Kullanıcı Oyu: 3 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

YAHYA KEMAL BEYATLI - MEHLİKA SULTAN ŞİİRİNİN İNCELENMESİ

Mehlika Sultan'a âşık yedi genç
Gece şehrin kapısından çıktı:
Mehlika Sultan'a âşık yedi genç
Kara sevdalı birer âşıktı.

Bir hayâlet gibi dünya güzeli
Girdiğinden beri rü'yâlarına;
Hepsi meshûr, o muammâ güzeli
Gittiler görmeye Kaf dağlarına.

Hepsi, sırtında aba, günlerce
Gittiler içleri hicranla dolu;
Her günün ufkunu sardıkça gece
Dediler: ''Belki bu son akşamdır''

Bu emel gurbetinin yoktur ucu;
Daimâ yollar uzar, kalp üzülür:
Ömrü oldukça yürür her yolcu,
Varmadan menzile bir yerde ölür.

Mehlika'nın kara sevdalıları
Vardılar çıkrığı yok bir kuyuya,
Mehlika'nın kara sevdalıları
Baktılar korkulu gözlerle suya.

Gördüler: ''Aynada bir gizli cihân..
Ufku çepçevre ölüm servileri.....''
Sandılar doğdu içinden bir ân
O, uzun gözlü, uzun saçlı peri.

Bu hâzin yolcuların en küçüğü
Bir zaman baktı o viran kuyuya.
Ve neden sonra gümüş bir yüzüğü
Parmağından sıyırıp attı suya.

Su çekilmiş gibi rü'yâ oldu!..
Erdiler yolculuğun son demine;
Bir hayâl âlemi peydâ oldu
Göçtüler hep o hayâl âlemine.

Mehlika Sultan'a âşık yedi genç
Seneler geçti, henüz gelmediler;
Mehlika Sultan'a âşık yedi genç
Oradan gelmeyecekmiş dediler!..

EMEL GURBETİ

Bu sefer de Yahya Kemal'den bir şiir alarak, sahne sahne, perde perde unsurlar gösterelim. Burada sırlar çözmeye, elle tutulur, göze çarpar mecazları bulmaya çalışalım. Türk şiirleri içinde masal motiflerini, belki de en güzel kullanan ve çok bilinen bu çok rahat şiirin adı: MEHLİKA SULTAN.

Mehlika Sultan bir masal değildir. Fakat masal unsurları üzerine kurulmuş, çağdaş felsefî Türk şiirinin, belki de yegâne örneğidir. Bu şiir, ana tem olarak sürekli bir ülkü(ideal), bir amaç, bir dayanılmaz arzu ve sevda peşinde koşan insanoğlunun, o amaca hiçbir zaman ulaşamayacağını anlatır:

"Bu emel gurbetinin yoktur ucu
Daima yollar uzar kalb üzülür;
Ömrü oldukça yürür her yolcu
Varmadan menzile bir yerde ölür."

kıt’asında bu ana tem açıkça ifade olunmuştur.
Yahya Kemal’in ilk şiirlerinden olan Mehlika Sultan da, daha sonra birçok şiirlerinde, değişik, derin ve nükteli tarzda anlatılmış gördüğümüz ölüm-dünya-ahret teminin motifleri de bulunmaktadır. Nitekim. "Mehlika Sultan'a âşık yedi genç Oradan gelmeyecekmiş dediler" mısraları ile son şiirlerinden biri olan Sessiz Gemideki.


"Birçok gidenin her biri memnun ki yerinden
Birçok seneler geçti dönen yok seferinden”


mısraları arasında kolaylıkla ilgi kurulabilir.

Ahmet Hamdi Tanpınar," Yahya Kemal” adlı kitabında, bu şiir dolayısıyla, Yahya Kemal'i "Maurice Maeterlinek"in masal dünyasına kısa bir an için girmiş görürüz" diyor. Ayrıca şiirde-ki "yüzük motifi"nin bu Belçikalı şair piyes yazarından geldiğini,"yüzük"ün daima "haberci" olduğunu ve "uykuda bir nişanlanmaya benzediğini" söylüyor. Yüzük motifinin Türk masallarında "hiç geçmediğini" bilmiyorum, araştırmak lâzımdır. Fakat bu şiirin, bütün motifleri ile bir şark (doğu) âlemi dekorunda olduğunu görmemek mümkün değildir.
"Mehlika Sultan" bu masalda bir şark sultanıdır: "Uzun gözlü uzun saçlı peri"dir. "Mehlika Sultan'a âşık genç"ler yedi tanedir. Yedi, Türk masallarında, baş sayıdır... Bu gençler, gece "şehrin kapısından" çıkmışlardır. Gerçi, kaleli, surlu kapılı "Ortaçağ" şehirleri, her tarafla vardır ama bu gençler "sırtlarında abâ" ile çıkarlar.

"Kara sevda "Batı masallarında da var ama bu sevdanın en koyu olduğu masallar (daha doğrusu âşk hikâyeleri, mesneviler) Türk, İran, Arap, Hint dünyasında bulunmaktadır. Ayrıca bu gençler "rüyada âşık olmuşlar, o muammâ güzeli rüyada görüp büyülenmişlerdir ."Hepsi gizli bir kuvvetin çekiciliği altıda "Kaf Dağlarına" doğru gitmektedirler.
Şiirdeki perde perde, sahne sahne tiyatromsu sahneler tek tek anlatmaya lüzum olmayacak şekilde açıktır:

İlk iki kıt’ada: Mehlika Sultan'ı rüyalarında görüp ona Allah'ın emriyle sevdalanan yedi genç, o muamma güzeli bulmak, amaçlarına, ümitlerine kavuşmak arzusuyla "Kaf dağına", hayat denilen bilinmeze doğru kaleli, surlu bir şehirden, sırtlarında. abâ, atlara binerek yola çıkarlar...

3-ve 4. kıtalarda: Menzile hemencek varacağını sanan yolcuların, bir türlü ulaşamamaktan doğan dramları anlatılır. Her günün gecesi olurken ’’belki son akşamdır bu” diye avunur giderler..

5.ve 6. kıtalarda: Mehlika'nın kara sevdalıları "çıkrığı yok" istifade edilmesi imkânsız, (ümit vermeyen) bir kuyuya rastlarlar. (Gittikleri yol çöldür.)Uzanamadıkları suya korkulu gözlerle bakarlar. Bir vaha görmenin hayali, bunalımı, delirmesi içindedirler. Gerçekte göremedikleri Mehlika’yı, o viran kuyuda, hayal olarak görürler.”0 uzun gözlü, uzun saçlı peri" sanki o gizli cihanda, ölüm servileri arasında doğuvermiştir. "Peri" kavramı ile görünmezlik, meçhul, virane ve "mevcut olmayış" arasında ilgiler kurulmuştur.

7. ve 8. kıt'aları Yolcuların hazin bilişini, yolculuğun trajik sonunu anlatıyor. İdealin gerçekleşemeyeceği anlaşılmış ve yedi gencin en küçüğü (hâlâ en çok ümitli olanı) viran kuyuya bir zaman bakmış, sonra ona, hayalen nişanlanmak için romantik bir tavırla parmağındaki yüzüğü suya atmıştır. Yüzük bir sihir tesiri yapmış realiteden uzak (onları mesut eden) bir hayal âlemi belirmiş... Hepsi o hayal âlemine göçmüşlerdir.
Son kıt'a: Yedi gencin, o hayal âlemi olan ölümden dönmeyeceklerini anlatmakladır.

Ahmet KABAKLI, Tercüman, 13 Temmuz 1975

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi