Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

                                               KURTLAR

           KURTLARIN dostu yok. O yüzden onlara hep acımışımdır.          Onların da yavruları, ailesi oluyor. Hep göçük böğürleri, darmadağın tüyleriyle en bayraklı ayazlara onlar kafa tutuyor.           

Yarasız kurda rastlamak güç.

Onlar kopuk kulakları, kapan artığı ayakları ve tüfek vurgunu boyunlarıyla korkular üretmeyi sürdürür durur.          

Kurt, korkunun öbür adıdır.          

Bir azgın köpeğin, bir yaban rakibin dişlediği omuzları, donmuş yaralar yumağıdır.         

 O hep yaralı, parça parça ve açtır.         

O açlığın büyüttüğü bir ürpertidir.         

O gelir ve bulur.         

 Bulur ve ölür.         

Kimsenin hayali, vurulan ana kurdun ertesi gün ölecek yavrularının çığlığını duymaya yetmez. Çünkü kurt yavrularına acımak hayallerimizin haddi değildir.         

 Kurtların dostu da yok.         

Ondaki yırtıcı pençeler, alev gözler ve hep parçalamaya alışık dişler, bizim onun yüreği yönüne dönmemizi engeller.         

Ne vakit uğultulu, kar savurganı gece yarılarını dinlesem, ne zaman buz tutmuş zirveleri düşünsem, aklıma gürsoluk koşturan, karanlıkları tam ortasından yırtıp duran kurt sürüleri düşer.         

Perişanlığın nefes nefese büyüyüşünü duyarım.         

Donmuş yaraların sızılarını.         

Kurtlar çaresizliğe kafa tutar.         

Kara titremeleri yoldaş bilirler.          

Kurtlar yaralı ve hep açtır.        

O büyük Osmanlı’ya bakın ki,”Kurtları Doyurma Vakıfları” kurmuştur.”Zemheride bile hayvanlar kesilip zirvelere bırakıla” demiştir.

Ama asıl diyemediği ama çözmemizi istediği kanun şudur;        

“Bizim medeniyetimizde kurtlar dahi açlıktan ölebilemez!”         

Haysiyete bakın.         

Seviyeye, uzanışa, diriliğe dikkat;         

 “Dağdaki kurtlar açlıktan ölebilemez!”          

İnsanı, dünyayı, kâinatı çözemeyen falanca kültür bu dehşet çapındaki merhameti nasıl sahiplenir?         

Kurtlar hep yaralı ve açtır.         

Onları toklar öldürür.         

Acaba, dünya kurulalı kaç kurt ömrünü tamamlayabildi?         

Kaç kurt sereserpe yavrularını emzirebildi?         

Ve kaç kurdun çakmaklı gözleri karşı yamaçlara ürkmeden bakabildi?         

Kaç kurt, dişleri ve tırnakları tam; koşmadan, kaçmadan bir sonraki bahara erişti?          

Ayazın insanı ısırdığı zorlu gecelerde kurtları de düşünmeliyiz.         

 Onları düşünmeden yoksulluğu bilmek mümkün değildir, kimsesizliği anlamak mümkün değildir.        

Hakkâri dağlarındaki er Mustafa’yı da.    

yazarı:? 

SON EKLENENLER

Üye Girişi