzyüz kırksekizin uzun kış geceleri.
Kar yağdı penceremin dışında inceden ince
Çocuk oldum arkadaşlarım etrafımı aldı
Onbeş yaşımı sürdüm dileğimce
İlk sevdam daha neler aklıma geldi
Bir de uyandım gece yarısında.
Ne etsek zamanın içindeyiz
Geçmiş günlere dönmemek elimizde mi
Dalgaları aştı aştı da bir gemi
Kaybolduğunu sandığım ne değerler getirdi
Kar yağdı penceremin dışında sessizden sessiz.
Rüyama giren o doğulu sultanın yüzü
Akşam vakti hüzünlü mü hüzünlü
Dilimin ucuna gelen bu söz kimin sözü
Anlamlı mı anlamlı ölçülü mü ölçülü
Düşündüğüm diz herhalde sevgilimin dizi,
Günler oldu ben bir okulda sıradaydım
Günler oldu denizde tarlada bahçede
Günler her türlü kaygıdan ötede
Ama hepsi güzel vazgeçilmeyecek gibi
Günlerin bazısı da beni düşünceli buldu
Yıllarca önce yaşanmış bir geceyi hatırladım
Yalnız odamda hayal ülkemde
Yıllarca sonra yaşanacak bir geceyi düşünmüştüm
Böyle karlı gene nasıl umutlu
Ben dünyaya gene böyle delicesine bağlı
Dokuzyüz kırksekizin uzun kış geceleri
Dokuzyüz kırkyediye kırkaltıya kırkbeşe
Kırkikiye otuzsekize otuzbeşe
Selâm ederim bu gece içimden geldi
Kulağımda şimdi uzaktan uzağa sesleri.
KIŞ - VASFİ MAHİR KOCATÜRK
Bembeyaz oldu ortalık
Kışın da başka tadı var
Hava bir parça karanlık
Her yanda buz tutmuş sular
Gel biz de şöyle kocaman
Bir kardan adam yapalım
Eğer düşmekten korkmazsan
Buzun üstünde kayalım
KAR MUSİKİLERİ - YAHYA KEMAL BEYATLI
Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu;
Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu.
Bir kuytu manastırda duâlar gibi gamlı,
Yüzlerce ağızdan koro hâlinde devamlı,
Bir erganun âhengi yayılmakta derinden...
Duydumsa da zevk almadım İslâv kederinden.
Zihnim bu şehirden, bu devirden çok uzakta,
Tanbûri Cemil Bey çalıyor eski plâkta.
Birdenbire mes'ûdum işitmek hevesiyle,
Gönlüm dolu İstanbul'un en özlü sesiyle.
Sandım ki uzaklaştı yağan kar ve karanlık,
Uykumda bütün bir gece Körfez'deyim artık!
40-KIŞ - YUSUF ZİYA ORTAÇ
Fırtına bir hallaç gibi,
Gökte bulutları atar.
Gittikçe bastırır tipi,
Dünya kar içinde yatar.
Uzak bir hayal olur yaz,
Rüzgâr acı acı eser,
Bir ustura gibi ayaz,
Dokunduğu yeri keser.
Bahçeler bir kar kuyusu,
Ağaçlar bir gümüş şamdan.
Dere akmaz, buz tutar su,
Sesler kesilir akşamdan.
Bacalar tüten evlerde,
Gönül ilkbaharı özler,
Rüya görür alevlerde,
Sobalara dalan gözler.
İLGİLİ İÇERİK
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ ŞİİRLER
19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA HAFTASI ŞİİRLERİ
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI ŞİİRLERİ
SAYFA:5 / 41-50
41-BEYAZ- ZİYA OSMAN SABA
Bir bademin altına, yorgun, oturmak biraz,
Ayrı ayrı seyretmek çiçek açmış her dalı.
Artık bütün renklerden, artık uzaklaşmalı;
Beyaz işte, aylardır gözümde tüten beyaz.
Kış bitti... Uzaklarda ilk ümitler gibi yaz.
Duyuyorum bu sabah, kış içimden çıkalı,
İçimin dört duvarı bembeyaz badanalı.
Ah sâde nefes almak, göğsüme dolan bu haz...
Bu kuş ötecek şimdi... Havada bir durgunluk,
Mermeriyle konuşan açık kalmış bir musluk,
Beyaz çiçeklerini tek tük düşüren kiraz.
Bahar pınarından içime damlayan su,
Bembeyaz çiçeklerin ıslak, temiz kokusu,
Kış bitti... Uzaklarda ilk ümitler gibi yaz...
KIŞA GİRERKEN-ZİYA OSMAN SABA
İndirin perdeleri, indirin perdeleri..
Sonbahar ağaçlarda ağlarken yaprak yaprak
Hışıldayan bu altın yağmuruna dalarak
Dinleyim içerimde serinleyen kederi.
Çekin, önüme çekin şu yerdeki minderi,
Sükûn, beyaz bir gömlek gibi ürpersin bırak
Çın çın çınlarken uzak, çok uzak bir çıngırak
Ah indirin camlara bembeyaz perdeleri.
Sonbahar, ölen günle basamakta duruyor
Saniyeler kafese bir el gibi vuruyor
İsterse hemen yarın evim örtülsün karla.
Ferah veren bir rüzgâr olacak ıztırabım
Şimdiden kilitlendi her fırtınaya kapım
Senin belinde sarkan bir gümüş anahtarla...
