Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

iskender_palaBugün şiir için "kuvvetli heyecanlar ve yoğun duygularla örülü söz" veya "muhatabını bulunduğu ruh halinden başka bir ruh haline götürebilen söz" gibi tanımlar yapılmaktadır. Hatırlayalım ki eskiden şiir için "mevzun u mukaffa söz" denilirdi.

Bu iki tanım arasında bizce, akla takılan bazı sorular vardır. Mesela klasik şiir geleneğinin sürdüğü eski yüzyıllar boyunca her vezinli ve kafiyeli söz hakikaten şiir olabiliyor muydu?

Her şiirde mutlaka iyi bir nazm özelliği (kafiye ve vezin) arayan atalarımız, her nazmda da iyi bir şiir olma özelliği aramışlar mıydı? Acaba divanları dolduran yüzlerce, binlerce manzume arasında şairin adını yaşatıp bugüne getiren kaç gerçek şiir yer almaktaydı? Nazire geleneği içinde bir öncekinin söylediğini daha değişik söyleyen şair gerçekte zenaatkârane bir manzume mi söylediğini, yoksa sanatkârane bir şiir mi söylediğini düşünüyordu?

Her şair, hiç şüphesiz manzumesinin iyi bir şiir olmasını, muhatabına kuvvetli heyecanlar vererek onu ayrı bir ruh haline taşımayı ister ve bunun için çabalar. Üstelik, yalnızca nazm özellikleri taşıyan sıradan beyitlerin çok kolay unutulacağının da farkındadır. Eskilerin "bikr-i mana (özgün anlam)" veya "reh-i nârefte"ye (orijinal söz veya üslup) önem vermeleri bu yüzdendir. Onlar kendileri telaffuz etmeseler de, -bize göre-, her manzumenin gerçek bir şiir olamayacağının farkındaydılar. Nazire (önceki bir şiire benzeyen yeni bir şiir) yazdıklarında üstatlarına (önceki şiirin sahibine) karşı bir hürmet ve saygı gösterisinde bulunduklarını söylemeleri bu yüzdendir. Yani başarılı olunca üstadı geçmiş olmanın gurur ve onurunu yaşayacak ama yeterince başarılı olamadıkları vakit üstada hürmet için şiir yazmış olacaklardır.

Bugün biliyoruz ki bir söze sırf vezinli ve kafiyeli olduğu için şiir denilemeyeceği gibi vezinsiz ve kafiyesiz olduğu için de şiir değildir denilememektedir. Şairane bir fikir veya his, ister vezinli ister vezinsiz olsun, ister dörtlük ister beyit halinde söylensin, şiirin ta kendisidir. Burada önemli olan iç (his, fikir) ile dışın (lafız, şekil) uyumudur. Güzel bir söz, çekici bir fikri ifade ediyorsa onun vezni veya kafiyesi, türü veya şekli yalnızca bir vasıtanın adıdır. Nitekim Cenap Şahabettin şiir için "Güzel bir fikir veya güzel bir hissin mahfaza-i lafziyyesi" ifadesini kullanır. Bu durumda bir şiir için iyi bir nâzımdan öte usta bir şaire ihtiyaç görülür. Ben, atalarımızın tam da böyle düşündüklerini sanıyorum. Çünkü o vakit divanları dolduran sıradanlaşmış şiirlerin içindeki unutulmayacak beyitler öne çıkacak ve şairin adıyla yaşamış olacaktır. Nitekim eski şairlerin manzumelerinden ziyade beyitlerinin dillere peleseng olması bu yüzdendir.

Öte yandan, pekala söyleyebiliriz ki atalarımız, -alışılmış kanaatin aksine- şiir kelimesini hiçbir dönemde inşa karşılığı olarak almamışlardı. Eğer öyle olsaydı şiir ile nesrin zıddı olan nazmı kastettikleri anlaşılırdı. Oysa onlar şiir deyince sanatlı nesrin karşılığı olan sanatlı nazmı anlıyorlardı. Bazı belagat âlimlerinin nazmı bir zenaat, şiiri ise bir sanat saymaları işte bu yüzdendir. Onlara göre bir nazm, ancak mucizevi ve büyülü olunca "şiir" diye anılırdı. Dahası, bir nazmın şiir olabilmesi için muhtasar ve müfid olması, cana can katması, ölü gönüllere ruh vermesi, gönle hitap etmesi, taze ve saf olması, muhayyel, selis ve rengin-eda bulunması, vezin ve kafiyeden ziyade mânasıyla değer kazanması ve aşkı anlatması gerekirdi.

Bugün bir şiirde manzum olma özelliğinden ziyade güzel olma özelliği aranıyor artık. Eskiler bu güzelliği biraz da vezin ve kafiyeyle, belki edebi sanatlar vasıtasıyla sağlıyorlardı. Oysa bugün edebi sanatlara, vezin ve kafiyeye başvurmadan yazılan şiir, kurulu sazlara müracaat etmeden söylenen bir şarkı konumunda kalmaktadır. Şair, artık heyecanının bütün ahenkli titreyişlerini sesine vererek ondan bir musikî çıkarmayı başarmak, bu yeni sesini Türk diline kuvvetle sindirmek zorundadır. Serbest nazım denilen bu yeni üslupta evvelkine nazaran daha hür davranarak ilhamından fedakârlık etmeyen şair, kuvvetli bir ruh terbiyesi ve duyularındaki keskinlik sayesinde şiirini derin bir murakabe eserine dönüştürdüğü vakit ortaya mükemmel sanat eserleri çıkacaktır.

Şimdiki şairin işi çok zordur yani!..

İSKENDER PALA

07 Temmuz 2009, Salı