Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Hakan Turgut ile birlikte Harvard Üniversitesi'nin sosyal tesislerinden faydalanmaya karar verdik. Amacımız nehir kanosu kullanmaktı.

Tesislere gittiğimizde, nehir kanosu kullanmak için öncelikle bir yüzme testinden geçmemiz gerektiğini söylediler. Hakan, Türkiye'deki lisanslarımızı çıkartıp gösterdi ama belgelere bakmadılar bile.

Biz de "tamam" diyerek, yüzme testinin yapılacağı Harvard Üniversitesi'nin havuzuna gittik. Bize yüzme sınavını bir cankurtaran yaptıracaktı. Biz birkaç kulaç atacağımızı düşünürken, cankurtaran tam olimpik bir havuzda 4 tur yüzmemiz gerektiğini söyledi. Havuza atladık. Bir uçtan öbür uca yüzüp duruyorduk; duruyorduk deyince gerçekten duruyorduk. Havuzun başına gelince çok değil, soluklanmak için 15-20 saniye duruyorduk. Neyse, soluk soluğa 4 turu tamamladık. Sonunda yüzme biliyor belgemizi alacağımızı zannederken, cankurtaran "4 tur durmadan yüzmeliydiniz." dedi. Nehre düşersek ve üstümüze hızla bir deniz taşıtı gelirse hiç durmadan hızla kaçabilmeliydik. 'Yüzme' bilmenin Harvard Üniversitesi'ndeki tanımını öğrenmiş olduk. Harvard'da laflara, belgelere değil, 'eyleme-action'a bakıyorlardı. Türkiye'de bir devlet üniversitesinin havuzunu kullanmak istediğimde beni bir deri hastalıkları testine gönderdiler. Kimse bana yüzme bilip bilmediğimi sormamıştı.

Nehirde kano yapmaya kararlıydık. Bu sefer, Melih Ecertaş ve Hakan Turgut ile Charles Nehri'nde başka bir kano kulübüne gittik. Kayıt yaptırıp kanoyu alacaktık ki, elimize bir sayfa bir metin verdiler. Metinde 'Nehirde nasıl kano kullanılır?', 'Deniz taşıtlarının geçiş üstünlükleri nelerdir?', 'Kıyıya ne kadar mesafeden gidilir?' gibi konularda açıklamalar vardı. 'Hadi artık kanoya binelim.' diyorduk ki, bu sefer de üçümüze birer test verdiler; az önce okuduğumuz metinden test olacaktık. Metni anladık mı, anlamadık mı? Testi bitirdik. Testi hemen bir dakika içinde okudular; neyse bu sefer tam puan alıp testi geçtik. Yine 'Hiç kano kullandınız mı, nehir trafiği kurallarını biliyor musunuz?' filan konuşması hiç olmadan 'action-eylem' istemişlerdi. Kürekleri elimize verdiler, kanolara bindik. Türkiye'de de kano kiralayacağınız zaman sadece 'Ölürsem vallahi billahi ben sorumluyum.' diye bir belge imzalıyorsunuz o kadar.

İngilizce makale yazmak üzere, bir yazı yazma kursuna katılıyoruz. İngilizceye hakimiyeti konusunda bizi hayran bırakan, İngilizce bilgisi şaşırtıcı bir şekilde Amerikalıları çoktan aşmış Rus bir hocamız var. Sınıf kalabalık değil, beş-altı kişiyiz. Bize hiçbir şey anlatmadan noktalama işaretleri konulmamış İngilizce bir metin verdi. Hakan Turgut, Marmara Üniversitesi İngilizce İşletme bölümü mezunu, ben New York Üniversitesi'nde girişimcilik ve işletme yönetimi okudum. Harvard Üniversitesi'nde liderlik eğitimi alıyoruz. Bütün bu referanslar, bizim İngilizce noktalama işaretleri konusunu hemen geçmemiz gerektiğini gösteriyorsa da bu testteki soruların ancak yüzde 75'ini doğru yapabildik. Hocamız bize 'Noktalama işaretlerini biliyor musunuz?' filan diye sormadı. 'Action-eylem' istedi. Ondan sonra da noktalama işaretlerinin nasıl kullanılacağını anlattı. Tahtaya e-posta adresini yazdı ve her gün buraya yazı göndermemizi söyledi. Her gün yazılarımızı en ince ayrıntısına kadar düzelterek sınıfa getiriyor. Özetle söylersek 'action-eylem' istedi, 'action-eylem' ile cevapladı.

Sanırım kişisel yaşamlarımız için de en çok ihtiyaç duyduğumuz şey hayaller, tartışmalar ya da sözler değil, eylemler. Eylemler hem bireylerin hem de ülkelerin geleceğini değiştiriyor

MELİH ARAT

11 Temmuz 2010, ZAMAN

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi