Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Haberleşme araçlarının yaygınlaşmasıyla diller arasındaki etkileşim de artı. Bu etkileşiminden en çok zarar görenlerin başında Türkçe geliyor. Türkçeleşen yabancı sözcüklere karşı gün geçtikçe bağışıklık kazanıyoruz. İşte her ne kadar iğreti de dursa dilimize dolanan kelimeler.

Uzaktan kumandayı alıp salonun baş köşesine geçti. Televizyon açılınca karşısına gelen ilk ekranın alt köşesinde “son dakika” uyarısına takıldı gözleri ve haber bültenini izlemeye koyuldu. İzleyicileri meraklandıran ani gelişme, birkaç saniye sonraki kısa bültenle aktarılmıştı. Sunucu durumu yorumlamak üzere uzman konuğa sorularını yöneltti. Karşılıklı konuşma şöyle cereyan etti: “Efendim patlamanın yarış start almadan meydana gelmesi, güvenlik güçlerinin efektif yönlendirilmediği sorularını gündeme getirdi. Siz, yöneticilerin bu vurdumduymaz, relaks tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?” Soruyu gayet ciddi bir tavırla dinleyen güvenlik uzmanı emekli astsubay, kendinden emin ve net cümlelerle konuşmasına şöyle başladı: “Şimdi efendim, bu konuda, tabiri caizse, başta hükümetin iyice larjlaştığına şahit oluyoruz… Tedbirlerin zayıf olması, başta işi organize edenlerin, background bilgiden yoksun olduğunu ortaya koyuyor… Böyle anksiyetesi yüksek durumlarda gayet relaks olmalı ve mevcut duruma gelmeden çok önce rantabl hareket etmenin yolları aranmalıdır…”

Dinlediklerinden mevzunun ancak ana hatlarını anlayan izleyici, sunucu ve yorumcunun sarf ettiği cümleleri tam anlamıyla kavrayamamıştı. Konu her ne kadar önemli de olsa, konuşmadan sıkılan izleyici, ufak bir kumanda hareketiyle sevdiği diziyi izlemeye koyuldu.

Önce kulak tırmalıyor sonra alışıyoruz

Teknoloji ilerleyip kültürlerin birbiriyle olan teması gün geçtikçe artıyor. Sesli, yazılı ve görsel iletişim araçlarının yanına son 20 yılda internetin de katılmasıyla dünya üzerindeki etkileşim oldukça arttı. Bu etkileşim eskiden kitap, dergi veya televizyon yayıncılığında bir nebze süzülebiliyorken, sosyal ağlarda hiçbir süzgeçten geçmeyen yazışmalar, dilimize giren yeni yabancı kelimelerin ana kaynağı olarak gösterilebilir. Türk dili araştırmacısı Hümeyra Tekalan, bu  tarz kelimeleri özellikle kullananları ‘toplum içerisinde sosyal statüsünü ispat etmek isteyenler” olarak nitelendirirken, yazar Selim İleri ise ‘insanlar arasında birbirine özenme durumundakiler’ olarak anlatıyor. Bu tür kelimeler ilk başlarda iğreti dursa da birçok kişis tarafından kullanılması zamanla normalleşmelerine ve sözlüklere kadar girmelerine sebep oluyor.

Türkçeyi koruma kanunu mu?

Selim İleri, dilimize ve kültürümüze giren kelimelerin, iki güzergâh üzerinden konuşmalarımıza nüfuz ettiğini belirtiyor. Bunlardan birisi gerçekten kültürümüzde o kavrama karşılık gelecek kısa bir ifadenin bulunmayışı, diğeri ise özenti. MHP Ankara Milletvekili Özcan Yeniçeri, Türkçenin korunması ve geliştirilmesi için geçtiğimiz ocak ayında bir kanun teklifinde bulundu. Teklife göre okulöncesi yabancı dil öğretimi yasaklanacak, gazete ve diğer yayın organları dil açısından denetlenecek, yabancı kelimeler ihtiva eden levhalar yasaklanacak... Yeniçeri’nin projesinin gerçekleştirilmesi hayli zor olmakla beraber,  Türkçenin safiyetinin korunması ve nesiller arası bağın kopmaması için birtakım tedbirler almak da şart.

En çok başvurulan yabancı kelimelerden birkaçı

Gazetecilik seminerleri(ne) start aldı / verildi:

‘To start’, İngilizceden dilimize geçen ve ‘başlamak’ anlamına gelen bir fiil. Dilimize ilk olarak yarışmalar ve spor müsabakalarını anlatan haberler ile giriş yapan ‘start’ kelimesi, günden güne yaygınlığını artırdı. Şimdilerde ise her türlü faaliyet ve etkinliğin başlangıcını haber vermek adına kullanılıyor. “Zeytin festivali start aldı, Şehir Tiyatroları Kral Lear ile start alıyor…” gibi.

Anksiyetesi yüksek bir maç

‘Anxiété’ Fransızcadan dilimize dolanmış kaygı, korku, tasa, sıkıntı, bunalım anlamlarına gelen bir kelime. Aynı zamanda tıpta ‘anxiété / kaygı bozukluğu’ hastalığının da adı. Son dönemlerde özellikle spor muhabirlerinin müsabakanın gerginliğini ifade etmede kullandığı bu kelime, başlarda kulağı oldukça tırmalasa da dilimize giderek nüfuz etme aşamasında.

Rentekarcı Ahmet Yılmaz

Onu Eskişehir bağımsız milletvekili adayı olarak tanıdık. İnternette yayınlanan ve şehir eşkıyalarına karşı gösterdiği cesur duruş takdire şayandı. ‘Araba kiralama dükkanı’ sahibi Ahmet Yılmaz’ın halk arasındaki künyesi ise ‘Rentekarcı’. Kendisinin böyle çağrılmasında en büyük etken bu tür dükkanların tabelasında İngilizce ‘Rent a car’ yazması. Sanıyoruz ki bu, yabancı kelimelerin dilimize nasıl geçtiğine dair ibretlik, güzel bir misal teşkil eder.

Panik butonu

Kadın ve aileden sorumlu Devlet Bakanlığı’nın kocasından şiddet gören kadınlar için kullanıma sunduğu ‘panik butonu’, gerçekten faydalı bir uygulama. Bununla beraber, ülkemizin ve kültürümüzün yeni tanıştığı bu cihazın ismi de kendisi gibi ithal. Panik, dilimize çok önceden girmiş bir kelime olması hasebiyle kabul görebiliyor. Fakat Fransızca düğme anlamına gelen ‘bouton’ gibi kelimelerin Türkçesi varken hem de devlet kademelerince kullanılması mazur görülebilecek gibi değil.

Kendini çek etmek

İngilizcede kontrol etmek manasında bulunan ‘to check’ fiilinden gelen ‘çek etme’ye özellikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmalarından aşinayız. Dilimize giren yabancı fiillerin sonuna ‘olmak, etmek, almak’ gibi yardımcı kelimelerin de gelmesiyle, bu tür kullanımlar yeni bir tabir olarak Türkçede  yer bulabiliyor.

Prezantabl olmak

Daha çok iş arayanların gazetelere verdiği ilanlarda rastlıyoruz bu telaffuzu zor sıfata. Peki tam olarak ne demek bu? Yine Fransızcadan dilimize geçen ‘présentable’ kelimesi karşılığı olan bu kelime, “düzgün görünüşlü, şık ve bakımlı, takdim edilebilir, insan içine çıkabilir” anlamında. İngilizcedeki “prezentıbıl” telaffuzu daha kolay da olsa, Fransızcası kullanılıyor. Diğer bir taraftan ilan verenlere, kelime sayısından tasarruf ettirmesi de bu kelimenin tercih edilmesine bir sebep olarak gösterilebilir.

Konjonktür gereği

Son dönemlerin en usturuplu kelimelerinden “conjoncture” durum, ahval, ortam ve şerait manalarında kullanılıyor. Özellikle yorum programlarında kullanılan bu kelime, bir manada ‘bak ben bu konularda bilgili ve ehliyetli biriyim’ havasını da veriyor.

Loser olmak

İnternetin kendine has dilinin, başta sokak ağzı olmak üzere dilimize pazarladığı kelimelerin başında gelen ‘Loser/luzır’, kaybetmiş, başarısız, olmamış tabirlerinde kullanılıyor. Sert manalar da ifade eden ‘loser’, kimi zaman ‘ümidimizi kestik, iflah olmazsın’ anlamını da taşıyor.

Ex-aşkım

Kenan Doğulu’nun dillere dolanan şarkısından başlayarak kullanılagelen ‘ex’, eski, geçmiş, bitmiş manalarının yanı sıra ölmüş anlamını da içeriyor. Bu kelimeleri kullananların genelde zengin sosyete çevrelerine mensup olması da meselenin bir diğer dikkat çeken tarafı.

 

 

ERKAM EMRE   -   28 Ekim 2012, ZAMAN

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi