Arap dili ve Fars dilinin önemini ifade etmek için söylenmiş Farsça bir ibare var:
Zeban, zeban-ı Arab est.
Zeban-ı Fârisî şeker est
Dil, Arap dilidir. Fars dili ise şeker dildin Yani, hakiki dil, Arap dilidir; Fars dili ise söylenişi ve okunuşuyla kulağa hoş gelen şeker gibi tatlı bir dildir mânâsında söylenmiştin Peki bu durumda Türk dili için ne söylenebilir?
Yukarıdaki ibareye, şöyle bir Farsça ilave yapmak mümkündür:
Zebân-ı Türkî sengin ü rengin est
Böyle bir ibare, aslında Türkçenin kıymeti adına bir fazlalık değil, aksine Türkçeye lâyık olduğu seviyeyi teslim etme demektir.
İbare Farsça olduğa için, ilaveyi de Farsça söylemiş oldum. Türkçeye çevirdiğimiz zaman karşımıza ne çıkıyor?
Türk dili zengin, hareketli ve renkli bir dildir.
Türkoloji terbiyesi almış insanları bir tarafa koyalım, genel dil bilimi (genel lengüistik) ile uğraşan insanların bile çok rahat fark edebildikleri bir konu vardır ki, o da; Türk dilinin zengin, hareketli ve renkli bir dil olmasıdır. O halde benim burada yaptığım, bilinen bir gerçeğin sadece Farsça söylenmesinden ibarettir.
Türkçenin çok eskilere dayanan bir geçmişi var. Orhun Abidelerindeki dili dil bilimi açısından (morfolojik, fonetik, sentaks ve semantik) kritiğe tabi tuttuğumuz zaman çok rahat görüyoruz ki, Türkçe köklü bir geçmişe sahip. Orhun Abideleri'ndeki dil o kadar işlenmişse eğer, bu dilin geçmişi karanlık çağlara dayanıyor demekti tahminlerle on beş asırdan bu yana işlene gelen bir dildir. Başlangıcı ise Milat'tan önceki asırlara dayanmaktadır, Bu yönüyle Türkçenin uzun bir geçmişi var. Dil, ne kadar uzun bir geçmişe sahipse ve ne kadar uzun süre işlenmişse o nispette zenginleşir.
Öyleyse Türkçe zengin bir dildir. Türkçenin hareketli bir dil olmasının sebebi ise, Türk milletinin ordu-millet olması, at sırtında göçebe ve hareketli bir hayat yaşamasından kaynaklanmaktadır.
Türkçe renkli bir dildir. Renkli bir dil sözünden ne anlıyoruz? Zaman zaman kendi aramızda konuşurken, 'Türkçe ne kadar elastiki bir dil, ne tarafa çekersen o tarafa gidiyor" sözü, renkli dil sözünün daha zevksiz ve avamca söylenmiş şeklinden ibarettir. Aslında söylenmek istenen “Türkçe ne kadar renkli bir dil" sözüdür.
Bir kelimenin bir dilde değişik anlamlarda kullanılması demek, o dilin, o kelimeye değişik anlamlar yüklemesi demektir. Bu ise dilin gücü ve büyüklüğü anlamına gelir.
Kelimelere, zaman içerisinde değişik anlamları yükleme bakımından Türk dili müstesna bir dildir. Bu durumu, bir iki kelimede değil, onlarca hatta yüzlerce kelimede görmek ve göstermek mümkündür.
İsterseniz makalenin başlığında geçen sürmeli kelimesini ele alalım.
Sürmek basit şekliyle Türkçe bir fiildir. Sürme, sürgün, sürü, süre, sürekli gibi kelimeler ise bu fiil kökünden türemiş isimlerdir.
Sürmek kelimesi, başlangıçta fiil ve isim olarak iki değişik şekilde kullanılmasına rağmen acaba bugün kaç değişik şekilde kullanılıyor?
İlk anda hatırlayabildiklerimizi cümle i de kullanmaya çalışalım:
Düşmanın üzerine at sürmeli.
Arabayı sahil yolunda sürmeli.
Tarlayı bir an önce sürmeli.
Sıcak ekmeğe tereyağı sürmeli.
Boşuna uğraşma kapılar sürmeli.
Kaşları kara, gözleri sürmeli.
Çoban koyunları dağa sürmeli.
Bugünkü görüşme kısa sürmeli.
Vatan haini olanları Sibirya'ya sürmeli.
Fırına çokça ekmek sürmeli.
Orduyu bir an önce cepheye sürmeli.
Kurtulduğuna şükredip elini yüzüne sürmeli.
Topun ağzına, beklemeden mermi sürmeli
Yukarıdaki kullanımların hepsi, temelde tek kelimeye dayanmaktadır: Sürmek...
Bir kelimenin kadar değişik sahada, bu kadar değişik anları yüklenmesi, bir iki yılda gerçekleşebilecek bir olay değildir. Belki bu iş için asırlar gerekir.
Türkçe, zaman içeri de işlene işlene öyle bir kıvam almıştır ki, Nedir büyüleyici ses ve kelime oyunları içerisinde nezaket bile haddeden geçirilmiştir, Bu, işlenmiş olan saf altını, bir kere daha işleme tâbi tutma demektir. İstanbul ağzı, yılı: işlenmiş olan Türkçe tekrar tekrar potasında eritmiş ve ona zamla alınabilecek en güzel şekli vermiştir.
Düşünün hatırladığınız bir kelime, tıpkı bilgisayar ekranından dökülüyor gibi sizin hafızanızda anında değişik çağrışımlar yaptıracak ve siz kendinizi bir kelime cümbüşü içerisinde bulacaksınız... Bu her dilde görülebilen bir özellik değildir.
Türkçenin İslâm kültürüyle eriştiği noktada elde ettiği bir bereket de vardır ki, çok dile nasip olmuştur. Onun için Türkçe, Zengin, renkli ve hareketli olmasının yanı sıra bereketli bir dildir de...
Şeref Yılmaz