Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

AFRAZE - ZEHRA ULUCAK

Acıyarak bakma bana!
Kaçışım yine senden sana,
Yine sensiz geçecek bir günün sabahına,
Acısı müzminleşen derin bir yarayla uyanıyorum,
Geceden kalma kâbusların yorgunluğuyla…

AFRAZE, yokluğu kabir karanlığı aydınlığım…
Aydınlatsan, giderken karanlığa mahkûm ettiğin ömrümü
Damla damla saçsan nurunu, yaşarken toprak olmuş bedenime.
Şimdi fırtınaları susturacak tiz bir uğultu sanki beynimde yankılanan
Ve yangından kaçar gibi, soluksuz koşan insanların ayak sesleri
Delercesine içimdeki tüm yaşama hevesini.

Rahmet meleğini bekleyen yağmura hasret gönlüme,
Her an ölüm acısını tattıran,
Kalbimin mahfi köşesinden bütün bedenime
İnce ince sızan AFRAZE
Ne kadar vazgeçmek istesem de,
Nokta konulmuyor içinde sen olan hiçbir cümleme.

AFRAZE, bir bakışıyla gönlümdeki çölü Gülizar’a çeviren…
Sensiz kalmanın hüznü, Vahşi’nin hüznüne bedel…
Bilir misin nasıl bir cehennem, yüzünü görmeden duymak sesini
Duvarlar arkasından, sessizce ağlayarak sevdiğini
Tebessümünü gönlümde, aşkını ruhumda can bildiğim AFRAZE.
Ne de çok şey haykırmak geçiyor içimden.
Keşkeler bırakıp giden ve hüzünleri bana cefa belleyen…
Gel de, mevsimler bahar olsun yeniden.

Sessizliğin sensizliğe denk geliyor bu şehrin karanlığında.
Rüzgâr seni essin bana,
Zifiriliğinde kaybolduğum ömrümün bunaltıcı yalnızlığında.
Bazen bir rüya olup gelirken uykuma,
Seher vakitleri kâbus oluyor yokluğunda.
Sesler daha dökülmeden kelime olup ağzımdan,
Lal oluyorum bakarken ardından.
Bunca azabı reva görme artık bana.
Faniliğine ağlayan yüreğim, biçare boyun büktü alın yazısına.
Yüzün bana musalla kadar soğuk olsa da,
Sensiz kopan şimşekler aydınlık oluyor kapkaranlık ruhuma.
Giderken gönlüme saldığın derdi,
Yokluğun gözyaşıma sevda diye katıyor şimdi.
Dermanım kalmasa da yaşamaya
Bekliyorum hala seni, bir ölünün nefes almayı beklemesi gibi

AFRAZE… Boğazımda düğümleniyor hıçkırıklarım…
Her bir düğüm zehir olup kanıma karışıyor ardı ardına
Mağrur bir ırmak sanki gözyaşım, içimde çağlayan
Günahından mahcup ruhumu dağlayarak akan.
Bu hasret yangın, bu yangın cehennem…
Kavrulan yüreğimin külüdür, gözyaşımla karışık
Ruhuma yağmur diye değen…

Âlem-i efruzun yegâne ışığı…
Hüzünlerimi vuslatının dokunuşuyla,
Göğsümdeki dermansız sızıyı şefkatinle dindir.
Sensiz gün düşmez oldu takvimlerden.
Bir ömür nasıl geçer,
Dinmeyen ağıtları dilime türkü diye dolamışken?

Fürug-efşan, böyle uzak durma bana!
Kaç gün, kaç gece, kaç ben daha feda etmeliyim, bir sen için?
Ve kaç ömür heder etmek gerek,
Vuslatına ermek için senden gelecek tek bir hecenin?

AFRAZE… Titreyen yüreğimi ellerine koysam…
Görsen nasıl küle dönermiş senden arta kalan…
Kefenleyip tüm hayallerimi gömsem de toprağına,
Sol yanımdaki yara, senden ömürlük hatıra

Yüreğimdeki koru atabilsem ‘ışığın’ kadar derine,
Narım güle döner sana erişince.

İnfazı kaderin üzerindeki kader bozar
Neden terk etmez ki beni ruhumdaki mezar
Meçhul bir el inatla yıkık zamanlar kazar
Bu şehrin karanlık sokaklarında,
Bitmeyen yolun ıssız ve yorgun seyyahı
Bir daha uyanmamaya yeminli
Yok olup ardından, ıssızlığa sıza

İLGİLİ İÇERİK

ŞİİRLER

TASNİF DIŞI ŞİİRLER

SON EKLENENLER

Üye Girişi