Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 



SAYFA:7/ 61-70

61-DÜNYANIN BÜTÜN ÇİÇEKLERİ-CEYHUN ATUF KANSU


        "Bana çiçek getirin, dünyanın bütün
        çiçeklerini buraya getirin!"
        Köy öğretmeni Şefik Sınığ'ın son sözleri.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum
Bütün çiçekleri getirin buraya,
Öğrencilerimi getirin, getirin buraya,
Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer
Bütün köy çocuklarını getirin buraya,
Son bir ders vereceğim onlara,
Son şarkımı söyleyeceğim,
Getirin getirin...ve sonra öleceğim.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Kır ve dağ çiçeklerini istiyorum,
Kaderleri bana benzeyen,
Yalnızlıkta açarlar, kimse bilmez onları,
Geniş ovalarda kaybolur kokuları...
Yurdumun sevgili ve adsız çiçekleri,
Hepinizi hepinizi istiyorum, gelin görün beni,
Toprağı nasıl örterseniz öylece örtün beni.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Afyon ovasında açan haşhaş çiçeklerini
Bacımın suladığı fesleğenleri,
Köy çiçeklerinin hepsini, hepsini,
Avluların pembe entarili hatmisini,
Çoban yastığını, peygamber çiçeğini de unutmayın.
Aman Isparta güllerini de unutmayın
Hepsini, hepsini bir anda koklamak istiyorum.
Getirin, dünyanın bütün çiçeklerini istiyorum.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum.
Ben köy öğretmeniyim, bir bahçıvanım,
Ben bir bahçe suluyordum, gönlümden,
Kimse bilmez, kimse anlamaz dilimden,
Ne güller fışkırır çilelerimden,
Kandır, hayattır, emektir, benim güllerim,
Korkmadım, korkmuyorum ölümden,
Siz çiçek getirin yalnız, çiçek getirin.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Baharda Polatlı kırlarında açan,
Güz geldi mi Kopdağına göçen,
Yörükler yaylasında Toroslarda eğleşen.
Muş ovasından, Ağrı eteğinden,
Gücenmesin bütün yurt bahçelerinden
Çiçek getirin, çiçek getirin, örtün beni,
Eğin türkülerinin içine gömün beni.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
En güzellerini saymadım çiçeklerin,
Çocukları, öğrencilerimi istiyorum.
Yalnız ve çileli hayatımın çiçeklerini,
Köy okullarında açan, gizli ve sessiz,
O bakımsız, ama kokusu eşsiz çiçek.
Kimse bilmeyecek, seni beni kimse bilmeyecek,
Seni beni yalnızlık örtecek, yalnızlık örtecek.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Ben mezarsız yaşamayı diliyorum,
Ölmemek istiyorum, yaşamak istiyorum.
Yetiştirdiğim bahçe yarıda kalmasın,
Tarümar olmasın istiyorum, perişan olmasın,
Beni bilse bilse çiçekler bilir, dostlarım,
Niçin yaşadığımı ben onlara söyledim,
Çiçeklerde açar benim gizli arzularım.

Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum,
Okulun duvarı çöktü altında kaldım,
Ama ben dünya üstündeyim, toprakta,
Yaz kış bir şey söyleyen sonsuz toprakta,
Çile çektim, yalnız kaldım, ama yaşadım,
Yurdumun çiçeklenmesi için daima, yaşadım,
Bilir bunu bahçeler, kayalar, köyler bilir.
Şimdi sustum, örtün beni, yatırın buraya,
Dünyanın bütün çiçeklerini getirin buraya.



GAZEL* -III -FUZULİ
 
Öyle ser-mestem ki idrâk etmezem dünyâ nedir;
Ben kimim, sâki olan kimdir, mey ü sahbâ nedir?

Öyle sermestim ki, idrak edemem dünya nedir;
Ben kimim, sâki olan kim, bu şarap acaba nedir?

Gerçi cânândan dil-i şeydâ için kâm isterem
Sorsa canân bilmezem kâm-ı dil-i şeydâ nedir.

Gerçi çılgına dönen kalbim için sevgiliden bir lutuf istiyorum;
Ama sevgili çılgın gönlümün arzusunu sorsa, onu da bilmiyorum.

Vasldan çün âşıkı müstağni eyler bir visâl
Âşıka mâ'şuktan her dem bu istiğnâ nedir?

Madem aşığı vuslata doyuran kavuşmaktan ibarettir
O halde sevenin sevilenden uzak kalmada bulduğu bu acı lezzet nedir?

Hikmet-i dünyâ vü mâfîhâ bilen ârif değil.
Ârif oldur bilmeye dünyâ vü mâfîhâ nedir.

Dünya ve içindekilerin hikmetini bilen değildir bilge.
Bilge o kişidir ki dünyayı da, içindekileri de bilmeye.

Âh ü feryadın Fuzûlî incidipdir âlemi
Ger belâ-yı aşk ile hoşnûd isen gavgâ nedir

Fuzûli ah ve haykırışların herkesi incitmektedir.
Eğer aşk belasından hoşnut isen, bu kavga nedir?

* Bu gazel Leyla ile Mecnun'un karşılaşmalarında, Mecnun'un kendinden geçip artık tanıyamadığı Leyla'ya hitabıdır.  



BENİ CANDAN USANDIRDI…FUZULİ

Beni candan usandırdı, cefâdan yâr usanmaz mı?
Felekler yandı âhımdan, murâdım şem’i yanmaz mı?

Kamu bîmârına cânan devâ-yı derd eder ihsan,
Niçin kılmaz bana derman, beni bîmâr sanmaz mı?

Şeb-i hicran yanar cânım, döker kan çeşm-i giryânım,
Uyarır halkı efgânım, kara bahtım uyanmaz mı?

Gül-i ruhsârına karşı gözümden kanlı akar su,
Habîbim, fasl-ı güldür bu, akar sular bulanmaz mı?

Gamım pinhan tutardım ben, dediler yâre kıl rûşen
Desem ol bi-vefâ bilmem, inanır mı inanmaz mı?

Değildim ben sana mâil, sen ettin aklımı zâil
Bana ta’neyleyen gâfil, seni görgeç utanmaz mı?

Fuzûlî rind-i şeydâdır, hemişe halka rüsvâdır,
Sorun kim bu ne sevdâdır, bu sevdâdan usanmaz mı?



EY YAR OLMAK İSTEMEDİN- HULÛSİ EFENDİ    

Ey yâr olmak istemedin bir lahza âşinâ bana
Hastalığım bilip derdimi eylemedin şifâ bana

Yolunda bezl-i cân etmek bir îd-i ekberdir
Korkarım olasın bir yâr-ı bî-vefâ bana

Lutfuna bir lahza bu gönlümün ümîdi yok
Cevrini lutf edip eyle atâ bana

Duân mümkün değil ermek gedâlara
Kereminle ihsânı kıl bir bedduâ bana

Mecnûn gibi giriftâr-ı derd-i aşkım ey Leylâ
Duâ kıl ki ermeye nâgehân bir devâ bana

Cânım tenimde senin emânetindir al
Tâ ki başkalarından ermeye bir kazâ bana

Hulûsî'yi hançer-i gamzen ile şehîd kıl şehâ
Rûz-ı Mahşer'de desinler şehîd-i Kerbelâ bana

HASTANEDE ÖLDÜĞÜM GÜN- HALİL SOYUER

Bir gün ecel alır elbet beni de
Bu yalan dünyada bâki kim kalır.
 Fırın kadar sıcak yatak içinde
Derisi buz tutmuş bir cisim kalır.

Doktor gelir der ki: bu telâş niye?
Üç kişi çağırır kaldırın diye.
Yavaşça koyarlar beni sedyeye
Yatağım, yorganım, su tasım kalır.

Karıma dul derler, kızıma yetim
Henüz çürümeden toprakta etim
Unutulur gider mevcudiyetim
Ne adım anılır, ne yasım kalır…


BU TOPRAK, BU BAYRAK – CEMAL OĞUZ ÖCAL

Sınırdan geliyor bu kutsal toprak,
Mehmet’in cepheden gelişi gibi!
Sınırdan geliyor bu eşsiz bayrak,
Süngümün gökleri delişi gibi!

Sakarya misali coşuyor gençlik,
Şu yalçın dağları kuşatmak için!
Sınırdan sınıra koşuyor gençlik!
Bu güzel vatanı yaşatmak için!

 Öpeyim gel seni ey güzel toprak!
Binlerce şehidin kanı var sende,
Öpeyim gel seni ey eşsiz bayrak!
Türklüğün şerefi, şanı var sende.

Canımız fedadır, malımız feda,
He zamana bu toprak, bu bayrak için!
Bu milleri böyle yaratmış Huda,
Koşmayız ardından bir koca “hiç”in!

Ey yiğit ırkımın yiğit erleri!
Yetmez mi Öcal’dan bu kadar kelâm!
Temiz alnınızdan silin terleri
Ankara’ya bizden götürün selâm!

 

ÖRTÜŞME-BAHAATTİN KARAKOÇ

Geceyle denizin kumaşı aynı
Ver yerlerle gölerin yaşı aynı
Ölçsen de biçsen de ey terzi kuşu,
Kolay ayılır mı bir aşk sarhoşu?
He aşk kitabının söz başı aynı

Adın tek harf olmuş ya da tek hece
Ne değiştirir bastırınca son gece?
Şehriyâr da indirilir katından
Burda bir şehzâde düşer atından
Orda karalara batar bir ece

Dalgalar kıyıyı öpüp koşarken
Öpen ve öpülen hazdan uçarken
Şimşeklerin balkıdığı yerden gel,
 Gel ki kalksın firak gibi bir engel
Gönül senin için kucak açarken

Gel aynı kadehten içelim yine
İçip kendimizden geçelim yine
Bu gece duygular daha özeldir.
Ey mâh-ı peykerim her şey güzeldir
Hapset beni gözlerinin içine!

İster zincire vur, ister kes doğra
Gönlüm sana teslim olmuş, bir buğra
Sürgün yaşamaya tahammülüm yok
Sürgünlük daha özgü ölüm yok
Beni kalbine göm, gün boyu uğra

 

İLAHİ- BAHTİYAR VAHABZADE

Adını zikreder gece ve gündüz,
Ağaçlar, güller çiçekler, ilâhi.
Gönlümü, ruhumu götürür sana,
Geçtiğim dolamlı yollar ilâhi.

Bir can borçluyuz, al canımızı,
Alma elimizden imanımızı,
Arındır, barındır zamanımızı,
Açılmış karşında eller ilâhi.

İndirip zirveden dağı, yol etme,
Açgöz nefsimize bizi kul etme.
Namerdi millete sen oğul etme,
Yoksa yazık olur iller, ilâhi.

En büyük arzumuz: Yol göster bize,
Fevkine yücelecek, bu yeter bize.
Seni derk etmeye akıl ver bize,
Duasız kalmasın diller, ilâhi

Sen ışıkla doldur yüreğimizi
Biz senden umarız dileğimizi ,
Bir daha kul edebilmesin bizi,
Kuzeyden baş alan yeller ilâhi.

Kaldır perdeleri sen gözümüzden,
Millet seçebilsin ameli sözden.
Çok ayrı düşmüşüz öz özümüzden,
Bizi özümüze döndür ilâhi.

 


DEDİ KAÇTI - BURUK SEVİNÇ

Bir gün şu illeri seyran ederken
Bir kız pencereden 'HEY' dedi kaçtı
Geri döndüm sağa sola bakındım
Kimi arıyorsun 'BEY' dedi kaçtı

Dedim görem şu yüzünü nicedir
Bak yorgunum yürüdüm kaç gecedir
Burada bir gün kalsam acep kaçedir
Çıkar şu paranı 'ŞEY' dedi kaçtı

Dedim güzel yüzün ne de ak imiş
Aşıklar yolunda bir durak imiş
İşittim burada güzel çok imiş
Bu köy aradığın 'KÖY' dedi kaçtı

Güzelmişsin gördüm benden saklanma
Naz edip derdime dertler ekleme
Beni buradan gider diye bekleme
Oğlan deli misin 'HEY' dedi kaçtı

Dedim söyle gonca isen gül isen
Hanım isen sultan isen kul isen
Vazgeçeyim gelin isen dul isen
Daha ben goncayım 'DUY' dedi kaçtı

Dedim güzel kapını açta gireyim
Baban evde ise paha biçerim
Naz edersen zorla alır kaçarım
Öyle şey olur mu 'OY' dedi kaçtı

Dedim güzelliğin yanına kalmaz
Bunun zekatını vermezsen olmaz
Al şu mektubu çabuk cevap yaz
Kapının önüne 'KOY' dedi kaçtı

By dünya fanidir geldi geçecek
Ettiğin yanına kar mı kalacak
Bari söz ver de oldu olacak
Silkti omuzunu 'VAY' dedi kaçtı

Bir deli aşığım geçer giderim
İnadına kaldım kaçar giderim
Razı değilsen göçer giderim
Biraz daha kalırsan 'ŞEY' dedi kaçtı



70-SENSİN- AKİF İNAN

Özgürlük menşurum kanatlarından
Toprağım devletim bayrağım sensin

Maddemsin mânamsın varım yoğumsun
Ufkumsun yakınım uzağım sensin

Göklerim yerlerim dağım denizim
Yanım yönüm solum ve sağım sensin

Annem babam atam kardeşim yavrum
Evim barkım bahçem ve bağım sensin

Övüncüm şerefim sözüm şiirim
Saklım gizlim köşem bucağım sensin

Seslerin kalbimin dudaklarında
Zamanım dönemim ve çağım sensin

Ümidim cihadım şafağım sende
Hicretim menzilim durağım sensin

Seninle olmaktır ahdım yeminim
Ordum emirim ve otağım sensin

SON EKLENENLER

Üye Girişi