Kullanıcı Oyu: 3 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

SAYFA:4/ 31-40

31-BABA EVİ - ERCÜMENT BEHZAT LAV

Yılda bir yüzümü görürdü ev halkı
Hatırlarım beni
Uykumda sevdiğini annemin
Hele büyük annem
Aldırmazdım yoldan geçerdi de
Beni gözleriyle öperdi bakıp arkamdan

Kışın
Cama burnunu dayayarak uyuduğu geceler
Sayısızdı kız kardeşimin beni beklerken

Köşe minderinde okur
Mevlâna’yı Hayyam’ı
Ve yalnız düşünürdü büyük babam
Büyük Annem de
Tersler azarlar halayıklarını
Allahı kandırırdı beş vakit namazında

Nil’e resmini gösterecekler bir gün
O hatırlamıyacak
Yanağını yanağına dayadığı adamı bebekken
Nitekim ben de
Hiç tanımam kucağındaki çocuğu şu adamın
Derler ki o çocuk benmişim
O beyaz sakallı asker de büyükbabam

Babam Hasan Sıtkı
Hem asker
Hem şairdi
912’de toprağa girdi

Ne mutlu babama ki
Beni görmeden öldü
Geceleri yıldızları sayan
Uykusunda mısralar
Sayıklayan beni




İMKÂNSIZ TESADÜFLER - ZİYA OSMAN SABA

-Cahit Sıtkı Tarancı'ya-

Şimdi çıkıverecek karşıma arkadaşım,
Mektebe gitmek için geçtiğimiz şu yoldan.

Babam tok sesiyle birden çağıracak: "Ziya!"
Kalbimde eski sevinç, dallarda eski bahar.

Gözlerimi kapatıp: "Bil?" diyecek birisi.
Bir mahşer ortasında şaşırıp kalacağım.

Ve girecek koluma bir melek gibi karım.
Saracak etrafımı doğmamış çocuklarım..



BABANIN YOKLUĞUNA GİTMEK - BİRHAN KESKİN


Ne vakit babamın yokluğuna gitsem
Babam bana bir şey diyor.

Diyorum ki, bir yerdeyim ben baba
Bir gökte. Gökte gece var, ay var,
Sen de varsın. Ama hercai bir şey sanıyor
İnsanlar beni böyle görünce.

Oysa benim karnımda bir zehir var.
İçimde çok uzakta biri kalmış da
Onu çok özlemişim gibi bir zehir var.

Babam burası yatmak için çok güzel, diyor.
Sen de kaldır kıçını biraz gez dünyayı,
Kastamonu’ya git mesela Devrekani’ye
Çok güzelmiş de, bak o zaman geçecek,
Dünya göreceksin, gülümsüyor.

Elim soğuk mermeri okşuyor.

Onun  yokluğuna giderken biz
Kardeşlerim annem hepimiz
serin ufkundan geçiyoruz Balkanların
ve bizim oraların havası
Sanki hepimizin zehrine iyi geliyor.

Bana “sen kalk, güllerin altını çapala,
dünyayı belle, ben artık gideyim,” diyor.

Bir elim öbür elimi okşuyor.



BABA -CAHİT ZARİFOĞLU


Yaklaşan seherle sözlüsün. Bir zamanlar
Dağ Taş ve toz toprak karlı yollar
Ve buzullar arasında çağlayan sularda
Aracıydın ekmeğine sevgili eşlerinin ve çocuklarının

Evet barışlasın bütün zamanlar
Dar sessizliğe bu dağlar
Bir yamaç kaymasını omuzlarsın yıllarla
Biz ne gülücükler biliriz senden
Ne rahmetler açıldı senden bize


 
35-BABAMIN GAZELİ-MEHMET AKİF İNAN


Yeni aya karşı dua ederdi
Ağlardı kesilen zeytin dalına
Ağlardı evliya kıssalarına
Saksıda taşırdı kışın baharı

Korkuyu sevinci yayan gözleri
Kitaba gözlüktü derin gözleri
Anamın en kutsal barınağıydı
Esli alfabeyi candan severdi

Toprağa dosttu ölüme hazır
Taşırdı soyunu gövdesi gibi
Bir destan büyüttü namustan aşktan
Midenin harama düşmanlığından

 


BABALAR GÜZELİNE MERSİYE – NURULLAH GENÇ


Gittin; dünya bir kafes, devâ mahpus, söz ketum
Gittin; çekildi suyu can nehrinin; kaldı kum
Doruklarda bahardın, derinde servi boylu
Muhabbet savaşçısı, yiğit, cihangir soylu
Göklere yönelirdin gece gündüz, susardın
Zamana defineler verip mekânı sardın
Bu gün hüznün hayale kuyu kazdığı gündür
Bu gün kederden sabrın bile bezdiği gündür

Yetim kalmış çiçekler sana meftun bakardı
Yuvanda gülkurusu bakışların kokardı
Tenhada çoğaltırdın gözlerini kimsesiz
Gözlerin başkaları için ağlardı sessiz
Bereket dağıtırdın çocukların kalbine
Sonbaharına erip döndürüldün Rabbine
Bu gün ötenin bir dost eli sezdiği gündür
Bu gün samanyolunda aşkın gezdiği gündür


Kör bakmayı bilmezdin; özde ruhun yanardı
Rüzgâr, yağmur ve güneş seni meczup sanardı
Şimdi yansın kapılar, pencereler kırılsın
Vadiyi sel götürsün, dağ ikiye yarılsın
Öncü bir kıyametten geçtiğin ândı ölüm
Sen rüyadan uyandın; senden uyandı ölüm
Bu gün kardelenlere kanın sızdığı gündür
Zamanın ezberini yine bozduğu gündür


