Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Şiiri çözmeye kalkarak lime lime etmenin hiçbir anlamı yok. Çözme! Gör. Anla! (Wittgenstein ağabeyim değil miydi bize “Düşünme, gör” diyen?) Şiiri otopsi masasına yatırabilirsiniz elbette, röntgenini de çekebilirsiniz. Yine, Wittgenstein, örümcek ağını kaba parmaklarıyla anlamaya çabalayanları uyarmıştı. Dikkat! Şiir eleştirilecek, yoldan çekilin, eleştiri denen greyder, düzleyecek şiiri! Pencerelerden kafalarınızı uzatmayın, eleştirmen havaya ateş edecek, bir yerinize gelmesin! Dikkat! Şiir eleştirilecek, kulağında kalem, bir muhasebeci kelimeleri sayacak; çıkaracak, toplayacak, hesaplayacak. Sizi de hesaplayacak, sayın okur. Elinde şiiri eleştirme el kitabı, elinde fırçası, şiirleri boyayacak… Hangi şiir, çözümlemenin neşteri değmiş de sağ kalmıştır? Eğer neşter (Farsçada nîşter!), bir şiirin nişanına, izine dokunuyorsa şiirnişîn (şiirde oturan!) anlama hayat verir. Eleştirmenin neşteri neşveter olmalıdır! (Arapça neşve sözcüğüne Farsça bir ek getirerek bir sözcük öneriyorum: Neşveter. Daha sevinçli anlamında.) Neşveter neşterleriyle, şiir cerrahları (Elbette celladları değil!), şiirde mündemiç (içerilen!) mânâya hayat vereceklerdir.

 

Çözümlemeye karşı çıkışımın ardında ne var? Şöyle bir sıkıntı yok mu çözümlemeye karşı çıkarken: Çözümlemeye karşı çıkmak için de, çözümleme yapmak gerekmez mi? Elbette! Ben çözümlemeye karşı çıkmıyorum: Belli bir tür çözümleme yapmayı eleştiriden saymıyorum. Onlar, şiir üstüne herhangi bir konuşma, herhangi bir metin olabilirler. Şiir, çözümlemeye kalkana, dünyasını kolay kolay açmaz. Burada neşveter neşterleri kullanma ustalığına erişmek gerekir. Yoksa şiir körü bir sürü insan, bir bölüğü de akademisyen, körlemesine çözümlemeye girişirler. Onları okuduğunuzda ne kalır elinizde? Bir yığın gürültü! Şiir yolculuğumuza katkıları olmadığı gibi, yolumuzu da tıkarlar. Bizde şiir eleştirisi yapılıyor demek için, bu denli gereksizliğe gerek var mıdır? Böyle eleştiriler yapılsa ne olur, yapılmasa ne olur? Şiir beğenimizi geliştirmeye yarıyor mu, bu tür bir eleştiri? Hayır! Şâirin işaret ettiği dünyaya imâda bulunuyor mu? Hayır! Edebiyat tekniği ile bilgiler verebilir, şairi tanıtabilir, şiirin yazıldığı dönem hakkında bizi aydınlatabilir; bunlar elbette yararlıdır ama şiir yolculuğuna çıkarmaya yetmezler. Öğreniriz ama hareket edemeyiz. Şiir atına “deh!” diyemeyiz.

 

Öyleyse, aldatmayalım kendimizi. Âdet yerini bulsun diye eleştiri yapılmaz. Eleştiri, derin bir edebiyat yaşamının gereksinimi olduğunda, anlamlıdır. Böylesi bir yaşamın anlamlara, değerlere gereksinimi vardır. Şair yaşamın anlamına anlam katan biridir. İşte onun anlamına anlam vermek görevi eleştirmenindir. Şairi besleyen bir kaynak oalabilir, bu, eleştirel anlam.

 

Değerler, hayata verdiğimiz anlamların altkümesidir. Onların bir parçasıdır. İnsan değerlerle yaşar. Şair de. Şairin şiirini, şiiriyle dünyasını oluşturma çabasında gerekli olan değerle, anlam yapı taşlarının bir bölüğünü eleştirmen sunacaktır. Şiirindeki ve şiirin soluk alıp verdiği dünyasındaki yeni anlamların icadında, keşfinde, şairin buluş arkadaşıdır, eleştirmen. Anlam yolculuğunda, şairin şiir gemisinde, kâh tayfadır, kâh doktordur, kâh ahçı, kâh ikinci kaptan. Zaman zaman da, korsanı olabilir şiir gemisinin.

 

Öyleyse, eleştirmen, şiiri yaşayandır; yoksa nasıl binebilir şiir gemisine? Nasıl değerlendirebilir anlamlandırabilir şiir yolculuğunu? Eleştirmen, limanda ya da eleştiri gemisinde otururarak, şiir gemisini dürbünle ya da “bilimsel” olarak uyduyla izleyip uzaktan, hâriçten gazel okuyamaz. Eleştirmen, eleştirdiğini yürekten, aklıyla duyandır, yaşayandır. Yaşayamayandan eleştirmen olmaz. Salt teknik malumatla şiir gemisine miço bile olamazsınız. Gemiden deniz havasını koklamayı bilmelisiniz. Şiir denen deryada, zaman zaman şairden daha yürekli olup, boğulmayı göze almak zorundasınızdır. Neden?

 

Değerlendirmek, göze almaktır. Yanlış şiirlere, yanlış şairlere sözde “doğru” yöntemler uygulayıp, şiir gemisine binebilir misiniz? Şiir gemisi, teknisyen ruhlu şiir bakışçılarını buyur etmez içine, onları kovar. Onlar, yine de, teknik olanaklarla şiiri dışarıdan izleyerek, şiir ya da şair hakkında, ahkâm keserler. Bu ahkâmı, şiir ya da şair kabul etmese de, bizim edebiyatımız şu sıralar pekâlâ kabul edebilir.

 

Şiirleştiren (Şiir eleştirmeni), şiiri dinleme sabrına sahiptir; o, şiir üstüne konuşmaz; şiir onda konuşur. Şiirleştiren, şiirin kendi kendine konuşmasını sağlayandır.(Bu cilâlı sözler köken olarak kayınbiraderim Heidegger’e aitse de, izinleriyle, ben onları Türkçemin diliyle konuşturdum.) Şiirleştiren, şiire müdahelede son derece dikkatlidir. Okşamalıdır onu. (Bu söz de eniştem Levinas’ın!) Şiirin, şiirlemesini, kendi diliyle ortaya çıkmasını sağlayacak duyarlılıkta eleştirmen ortalıkta görünmüyor. Dokunur dokunmaz şiiri öldüren, okşarken boğan çözümleyici eleştirmenler, çözüp çözüp şiiri çözümlüyorlar. Özümsemeleri gerekmez miydi? Çözümleme, bir özümleme olmadığı sürece anlamlı mı? “Özüm” Dil Kurumunun Derleme Sözlüğünde (2. Baskı) “kardeş gibi” anlamını taşıyor. İşte şiir eleştirmeni, çözümlemeden önce şiirle olan kardeşliğini sağlayarak özümlemelidir.

 

Sevgili eleştirmenim, gördüğün gibi sorun bir tek “ç” harfinin atılması sorunudur, “çözümleme”den!

Ahmet İNAM

 

simgesiir.com

SON EKLENENLER

Üye Girişi