Bu da nereden çıktı, demeyin lütfen, takıldı aklıma işte. Sizin aklınıza böyle şeyler takılmaz mı hiç?
Doğum ve ölüm, insan hayatının en önemli hadiseleridir; biri başlangıç, diğeri son. Her kültür, bu iki büyük hadise karşısında farklı tavırlar geliştirmiştir. Bunun son derece heyecan verici bir araştırma konusu olduğunu belirtmekle yetinerek Türkçede "ölüm" kavramını ifade eden kelime ve deyimlerden kısaca söz etmek istiyorum.
Müslüman için "ölüm" bir son değildir, dünya değiştirmektir ve gidilen dünyada sonsuza kadar var olmaktır. Bu düşünce en veciz ifadesini Yunus'un "Ölümden ne korkarsın korkma ebedi varsın." söyleyişinde bulur. Ölen yok olmaz, asıl "yurd"una kavuşur. Mevlânâ bunun için ölümü vuslat olarak görmüştür. Vuslat, ölüm söz konusu olduğunda, gerçek sevgiliye, yani Allah'a kavuşma mânâsına gelir. Mistikler için ölüm, vuslat kelimesinin bu anlamı göz önüne alındığında şeb—i arus (düğün gecesi)'tur.
Eskiler, mümkün olduğunca öldü dememeye çalışırlardı; çünkü ölüm, bütün fani varlıkların kaçınılmaz sonudur. Yunus'un "Ölen hayvan imiş âşıklar ölmez" mısraında bu anlayış dile getirilir. Hâlbuki insana ebedî hayat vaad edilmiştir. Kesin yok oluşu ifade eden ölmek yerine, mesela vefat etti demek, daha insanidir. Ölüm insan için son olmadığına göre, ölen biri için göçtü veya bu anlama gelen kelime ve deyimler de kullanılırdı: İrtihal etti, kûs—ı rahil çaldı (göç davulu çaldı), dünyaya veda etti vb.
Ölen Müslüman'ın iyi insan olduğuna, en azından işlediği günahların cezasını çektikten sonra cennete kavuşacağına inanılır. Zira Allah gaffârü'z—zünûb ve erhame'rrahimin'dir. Bu bakımdan ölen bir kişi için rahmete erdi, rahmet—i rahmana kavuştu, rahmetli oldu da denebilir. Bu anlayışın bir neticesi olmak üzere öteki dünyaya göçmüş Müslümanlardan merhum veya rahmetli, gayrimüslimlerden ise müteveffa diye söz edilir.
Biri dünya, diğeri ahiret olmak üzere, iki ayrı âlem bulunduğuna göre, ölmek, bu geçici dünyadan ayrılmak demekti: Dünya değiştirdi, dünyaya veda etti, aramızdan ayrıldı, hayata gözlerini yumdu. Ölen Müslüman'ın cennete gitmesini temenni babında cennet—mekân oldu tabiri de kullanılır. İslam'dan önce de Türkler ölenlerin uçmaka, yani cennete gittiklerine inandıkları için öldü anlamına uça—bardı derlermiş.
Bu dünya geçici, öteki dünya hayatı ise sonsuzdu, yani beka âlemiydi. Bunun için ölen dâr—ı bekaya intikal yahut irtihal—i dâr—ı beka eylerdi.
Argo sözlüğümüzde de "öldü" anlamına gelen çok sayıda kelime ve deyim vardır. Bunlardan birkaçını affınıza sığınarak hatırlatmak istiyorum: Mürd oldu, geberdi, tahtalıköyü boyladı, nalları dikti, eşşek cennetini boyladı, cızlamı çekti vb. Allah hiç kimsenin ardından bu deyimlerden birini ve meçhul bir şairin ünlü Halet Efendi için yazdığı şu beyti söyletmesin:
Ne kendi etti rahat ne kimseye verdi huzur
Yıkıldı gitti cihandan dayansın ehl—i kubur