Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

YAPTIKLARIMIZ BİR BİR ORTAYA ÇIKTIĞINDA - ENES YILMAZ

Arkadaşım fakültenin psikiyatri bölümünde, ben dahiliyede asistandık. “Sana sürprizim var.” demişti bir gün evvel. Bu gün de söylemezsen kaşınıyorsun demektir!” dedim. Benden bir hayli iri yarı olmasına aldırmadan…“Tamam, korktum!” dedi ve başladı: “Bizim hocanın uzun süredir devam eden bir araştırması var. Gizli olduğu için duymamışsındır.” “Niçin gizli?” diye sordum.

“Emniyet ile birlikte yapıyor çalışmayı da ondan.” dedi. Merakımı iyice tahrik etmek ister gibi: “Hocamız, madem diyordu. İnsan hafızası her şeyi kaydediyor, o kasetin düğmesine basacak bir ilaç yapabilsek, o güne kadar başından geçen her şeyi kendi ağzından dinleyebiliriz. Tabii, böyle şeylere tıp ile hukuk birlikte karar verebilir. İnsan yaptıklarını anlatırken o günleri tekrar yaşayacaktır. O andaki ruh hali ile neler yaptığını apaçık görmüş oluruz. Bizim, biraz da bilimkurgu tarzı bulduğumuz bu düşünceler, hocanın aklına yeni yeni geliyor sanmıştık. Meğer, hoca bu meseleleri belli bir merhaleye getirdikten sonra bize açmaya başlamış. Farmakoloji hocasıyla aylardır kafa kafaya çalışması da o ilacı elde etmek içinmiş. Geçtiğimiz günlerde birkaç deneme yaptılar. Oldukça başarılıydı sonuç. En son deneyde beni de içeriye aldılar. Duyduklarıma, gördüklerime inanamadım. Aklım dondu. Bugünkü deneyi izlemeye senin için de müsaade aldım hocadan… Hadi, geç kalmayalım.” Aman Allah’ım!.. Şaka mı yapıyordu bu bizim muzip arkadaş? “Bak, psikiyatri ile uğraşanlarda az buçuk bir şeyler vardır, sakın bu da öyle bir şey olmasın!” dedim. Gülümsedi ve sadece “Sabret.” dedi. Bu iş için hazırlanmış özel bölmeye girdiğimizde, bizim hocamız da oradaydı. Göz göze geldik. Arkadaşım, bizim profesörün oraya ikinci gelişi olduğunu söyledi. İçeride, psikiyatri kürsüsü başkanı, fakülteden birkaç profesör, baş hemşire ve üniformalı insanlar vardı. Başlayalım isterseniz, dedi hoca kendinden emin bir halde. Üniformalılardan olumlu işaret gelince deney başladı. Deney, bir zanlı üzerinde yapılıyordu. Zanlı, bizim bulunduğumuz yerle camdan bir duvarın ayırdığı özel bölmeye bir polis memuru tarafından getirildi. Mikrofonlar ve vericiler bölmedeki en küçük bir çıtırtıyı duyabileceğimiz bir şekilde ayarlanmıştı. Yukarıda, zanlının ulaşamayacağı bir mesafede dev bir ekran vardı. Hoca, baş hemşire ile birlikte zanlının bulunduğu bölmeye geçti. “İğne yapın.” dedi hemşireye… Hemşirenin, zanlının kolundan, damar içine yaptığı iğnenin bitmesini bekledi. O esnada zanlıdaki değişiklikler takip ediliyordu. Daha sonra kendisi, ekranlı cihazdan gelen bir kısım kabloları, adamın kolunda, kafasında, önceden belirlenmiş yerlere bağladı. Her şey hazırdı. Profesör, uzaktan kumanda ile cihazı çalıştırdı. Ekranda, anlam veremediğim karışık görüntüler belirdi. Adam, şok olmuş gibi şakın şaşkın bakıyordu. Profesör, “Çocukluğundan beri başından geçen, utandığın, sıkıldığın, olayları anlat.” dedi. Gözleri iri iri açıldı adamın. Dehşete kapıldı, anlatmak istemiyordu. Fakat, ilaç belleğindeki o düğmeye dokunmuştu