Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Çocukken benim hiç bisikletim olmadı biliyor musunuz?

Oysa her çocuk gibi ben de ne kadar çok istiyordum bir bisikletim olmasını.

Öyle parlak renkleri olmasın, varsın paslı olsun ama yürüsün.

İki teker üzerinde cambazlıklar yapmama izin versin yeterdi.

İnanıyorum ki, zengin olsun fakir olsun herkesin hayatında bir bisiklet hikayesi vardır.

Ortaokul birinci sınıftaydım. İçime bir bisiklet sevdası düştü.

Mutlaka bir bisikletim olmalıydı.

Öyle bisiklete binecek özel alanlarımız da yoktu. Mahalle arasında, orada burada sürecektim. Bozulunca ters çevirip, tekerleri havaya getirip tamir etmek için uğraşacaktım. Orasını burasını karıştıracaktım.

Bisiklet sevdası yüzünden bir karar aldım.

Madem babam bisiklet almıyordu ben de harçlıklarımı biriktirip bisikletin parçalarını tek tek satın alacak, sonra onları birleştirip bisiklet sahibi olacaktım.

Kararımı uygulamaya koydum. Biriktirdiğim para belli bir miktara ulaşınca bisikletin parçalarını teker teker almaya başladım.

Bu bile sevinmem için yeterli oluyordu.

Tam bir bisikletim yoktu ama parçaları yavaş yavaş tamamlanıyordu.

Ama bu arada ben de çocukluk çağından çıkıyordum.

Ortaokul bitti, lise bitti, bisikletin parçalarını tamamlayıp da ortaya tam bir bisiklet çıkarmam mümkün olmadı.

Galiba lise son yıllarımdı. Babam bana almadığı bisikleti en küçük kardeşimiz Faruk'a almıştı. Onun adına çok sevindiğimi söyleyebilirim. Ama asıl sevincim arada bir ben de binerim diye düşünmemden kaynaklanıyordu.

Bisiklet küçüktü. Faruk'un binebileceği kadar bir şeydi.

Sanıyorum bisikletin satın alınmasından iki gün sonraydı. Biraderimden izin istedim bir kere de ben bineyim dedim.

İzin verdi. Verdi vermesine de ben bisiklete ağır gelmiştim. Birkaç metre gittikten sonra bisikletin tekerleri ağırlığıma dayanamayıp yamuldu.

Benim bisiklet sevdam kardeşimin bisikletinin bozulmasına yol açmıştı.

Bu arada bisikletin parçaları tamamlanmaya devam ediyordu.

Her bir parçasını alıp bisikleti bütünüyle kurma zamanı geldiğinde ben üniversiteyi kazanmış ve İzmir'e gitmek zorunda kalmıştım.

Büyümüştüm yani, bir bisikletim bile olmadan.

Ve tabii artık bisikletin parçalarını bir araya getirip bisiklet sahibi olma düşüncesi de benden uzaklaşmaya başlamıştı.

Üniversiteliydim artık.

Yeni sevdalarım, yeni amaçlarım vardı.

Yeni dostlarla tanıştım, yeni bir yol açtım kendime.

Bisiklet parçaları ne oldu diye merak edenler için söyleyeyim, bulundukları yerde paslandılar. Sonra da çöpe gittiler.

Yıllar geçti, bugünlere, bu yaşa geldim, bu hikâyeyi bu pazar sizlerle paylaşma ihtiyacı hissettim.

Şimdi çocuklarımın hepsinin kendilerine ait bisikletleri var şükürler olsun.

Geçenlerde bisiklet sevdası hikâyemi anlattığım sevgili bir dostum bana "O da bir şey mi, ben ilk muzumu lise son sınıfta yedim" dedi.

Bir tuhaf oldum!

Nuh GÖNÜLTAŞ – BUGÜN

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi