Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

 

     Bu da nereden çıktı, demeyin lütfen, takıldı aklıma işte. Sizin aklınıza böyle şeyler takıl­maz mı hiç?

Doğum ve ölüm, insan hayatının en önemli hadiseleridir; biri başlangıç, diğeri son. Her kültür, bu iki büyük hadise karşısında farklı tavırlar geliştirmiştir. Bunun son derece heyecan verici bir araştırma konusu olduğunu belirtmekle yetinerek Türkçede "ölüm" kavramını ifade eden kelime ve deyimlerden kısaca söz etmek istiyorum.          

Müslüman için "ölüm" bir son değildir, dün­ya değiştirmektir ve gidilen dünyada sonsuza kadar var olmaktır. Bu düşünce en veciz ifadesini Yunus'un "Ölümden ne korkarsın korkma ebedi varsın." söyleyişinde bulur. Ölen yok ol­maz, asıl "yurd"una kavuşur. Mevlânâ bunun için ölümü vuslat olarak görmüştür. Vuslat, ölüm söz konusu olduğunda, gerçek sevgiliye, yani Al­lah'a kavuşma mânâsına gelir. Mistikler için ölüm, vuslat kelimesinin bu anlamı göz önüne alındığında şeb—i arus (düğün gecesi)'tur.

Eskiler, mümkün olduğunca öldü dememeye çalışırlardı; çünkü ölüm, bütün fani varlıkların ka­çınılmaz sonudur. Yunus'un "Ölen hayvan imiş âşıklar ölmez" mısraında bu anlayış dile getirilir. Hâlbuki insana ebedî hayat vaad edil­miştir. Kesin yok oluşu ifade eden ölmek yerine, mesela vefat etti demek, daha insanidir. Ölüm insan için son olmadığına göre, ölen biri için göç­tü veya bu anlama gelen kelime ve deyimler de kullanılırdı: İrtihal etti, kûs—ı rahil çaldı (göç davulu çaldı), dünyaya veda etti vb.

Ölen Müslüman'ın iyi insan olduğuna, en azından işlediği günahların cezasını çektikten son­ra cennete kavuşacağına inanılır. Zira Allah gaffârü'z—zünûb ve erhame'rrahimin'dir. Bu bakımdan ölen bir kişi için rahmete erdi, rah­met—i rahmana kavuştu, rahmetli oldu da de­nebilir. Bu anlayışın bir neticesi olmak üzere öte­ki dünyaya göçmüş Müslümanlardan merhum veya rahmetli, gayrimüslimlerden ise müteveffa diye söz edilir.

Biri dünya, diğeri ahiret olmak üzere, iki ayrı âlem bulunduğuna göre, ölmek, bu geçici dün­yadan ayrılmak demekti: Dünya değiştirdi, dünyaya veda etti, aramızdan ayrıldı, hayata gözlerini yumdu. Ölen Müslüman'ın cennete gitmesini temenni babında cennet—mekân oldu tabiri de kullanılır. İslam'dan önce de Türkler ölenlerin uçmaka, yani cennete gittiklerine inan­dıkları için öldü anlamına uça—bardı derlermiş.

 

Bu dünya geçici, öteki dünya hayatı ise son­suzdu, yani beka âlemiydi. Bunun için ölen dâr—ı bekaya intikal yahut irtihal—i dâr—ı beka eylerdi.

Argo sözlüğümüzde de "öldü" anlamına ge­len çok sayıda kelime ve deyim vardır. Bunlar­dan birkaçını affınıza sığınarak hatırlatmak istiyo­rum: Mürd oldu, geberdi, tahtalıköyü boyladı, nalları dikti, eşşek cennetini boyladı, cızlamı çekti vb. Allah hiç kimsenin ardından bu deyim­lerden birini ve meçhul bir şairin ünlü Halet Efendi için yazdığı şu beyti söyletmesin:

Ne kendi etti rahat ne kimseye verdi huzur

Yıkıldı gitti cihandan dayansın ehl—i kubur

SON EKLENENLER

Üye Girişi