Kullanıcı Oyu: 4 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değil
 



SAYFA:3/ 21-30

21-MÜSEDDES (*)-ŞEYH  GALİP

1. Sultan-ı rûsül şâh-ı mümeccedsin Efendim
    Bî-çârelere devlet-i sermedsin Efendim
    Divân-i ilâhide ser-âmedsin Efendim
    Menşur-ı “Le-amrük”le mü'eyyedsin Efendim.
 
    Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed'sin Efendim
    Hak’dan bize sultân-ı mü'eyyedsin Efendim.
 
    Peygamberler sultanı, dinin ululanmış şahısın Efendim
    Çaresizler için daima devletsin  Efendim
    İlahi divanda en başta gelensin Efendim
    Le'amrüke fermanı ile onaylanmış olansın Efendim.

     Sen Ahmed'sin, Mahmud'sun, Muhammed'sin  Efendim
     Allah'tan bize (gönderilen) onaylanmış sultansın  Efendim.


2. Hutben okunur minber-i iklim-i bekâda
    Hükmün tutulur mahkeme-i rûz-ı cezâda
    Gül-bâng-ı kudûmün çekilir Arş-ı Hudâ’da
    Esmâ-i şerifin anılır arz u semâda.

    Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed'sin Efendim
    Hak’dan bize sultân-ı mü'eyyedsin Efendim.
 
    Sonsuzluk yurdunun minberinde senin hutbendir okunan
    Hesaplaşma gününün mahkemesinde senin hükmündür geçen
    Allah katına kadar heryerde övgüler sanadır
    Yerkürede de, gökkubbede de kutlu adındır anılan.

     Sen Ahmed'sin, Mahmud'sun, Muhammed'sin  Efendim
     Allah'tan bize (gönderilen) onaylanmış sultansın  Efendim.


3. Ol dem ki velilerle nebîler kala hayrân
   “Nefsi” deyü dehşetle kopa cümleden efgân
     Ye’s ile usâtın ola ahvâli perişân
     Destur-ı şefaâtla senindir yine meydân.
 
      Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed'sin Efendim
      Hak’dan bize sultân-ı mü'eyyedsin Efendim.

       O zaman ki velilerle peygamberler şaşırıp kalacaklar,
      "Ben ne olacağım" diye dehşetle herkes  feryat edecek,
       Karamsar ve asilerin hali perişan olacak
       Şefaat izninle meydan yine senin olacak.

       Sen Ahmed'sin, Mahmud'sun, Muhammed'sin  Efendim
       Allah'tan bize (gönderilen) onaylanmış sultansın  Efendim.
 

4. Bir gün ki dalıp bahr-ı gam-ı fikrete gittim
     İlden getirip kendümi bî-hodlûğa yitdim
     İsyânım anıp âkıbetimden hazer itdim
     Bu matlaı yâd eyledi bir seyyîd ki işittim.
 
     Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed'sin Efendim
     Hak’dan bize sultân-ı mü'eyyedsin Efendim.

     Bir gün ki düşüncelerin kederli denizine dalıp gittim
     Ne yaptığımı bilmeyecek hale gelip kendimden geçtim
     İsyanlarımı hatırlayıp geleceğimden ürktüm
     (O sırada) senin soyundan gelen bir zatın bu matlaı okuduğunu işittim.

      Sen Ahmed'sin, Mahmud'sun, Muhammed'sin  Efendim
      Allah'tan bize (gönderilen) onaylanmış sultansın  Efendim.


5. Ümmideyiz ye’s ile âh eylemeyiz biz
     Sermaye-i imanı tebâh eylemeyiz biz
     Babın koyup agyâre penâh eylemeyiz biz
     Bir kimseye sâyende nigâh eylemeyiz biz.
 
     Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed'sin Efendim
     Hak’dan bize sultân-ı mü'eyyedsin Efendim.

     Biz ümitliyiz, karamsarlıkla ah etmeyiz,
     İman varlığını harabetmeyiz biz
     Senin kapın dururken ellere sığınmayız biz
     Senin sayende bir başkasına dönüp bakmayız biz.

      Sen Ahmed'sin, Mahmud'sun, Muhammed'sin  Efendim
      Allah'tan bize (gönderilen) onaylanmış sultansın  Efendim.