bir kere. Bir kısım duyguları ‘anlatma’ diye çırpınsa da konuşacaktı. Buna mecbur, buna mahkum edilmişti. Ekranda bir çocuk göründü önce. Ve adam konuşmaya başladı. Cahil bir ailenin çocuğuydu. Daha o günlerde başladığı hırsızlıklarını, baktığı açık saçık resimleri, uygunsuz hallerini anlattı bir bir... Renkten renge giriyor, terliyor, ama yine de devam ediyordu. Bizim ekrandan seyrettiğimiz görüntüler çok farklı idi. Biz, adamın ruh halini seyrettiğimiz için inanılmaz görüntülere şahit oluyorduk. Bazen vahşi bir kurt, görünüyordu ekranda. Ağzından kanlar damlıyor, dişleri kocamanlaşıyor, elleri ve tırnakları uzuyordu. Bazen yaptığı pis bir şeyi anlatırken, içi dışına çıkıyordu adamın. Önce çıldırmış bir yaratık görünüyor, sonra adam sakinleşince vicdan azabı duyuyor, o esnada kendini en aşağılık bir varlık gibi hissediyor; gözleri dışarı fırlıyor, bir irin yığını haline geliyor, midemizi bulandırıyordu. Ben adama acımaya başladım. Ama, profesörün acımaya niyeti yoktu. O, vazifesini yapmanın ciddiyetiyle hareket ediyor, adamın bütün hayatını deşiyordu. Ne olursa en ince ayrıntısına kadar anlatıyordu adam. İstemiyor, ama anlatıyordu. Adeta kendisi kendisinin şahidi olmuştu. Adamın kapalı kapılar arkasında, kimsenin görmediği yerlerde, kuytularda, karanlıklarda yaptığı her şeyi hem kulağımızla duyuyor, hem gözlerimizle görüyorduk. Bitmişti adam… İçinden geçenleri bile söylüyordu mazisini anlatırken… Çocukluğunda duyduğu ilk hislerine, kaçamaklarına kadar. Ve en sonunda beklenen şeye gelmişti. Polislerin aradığı, yaşlı bir kadını öldüren, kollarını kesip bileziklerini alan o muydu? Adam, anlatmaya başladığında polisiye bir film seyrediyor gibi olmuştuk. Cehaletini, terbiye edilmeyip hep tahrik edildiğini, vahşiliğe alıştığını söylüyordu. Kadının evine girerken süklüm, püklüm bir hayvan vardı ekranda. Öldürürken yırtıcı vahşi bir canlı, kan emen bir vampir... Adamın hafıza defterinin açılması, kayıtların bizzat kendi ağzından okunması… Müthiş bir şeydi bu. Artık sorgulamanın sonuna gelinmişti. İlacın tesiri geçiyor, adam yavaş yavaş kendine geliyordu; ama ben hâlâ şaşkın ve gördüklerimin tesiri ile sarhoştum. İyi ki, diyordum içimden, hayatımda böyle büyük hatalar yok. Ya aynı şeye ben maruz kalsaydım… Ya hayat defterim dökülüp saçılsaydı ortaya. Ya insanlar benim gizli hallerime de vakıf olsalardı. Çıldırır, delirir, yerin dibine girerdim… Hayır, kendi defterimi kendim okumak istemezdim. O anda ‘Keşke’ dedim. ‘Bugüne kadar daha dikkatli yaşasaydım. Profesör ya da başkası korkutmasaydı gözümü, utanacağım bir şey olmasaydı defterimde...’ Olabilir miydi, bilemeyeceğim ama, bunu düşünürken ne diye bana bakıyordu ve ne için yanıma kadar gelmişti ki adam? Ben dehşet içindeyken profesör: - Hı, ne dersin evladım, demesin mi? - Hayır, diye bağırdım var gücümle, hayır! Bir an terleyen anlımda, serin tanıdık bir el hissettim. - Sakin ol oğlum rüya görüyorsun, diyordu anam. - Oh, dedim, çok şükür rüyaymış. Akşam, böyle şeyleri düşünerek dalmıştım uykuya… Demek düşündüklerim rüyama girmişti.

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi