Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

ANADOLULUYUM DİYENE- GAZANFER ERYÜKSEL

Nasrettin Hoca'ya sormuşlar: "Hocam, dünyanın merkezi neresidir?" Sakalını sıvazlayan Hoca "Karakaçanın ayağının bastığı yerdir." Demiş.

Soran da, dinleyenler de itiraz etmişler: "Aman Hocam olur mu hiç?" Muzip bir gülümseme Hoca'nın yüzünde, "İnanmıyorsanız ölçün." demiş

Anadolu dendi mi, akla gelen isimlerden biri de Nasrettin Hoca'dır. Anadolu halkının o engin mizah çizgilerinin imzasıdır Nasrettin Hoca. Biz de Hoca'nın hoşgörüsüne sığınarak diyoruz ki, "Dünyanın merkezi Ortadoğu' dur." İnanmayan varsa lütfen uzak ve yakın tarihe baksın. Dünyanın merkezine yani Ortadoğu'ya egemen olmanın yolu da Anadolu'yu kontrol altında tutmaktan geçer. Hani şu Homeros'un "bir meşe denizi" dediği Anadolu... Hani şu Evliya Çelebi'nin "Ankara'da bir ağaca çıkan sincap, hiç aşağı inmeden Tebriz'e kadar gider" dediği Anadolu...

Yıldız Cıbıroğlu bir yazısında dünya haritasına bakarken Anadolu'ya zum yaparak şunları söyler: "Bir dünya haritasına dikkatle bakalım, ne görürüz? Bütün kıtalar adeta kuzeyden güneye (aşağıya) doğru akmaktayken donmuş gibidir. Beş kıtanın hepsinde güneye doğru sarkan, torbacıklanan, alt uçları incelerek biten topraklarına karşın, nasıl bir yerbilim hareketi olmuşsa Anadolu doğudan batıya hamle yapabilmiş ve aşağılara sarkmadan, akmadan biçimlenebilmiştir. Sanki Asya'dan Avrupa’ya uzanan dost bir eldir Anadolu, uzakları birbirine bağlamak için var olmuştur, sanki evrensel toprak ananın kültü ve uygarlık dağıtan eli bu coğrafyada belirmiştir."

Gel de Nâzım Hikmet'in o güzelim "DAVET" şiirini anımsama...
“Dörtnala gelip Uzak Asya’dan
Akdeniz’e bir kısrak başı gibi
uzanan bu memleket bizim.

Bilekler kan içinde, dişler kenetli, ayaklar çıplak
ve ipek bir halıya benzeyen toprak,
bu cehennem, bu cennet bizim.

Kapansın el kapıları, bir daha açılmasın.
Yok edin insanın insana kulluğunu,
bu davet bizim.

Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür
ve bir orman gibi kardeşçesine
bu hasret bizim.

Buğdayı evcilleştirerek tarım devrimini başlatan Anadolu, Mezopotamya'da gelişip serpilen yazının Hititler tarafında ihyasıyla ilerleyen yıllarda batı Ege ve Yunanistan'daki uygarlıkların ve mitolojilerin de köprüsü olacaktır.

Mitolojinin eski Sümer çıkışlı olduğu ve Anadolu'da Hititlerle yeni mit ve söylencelerin gelişmesi hep görmezden gelinir. Ya da bilerek üstü kapatılır. Avrupa (Batı) gelişip zenginleşince kendisine bir "Paşa Dede" arayacak ve kendi kültür-düşün köklerini eski Yunan ve Roma ile sınırlayacaktır. Eski Yunan ve Roma'nın kendinden önceki kültürlerin üstüne oturduğu, o birikimi alıp kullandığı hiç söylenmeyecektir.

Anadolu felsefe tarihinin de dölyatağıdır. Batı Anadolu, eski çağ coğrafyasındaki söylenişiyle İyonya, tarihte ilk felsefecilerin ortaya çıkışı nedeniyle "felsefenin beşiği", bu kültür oluşumu nedeniyle de "felsefenin şafağı"dır.

İnsanın dünyayı kavrama çabası, düşünce biçimi, olayları yorumlaması mitolojiyle, bir diğer deyişle kuşaklardan kuşaklara aktarılan söylencelerle biçimleniyordu. Her kuşağın hazır bulduğu bu söylenceler; "neden", "nasıl" diye sorulmadan kabullenilen bir tutumdur.
İsa'dan önce 6. yüzyılda Ege'de bir liman kenti olan Miletos(bugünkü Balat'ta doğan ve orada yaşayan Thales (İ.Ö. 640-550) tarihte ilk kez bir felsefe sorusu sordu: "Evrenin yapısını oluşturan temel öge nedir?" Bu soru, söylencenin çemberini kıran aklın zaferidir, bir devrimdir. Dünya 'mitos'tan 'logos'a, söylenceden akılcı düşünceye geçmektedir.
Thales'i iki Miletoslu izler: Anaksimandros (İ.Ö. 610-547) ve Anaksimenes (İ.Ö. 550-480). Akıl, çemberlerini kırmıştır bir kez, felsefenin önü açılmıştır. Efesli Herakleitos (İ.Ö. 530-430) izler aklın yolunu. Şöyle diyecektir: "Her şey değişir, yalnız değişim değişmez. Evrendeki akışı varlıklar arasındaki karşıtlıklar oluşturur". Böylece diyalektik felsefenin anavatanının Anadolu olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Yeni düşünürler, Anadolu'dan komşu ülkelere giderek felsefe okulları kurmaya, başlarlar. Xenofanes Kolofon'dan (Değirmen-dere) İtalya'ya giderek Elea Okulu'nu kurar. Pythagoras, Sisam'dan güney İtalya'ya, Anak-sagoras, Urla'dan Atina'ya giderek çalışmalarını sürdürürler.

Miletoslu Leucippos (doğumu İ.Ö. 5. yy.) Batı Trakya'da Atomcu Felsefe'yi kurduğu gibi Maddeci Felsefe'yi kuran Demokritos'un da öğretmeni olur.
Heirapolis'te (Koçhisar) bir köle olan Epiktetos (İ.Ö. 1. yy.) Roma'ya götürülür. Orada özgürlüğüne kavuşunca kendisini felsefeye verecek, Stoa felsefesinin kurucuları arasmda ünlenecektir.

Sinop, gelişen bir kent devleti olan Mile-tos'un kolonisidir. Köpeksi Felsefe'nin (zenginliği, gösterişi küçümseyen Kinizm) ünlü temsilcisi Diogenes (İ.Ö. 413-323) Sinoplu'dur.
Daha sonra Atina'ya giderek çalışmalarını orada sürdürür.

Felsefe çepçevre bahar ülkesidir Anadolu' da. Aratos Tarsuslu, ilk felsefe tarihçisi Diogenes Laertius Kilikyalıdır. Kitabında Yunan filozoflarını eleştiren Lukianos (İ.S. 2. yy) Adıyaman yakınlarında bir yer olan Samsatlıdır. Uzun sözün kısası, Sokrates öncesi filozofların hiçbirisi Atinalı değildir. İlerleyen çağlarda Atina'dan ayrılmak izleyen filozoflar, Anadolu'ya göçeceklerdir. Aristoteles Atina'da huzursuzluk başlayınca Asos'a (Behramkale) gelir (İ.Ö. 348). Politika adlı kitabının bir bölümünü burada yazar, burada evlenir.

Anadolu'nun insanlık tarihindeki önemi, özellikle Cumhuriyet'in aydınlanma felsefesiyle ayrımsanır. Cevat Şakir (Halikarnas Balıkçısı), Azra Erhat, Sabahattin Eyuboğlu, Melih Cevdet Anday bu konuda yazı ve kitaplarıyla Anadolu bilincinin gelişmesi için çaba harcamışlardır.

"Ne mutlu Anadoluluyum diyene" diyen Azra Erhat'ın şu sözleriyle noktalayalım:
"Atatürk, insanın en değerli, en sürekli varlığı olarak kültürü benimsemeye çağırdı bizi. O bize bu ufku açtığı içindir ki ilk çağdan bugüne Ege düşünürlerinden çağımızın insanlarına dek uzanan köprüyü kurabiliyor, Atatürk'ün kişiliğinde Anaksagoras'ın da Herakleitos'un da yaşadığını görebiliyoruz."

This email address is being protected from spambots. You need JavaScript enabled to view it.

Kaynaklar:

Yıldız Cıbıroğlu, Yemk ve Kültür, 25.08.2005, Cumhuriyet Kitap. Arslan Kaynardağ, Felsefe Anadolu'da Doğdu, 17.11.2005;
Aklın Işıkları Anadolu'dan Yayıldı, 18.11.2005, Cumhuriyet.

SON EKLENENLER

Üye Girişi