ESKİ KAVGA-AHMET KABAKLI
“Ben kurumuş incir ağacı
Koyu koyu yeşerirdim bir zaman
Baharlarda yeraltından, semadan
Renk ile bal devşirirdim bir zaman
Çalım satma komşum incir ağacı
Gölgem vardı, senin yaprağın ermez
Neşem vardı, senin rüyana girmez.
Sevdam vardı komşum kelama gelmez
İyi dinle komşum incir ağacı:
Geçen yıllar nisan yeli esende
İnsanoğlu aşk derdine düşende
Benim gölgem hasbahçeye dönerdi.
Nasıl mı ya komşum incir ağacı
Nasıl mı ya. Sen sevişme gördün mü?
Ak giyimli boylu boslu bir güzel
Yiğidin dizinde yatar, gördün mü?
Kurumuş gitmişsem ne beğenmezsin!
Yaşamaya pırıl pırıl başlanır...
Şahdamardan can çekilir, iş biter
Yoksul komşum... sen hayatı, bilmezsin
Görüp sevdiğimiz bizlere yeter.
Sefa sürdüm, komşum incir ağacı
Kumrulara, bülbüllere naz oldum
Süslü yaprak arasında
İri, ballı meyvam ile
Sevdasına el ulaşmaz kız oldum
Anladın mı komşum incir ağacı?
Senin yaprakların daha çig yeşil
Küçük gölgen âşıkları gizlemez
Çalım satma, gökçe dostum
Senin ömrün benimkine benzemez
TÜRK EDEBİYATI DERGİSİ, SAYI:279,1997
İLGİLİ İÇERİK