6. Bîçâredir ümmetlerin isyânına bakma
    Dest-i red urup hasret ile dûzaha yakma
    Rahm eyle aman âteş-i hicrânına yakma
    Ez-cümle kulun Gâlib-i pür-cürmü bırakma
 
    Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed'sin Efendim
    Hak’dan bize sultân-ı mü'eyyedsin Efendim.
 
    Ümmetlerin isyanı çaresizliğindendir, bakma
    Elini çekip hasretinle cehennem gibi yakma
    Merhamet et aman hasretinin ateşiyle yakma
    Kısacası bu çok günahkar kulun Galibi bırakma.

     Sen Ahmed'sin, Mahmud'sun, Muhammed'sin  Efendim
     Allah'tan bize (gönderilen) onaylanmış sultansın  Efendim.


(*) Müseddes: Bentlerinin dize sayısı altı olandivan şiiri nazım biçimidir.



SU KASİDESİ-FUZULİ

Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
Kim bu denlü dutuşan odlara kılmaz çâre su
(Ey göz! Gönlümdeki (içimdeki) ateşlere göz yaşımdansu saçma ki, bu kadar (çok) tutuşan ateşlere su faydavermez.)

Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Yâ muhît olmış gözümden günbed-i devvâra su
(Şu dönen gök kubbenin rengi su rengi midir; yoksa gözümden akan sular, göz yaşları mı şu dönen gökkubbeyi kaplamıştır, bilemem..)

Zevk-ı tîğundan aceb yoh olsa gönlüm çâk çâk
Kim mürûr ilen bırağur rahneler dîvâra su
(Senin kılıca benzeyen keskin bakışlarının zevkinden benim gönlüm parça parça olsa buna şaşılmaz. Nitekim akarsu da zamanla duvarda, yarlarda yarıklar meydana getirir.)

Vehm ilen söyler dil-i mecrûh peykânun sözin
İhtiyât ilen içer her kimde olsa yara su
(Yarası olanın suyu ihtiyatla içmesi gibi, benim yaralı gönlüm de senin ok temrenine, ok ucuna benzeyen kirpiklerinin sözünü korka korka söyler.)

Suya virsün bâğ-bân gül-zârı zahmet çekmesün
Bir gül açılmaz yüzün tek virse min gül-zâra su
(Bahçıvan gül bahçesini sele versin (su ilemahvetsin), boşuna yorulmasın; çünkü bin gül bahçesine su verse de senin yüzün gibi bir gül açılmaz.)

Ohşadabilmez gubârını muharrir hattuna
Hâme tek bahmahdan inse gözlerine kara su
(Hattatın beyaz kâğıda bakmaktan, kalem gibi, gözlerine kara su inse (kör olsa, kör oluncaya kadar uğraşsa yine de) gubârî (yazı)sını, senin yüzündeki tüylere benzetemez. )

Ârızun yâdıyla nem-nâk olsa müjgânum n'ola
Zayi olmaz gül temennâsıyla virmek hâra su
(Senin yanağının anılması sebebiyle kirpiklerimıslansa ne olur, buna şaşılır mı? Zira gül elde etmek dileği ile dikene verilen su boşa gitmez.)

Gam güni itme dil-i bîmârdan tîgun dirîğ
Hayrdur virmek karanu gicede bîmâra su
(Gamlı günümde hasta gönlümden kılıç gibi keskin olan bakışını esirgeme; zira karanlık gecede hastaya su vermek hayırlı bir iştir.)

İste peykânın gönül hecrinde şevkum sâkin it
Susuzam bir kez bu sahrâda menüm-çün ara su
(Gönül! Onun ok temrenine benzeyen kirpiklerini iste ve onun ayrılığında duyduğum hararetimi yatıştır, söndür. Susuzum bu defa da benim için su ara.)

Men lebün müştâkıyam zühhâd kevser tâlibi
Nitekim meste mey içmek hoş gelür hûş-yâra su
(Nasıl sarhoşa şarap içmek, aklı başında olana da su
içmek hoş geliyorsa, ben senin dudağını özlüyorum,
sofular da kevser istiyorlar.)

Ravza-i kûyuna her dem durmayup eyler güzâr
Âşık olmış galibâ ol serv-i hoş-reftâra su
(Su, her zaman senin Cennet misâli mahallenin
bahçesine doğru akar. Galiba o hoş yürüyüşlü, hoş
salınışlı; serviyi andıran sevgiliye aşık olmuş.)

Su yolın ol kûydan toprağ olup dutsam gerek
Çün rakîbümdür dahı ol kûya koyman vara su
(Topraktan bir set olup su yolunu o mahalleden
kesmeliyim, çünkü su benim rakibimdir, onu o yere
bırakamam.)

Dest-bûsı ârzûsıyla ger ölsem dostlar
Kûze eylen toprağum sunun anunla yâra su
(Dostlarım! Şayet onun elini öpme arzusuyla ölürsem,
öldükten sonra toprağımı testi yapın ve onunla
sevgiliye su sunun.)

Serv ser-keşlük kılur kumrî niyâzından meger
Dâmenin duta ayağına düşe yalvara su
(Servi kumrunun yalvarmasından dolayı dikbaşlılık
ediyor. Onu ancak suyun eteğini tutup ayağına düşmesi
(yalvarıp aracı olması bu dikbaşlılığından)
kurtarabilir.)

İçmek ister bülbülün kanın meger bir reng ile
Gül budağınun mizâcına gire kurtara su
(Gül fidanı bir hile ile (meşhur gül ve bülbül efsanesindeki gibi yine) bülbülün kanını içmek istiyor; bunu engelleyebilmek için suyun gül dallarının damarlarına girerek gül ağacının mizacını değiştirmesi gerekir.)

Tıynet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme
İktidâ kılmış târîk-i Ahmed-i Muhtâr'a su
(Su Hz. Muhammed'in (s.a.v) yoluna uymuş (ve bu hâl iile) dünya halkına temiz yaratılışını açıkça göstermiştir.)

Seyyid-i nev-i beşer deryâ-ı dürr-i ıstıfâ
Kim sepüpdür mucizâtı âteş-i eşrâra su
(İnsanların efendisi, seçme inci denizi (olan Hz.Muhammed'in s.a.v) mucizeleri kötülerin ateşine su serpmiştir.)

Kılmağ içün tâze gül-zârı nübüvvet revnakın
Mu'cizinden eylemiş izhâr seng-i hâra su
(Katı taş, Peygamberlik gül bahçesinin parlaklığını
tazelemek için (ve onun) mucizesinden dolayı su
meydana çıkarmıştır.)

Mu'cizi bir bahr-ı bî-pâyân imiş âlemde kim
Yetmiş andan min min âteş-hâne-i küffara su
(Hz. Peygamberimiz'in mûcizeleri dünyada uçsuz
bucaksız bir deniz gibi imiş ki, ondan (o
mucizelerden), ateşe tapan kâfirlerin binlerce
mâbedine su ulaşmış ve onları söndürmüştür.)

Hayret ilen barmağın dişler kim itse istimâ
Barmağından virdügin şiddet günü Ensâr'a su
(Mihnet günü Ensâr'a parmağından su verdiğini (bir
mucize olarak parmağından su akıttığını) kim işitse
hayret ile (şaşa kalarak) parmağını ısırır.)

Dostı ger zehr-i mâr içse olur âb-ı hayât
Hasmı su içse döner elbette zehr-i mâra su
(Dostu yılan zehri içse (bu zehir onun dostu için) âb-
ı hayat olur. Aksine düşmanı da su içse (o su,
düşmanına) elbette yılan zehrine döner.)

Eylemiş her katreden min bahr-ı rahmet mevc-hîz
El sunup urgaç vuzû içün gül-i ruhsâra su
(Abdest (almak) için el uzatıp gül (gibi olan)
yanaklarına su vurunca (sıçrayan) her bir su
damlasından binlerce rahmet denizi dalgalanmıştır.)

Hâk-i pâyine yetem dir ömrlerdür muttasıl
Başını daşdan daşa urup gezer âvâre su
(Su ayağının toprağına ulaşayım diye başını taştan
taşa vurarak ömürler boyu, durmaksızın başıboş gezer.)

