YAŞ İLE İLGİLİ ŞİİRLERİ
1-OTUZ BEŞ YAŞ ŞİİRİ-CAHİT SITKI TARANCI
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl değişiyor insan!
Hangi resmime baksam ben değilim.
Nerde o günler, o şevk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben değilim;
Yalandır kaygısız olduğum yalan.
Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;
Hatırası bile yabancı gelir.
Hayata beraber başladığımız,
Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;
Gittikçe artıyor yalnızlığımız.
Gökyüzünün başka rengi de varmış!
Geç fark ettim taşın sert olduğunu.
Su insanı boğar, ateş yakarmış!
Her doğan günün bir dert olduğunu,
İnsan bu yaşa gelince anlarmış.
Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!
Her yıl biraz daha benimsediğim.
Ne dönüp duruyor havada kuşlar?
Nerden çıktı bu cenaze? Ölen kim?
Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak,
Taht misali o musalla taşında.
OTUZ BEŞ YAŞ II. (NAZİRE) - İLKAN SAN
Yaş otuz beş, yolun yarısı değil
O senin zamanındaydı Tarancı
Yollarımızı, yaşlarımızı şaşırdık
Ne doğduğu belli güneşin, ne de batışı
Ar damarı çatladı, değişti kalp atışı,
Yitirdik neyimiz varsa güzelden yana
Bozuk para gibi harcıyoruz birbirimizi
Doğru olanı terk ettik, yanlışa saptık
Kardeşkanına buladık elimizi
Kimse kurtaramaz Tarancı, kimse bizi,
Zamansız yağıyor şakaklara kar
Mor halkalar koyu, çizgiler derin
İçimizde özlemi güzel günlerin
Sana dost olan aynalar bize yabancı
Genç ile ihtiyar farksız şimdi Tarancı,
Gökyüzündeki renkler daha başkalaştı
Sular daha çabuk boğmakta insanları
Ateş daha da çok yakıyor benliğimizi
Dert üstüne dert, acı üstüne acı
Kıyamet kopacak, kopmalıdır da Tarancı.
Mevsimler değişti bir bir
Ne kışın kış olduğu belli, ne yazın yaz
Cenazeler, tarumar olmuş bahçeler
O kadar çoğaldı ki Tarancı
Üzüntüler bir anlık gözyaşları yalancı.
Senin dediğin taht misali o musalla taşına
Konmaya değmez oldu insanlar
İstemez bundan böyle bu toprak bizi
Elimiz harama, dilimiz yalana alıştı
İnsanlıktan ırak kıldık kendimizi
Kimse kurtaramaz Tarancı, kimse bizi.
KIRK YAŞIN EŞİĞİNDE ŞİİR - ATAOL BEHRAMOĞLU
Küçük heyecanlara paydos
Çünkü rüzgârla aynı yaştayım
Çünkü güneş kardeşim
Bir ırmakla sevişmekteyim
Bana artık dingin olmak
Bana yalınlık yaraşır
İçimde şiirin güzelliği
Yaşamak sevinciyle yarışır
Güzeller güzeli ömrüm
Sana gitgide sevdalanıştayım
Nice emeklerle dokunmuş
Bir ince, bir nazlı nakıştayım
Küçük tasalara, tutkulara paydos
Çünkü evrenle aynı yaştayım
Başsız sonsuz doyumsuz
Bir başdöndürücü akıştayım
OTUZ YAŞ ŞİİRİ –JEAN COCTEAU
Bak yarısına ulaşıverdi ömür,
Evimin damında bir at üstündeyim;
İki yandan da bir manzara görünür,
Ama apayrı giyindikleri mevsim.
Bağ kütükleriyle boynuzlu yeryüzü
Al bir karaca. İpteki çamaşırlar
Gülüp el ederek karşılar gündüzü;
Kışım da şerefim de burada başlar.
Gene söyle bana beni sevdiğini,
Venüs. Her vakit seni söylemeseydim,
Şiirlerimle kurmasaydım bu evi,
Onu boş sayıp damdan düşüverirdim.
5-YİRMİ BEŞ OCAK - İLHAN YÜKSEL
Seneler geçince anladım ancak
Benim şu ölümüm bu gün olacak
Takvimlere baktım yirmi beş ocak
Yaş kırk sekiz diyor gel de ağlama
Uslan gönül şu yaş kemale erdi
Yıl ay gün ve saat seni gösterdi
Beni hatıralar gerdikçe gerdi
Ah her gelen gün tuz bastı yarama
Ömür bir muamma su gibi akan
Akıyor sanki şu damarda ki kan
Ne kaldı o eski hatıralardan
Bazen inanmak zor geliyor ama
Duvarda resmime baktım ki benim
Ben aynalarda ki adam değilim
Dizlerim tutmuyor kalkmıyor elim
Gün geldi pabucun atılır dama
Aynalar baharı kış gösteriyor
Yüzümü kırış, kırış gösteriyor
Aksimi yalan yanlış gösteriyor
Eski çul gibi her tarafım yama
35 - KEMAL SAYAR
işte kayıp giden bir gezegen
tuhaf bir soğuma orman diplerinde
vaşakların irkilmesi
ailenin saadet saatinde
tık diye durması yelkovanın
ömrün en canlı yerinde
izlerin yitip gitmesi
çölün derinliğinde
35 yaşımdan ardıma bakıyorum
saklayabildim mi kendimi ânın gürültüsünden
sırrımı bildim mi ayak sesinden
bir yurt olabildi mi bana dünya
ve kurtarabildim mi hikayemi
güzel bir sözle bitmek hevesinden
35 yaşımdan bakıyorum da ardıma
yok sanki, olamaz bir ömrü dönüştürecek hüner
neyse odur hayat, başladığı gibi biter
soğuk koridorları yatakhanenin
iyileşmez bir gurbet olarak uykularına girer
tek sırrı şu ki hayatın
insan Tanrı’yı özler
hayat giderek ağırlaşan bir uyku
aldığın her yarayla
gövdene kazdığın mezar
bavulları topladın, denkledin bohçanı
göçebe ruh, o isteksiz gölge
eğlensin istediğinde canı
bilirsin uzun yola çıkar
tut beni diyor, bırakma, bırakırsan
ardımda kalacak bir iz yok
üşürsem bunu bilmeyeceksin
uzatacağın bir mendil
olmayacak ağladığımda
tut beni diyor 35 yaşım, bırakırsan
uçup gidecek biriktirdiğim sözler
hızla olup bitecek her şey
dönecek başın
soğur ormanın dipleri
bir gezegen kayar gider
insan Tanrı’yı özler
insan Tanrı’yı özler.
YAŞ MESELESİ-MUHSİN SALMAN
seksen kilometresinde de
bu yolun
bir kavak ağacı gibi dik
ve zümrüt yeşili yapraklarım olacak
yüzümde hep
nilüferler açacak
çer çöp de bulunmasa
kuşlar dallarıma yavrular bırakacak
şimdi hala on dokuzundayım
yani şu kısacık yolun başındayım
yirmisine vardığımda
meyvelerimin meyveleri olacak
bir demet gibi saracak kollarım
kuzu gibi okşayacak
kelebek gibi uçacağım
bu dünyadan giderken
güzel gözlüm
en fazla otuzunda olacağım...
İLGİLİ İÇERİK
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ ŞİİRLER
19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA HAFTASI ŞİİRLERİ
23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI ŞİİRLERİ
BAŞÖRTÜSÜ ve ÖRTÜNMEK İLE İLGİLİ ŞİİRLER