Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

PTT DERGİSİ ve DİLİMİZ - NEVZAT BAYHAN

Karamanoğlu Mehmet Bey yayınladığı fermanında "Bugünden sonra, divanda, dergahta, bargahta, mecliste, meydanda Türkçeden başka dil konuşulmaya." diye buyurmuştu uzun yıllar önce. Türkiye Cumhuriyeti de Türk Dil Kurumu'nu kurarak dilimizi geliştirme güzelleştirmeyi amaçlamıştı. Ancak günümüzdeki etkisini anlamak için sadece Nişantaşı'na gelmek kafi gelecektir. Her mekanda karşımıza çıkan adeta dilimizle alay geçen bu ithal kelimeler neredeyse ülkemizi yabancı bir ülke görünümüne büründürmüş.
 
Posta Telgraf Teşkilatı Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan derginin Nisan 2000 sayısı kanayan bu yaraya bir şiirle atıfta bulunmuş. Türkçemizin bugünkü halini özetleyen şiir şöyle:
 
Nutkum tutuldu, şaşırdım merak ettim, Dolandığınız yerlerdeki Türkçe olmayan isimlere, / Gördüklerine, duyduklarına üzüleniniz var mı?
 
Tanıtımın demo, sunucun spiker, / Gösteri adamının showmen, radyo sunucusunun discjokey, / Hanım ağanın, firstlady olduğuna şaşıranınız var mı?
 
Dükkanın store, bakkalın market, torbasının poşet, / Mağazanın süper, hiper, gros market, / Ucuzluğun, damping olduğuna kananınız var mı?
 
İlan tahtasının bill/ Bilgi alışının brifing, bildirgenin deklarasyon, / Merakın uğraşın, hobby olduğuna güleniniz var mı?
 
Bırakın eli, özün bile seyrek uğradığı, / Beldelerin girişinde welcome, / Çıkışında, goodbye okuyanınız var mı?
 
Korumanın muhafızın, bodyguard, / Sanat ve meslek pirlerinin, duayen, / İtibarın saygınlığın, prestij olduğunu bileniniz var mı?
 
Sekinin alanın, bedestenimizi galeria, / Sergi yerlerimizi, center room, show room, / Büyük şehirlerimizi, mega kent diye gezeniniz var mı?
 
Yol üstü lokantamızın fast food, Yemek çeşitlerimizin menü,/ Hesabını, adisyon diye ödeyeniniz var mı?
 
İki katlı evinizi dubleks, üç katlı komşu evini tripleks, / Köşklerimizi villa, eşiğimizi anter, / Bahçe çiçeklerimizi flora diye koklayanınız var mı?
 
Sevimlinin sempatik, sevimsizin antipatik, / Vurguncunun spekülatör, eşkıyanın mafya, / Desteğe, bilemediniz koltuk çıkmaya, sponsorluk diyeniniz var mı?
 
Mesireyi, kır gezintisini picnic, / Bilgisayarı computer, hava yastığını airbag, / Eh pek olasıcalar, oluru, pekalayı, okey diye konuşanınız var mı?
 
Çarpıcı önemli haberler, flash haber, / Yaşa, varol sevinçleri, oley oley, / Yıldızları, star diye seyredeniniz var mı?
 
Vırvırık dağının tepesindeki köyde, / Cafe show levhasının altında, / Acının da acısı, kahve içeniniz var mı?
 
Toprağımızı, bayrağımızı, inancımızı çaldırmayalım derken / Dilimizin çalındığını, talan edildiğini, / Özün el diline özendiğine, içiniz yananınız var mı?
 
Masallarımızı, tekerlemelerimizi, ata sözlerimizi unuttuk, / Şarkılarımızı, türkülerimizi, ninnilerimizi kaybettik, / Türkçemiz elde gidiyor, dizini döveniniz var mı?
 
Karamanoğlu Mehmet Bey'i arıyorum, / Göreniniz, bileniniz, duyanınız var mı? / Bir ferman yayınlamıştı... Hayal meyal hatırlayıp da, sahip çıkanınız var mı?.. Evet dil canlı bir varlık amenna. Bilimde teknolojide yapılan keşif ve buluşların bulanların dilinde olması doğrusu insanı fazla üzmüyor. Ancak, yıllardır herkesin severek beğenerek kullandığı ve anlaştığı kelimeleri bir tarafa bırakarak unutturarak yerine kelime ithal edip başköşeye koymanın mantığını anlamak oldukça zor.

Bu konuda yukarıdaki anlamlı ve içten mısraların sahibi şair Yusuf Yanç'a katılmamak mümkün mü?
 
Sonuçta bu lisan hepimizin. Anlaşmamız, dayanışmamız ve birbirimizi gerektiği gibi anlayabilmemiz için onu çok iyi koruyup konuşmamız icap eder. Kuşaklar arası iletişim ve duygu kopukluğu yaşamak istemiyorsak bu değerli varlığımızın üzerinde hassasiyetle durmak mecburiyetindeyiz.
 

Bilgi, insan ve korku!
 
Bilgisiz bir insan, örgütsüz bir topluma benzer. Dağınıktır. Korkaktır. Korkaktır; çünkü nedenini bilmediği bir şeyden korkar. Bilgi insanı güçlendirir. Bilgi insan için bir silahtır. İnsan nedenini öğrendiği şeylerden korkmaz. Koşullandırılmışlıktan kurtulur.
 
Korkularından arınmış insan özgürleşir. Düşünceleri ve davranışları daha özgür hale gelir. Olayları ve değişimleri daha geniş bir açıdan düşünerek değerlendirir. Artık bu insan tek başına da olsa, örgütlü bir insandır. Kendisi üzerinde en büyük devrimi gerçekleştirmiştir. Ve de bilgi sayesinde güçlenmiştir.
 
Bilgi, dış dünyanın, maddi hayatın ve gerçeklerin insan beyninde yansımasıdır. Bilgi beynin bir fonksiyonudur. Gelişme ve değişme süreklidir. Sonsuzdur. Bilgi de sonsuza dek gelişecektir. Hiçbir silah hiçbir güç bu gelişimi engelleyemez. Korku tek bir şeyle yok olur: Bilgiyle...
 

Bülent Seylan / KKTC
 

Nevzat Bayhan
25.05.2000

SON EKLENENLER

Üye Girişi