SICAK BİR KIŞ - AHMET TELLİ
Saçlarını gittikçe kısalttığın günlerde
Sen söylemiştin bu sözleri unutmadım
-Her aşk bir ayrılık gizler, ayrılıklarsa
Bir merhabanın sıcaklığını taşır kendisinde
Kalıcı olan hiçbir şey yok diyordun
An’lar var yalnız ömrü karşılayan
Şimdi sımsıcak bir kar yağıyor yine
Yüreğimin üstüne yağıyor hiç durmadan
Ellerin nasıl da üşüyor, bozacının
Karlı sesi doluyorken odamıza
Hava gittikçe kirleniyor bu kentte
Ve aralıksız kar yağıyor kar yağıyor
Kar ayrılık hüznüdür ve ne çok
Ayrılıklar yaşandı şu son birkaç yılda
Yurdundan ayrılanları düşünüyorum ve birisi
Özledim diyor, ülkemin kar kokusunu da özledim
Hiçbir an’ını tanımlamaya kalkmadan
Kısacık ömürler biçiyoruz kendimize
Sonra yolculuklara çıkıyoruz, bir kentten
Ötekine giderken özlüyoruz bir başkasını
Özlediğimiz birileri olmalı diyordun
Yanındayken bile özlediğimiz birileri
Öyleyse kalkıp Ati’ye gitmelisin, İstanbul’a
Belki hâlâ saklıyordur bir gülü kim bilir
Yaşandı mı o sıcak kış, yaşlandık mı
Aynalara bakmaya vakit bulamadık
Dönüp dönüp birbirimize bakmalardan
Yaşandı mı o sımsıcak kış, ne dersin
KAR YAĞMAYA BAŞLIYOR - BERTOLT BRECHT
Kar başlıyor yağmaya.
Burda kimler kalacak?
Eskisi gibi gene
taşlarla yoksullar.
45-KIŞ -AŞIK DURSUN CEVLANİ
Kış bastı azizim kesiyor ayaz
Sobası olanlar yakar be yahu
Zenginler görünce her yanı beyaz
Başını yorgana sokar be yahu
Köşede dünyalık ambarda erzak
Oldu mu hiç korkma tehlike uzak
Kara kış fakire kurmuştur tuzak
Damından yağmurlar akar be yahu
Kara kış fırtına zengin havası
Yağlıdır böreği hem baklavası
Sanarsın halvettir sıcak yuvası
İçinde huriler şakır be yahu
Cevlani fakirin bacası tütmez
Damında ne serçe ne saka ötmez
Bir ekmek almaya takatı yetmez
Açlıktan nefesi kokar be yahu
BAHÇELERDE KIŞ ŞARKISI -ZEKİ ÖMER DEFNE
Sular köklere çekildi. Yağdı kar,
Bir başka şarkıya başladı dallar.
Ağaç ne söylerse hoş söyler, kabul.
Gerçi şarkılığına bu da bir şarkı
Gelgeldim nerde bu, nerde bahar.
Şimdi bu musikilerden camlara
Sade bir ölüm güzelliği vurur,
Titrer nakış nakış perdeler şöyle..
Dallar neylesinler, içte gelmemiş
Havadan bir şarkı bu kadar olur.
KIŞ İÇİN EBRU - HASAN AKAY
Kaşla göz arasında dokur gökte kış
Serpmeli ebrûnun yüreklisini
Sessizlik ritmine kavuşur akış
Giyinir dünya ipeklisini!
Bir karış yer bile kalmaz açıkta
Arşınlar yeri kar, karış karış
Nûr ile örtünür etraf, usulca
Başlar mûsikî, derin yakarış...
ŞUBAT-FAZIL AHMET AYKAÇ
Söylerken ey fırtına,
Sen dağlara türkünü,
Çekti şubat sırtına
Eski beyaz kürkünü.
Giydi şimdi yamaçlar
Pamuk tüylü bir kalpak.
Bu soğukta çırçıplak
Fakat gene ağaçlar.
Tipi dağa çağırdı
Kurdu, kuşu, çakalı.
Bir gecede ağardı
Yerin saçı, sakalı.
Kışın akla ne sığar,
Ne de yarar işleri;
Saçakların şimdi var
Buzdan yapma dişleri.
KAR-ALİ ÜLVİ ELÖVE
Her tarafta kar, kar, kar.
Rüzgârdan iner, kalkar.
Bulutlar, öbek öbek
Serper beyaz kelebek.
Sürü sürü uçarlar,
Titreyerek kaçarlar,
Rüzgâra yol acarlar.
Artık Baştanbaşa ak
Bahçe, sokak, dam, saçak!
Yerler durgun, gök donuk,
Sine sine yağan kar
Ağaç̧, yaprak, dal arar,
Sessiz evleri sarar.
50-KAR YAĞMIŞ-ŞÜKRÜ ENİS REGÜ
Bu gece yine kar yağmış, ne güzel!
Bembeyaz oluvermiş bahçeler yollar.
Sanki yerlere serilmiş bulutlar,
Bir gecede ihtiyarlamış heykel.
Ne olmuş, çiçek mi açmış ağaçlar?
Nereye gitmiş bu kadar hayvan?
Bu ne göz alan beyazlık böyle,
Basmaya kıyamıyor insan....
İLGİLİ İÇERİK
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ ŞİİRLER
19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA HAFTASI ŞİİRLERİ