Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

RUBAİLER - FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL

NİYAZ

Bana ilhamını bahşet ki, İlahi, bir gün
Seni bulsun sana takdime değer incilerim.
Ben, ne sultanlara şair, ne de şairlere şah;
Tanrılar Tanrısı'nın şairi olmak dilerim.

SONSUZ RÜYA

Ezeli varlığa candan vurulan âşıklar,
Ses alır ta ötesinden ebedi dünyanın.
Yerin altında devam etmesidir bence ölüm,
Yerin üstünde görüp geçtiğimiz rüyanın.

GÖNÜL MÜLKÜ

Evler yıkılır, köyler olur hak ile yeksan,
Viran yeri, birkaç yıla varmaz, onarırlar.
Yalnız şu gönül mülkü harap olmaya görsün;
Tamire yetişmez onu dünyada asırlar..

YALNIZ O

Sardı katil gece dünyayı siyah bir kefene,
Bir emel yıldızı göz kırpıyor ancak aradan.
Merdi, namerdi, cüzzamlar gibi terk etti bizi;
Bizi yalnız bırakıp gitmedi, yalnız, Yaradan..

ŞEFKAT

Âdem evladı boğarken baba - bir kardeşini,
Basıyor bağrına hemcinsini müşfik canavar.
Beşerin zıddına, hayvan soyu insanlaşıyor,
Yiğidin şefkati yok, lakin itin şefkati var..

SAYILI

Ellerin derdini dert etmedesin kendine sen;
Güç düşer böyle geçen kırk yıla bir neşe yılı..
Ömrünün zehrini zindanda da zevketmeye bak,
Günler, aylar, seneler nerde? Nefesler sayılı!

GÜÇ

Şanlı yaprakları tarihin açılmış, duruyor,
Canlı bir levha fakat her yiğidin girmesi güç.
Nice destanların ilhamı olan kavmimize,
Ata'dan sonra bir efsane beğendirmesi güç.

ANA DİLİ

Hangi sözlerle ninem gönlünü açmışsa bana,
Ben o sözlerle gönül vermedeyim sevgilime.
Sözlerim ninni kadar duygulu olmak yaraşır,
Bağlıdır çünkü dilim gönlüme, gönlüm dilime..

HAYALE HASRET

Girdi, yollar gibi, yıllar da nihayet araya
Set çeker dağ tepe, feryada değil, yada bile.
Hasretim uykuya ruhum sana hasret kalalı;
Gözlerim görmüyor artık seni rüyada bile.

NEŞE

Neşe, gölgen gibi, ardında yürür elpençe;
Ve sürür pembe topuklarla beyaz terliğini.
Seni görmezse gözüm görmez olur neşeyi de;
Bana göstermesin Allah senin eksikliğini..

POSTACI

Duymamış, belli, hayatında bir eş hasretini,
Yaşamış taş gibi, toprak gibi, mahrum acıdan.
Ne bilir kâğıdın canlara can kattığını?
Başımız dertte şu her gün geciken postacıdan!

YARAŞIR

Saçının telleri göğsünde perîşân yaraşır
Öyle sümbüllere bir böyle gülistân yaraşır
Tâc olur Ay'la Güneş alnına her ân yaraşır
Gönlümün tahtına bir sen gibi sultân yaraşır.

Faruk Nafiz Çamlıbel
( 1898 - 1973 )