DÂSÎTÂN-I SUKÛT-I KARS *
Bu yıl kıştan keçib bizim yazımuz
Çağır (çığır) bülbül güle yetmez nazımuz
Düşüb can kaydına itdük özimüz
Çü Kars ögin alıp Kağan-ı Tatar
Olar kusa vurur haçan sûr çalar
Kopar yevm-i kıyâm yüreği(i)miz çalar
Yol dikerler şehrin içre geçerler
Han buyurub: Hamı kes oh daş atar
Kalama bedene olar daş vurur
Zafer bulmaz kapug ögnünde durur
Lâçın yuvasına ilanlar yürür
Bala âvazesi semânı tutar
Çok iltimas kıldı Han'a o Aksag
Kalagnızı teslim eylen der yoksag
Ulugnuz kırılır kiçigniz tutsag
Olur leşkârıma derim şehri çatar
Kalana güvenib reddeyledi Han
Dedük yurt uğruna feda baş ü can
Bu haber mel'ûna yetdügni zaman
Leşkarnı yurlattı kapugna batar
Terkinde aşdılar kala kapusın
Zulunkârlar yıhdı (yahdı) şehrin yapısın
Batırdılar saray eyvan napusın
İkili taş yohdu toprağa katar
Zulumda tay olmaz Firavn ü Cengiz
Ahsağ'a topluyub bir derya dengiz
Misâl bedkâr leşkarla gena cengiz
Hayıf imaratnı çağanı satar
İşimiz kalıbdı uca Tangrı'ya
Baykan (Bıkan) eydür: Günüm yetdi songrıya
Devrüsünde yatırdılar kangrıya
Zalim Tatar hamı fidanı çatar
* 1386’da Kars’ı işgal eden Timur ordularının şehirde meydana getirdiği tahribatı dile getiren şiirin, Baykan/Bıkan adlı bir şaire ait olduğu, mahlas hanesinden anlaşılmaktadır. Timur’dan “Kağan-ı Tatar”, “Aksağ” şeklinde söz edilen sekiz hanelik bu şiirin dili de oldukça eski olup mahallî söyleyişin ağır bastığı görülmektedir. İlk defa 1939 yılında Fahrettin Çelik (Kırzıoğlu) tarafından bilim dünyasına tanıtılan bu şiirin, daha sonra yazılmış olma ihtimali de vardır.