Zerre zerre hâk-i dergâhına ister sala nûr
Dönmez ol dergâhdan ger olsa pâre pâre su
(Su, onun eşiğinin toprağına zerrecikler halinde ışık
salmak (orayı aydınlatmak) ister. Eğer parça parça da
olsa o eşikten dönmez.)

Zikr-i na'tün virdini dermân bilür ehl-i hatâ
Eyle kim def-i humâr içün içer mey-hâra su
(Sarhoşlar içkiden sonra gelen bat adrysını gidermek
için nasıl su içerlerse, günahkârlar da senin na'tının
zikrini dillerinde tekrarlamayı (dertlerine)
derman bilirler.)

Yâ Habîballah yâ Hayre'l beşer müştakunam
Eyle kim leb-teşneler yanup diler hemvâra su
(Ey Allah'ın sevgilisi! Ey insanların en hayırlısı!
Susamışların (susuzluktan dudağı kurumuşların) yanıp
dâimâ su diledikleri gibi (ben de) seni özlüyorum.)

Sensen ol bahr-ı kerâmet kim şeb-i Mi'râc'da
Şebnem-i feyzün yetürmiş sâbit ü seyyâra su
(Sen o kerâmet denizisin ki mi'râc gecesinde feyzinin
çiyleri sabit yıldızlara ve gezegenlere su ulaştırmış.)

Çeşme-i hurşîdden her dem zülâl-i feyz iner
Hâcet olsa merkadün tecdîd iden mimâra su
(Kabrini yenileyen (tamir eden) mimara su lazım olsa,
güneş çeşmesinden her an bol bol saf, tatlı ve güzel
su iner.)

Bîm-i dûzah nâr-ı gam salmış dil-i sûzânuma
Var ümîdüm ebr-i ihsânun sepe ol nâra su
(Cehennem korkusu, yanık gönlüme gam ateşi salmış,
(ama) o ateşe, senin ihsan bulutunun su serpeceğinden
ümitliyim.)

Yümn-i na'tünden güher olmış Fuzûlî sözleri
Ebr-i nîsândan dönen tek lü'lü şeh-vâra su
(Seni övmenin bereketinden dolayı Fuzûlî'nin (alelâde)
sözleri, nisan bulutundan düşüp iri inciye dönen su
(damlası) gibi birer inci olmuştur.)

Hâb-ı gafletden olan bîdâr olanda rûz-ı haşr
Eşk-i hasretden tökende dîde-i bîdâra su
(Kıyamet günü olduğu zaman, gaflet uykusundan uyanan
düşkün (yahut aşık) göz, (sana duyduğu) hasretten su
(gözyaşı) döktüğü zaman,)

Umduğum oldur ki rûz-ı haşr mahrûm olmayam
Çeşm-i vaslun vire men teşne-i dîdâra su
(O mahşer günü, güzel yüzüne susamış olan bana vuslat
çeşmenin su vereceğini, beni mahrum bırakmayacağını
ummaktayım.)



EFENDİM - MUSTAFA NECATİ BURSALI

Alemler yaratıldı hürmetine Efendim
Melek insan hayrandır sünnetine Efendim

Sen habib-i hüdasın, mislin ve benzerin yok
Ne kadar şefkatlisin ümmetine Efendim

