Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

[Yorum - Alev Alatlı] Hatırla... (1)  

Mısır'ı yetmiş yıl(1) süreyle işgal altında tutan İngilizlerin, İşgal Kuvvetleri Başkumandanları, palabıyıklı ve de fesli "Earl,"(2) Mareşal ve Serdarı, Henry Kitchener'ı(3) hatırla. Kitchener'ın Güney Afrika'yı(4) İngiliz İmparatorluğu'na katabilmek için yerlilerin evlerini, köylerini, ekeneklerini bir daha ürün vermemek üzere bir baştan bir başa yakan(5) adam olduğunu hatırla.

 "Toplama kampı"(6) uygulamasını dünya zulüm tarihine (Hitler'den çok önce) armağan ettiğini hatırla. Kitchener'ın Lübnan ve Filistin'i karış karış gezip, İsrail'in "gelecek"teki sınırlarını belirleyen menfur kadastrocu olduğunu hatırla.

 

 

 

İngiliz Muhafazakâr Parti üyesi, Dışişleri Ortadoğu danışmanı ve "gezgin" Mark Sykes'ı(7) hatırla. Sykes'ın menhus Güney Afrika seferinde(8) (ve Savunma Bakanlığı sürecinde) Kitchener'in has adamı olduğunu, İstanbul'daki İngiliz Sefaretinde "fahri ataşe"(9) unvanıyla çalıştığını hatırla. Majestelerinin hükümetine Ortadoğu meselelerinde tavsiyelerde bulunan "de Bunsen Komitesi"nin üyesi, "Arap Bürosu"nun kurucusu olduğunu hatırla. Sykes'ın, Suriye, Filistin, Irak ve Mezopotamya haritalarındaki tüm kent, kasaba ve köy isimlerini, tarih öncesi Yunan ve Roma isimleriyle değiştiren, böylece, Birinci Dünya Savaşı'nda Türklere karşı savaşmak üzere Hindistan, Pakistan gibi İngiliz sömürgelerinden Irak'a taşınan Müslümanların, kutsal topraklarda, Müslüman Türklerle savaştıklarından(10) habersiz, açlık ve hastalıktan kırılmalarıyla sonuçlanan şeytanî plânın sahibi olduğunu hatırla. Sykes'ın, Bağdat'ın adını "Ctesiphon"a çeviren adam olduğunu hatırla.

 

Saddam'ı idama götüren tarihî süreç...

 

Kasım 1917'de "Majesteleri'nin Hükümetleri Filistin'de Yahudi halkı için milli bir vatan oluşturulmasını olumlu karşılamaktadır..." cümlesiyle başlayan "Balfour Deklarasyonu"nun müelliflerinden olduğunu hatırla. Ve nihayet, Fransız meslektaşı François Georges-Picot ile birlikte Ortadoğu'yu dilimledikleri "çok gizli" Sykes-Picot Antlaşması'nı(11) hatırla.

 

Suriye Fevkalâde Komiseri, Fransız Picot'u hatırla. Sykes'ın kaleme aldığı, İngiltere ve ortağı Fransa hükümetlerinin Ortadoğu'da sınırların yeniden çizilmesi ve paylaşımına dair oniki maddelik o "çok gizli" niyet mektubunu(12) hatırla: "Fransa ve Büyük Britanya /ekteki/ haritada işaretlenen bağımsız Arap devletlerini veya bir Arap devletleri konfederasyonunu bir Arap reisinin hükümdarlığı altında tanımaya ve korumaya hazırdırlar... Mavi renkli bölgede /ekteki harita/ Fransız, kırmızı renkli bölgede Büyük Britanya, Arap devlet, veya Arap konferasyonuna bağlı devletlerle istedikleri ve uygun olduğunu düşündükleri dolaylı ya da dolaysız yönetim ve kontrol düzenlemeleri yapabileceklerdir. Kahverengi bölgelerde, şekli Rusya, diğer müttefiklerimiz ve Mekke Şerifi temsilcileriyle istişare edildikten sonra kararlaştırılacak olan bir uluslararası yönetim kurulacaktır."

 

Mîr-i Mirân (Beylerbeyi) rütbeli Mekke Emiri Şerif Hüseyin Paşa'yı hatırla. 1852(13) İstanbul doğumlu Şerif Hüseyin ve paşa oğulları Hüseyin, Haydar ve Cafer'in devlet hazinesinden bordrolu, Şûra-yı Devlet üyeleri olduğunu hatırla. Şerif Hüseyin'e Sykes-Picot Antlaşması doğrultusunda kurulacak "bağımsız Arap devleti"nin reisi, hatta imparatoru, olmasının teklif edildiğini, buna karşın adamın Kuzeyde Mersin ve Adana'yı içine alarak İran sınırına, doğuda Basra Körfezi'ne, güneyde Hint Okyanusu kıyılarına, batıda Kızıldeniz ve Akdeniz'e uzanan bölgeye talip olduğunu hatırla. Şerif Hüseyin Paşa'nın 1517'den 1919'a kadar 402 yıl süren Osmanlı hakimiyetinin sona ermesinden sonra kendisini Mekke Şerifi, oğullarını Ürdün, Suriye ve Irak kralları ilân ettiğini, saltanatının sadece birkaç yıl sürdüğünü, "Eğer siz İngilizler, kızlarınızı karım olsun diye bana önerseniz kabul ederdim...Fakat Mekke Şerifi'nin veya Mekkelilerden ve diğer Müslümanlardan müşrik saydıklarımızın kızlarını alamam. Hıristiyanların kestiği hayvanların etlerini sorgusuz sualsiz yerim." sözleriyle(14) ünlü Abdülaziz b. Suud tarafından devrildiğini, Kıbrıs'a kaçmak zorunda kaldığını hatırla.

 

Abdülaziz b. Suud'un 1730'larda ortaya çıkan Vahhabi hareketinin "İngiltere-Hindistan İmparatorluğu'nun şövalyelik nişanı" sahibi hamisi, İngilizlerin Basra Körfezi'ndeki yedek Truva atlarından birisi olup, "en yakın arkadaşı" ve siyasi danışmanının Kuveyt İngiliz Konsolosu Yüzbaşı WHI Shakespear olduğunu hatırla. Yüzbaşı Shakespear'in, Osmanlılara karşı bedevi akınlarına kumanda eden, "Kürdistan'ın ilk askerî valisi" Albay Gerard Leachman'ın silâh arkadaşı olduğunu hatırla. Albay Gerard Leachman'ın huzursuz Arap aşiretlerini sakinleştirmenin yegâne yolunun "toptan katliam" olduğunu savunduğunu, Şeyh Dhari isimli bir suikastçı tarafından öldürüldüğünü, Şeyh Dhari'nin suikastta kullandığı kılıcının 2003'te Saddam Hüseyin'e doğum günü hediyesi olarak takdim edildiğini(15) hatırla.

 

Ortadoğu üzerindeki hesaplar...

 

Saddam Hüseyin'in trajik sonunun, 23 Ağustos 1921'de, gezgin, yazar, feminist, siyasi analist ve yönetici İngiliz bayan Gertrude Margaret Lowthian Bell(16) ile yakın dostu ve Arabistanlı Lawrence olarak tanınan İngiliz istihbarat subayı Yarbay T.H. Lawrence'ın(17) gayretleri ve dönemin Savaş ve Hava Kuvvetleri Bakanı Winston Churchill'in(18) onayı ile Mekke Şerifi Hüseyin'in oğlu Faysal'ın Irak'a kral atanmasıyla şekillendiğini hatırla. "Savaşın ardındaki sessiz güç" olarak tanınan El Hatun lâkaplı Bayan Gertrude Bell'in Mezopotamya'yı üç vilâyete böldüğünü, "Irak"ın bu üç vilâyetten kotarıldığını hatırla.

 

İngiliz işgaline daha o yıllarda başkaldıran Kürt ve Arapların safdışı edilebilmeleri için Sir Winston Churchill'in zehirli gaz kullanımını onayladığını hatırla: "Etkili bir dehşet yaratmak için...ilkel (19) aşiretlere karşı zehirli gaz kullanımına şiddetle taraftarım." İnsanlık tarihinde sivil halka karşı zehirli gaz kullanımının böylece ilk kez İngilizler tarafından Irak'ta gerçekleştirildiğini, 1894'te, 20 yaşındayken orduya katılan, Kitchener'ın uğursuz Güney Afrika savaşında, Pathan'da İngilizlere karşı ayaklanan Hintlilerin bastırılmasında, Sudan'ın ikinci kez işgalinde yerini alan Churchill'in 1953'te Nobel Edebiyat Ödülü ile mükâfatlandırıldığını hatırla.

 

Oman Sultanı'nın eski danışmanı, 1919 İngiliz-İran Antlaşması'nın müellifi, eski Kuveyt kazasını "bağımsız bir Arap devletine" dönüştüren ve Irak ordusunu kuran, "Bakteri"(20) lâkaplı Sir Percy Zachariah Cox'un(21) çölde diktiği çadırlarda topladığı delegelerle 1922'de alelacele çizdiği Suudi Arabistan-Irak sınırını hatırla. Abdülaziz b. Suud, sürüleri otlatacakları meraların kaybından yakınırken, "antlaşma"ya eklenen ve inşaatın yasaklandığı "Tarafsız Bölge" ile "petrol"ün emniyet altına alındığını hatırla. 1908'de, İran'da, Mescid-i Süleyman'da fışkıran petrolün, Mezopotamya'da, Musul'da yoğunlaşan arama faaliyetleri başlattığını hatırla. 1913'te Basra Körfezi'ne bir arama ekibi gönderen Churchill'in aynı yıl Kuveyt emiri ile gizli bir anlaşma yaparak, petrol haklarını aldığını, bundan bir yıl kadar sonra Kuveyt'in İngiliz "himayesi"ne geçtiğini hatırla. Türklerin Basra vilâyetinin kazalarından saydığı Kuveyt'in dünyanın dönüm başına en zengin toprağı olduğunu hatırla.

 

İngiliz Dışişleri Bakanı "Liberal Emperyalist" Sir Edward Grey'in(22) "Türkiye'nin Kuveyt üzerindeki iddia ettiği haklar meşru ve fakat önemsizdir" hükmünü hatırla. Bu hükmün Irak'a miras kaldığını, Saddam Hüseyin'i(23) Körfez komşusu, İngiltere, Amerika ve nihayet Birleşmiş Milletler'le çatıştıran hakkı yenilmişlik duygusunun özünün bu miras olduğunu hatırla.

 

(1) 1882-1952, (2) İngilizlerde "Kont", (3) Horatio Herbert Kitchener, 1850-1916, (4) "Altın Üretiminin Kâbe'si" olarak bilinen, İngiltere'nin beş katı büyüklüğündeki bölge, (5) "scorched earth" politikası, (6) 1901'de başlatılan "concentration camps" uygulaması, her bin sivilden 344'ünün çeşitli hastalıklardan ve açlıktan öldüğü bir katliam çeşitlemesiydi; toplama kamplarına tıkılan sadece siyah Afrikalıların sayısı 107.000. (7) Sir Mark Sykes (1879-1919), (8) İkinci Boer Savaşı, (9) "honorary attaché", (10) En ibret vericilerinden birisi olarak, bakınız, Kut'ül Amara cephesi, Aralık 1916, (11) 16 Mayıs 1916, (12) Mektuptan bazı maddeler: 1... Arap devletinin veya Arap konferasyonuna bağlı devletlerin danışman veya yabancı görevli talepleri, (a) bölgesinde sadece Fransa, (b) bölgesinde sadece Büyük Britanya tarafından karşılanacaktır. 2-/haritada işaretli/ Mavi renkli bölgede Fransız, kırmızı renkli bölgede Büyük Britanya, Arap devleti veya Arap konfederasyonuna bağlı devletlerle istedikleri ve uygun olduğunu düşündükleri dolaylı ya da dolaysız yönetim ve denetim düzenlemeleri yapabileceklerdir. 3-/haritada işaretli/ Kahverengi bölgelerde, kurulacak olan uluslararası yönetimin şekli, Rusya, diğer müttefiklerimiz ve Mekke şerifi temsilcileriyle istişare edildikten sonra kararlaştırılacaktır. 5-İskenderun, Britanya imparatorluğu ticaretine açık bir liman olacak; Britanya gemilerine ve Britanya menşeli mallara liman vergileri veya liman imkânlarında ayrımcılık yapılmayacak... Hayfa, Fransa ve Fransız dominyonları ve Fransız himayesindeki ülkelere açık bir liman olacak, Fransız gemilerine ve Fransız mallarına ayrımcılık uygulanmayacaktır... 6-Bağdat demiryolu (a) bölgesinde Musul'un güneyine, (b) bölgesinde Samarra'nın kuzeyine uzatılmayacak... 7-Büyük Britanya'nın Hayfa'yı (b)bölgesine bağlayan demiryolunu inşa ve idare etmeye ve yegane sahibi olmaya hakkı vardır ve hattı asker sevkıyatı için sonsuza dek ve istediği her zaman kullanma hakkına sahip olacaktır... 10-Arap devletinin hamileri olarak İngiliz ve Fransız hükümetleri, üçüncü bir gücün Arap yarımadasında... yer edinmesine... Kızıl Deniz'in doğu sahilleri veya adalarında deniz üssü kurmalarına rıza göstermeyecekleri hususunda mutabık olacaklardır..." Mektup, "Türkiye'nin Asya'da parçalanması veya yeniden düzenlenmesinde İtalyan talepleri sorunu"nun göz önünde bulundurulması gereğini hatırlatarak biter. (13) ö. 1931, Kıbrıs , (14) Doç. Dr. M. Ali Büyükkara, makale, "İbni Suud'a İngiltere-Hindistan İmparatorluğu'nun şövalyelik nişanı", (15) The New Yorker dergisi, 24 Mart 2003, (16) 1868-1926, (17) 1888-1935, (18) 1874-1965, (19) kullandığı tanımlar a lively terror ve uncivilized, (20) "Coccus", (21) 1864-1937, (22) 1862-1933, (23) 1937-2006

Yirmi birinci yüzyıl ulusal devletlerinin çıkarlarının, petrol şirketlerinin çıkarlarına sıkı sıkı bağlı olduğunu, şirketlerinin dışişleri bakanlıklarının fiili uzantıları gibi çalıştıklarını hatırla. Devlet yöneticilerinin petrolcülerin önlerini açmak için çalışırlarken, şirketlerin ülkenin petrol ihtiyacının karşılanmasını garantilediklerini hatırla.

 

 

 

 

 

"Bu ortakyaşam (1) ilişkisinin en iyi örneklerinden birisinin Sarkis Gülbekyan'ın kurulmasına öncülük ettiği Türk Petrol Şirketi (2) olduğunu hatırla. "Bay % 5" lâkaplı Gülbekyan'ın, 1869 Üsküdar doğumlu (3) İngiliz vatandaşı olduğunu hatırla. Londra'da petrol mühendisliği eğitimi gördüğünü, Hollanda'nın Shell petrol şirketinin kuruluşunda görev aldığını hatırla. Türk Petrol Şirketi'nin (4) 1908'de İran'da, Mescid-i Süleyman'da petrol bulunmasından üç yıl sonra 1911'de kurulduğunu hatırla. 1911'in, Winston Churchill'in Donanma Birinci Lord'u (5) atandığı yıl olduğunu hatırla. Mescid-i Süleyman petrolünün, İngilizlerin gözlerini Mezopotamya'ya çevirdiğini, aramalara Musul'dan başlandığını, "arkeolog" kisvesindeki yabancı jeologların Osmanlı topraklarına doluştuklarını hatırla. İngilizlerin, Irak'ı, sömürgeleri Hindistan'a açılan bir kapı olarak gördüklerini, petrolü, Kraliyet donanmasının yaşam suyu olarak değerlendirdiklerini, Churchill'in "petrolün Kraliyet donanmasının üstünlüğünü sürdürmekte olağanüstü (5) önemi" olduğunu ilân ettiğini hatırla. Churchill'in "petrol danışmanı"nın, Sarkis Gülbekyan'ın patronu, Shell petrol şirketinin kurucusu, Marcus Samuel'in ta kendisi olduğunu hatırla.

 

Tüm mesele petrolün kontrolü

 

Türk Petrol Şirketi'nin Türklerle uzak yakın bir ilgisinin olmayıp, Musul'da petrol aramak üzere kurulan bir İngiliz-Alman ortaklığı olduğunu, Hollanda bankalarının da katıldığı bir konsorsiyum tarafından kaynaklandığını hatırla. İngilizlerin, arama faaliyetlerini yoğunlaştırdıkları Mezopotamya petrolünün fizikî kontrolünü ellerine geçirmek için uğraştıklarını hatırla. Churchill'in ilk arama ekiplerini Basra'ya 1913'te gönderdiğini hatırla. Birinci Dünya Savaşı'nda İngiliz Dışişleri Bakanı Arthur Belfour'un İran ve Mezopotamya petrolünün kontrolünü "Büyük Britanya'nın bir numaralı savaş hedefidir" diyerek açıkladığını hatırla. Bu hedef doğrultusunda, İngiltere'nin 1914'te Basra'yı, 1917'de Bağdat ve Musul'u işgal ettiğini hatırla.

 

1916 gizli Sykes-Picot Antlaşması'nı hatırla. İngiltere ve Fransa arasında imzalanan Sykes-Picot Antlaşması'na (6) aynı yıl Rusya'nın da duhul ettiğini hatırla. Antlaşma uyarınca, Bağdat ve Basra'nın İngiliz kontrolüne verilirken, petrol zengini Musul'un Fransız bölgesinde kalmasının (7) Kuzey Irak'ta günümüze kadar süren (ve dolayısıyla Kürtlere karşı tutumlarına yansıyan) İngiliz-Fransız rekabetinin özünü oluşturduğunu hatırla.

 

Birinci Dünya Savaşı hezimetinden sonra Almanların hisselerine İngilizlerin el koyduklarını, 1919 Paris Barış Konferansı'nın gizli Sykes-Picot antlaşmasını onayladığını, Irak'ın İngiliz mandası altına bu defa Cemiyet-i Akvam (8) şemsiyesi altında "emanet edildiğini" hatırla. Nisan 1920, Fransız-İngiliz San Remo Antlaşması'nı hatırla. San Remo'da bu defa da Fransızların Suriye üzerindeki manda "haklar"ının genişletildiğini hatırla. Yapılan bir ek-protokolle, Mezopotamya petrollerinden % 25 pay aldıklarını hatırla. Bu hissenin İngilizlerin el koydukları Alman Türk Petrol hisseleri olduğunu hatırla. San Remo Antlaşması'nda Türk Petrol'den Irak'a da % 20'lik bir hisse bırakılmasının kararlaştırıldığını, ancak üç yıl kadar sonra İngiltere'nin mandacı güç olarak Irak'ı bu hisseden feragat etmeye zorladığını, Irak'ın 1925'e kadar direnebildiğini, o yıl, Türk Petrol Şirketi'nin 75 yıl süreyle merkezi Londra olan bir İngiliz şirketi olmasını kabul etmek zorunda kaldığını hatırla. Irak'ın Türk Petrol hisselerinin iadesi için uluslararası tahkime başvurduğunu; ancak günümüze kadar bir cevap alamadığını hatırla.

 

İngilizlerin Amerikan sermayesini Mezopotamya'da istemediklerini, Amerikalı jeologlara bölgeye giriş izni vermediklerini, Amerikalıların paylaşıma ancak savaştan sonra (9) Başkan Wilson'un (10) Irak'ı İngiliz mandası yapan antlaşmayı "üçüncü ülke vatandaşlarına karşı ayırımcılık" yaptığı gerekçesiyle tanımayı reddetmekle tehdit etmesi üzerine, Türk Petrol'e aralarında Exxon'un da bulunduğu altı Amerikan petrol şirketinden oluşan bir konsorsiyumla hissedar olduklarını hatırla. Irak'ın feragat ettiği hisselerin gittiği Amerikan petrol konsorsiyumunun adının "Yakındoğu Kalkınma Şirketi" (11) olduğunu hatırla.

 

Petrol şirketlerinin arkasındaki isimler...

 

Türk Petrol'ün sondaj yaptığı Musul'un 1924 itibarıyla Türkiye'ye mi, Irak'a mı ait olduğunun saptanmamış olduğunu hatırla. Meselenin Lozan'da çözülmediğini, Türk tarafının plebisit önerisinin reddedildiğini, İngiliz Dışişleri Bakanı "Liberal Emperyalist" Sir Edward Grey'in "Türkiye'nin Kuveyt üzerindeki iddia ettiği haklar meşru ve fakat önemsizdir." çıkışını hatırla. İngiltere'nin "sorun"u Türkiye'nin itirazına rağmen, Türkiye'nin üyesi bile olmadığı, Cemiyet-i Akvam'a götürdüğünü, Cemiyet-i Akvam'ın genel sekreterinin de bir İngiliz, Sir Edward Grey'in nutuklarını kaleme alan özel "metin yazarı" Sir Eric Drummond (12) olduğunu hatırla. Cemiyet-i Akvam'ın beklenen kararı "aldığını," Türkiye-Irak sınırının Brüksel'de kotarıldığı için "Brüksel Hattı" olarak bilinen cetvel çizgisi olarak kabullenildiğini hatırla. Lozan'da, İngiliz delegasyonunun başkanı Lord Curzon'un (13) İsmet Paşa'nın gözlerinin içine bakarak, majestelerinin hükümetinin politikalarının petrolle "hiçbir biçimde" ilgisi olmadığını, Irak'ın hamisi olarak "Irak'ın çıkarlarını gözetmek sorumluluklarını" yerine getirdiklerini, kendisinin "hayatının hiçbir döneminde bir petrol patronu" ile görüşmediğini, ama hükümetinin "Türk Petrol isimli bir şirketin 1914'te Osmanlı İmparatorluğu'ndan aldığı imtiyazı" meşru kabul ettiğini, "Türk Petrol Şirketi'nin, Irak petrolleri üzerinde tekel oluşturmak gibi bir niyeti olmadığını" ve "Irak petrollerinin başlıca sahiplerinin Iraklılar" olacaklarını, gelişmelerden "Türkiye'nin de yararlanacağını" söylediğini hatırla.

 

Irak'ta, Kerkük'ün hemen kuzeyindeki Baba Gurgur'da 1927'de petrol bulunduğunda, siyasi ve ticari düzenlemelerin çoktan hazır beklediğini hatırla. 2150 milyon tonluk rezervi olduğu hesaplanan Kerkük petrollerinin Ortadoğu tarihinde Mescid-i Süleyman'dan sonra ikinci belirleyici olay olup Irak'ın ve Ortadoğu'nun kaderini şekillendirdiğini hatırla. Türk Petrol'ün 1928'de hissedarların kendi aralarında vardıkları "Kırmızı Çizgi Mutabakatı" ile devasa bir sermaye ile devasa bir alanda üretim yapan dev bir kartele (14) dönüştüğünü, bu kartelin zaman içinde OPEC'e model teşkil ettiğini, şirketinin adının bir yıl sonra Irak Petrol Şirketi olarak değiştirildiğini hatırla. Irak Petrol Şirketi'nin oyununu, Amerikalıların bozduklarını, Rockefeller ailesine ait Socal (15), Texas, Mobil petrol şirketlerinin ortaklaşa kurdukları Aramco'nun Suudi Arabistan'dan imtiyaz aldığını, Jersey ve Socony şirketlerinin de katılımları ve Washington'ın onayı ile Amerika'nın bölgeye çıkmamak üzere yerleştiğini hatırla.

 

Amerikan Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın Aramco'nun ortaklarından Chevron-Texaco petrol şirketinin yönetim kurulu üyesi, Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin Aramco'nun taşeronu Halliburton'un, baba Bush'un Aramco'nun finansörlerinden Carlyle Group'un yönetim kurulu başkanı olduklarını hatırla.

 

Öte yandan, 1921'de, El Hatun, Gertrude Bell'in (16) Mezopotamya'yı Musul, Bağdat ve Basra olmak üzere üç vilâyete böldüğünü, bu üç vilâyette mukim onlarca farklı dinî ve etnik unsurdan "Irak" olarak takdim edilen bir "ulus/devlet"in kotarıldığını hatırla. Aynı yıl, İngiliz işgali altındaki Kahire'de Churchill başkanlığında toplanan konferansta, Mekke Şerifi Hüseyin'in oğlu Faysal'ın, Irak kralı olarak atandığını hatırla. Faysal'ın ilk icraatının İngiltere ile manda antlaşmasını imzalamak olduğunu hatırla. Antlaşma uyarınca, Başbakan Abdülrahman el-Kaylani hükümetinin her bir bakanına İngiltere tarafından atanan bir İngiliz "danışman" tayin edildiğini, Iraklı bakanların İngiliz danışmanlarının onayı olmadan hiçbir icraat yapamadıklarını hatırla. İngilizlerin, hava üslerini Irak'a bu dönemde yerleştirdiklerini hatırla. Bütün bunların Irak Kurucu Meclisi'ne rağmen gerçekleştirildiğini hatırla.

 

Meclisin manda'ya direndiğini, tam bağımsızlık istediğini; antlaşmanın, İngilizlerin Irak'ı Cemiyet-i Akvam'a şikayet edecekleri tehditleri üzerine onaylanabildiğini hatırla. Meclisin, Gertrude Bell'in çizdiği ve Kuveyt'i bağımsız bir tüzellik olarak Irak dışında bıraktığı sınırları da, asla kabul etmediğini hatırla.

 

İngilizlerin tertipledikleri Irak meclisinin hemen tamamının Kral Faysal'ın babası Mekke Şerifi Hüseyin'in güvenilir adamlarından oluştuğunu; bakanlar kurulunun Şii bir eğitim bakanı ve Yahudi maliye bakanı dışında Sünni olduklarını hatırla. Buna karşın, 1920'li yılların başlarında "Irak" devletinin % 56'sının (17) Şii olduğunu hatırla.

 

Irak Şiilerinin tarihlerinin 945'te Bağdat'ı işgal etmiş olan Büveyhoğulları'na uzandığını, Büveyhoğulları'nın 1055'te Selçuklulara yenik düştüklerini, Osmanlıların 16. yüzyıldan itibaren bölgeyi ele geçirmelerinin Irak'ta Sünnilerin zaferi anlamına geldiğini, bu durumun Şii nüfusu olumsuz etkilediğini, Sünni ağırlıklı Osmanlı yönetiminden uzak kaldıklarını, Şii-Sünni iktidar mücadelelerinin körüklendiğini, Irak Şiilerinin kendilerini Şii İran'la ve Hindistan Şiileri ile özdeştirmelerine neden olduğunu hatırla. Kendilerini ne Osmanlı, ne de Iraklı gören, ancak dinî ve kabilesel kimlikleriyle tanımlayan Şiilerin, İngiliz işgalcilere daha da sert muhalefet ettiklerini, Necef'in merkez olduğu isyanların başını çektiklerini hatırla. İngilizleri ülkeyi doğrudan yönetme düşüncelerinden caydırdıklarını, işlerini, Mekke Şerifi Hüseyin'in Haşimi oğluna gördürmeye yönelttiklerini hatırla.

 

Batı'dan devşirilmiş milliyetçilik

 

"Acı dolu bir kalple söylüyorum ki hâlâ bir 'Irak halkı' bulunmamaktadır. Sadece vatansever fikirlerden yoksun, dinî geleneklere ve anlamsızlıklara boyanmış, hiçbir ortak bağ ile bağlanmamış, anarşiye yatkın, herhangi bir hükümete karşı ayaklanmaya daima hazır büyük bir insan kitlesi mevcuttur. Bu kitlelerden bir ulus oluşturmak istiyoruz. Koşullara bakılırsa, bunun için hayal edilmesi güç, yoğun bir çaba gerekmektedir." cümlelerinin Kral Faysal'a ait olduğunu hatırla. Faysal'dan Saddam Hüseyin'e kalan mirasın, böylesi bir toplumda Batı'dan devşirilmiş bir milliyetçilik, "Arap milliyetçiliği" olduğunu hatırla.

 

(1) "symbiotic" (2) "Turkish Petroleum Company" (3) ö. 1955, Lizbon (4) Oil in Iraq: The Byzantine Beginnings, Dr. Ferruh Demirmen, Global Policy Forum, 25 Nisan 2003 (5) First Lord of Admiralty, Churchill için bkz. dünkü ZAMAN yazısı (6) Kullandığı kelime "paramount"tu. (7) 16 Mayıs 1916 (8) Birleşmiş Milletler örgütünün halefi, 1919 Versailles Antlaşması'ndan sonra kurulan "Milletler Topluluğu" (9) 1924 (10) 1856-1924 (11) Near-East Development Company, NEDC (12) 1876-1951 (13) George Nathaniel Curzon, 1859-1925, 1. Kedleston Markisi, Hindistan Genel Valisi (14) Bağımsız üreticilerin kârlarını artırmak üzere fiyat ayarlaması, üretim kısıtlaması gibi konularda birlikte hareket ettikleri yapılanma. (15) South California Gas Company (16) ZAMAN dünkü yazı (17) İngilizlerin 1920'de yaptıkları bir sayıma göre

 

1920'de nüfusunun %56'sı Şii olan Iraklılar nezdinde, İngiliz mandasının Osmanlı hakimiyetinin yeni bir çeşitlemesinden ibaret olduğunu hatırla. Haşimi Faysal'ın Irak tahtına İngiliz subaylarının koruma ve refakatinde çıktığını, kötü şöhretli babasının(1) eski çevresi dışında pek az taraftar bulduğunu, cülüsünü izleyen isyanları bastırmanın İngiltere'ye "400 asker ve kırk milyon sterline mal olduğunu" hatırla.

 

 

 

 

 

Milliyetçi El Fatat örgütü üyesi Faysal'ın 1916 Şam Protokolü'nde(2) imzası olduğunu hatırla. Faysal'ın Sünni Arap milliyetçiliğini şekillendiren ve kışkırtan eğitim sisteminin, Iraklı Kürt ve Şii nüfusun büyük tepkisini çektiğini hatırla. Faysal'ın ordusunun başında, askeriyenin modernleşmesinde büyük emeği olan, Irak milliyetçisi ve İngiliz yanlısı Nuri Sait Paşa'nın olduğunu hatırla. Kürt ve Şiilerin kralın ordusunda görev almayı reddettiklerini hatırla. 1930'da İngilizlerin Başbakan atanan Nuri Sait Paşa'nın, Türk Harbiyesi mezunu olduğunu hatırla. Nuri Sait Paşa'nın 1930-1958 arası ondört kez başbakan yapıldığını, 1932'de İngiliz mandasını sona erdiren antlaşmanın müellifi olduğunu hatırla. Yeni antlaşmanın, Irak'ın kurtuluşu anlamına gelmediğini, İngiltere'nin Bağdat'taki Habbaniye, Basra'daki Şubeybe hava üslerini muhafaza ettikten başka, tüm liman, havaalanı ve demiryollarını izinsiz kullanma imtiyazını aldıklarını hatırla.

 

Başbakan Tony Blair'in 2005 Noel'inde ziyaretle "sürpriz" yaptığı İngiliz askerinin, Şubeybe hava üssünde konuşlanmış olduklarını hatırla: "Bakın, çocuklar...(3) her şeyden önce... burada yapmakta olduğunuz iş... ne kadar zor olursa olsun... sahici önemi haiz tek şey... bu ülkenin halkının istediği demokrasiye kavuşmasına yardım etmeye çalışmaktır. Bunu yapmanın tek yolu Irak güçlerinin, polisinin ve Irak ordusunun inşa edilebilmesi için gerekli güvenlik ortamını sağlayabilmektir...vs.vs." Blair'in söyleminin 77 yıllık söylem olduğunu hatırla.

 

Filistin toprakları nasıl parçalandı?

 

Irak'ta, ilk askeri darbenin 1936'da, Kral Faysal'ın ölümünden(4) üç yıl önce, 1890 Kerkük doğumlu, "Kürt Goering'i"(5) lâkaplı Albay Bekir Sıtkı(6) olduğunu hatırla. Albayın lâkabını 1933'te Musul'da ayaklanan Süryani kabilelerini olağandışı bir şiddetle(7) bastırdığı için kazandığını,(8) Faysal'ın oğlu Gazi tarafından general yapılarak, Irak Ordusu'nun başına getirildiğini hatırla. 1936'da Bekir Sıtkı'nın Hikmet Süleyman'ı başbakan atadığını hatırla. Hikmet Süleyman'ın 1913'te İstanbul'da öldürülen Sadrazam Mahmut Şevket Paşa'nın kardeşi, YÖK eski Başkanı Prof. İhsan Doğramacı'nın kayınpederi olduğunu hatırla. Cahit Kayra'nın(9) "38 Kuşağı" isimleri anılarında(10) eski bir Osmanlı subayı olan Bekir Sıtkı'nın Türk muhibi olduğunu 1937'de federasyon girişiminde bulunmak üzere Ankara'ya gelirken İngiliz ajanları tarafından öldürüldüğünü kaydettiğini hatırla.

 

1936 darbesinin bir açıklamasının da, İngilizlerden kurtulmak isteyen Irak milliyetçilerinin Almanlara yönelmeleri olduğunu hatırla. Mezopotamya petrollerinden uzak tutulan(11) Almanların, Ortadoğu'da yeniden boy gösterme fırsatını kaçırmadıklarını, 1937'den itibaren propaganda aygıtlarını işlettiklerini, Baldur von Schirach'ın(12) Bağdat'ı ziyaret ettiğini, Ortadoğu propaganda görevlisi "Alman Lawrence"ı lâkaplı Dr. Fritz Grobba'nın "Arapların Almanlara beslediği dostane duygular, her şeyden çok Arap çıkarlarından kaynaklanıyor bile olsa, Almanya'nın siyasi ve ekonomik işine yarayabilecek önemli bir unsurdur" beyanatını hatırla. "Altın Dörtlü" lâkaplı albaylar cuntasının aynı günlerde güçlendiğini hatırla: "Araplar için İngilizlerden daha cani bir canavar, Müslümanlar için ise daha öldürücü bir düşman yoktur... Üç yüz milyon Müslüman İngiliz boyunduruğu altında inlemeye devam etmektedir. Haçlıların kanlı 'Aslan Yüreklisi' de bir İngiliz'di, Kudüs'ü işgal ettikten sonra 'Haçlı Seferleri şimdi bitti' diyen Allenby de. Ülkelerin ve kıtaların konumlarına biraz dikkat ederseniz, Britanya'nın savaşlarının stratejik önemlerini anlarsınız, İngiliz İmparatorluğu'nun sonu gelmeden Arapların bir geleceklerinin olmadığını görürsünüz"(13) İngiliz-Fransız işbirliği ve itidal tavsiye eden güçlü başbakanın direncine, İngilizlerin bölgedeki devasa askeri güçlerine, 1930 İngiliz-Irak Antlaşması'nın varlığına, bin beş yüz kilometre uzaktaki Hitler'in Avrupa'yla uğraşıyor olmasına rağmen, Altın Dörtlü'nün 1940'ta Nuri Sait'i devirdiklerini, İngiliz düşmanı Raşid Ali el-Geylani'yi "Savunma Hükümeti Başkanı" ilân ettiklerini, İngilizlerin Basra'ya asker çıkararak karşılık verdiklerini hatırla. İzleyen Habbaniye Muharebesi'nde Irak kuvvetlerinin üsten havalanan uçakların bombardımanına ancak birkaç gün dayanabildiklerini, Almanya'dan istenen yardımın İkinci Dünya Savaşı'nı Irak'a taşıdığını hatırla. Musul semalarında ilk kez beliren Alman uçaklarına karşın, İngiliz askerlerinin Bağdat ve Basra'yı birkaç ay içinde bir kez daha işgal ettiklerini,(14) İngiliz yanlısı yeni hükümetin Almanya'ya savaş ilân ettiğini hatırla. Birkaç yıl sonra, 1948'de, Birleşmiş Milletler'in, İngiliz mandası altındaki Filistin'in topraklarını, İsrail ve Filistin olmak üzere böldüğünü hatırla.

 

Irak'ın Baas'ını nasıl bilirsiniz...?

 

Filistin topraklarının bölünmesini Arapların tarihlerinde görülmedik bir dayanışmayla ayaklanarak karşıladıklarını hatırla. Irak'ın, Mısır, Suriye, Ürdün ve Lübnan'la birlikte katıldığı Arap-İsrail Savaşı'nda feci bir hezimete uğradığını hatırla. Arapları derinden sarsan bu utancın sonuçlarından birisinin Mısır'da yeşeren Özgür Subaylar hareketi olduğunu hatırla. Arap milliyetçisi Albay Cemal Abdül Nasır'ın(15) Özgür Subaylar'ın başına geçerek, Osmanlı asıllı müptezel Kral Faruk'u devirdiğini (1952) hatırla. Özgür Subaylar hareketinin Arap dünyasının hemen tüm devletlerine sirayet ettiğini, Irak'ta tümgeneral Abdülkerim Kasım başkanlığındaki fraksiyonunun yönetimi eline alarak cumhuriyet ilan ettiğini, Kral İkinci Faysal'ın, amcası ve vasisi Abdüllillah'ın, Nuri Sait Paşa'nın 1958'de sokaklarda öldürüldüklerini hatırla. Irak Cumhuriyeti'nin ilk cumhurbaşkanı olan Kasım'ın(16), iktidarda beş yıl kalabildiğini, 1963'te yaşanan Abdülselam Arif darbesinde idam edildiğini hatırla. General Abdülselam Arif'in 1966'da şaibeli bir helikopter kazasında öldüğünü hatırla. Yerine geçen kardeşi Abdurrahman Arif'in iki yıl sonra 1968'de yine bir darbeyle devrildiğini hatırla. Arif kardeşleri iktidara götüren darbenin liderlerinden Ahmet Hasan El Bekir'in 1968'de aldığı koltuğun 1979'da pek şaibeli "sağlık nedenleri" ile bıraktırıldığını hatırla. El Bekir'den sonra gelen Cumhurbaşkanı'nın, Saddam Hüseyin olduğunu hatırla. 1921'den itibaren Irak'ta hiçbir ulusal liderin eceliyle ölmediğini hatırla. Saddam Hüseyin Kazmi'nin yaşamının ülkesinin makûs kaderiyle birebir örtüştüğünü hatırla.

 

"Sünni üçgen" olarak bilinen bölgeye dahil Tikrit'in, El-Evca köyünde çobanlıkla geçinen bir ailenin 1937 doğumlu yetim çocuğu olduğunu hatırla. 20 yaşında Baas'a katıldığını,(17) adının ilk kez 1958 darbesinde duyulduğunu, 1959'da, Kasım'a düzenlenen, arkasında Amerika'nın olduğu tartışmasız, ve fakat başarısız, suikast teşebbüsünde yer aldığını, birkaç kez hapse girdiğini, yaralandığını hatırla. "Diriliş" ya da Rönesans anlamına gelen Baas'ın, Arap İsrail Savaşı utancının doğurduğu Özgür Subaylar hareketinin sivil çeşitlemesi olduğunu, Suriye'den başlayarak Irak'a ve diğer Arap ülkelerine yayıldığını, üniversite ve lise öğrencileri, aydınlar, meslek sahibi Arap kentlileri tarafından desteklendiğini hatırla. Baas'ın amacının kurucularından Suriyeli siyasal bilimci Zeki El Arsuzi'nin ifadesiyle "Arapların incinmiş gururlarını onarmak;" ideolojisinin "sosyalizme yatkın, laik, pan-Arap milliyetçiliği;" hedefinin, "birleşmiş, demokratik sosyalist Arap ulusu" kurmak; şiarının, emperyalizme karşı "birlik," yabancı tahakkümden "özgürlük," Marksist değil, Araplara özgü bir "sosyalizm" olduğunun vurgulanarak açıklandığını, 2003'te ABD ve müttefiklerinin sökmekte zorladıklarını itiraf ettikleri hücre esasına göre örgütlendiğini hatırla. 1968'de Irak'ın ilk Baasçı cumhurbaşkanı olan el Bekir'in parti programında önceliğin "Irak'ı güçlü ve birlik içinde bir ülke" yapmak; "devrim öncesinin muzır değer yargı ve uygulamalarından" kurtarmak, "sömürüye, sosyal adaletsizliğe, bağnaz sadakatlara, vurdumduymazlığa karşı yurttaşlık ruhunun yerleşmesine çalışmaya" verildiğini açıkladığını; resmi söylemlerin, yurtseverlik, ulusal sadakat, kollektivism, katılım, fedakârlık, çalışma sevgisi ve sosyal sorumluluk" üzerinde yoğunlaştığını hatırla. 1963'te Baas'ın Başkan Vekili olan Saddam'ın, 1979'da genel sekreter, cumhurbaşkanı ve tek adam olarak ortaya çıktığını hatırla.

 

Saddam'a kimyasal silahları ABD temin etti

 

Saddam'ın Baas'ın genel sekreteri, Irak'ın cumhurbaşkanı olarak ortaya çıktığı 1979'da, İran'da Humeyni'nin iktidara geldiğini, ABD bölgedeki en önemli müttefikini kaybederken, Sovyet ordusunun da Afganistan'a girdiğini hatırla. '80'li yıllarda, Irak'ın ABD'nin bölgedeki başlıca müttefiki olduğunu, Reagan yönetiminin bir parti toplantısında olası muhaliflerini parmağıyla gösterip, oracıkta idam ettirecek kadar acımasız olabilen Saddam'ı hoş görmekle kalmayıp, askeri ve mali yardıma boğduğunu hatırla. Ronald Reagan ve George Bush'un başkanlıklarında ABD'nin Saddam Hüseyin'e nükleer, kimyasal ve biyolojik silâh teknolojisi sattığının, '90'larda bölgede görevli BM müfettişleri tarafından tespit edildiğini, müfettişlerin Amerikan Senatosu'nun Amerika'nın denizaşırı ülkelere yaptığı ihracatı denetlemekle görevli komisyonuna Irak'ta "Amerikan Ticaret Bakanlığı tarafından düzenlenen ve Irak'ın kimyasal ve nükleer silâh yapımını ilerletmek için kullanılan lisans ve çok sayıda Amerikan yapımı malzeme bulduklarını" haber verdiklerini, böylece 1992'de harekete geçen komisyonun Reagan yönetiminin Mayıs 1986'dan itibaren Irak'a "17 seferde 80 parça biyomaterial" gönderdiğini saptadığını hatırla.(18) Komisyon başkanı Don Riegle'ın "Hükümetimiz... Irak'a farklı zamanlarda çift-amaçlı/ kimyasal ve nükleer silâh yapımında da/ kullanılabilecek nitelikte 771 teknoloji lisansı satımını onaylamıştır." şeklindeki itirafının buzdağının sadece tepesi olduğunu hatırla. Buna karşın, Irak'ı biyolojik, kimyasal veya nükleer silâhlar bulmak üzere didik didik arayan, "CIA silâh avcısı" Charles A. Duelfer'in iki yıl sonra eve eli boş döndüğünü hatırla. Yanına yardımcısı Cheney ve üst düzey yetkililerini alarak, Mart 2003 Amerikan işgalinin nedeninin "Irak'ın kimyasal ve biyolojik silâhlara sahip olması, nükleer silâh programını yeniden yürürlüğe koyması ve bu silâhların El Kaide aracılığıyla ABD'ye karşı kullanılabileceği" endişesi olduğunu ilân eden Başkan Bush'un "düş kırıklığına uğradığını" ifade ettiğini, ancak, "belki de silâhlar savaştan önce Irak dışına kaçırılmıştır" kaytarmasını hatırla.

 

Irak cumhurbaşkanının uluslararası bir mahkemede de yargılanabilecekken, Amerikan yetkililerinin gözetiminde ve Amerikan askerleriyle kuşatılmış olduğu halde, derme çatma bir mahkemede yargılanmış ve asılmış olmasının, ABD'nin Saddam'ın günahlarındaki payını örtbas ettiği şeklinde yorumlandığını hatırla. Mart 2003 Amerikan-İngiliz saldırısının adının "Decapitation" yani "Başkopartma" operasyonu olmuş olmasının, sonun baştan belli olduğunu gösterdiğini hatırla.

 

Son olarak, "Bağdat Yurttaşları Topluluğu" isimli bir grubun, Ürdün'ün başkenti Amman'daki Baas Partisi'nin idamı müteakip düzenlediği taziye töreninde dağıtılan duyurusunda, Saddam Hüseyin'in yerine, Amerika'nın başına 10 milyon dolar koyarak aradığı eski yardımcısı, İzzet İbrahim El Duri'nin "devlet başkanı" olarak atandığını, yeni başkanın, ABD, İngiltere ve İran'ın işgaline karşı direnişin başkomutanı olduğunu bildirdiğini unutma. Unutma, benim Ortadoğulu belleğim, unutma ki, bölgenin bitmez tükenmez çilesi, Hüseyin Saddam'ın özeline indirgenip, sulandırılmasın.

 

(1) İstanbul doğumlu Mekke Emiri Şerif Hüseyin, (2) Mısır Valisi Sir Henry McMohan'ın hazırladığı, Mersin, İskenderun, Şam, Homs, Hama ve Halep'te Osmanlılara karşı ayaklanmalar örgütlenmesini öngören , (3) "Look, guys..." 22 Aralık 2005 "10 Downing Street" bülteni, "Speech at Sahiba Logistics Base in Iraq", (4) İsviçre'de basit bir apandisit ameliyatından sonra; İngilizlerin dahli olduğu söylenir, (5) İngiliz Guardian gazetesi yazarı Jan Morris, (6) 1937'de Musul'da öldürüldü, (7) 3000 kişinin öldürüldüğü söylenir, (8) Kral Faysal, "Acı dolu bir kalple söylüyorum ki hâlâ bir 'Irak halkı' bulunmamaktadır..." diye başlayan cümlelerini bu kıyım üzerine söylemiştir. Bakınız, dünkü ZAMAN, (9) 1974 CHP-MSP Hükümeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı, (10) İş Bankası Yayınları, (11) Bakınız, ZAMAN dünkü yazı, (12) Hitler'in Nuremberg'de yirmi yıla mahkûm edilen gençlik örgütü başkanı, (13) Albay Selahattin es-Sabah; diğerleri Kamil Şabib, Mahmut Salman, Fehmi Sait'ti., (14) 1943, (15) 1907-1974 , (16) 1914-63, (17) 1957, (18) The Sunday Herald gazetesi, Glasgow, İskoçya, 14 Haziran 2004.

SON EKLENENLER

Üye Girişi