Ân gelir, seni nâçâr kılan dert nîran olur
Alıcı kuşlar gibi vurulup vîran olur
Yedi iklimden sorar düşlerini yârenler
Buhurdanlıkta taşır hâtıranı erenler
Kırlangıç yuva yapsın şimdi lâlezarına
Erguvan tohumları ekildi mezarına
Bu gün kovulmuşların katran süzdüğü gündür
Bu gün toprağın alevleri üzdüğü gündür


Bu mezar taşı kime ne söylüyor; bu yıldız
Bu gök, yaralı bulut, çâresizlik; bu ıssız
Ülkenin hangi dağı, ovası şimdi benim
Seninle sessizliğin koynuna girdi tenim
Âh kırılan ellerim, ah çürüyen kanlı göz
Bir cefâ girdabında dalgalanıp yandı öz
Bu gün fırçanın kalbe diken çizdiği gündür
Matemin bir şairi lif lif çözdüğü gündür


Her yüzde bir tebessüm oluyor filizlerin
Haramilerde bile ışıldıyor izlerin
Nâm yurdunda gölgeydin, merhamet burcunda dev
Sokak garip; münzevi bir rüyada şimdi ev
Hicrana varan yolun her köşesinde serap
Şehir şehir ürperiş, ülke ülke ıstırap
Bu gün bir kelebeği dağın ezdiği gündür
Bu gün kalemin “eyvah” diye yazdığı gündür

 



BABASINA-NURULLAH GENÇ


mağrur camekânlara bakıp da ezildi mi
pırlanta çocukları görüp de üzüldü mü
bayramda, bayramlığın' giydirdin mi babası
kapkara gecelerde yanar mıydı lambası
okşar mıydın çam kokan ellerinle saçını
sevginle ilkbahara çevirdin mi suçunu
zamanın ötesini görmeliydi yüzünde
yıldızların sesini duymalıydı sözünde
gülümün toprağına gizledin mi ruhumu
söyledin mi, izini sularda bulduğumu
hayal bedesteninde mahzun olmamalıydı
düşler yolculuğunda yolda kalmamalıydı
bulmalıydı bulunmaz olağı kucağında
göklere salmalıydın onu gençlik çağında
sevgiyi bilmeyen gül, gözyaşında solarmış
kaşlarının altına sel suları dolarmış
güneşi aldatanlar, maskeler taktığında
kırılan her saatin bir ömrü yaktığında
gölgende taşıdın mı gülümü serin serin
çiçek tozu döktü mü avucuna ellerin
aranızda rengârenk papatyalar var imiş
bunu ancak çok seven baba-kız anlar imiş
dört mevsin, hayatına mutluluk sunmalıydın
nazıyla ve kibriyle dahi avunmalıydın
o, ruhumun en soylu, en güzel hırsızıdır
sadece senin değil, kâinatın kızıdır
kopan başımı bile dilersen dile benden
ALLAH'IN EMRİ İLE İSTERİM ONU SENDEN! ..



BABAM VE BEN - NEVZAT ÇELİK


Ah benim saçı erken ağaran babam
kardeşlerinin en yoksulu
baba tarafının tek solcusu babam
sen işçiden emeklisin ben şiirden
yoksuluz ikimiz de bir meyhaneye gitsek
bir masanın başından sonuna kadar

Ah benim saçı erken ağaran babam
elden ayaktan düşersen bir gün
yanında olabilir miyim bilmem
yaşadığım her an aleyhime bir delil
doktorların ve devletin nazarında
atlatırsam onları ki bu çoktan
asfalt yolun toprağa karıştığı andır
henüz bana bakma ihtimali olan
bir çocuk da yapmadığıma göre
olsa olsa benim o uzunluktaki yaşım
kırık bir rakı bardağından akan kandır.



BABANIZ GELDİ ÇOCUKLAR!..-FAZIL İBAOKURGİL


Bakmayın bana öyle!..
Hamalsam ne çıkar,
Onurluyum ya öyle değil mi?
Yüzüm gülüyor ağlasa da içim
Hoş kolay olmadı alışmak acılara
Ne ucu görünmez dağlar yükselir içimde
Etekleri yüreğime basar
Dorukları duman, kar...
Hüznün yamaçlarında kaybolsam da
Soylu bir sevda patikalara çeker beni
Çocukluğumu bulurum acılarda
Masum bir hülyaya dalar giderim
Yüzüm gülüyor ağlasa da içim
Bir tebessümden ne çıkar demeyin...
Her ne kadar Mecnun'u oynasam da çöllerde
İçin için Leyla'ya imrenirim
Üzülmeyin çocuklar ağlamayın
söz; bir gün erken gelirim!..




40-BABA NASİHATİ - RIZA TEVFİK BÖLÜKBAŞI


Güzel oğlum, sana bîr hoş müjdem var:
İzin çıktı; memlekete avdet et!.
 

İstanbul’da Türk olarak doğuşun
Ne mutludur; düşün, şükr-i nimet et!.
 

Bu dünyada sende kaldı ümidim,
Ümidimi heba etme, gayret et!.
 
Vatanında hürmet görmek istersen
Kanununa, töresine hürmet et!.
 
İşe yarar adam olmak şereftir;
Bu maksada sen şimdiden niyet et!.
 
Bir mücevher tarih oldu tembihim,
İcrasına canla başla himmet et!.
 
Çok sevindin bu müjdeye şüphesiz;
Git vatana, sevinç ile hizmet et!.

SON EKLENENLER

Üye Girişi