Adalet ve hürriyet seninle kemal buldu
Bir kıl dahi geçmedi zimmetine Efendim

Nice gözler vardır ki daha dünyada erdi
Gülcemalini görmek nimetine Efendim

Padişahlar kölendir, benim aklım ermiyor
Senden uzak insanın cinnetine Efendim

Alemde Bilal olmak herkesin kârı değil
Aklı olanlar koşar minnetine Efendim

Yüzün gülzar-ı cennet, nazarın kalbe şifa
Sensin tabib beşerin illetine Efendim

Yüce Allah katında şanın o kadar büyük
Gönderildin İbrahim milletine Efendim

Kimki seni tanımaz, sana bende olmazsa
Bir nihayet yok onun zilletine Efendim

Alemlere rahmetsin, müjdelerle geldin sen
Güvercin kanat gerdi hicretine Efendim

Vasfından aciz diller hiç bir söz kâfi değil
Şanına şerefine izzetine Efendim

Hep gıpta etmekteyim seni gören gözler
Nasıl doydu vuslatın lezzetine Efendim

Sendeki güzel sabrı hiç kimseler bilmedi
Gülüp geçtin kavminin hiddetine Efendim

Şu Necati hakirin derdi başından aşkın
Dayanamaz hasretin şiddetine Efendim

Taif’te ve Uhud’da bir lahza sarsılmadın
Hep güvendin Allah’ın kudretine Efendim

Gönlün göklerden geniş, ay nuruna pervane
Cebrail vezir senin devletine Efendim

Aşkına yanan kula artık mahzun olmak yok
Gark eder hazreti Hakk rahmetine Efendim

Seni bilmeyen kişi şu büyülü dünyanın
Niye katlanır bilmem zahmetine Efendim

Nebiler sana müştak yarın bu güzel ümmet
Kuşlar gibi koşacak Ahmed’ine Efendim
 



DUY BENİ, GÖR BENİ EY YÂR- ZAFER ŞIK

Dünyâ Artık Daha Kalabalık Ve Daha Karanlık
Bu Şehrin Duvarları Sağır
Bu Şehir Sen’den Sonra Darmadağın, Harâb
Bak, Kayıp Gidiyor Yıldızlar Avuçlarımdan
Sana Yabancı Bu Çağlarda
Artık Her İnsan Bir Başına, Yapayalnız Ve Çâresiz
Beni Bu Sahte Kalabalıklarda Sen’siz Bırakma

Saâdet Çağının Uzağında Kaldı Adımlarım
Mevsim Boran
Mevsim Kaç Asırdır Yalancı Bahâr
Yeminlerin, Biâtlerin Irağında
Zakkum Ağacının Kökünü Saldılar
Kızılca Kıyâmet Hangi Yana Baksam
Renkler Ölümüne Ağlıyor Peşinden
Güneşin Uyanışını Bekleyen Perdeleri
Sen’siz Bomboş Kalan Ellerimi Doldururmuşçasına
İndiriyor Ama Kaldıramıyorum

Gözlerim Akıyor Yollara
Dokunsun Diye Sana
Duâlarla Kuşattım Acılar Mahzenimi
Sen’in Gurbet İkliminde
Çâresiz Firaklar Baskınında
Uzaklara Bırakma Beni
Anlatır Sen’i Bir Çift Güvercin
Bir Örümcek Ve Kusvâ
Yakından Görmeliydim Ellerini
Ellerini Kaldırdığında İkiye Yarılışını Ay’ın
Bedir’de Ellerini Görmeliydim
Sen Duâ Olup
Yağmur Yağmur Yağarken Yeryüzüne
Görmeliydim Gülistân Ellerini

Kalbim Sökülüyor Yuvasından
Rengini Yitiren Zamânlarda
Kalan Mı Benim, Giden Mi
Yokluğunda Gidenler Mi Yoksa Kalanlar Mı Gurbetçi
Bırakma Beni Sensizliğin Bitimsiz Kuytuluğuna
Sıcak Bir Aşkın En Müntehâ Kapısında
Sana Kavuşmadan Unutmam Beklemeyi
Sen’i Unutmam, Unutmam Çağların Çağını
Biliyorum Bir Gün Ansızın Geleceksin
Sen’in Yağmurunda Islanacak Dünyâ
Yaşanmamış Bahârları Getirmek İçin
Yeniden Yazmak İçin Aynaların Sırrını
Rahvan Atlarla Geleceksin Biliyorum

En Çok, Tanımamalar Kanatır Beni
Tanıyan Sever, Sevenler Özler Sen’i
Buralar Gayrı Şaşkınlığın Son Halkası
Gayrı Buralar Acem Mülkü
Sevdâlar Acem, Karlar, Yağmurlar Acem
Martılar Bu Denizi Terk Edeli Beri
Rüyalarıma Da Uğramıyorsun Artık
Özlemler Rüyada Başlar, Sevdâlar Rüyada Dâim
Sen’den Başka Sığınacak Divan Yok
Güneşe Renk Veren Renkler Ülkesinde
“Huzur” Ver İçimdeki Yalnızlığa Sesinle
Utanmıyorum Gözyaşlarımdan Anarken Sen’i

Sana Geç Kalmışlığımdan
Bu Şehre Depremler İniyor Bir Bir
Sen’siz Her Şeyde Yarım Kalmışlığın İzi
Sen’i Unuttuğumdan
Kuşlar Da Terk Ediyor Beni
Şehirler Gibi Şiirler De Kirlendi Ardından
Perdeler Kalkmadı, Filizlenmedi Tanyeri
Pişmanlıklar Kalbimde Tutam Tutam Gül
Bu Karda/Kışta, Bu Işıksız Duldalıkta
Beni, Sevenlerini, Özleyenlerini
Korku Tûfanında Hiçlik Karanlığına Bırakma

Yokluğunda, Anne Bağrı Da Gurbet, Vatan Da
Kuru Bir Hurma Kütüğü Kadar Olmasa Da
Yokluğunu Yoksulluk Sayan Bütün Kalbimle
Özledim Diyorum, Özledim Sen’i
Süvâriler Vuruldu, Sen Gelmedin, Bahâr Gelmedi
Belli Ki Sen’i Özlemeyi Bile Beceremiyorum...




25-SELAM GÖTÜR- MUSTAFA NECATİ BURSALI

Ey yolcu güzel Kabe'ye
Selam selam götür
Resül'e ve Sahabe'ye
Selam selam götür

Hacerül Esved taşına
Hira Dağı'nın başına
Ebu Zer'in gözyaşına
Selam selam götür

Eser nesim, vurur sıcak
Yüzler olur kar gibi ak
Arafat'a kucak kucak
Selam selam götür

Gözlerde yaş mercan mercan
Nuruna pervanadir can
Bir kuş ol göklerde uçan
Selam selam götür

Ey rüzgar oynat gülleri
Ne hoş kokar onun teri
Bul Selman'ı Ebu Zer'i
Selam selam götür

Hasret çeker, yanar sine
Dağlar yol vermiyor yine
O'nun ravza-i pakine
Selam selam götür

Muhammed 'in eşiğine
Fatıma'nın beşiğine
Beyazına, yeşiline
Selam selam götür
 



EY SEVGİLİ -  YASİN ONAT

Gelir misin rüyama bir kez göreyim cemalini
Engelliyor günahlarım gül yüzünü görmeyi
Arzum ahirette cennete seninle girmeyi
Ne olur biraz gül bana Resul-ü Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed  (s.a.v.) Mustafa

Sensiz dünya zilletle boğuluyor
Asr-ı saadet günleri hasretle çekiliyor
Toplumun ahlakı gitgide çöküyor
Ne olur biraz gül bana Habib-i Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed  (s.a.v.) Mustafa

Geceler karanlık, yokluğunda her saniye
Ay doğmuş, güneş batmış ne çare bu çileme
Tutamazsam elini sırat üzerinde
Ne olur biraz gül bana Nebi-î Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed  (s.a.v.) Mustafa

Bir bilal olamadım ezanın için
Çıkıpta sahraya, kavrulmadı ayağım elim
Sen varken, sensiz olmak bilmem niçin
Ne olur biraz gül bana Resul-ü Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed  (s.a.v.) Mustafa

Seni anar Ya Muhammed  (s.a.v.) Kubbe-i Hadra
Yoktu keder yoktu zulüm asr-ı saadet zamanında
Kapılar aralanıyor karanlıklar ortasında
Ne olur biraz gül bana Resul-ü Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed  (s.a.v.) Mustafa

Sel olur göz yaşlarım, ismini duyunca
Tebessümün de ne hoştur ukbada
Şefaatini eksik eyleme mahşer anında
Ne olur biraz gül bana Resul-ü Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed  (s.a.v.) Mustafa

Âlemlere rahmetsin nurun ile
Kalplere düstursun ahlakın ile
Salat-u selamlar sanadır Ya Muhammed  (s.a.v.)
Ne olur biraz gül bana resul-ü Kibriya
Ne olur ümmetinden eyle Muhammed  (s.a.v.) Mustafa(S.A.V)
 

YERYÜZÜNE İNEN NUR

Ey Nebi, âlemlerin rahmet kucağı
Sana sığınarak bucağına geliriz
Anlarımız toprağın teninde durarak
Senin güzel siyretinden azık aldık
Alınlarımız taşların terinde olarak
Senin güzel süretinden göz yaktık
Çöllerin kuruluğunda
Göllerin duruluğunda
Çağlayanların çoşkusunda
Gönüllerden kopan nefesle söz kattık
Ey Resul, koyma bizi sensiz...
Cananımız sensin

Menzillerin arşında
Öteler ötesinin güllerin ardında
Doğan tebessüm sensin

Ey Nebi; sen gülsün, nasırlanan kalbimizin sevgilisisin
Ey Nebi; sen günsün, asırlanan kâinatın güneşisin

Çağların beline
Uzaklıkların yeline
İnsanlığın seline
Kavrulan umranlarımızın yerinden
Savrulan ummanlarımızın yaşından
Gül aldık...

Yetimler yetimi çilemizle ezik kaldık
Ümmetin sensizlikle her vakit yetim
Sevdamız nakit tutarak, elvanlarımız vakit yutarak
Hayatının çile izinde,
Çilelerle terlemek hoş gelir

Ebu Cehllerin, Ebu Leheblerin işret dizinde
Sövülen, dövülen asrının kuyusuna eğilerek
Gönüllerimiz titreyerek kuyuda yaşla doyduk

Her asırda koparıcı, yıkıcı Ebu Cehller oldu
Al kanla boyanan yeryüzü kana doydu
Anla sıvanan duvarlar gözyaşı içti

Yurtları, ruhları koparılan ümmetin
Senin hicretinin izinde, yoluna baş koydu
Bedenimiz acılarla dövülerek kanla beslendi
Yaşamımız harap, yanağımız ateşle azap

Eshabının; bedeni çiziliyordu, ruhları koparılıyordu
Hakikat yolu, sabır
Çileler karşısında sağlam gönül ister
Bilek teri, beyin zeri, kalbin yeri
Ey Nebi, Ey Sevgili...
Rikkatlerin kumaşında azalarına işler
Kutlu asırların aynasında sancımız hafifler
Yeryüzüne inen nurdan gelen su
Asırların atlasını çınlatır,
Ruhun sağırlığına serinlik
Kalbin ağırlığına derinlik
Hu.................
Aminlere karışır hu lar, izanları paklar sular
İlk sabahlar
Senden kalan hatıra
Nurunla; gök renklendi, yer şenlendi
Ey Nebi, Ey Sevgili...
Kalemler uzlete çekilerek
Yıldızlardan mürekkep alarak seni yazar
Kelamlar ülfete eğilerek
Güneşin sıcaklığından pay alarak seni anar

 
Konu Adresi: http://www.dervisler.net



YETİŞ EFENDİM- ÖMER EKİNCİ MİCİNGİRT

Gönüller susamış aklım kördüğüm;
Duygular figanda yetiş Efendim.
Gaflette kalp gözü yoktur gördüğüm;
Hasretim cemalin müthiş Efendim…
 

Dünya sensiz kuyu bacası dardır
İnsanlık çıldırdı tahammül zordur
Davada zorlandık ümmetin hordur
Vicdanlar yanıyor ateş Efendim
 
Gözlerim sis duman yaralı yürek
Namazlar suç olmuş devrilmiş direk
İslam kabul ama namazsız gerek
Nemrutlar çoğaldı yetiş Efendim
 
Güller sensiz mahzun bülbül divane
Sokaklar çapkınca ruhlar virane
Cami ağlaşırken oynar meyhane
Bülbüllere yasak ötüş Efendim
 



EFENDİM- CEMÂL SÂFİ

Çölde gökyüzünde bir bulut gezer;
Görevi gölgeni takip Efendim.
Görünce hikmeti ilahi sezer;
Bahira isimli rahip Efendim…
 
Müjde verir son Peygamber sabi’dir
Ahlakı İslamı dine tabidir.
İsa’nın övdüğü şahı Nebi’dir.
Nübüvvet mührüne sahip Efendim
 
Her işin başında her yerde daim
Önce Bismillahir Rahmanı Rahim
Kadim dostu Haliliyse İbrahim
Ya Rabbime sensin habib Efendim
 
Miraçta Burak’ı şaha kaldırdın.
Tekmil Enbiya’ya abdest aldırdın.
Hakkın huzurunda namaz kıldırdın.
İmamlar sultanı tayyib Efendim
 
Muhammed aşkıyla der için için
Kevser sana sebil olduğu için
Evliya Enbiya cümle ins ü cin
Şefaat lütfûna talip Efendim
 
Ya Şahlar Şahı’nın son sevgilisi
Çoktur ümmetinin Piri Velisi
Yoktur bendenizin benden delisi
Tanımam aşkıma rakib Efendim
 
Ey Ulu Divan’da af ricacımız
Merhamet merhemin tek ilacımız
Günbegün artıyor günah sancımız
Sensin şifa sunan tabib Efendim
Sensin şifa sunan tabib Efendim.
 



30-SENİN ÜSTÜNE- CEMAL SÂFİ
 
Kelamullah vahyedilen Muhammed;
Feyzullah var mıdır senin üstüne?
Gaffarın gönlünden kopan merhamet
Lütfullah var mıdır senin üstüne…?
 
Ya İsa Mesih’in övdüğü Resûl
İsmini İncil’den silenler mesûl
Nübüvvet mührünle değişti nesil
Bismillah var mıdır ben’in üstüne
 
Sana özel Kelime-i Şehadet
Senle güzel savmu salat ibadet
Sayende yaşandı devri saadet
Şadullah var mıdır günün üstüne
 
Ya Şahlar Şahının Rahmeti Ahmet
Burakla seyahat, Miraçta vahdet
İlahi muhabbet, semavi sohbet
Sadullah var mıdır senin üstüne
 
Putpereste paymâl iken mazisi
Payenle payidar Hac arazisi
Ey Bedir fatihi, Uhud gazisi
Seyfullah var mıdır şanın üstüne
 
Mahzundu Kâbe’nin ruhu İbrahim
Seninle şadetti Rahman-ı Rahim
Şefaat lûtfundur ya Abdürrahim
Nasrullah var mıdır senin üstüne
 
Az mı cefâ çektin az mı sefâlet
Azminle kapandı devri cehâlet
Ahiret yolumuz senle selâmet
Beytullah var mıdır yönün üstüne
 
Ümmetin olmuşuz Elhamdülillah
Borçluyuz suçluyuz Estağfurullah
Rahman seni kırmaz ya Resulullah
Abdullah var mıdır senin üstüne
 
Kemâle ermişler cemâlin gören
Aşkınla bezemiş dokunu ören
Ak zambak misâli kokunu veren
Nurullah var mıdır tenin üstüne
 
Haddimi aşıyor mesuliyetim
Cahilin cüreti naata niyetim
Ya Hakkın Habibi Resûl-i yetim
Hamdullah var mıdır senin üstüne
 
İtiraf gerekse samimiyetle
Şeytana şenlikdik umumiyetle
Fethullah eyledin İslamiyetle
Emrullah var mıdır senin üstüne
Hayrullah var mıdır dinin üstüne.

 

İLGİLİ İÇERİK

CUMHURİYET DÖNEMİ ŞİİRLERİ

DİVAN EDEBİYATI ŞİİRLERİ

HALK EDEBİYATI ŞİİRLERİ

KONULARINA GÖRE ŞİİRLER

29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI İLE İLGİLİ ŞİİRLER

19 MAYIS ATATÜRK’Ü ANMA HAFTASI ŞİİRLERİ

23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK ve ÇOCUK BAYRAMI ŞİİRLERİ

ATATÜRK ŞİİRLERİ

ÖLÜM ŞİİRLERİ

TÜRKÇE İLE İLGİLİ ŞİİRLER

ÇANAKKALE İLE İLGİLİ ŞİİRLER

İSTANBUL İLE İLGİLİ ŞİİRLER

BAŞÖRTÜSÜ ve ÖRTÜNMEK İLE İLGİLİ ŞİİRLER

AY ŞİİRLERİ

MARŞLAR

ÇOCUK ŞİİRLER

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi