Kullanıcı Oyu: 2 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

FUZULİ - CANUMUN CİSM İLE ZEVK -İ İTTİSALİ KALMADI

GAZEL İNCELEMESİ

1) Cânumun cism ile zevk-i ittisâli kalmadı
Alı kim sensiz dirilmek ihtimâli kalmadı

Canım, cism ile birleşmekten bir zevk duymuyor. Ah ki sensiz yaşamanın ihtimali kalmadı.

Bu beyne can iki manâyadır: Biri mutlak hayat, İkincisi benlik yani madde.
Maddem artık cismanî zevklerden tamamen ayrılmıştır.
Can, cism ile yaşar. Cisimsiz can olmaz. O halde bu madde hayatından tamamen ayrıldığını söylüyor. Fakat içinde bir hayat var. Hayat yalnız madde ile kaim değil. Onun yerine sevgili geçiyor. Şâir yaşamak için hakikî sevgiliyi istiyor. Başka türlü yaşayamam diyor. Canının o sevgiliye kavuşmasını, yani maddeden kurtulup hakikî hayata erişmesini temenni ediyor. Bu da fenâfillâha erişmektir.
Dirilmek iki manâyadır: Biri yaşamak, diğeri toplanmak.
Canın cism ile birleşme zevki kalmayınca birbirinden ayrılıyor demektir. Sevgili olmadan bunların toplanması yani bir araya gelmesi ihtimâli kalmıyor.

2) Şükrü lillâh baht yâr oldu yetürdüm tîğüne
Başumun bir kılca boynumda vebâli kalmadı

Allah'a şükrolsun ki talihim yâver oldu, başımı senin kılıcına feda ettim. Artık başımın boynumda kıl kadar vebâli kalmadı.

Kılıcına, aşkına demektir. Başımı senin aşkına feda ettim. Başımın artık boynumda vebâli kalmadı.
Boynumda, benim üzerimde demektir. Aynı zamanda baş boyun üzerindedir. Boynum kıldan incedir. Yani başımı sana feda etmeye hazırım demektir.
Baş burada hayat manâsınadır. Baş gidince hayat da son bulur. Baş madde hayatı olunca maddî varlığımı senin aşkına feda ettim diyor. Madde hayatının devamı bir günahtır. Onu feda etmekle bu günahtan kurtulduğunu ve Allah a şükrettiğini anlatmak istiyor.
Baş ona feda olmak istiyor, şâir mâni oluyor.

3) İstedüm ol mâha arz-ı hâl edem hayret mana
Öyle gâlib oldu kim bir söz mecâli kalmadı

O ay yüzlü güzele hâlimi arz etmek istedim. Hayret, beni o hal getirdi ki bir söylemeye kudretim kalmadı

O hakiki güzelin güzelliğini aksettiren sevgiliye hâlimi anlatmak istedim. Öyle hayran oldum ki bir söz dahi söyleyemedim.
Ay yüzlü, hakikî güzelin güzelliğini aksettirendir. Bu bir güzellik nasıldır, o hayal edilemeyecek derecededir

4) Bilmezem hâlini hayâlin handa tasvir eyleyüm
Dâğdan bir yer ten ü cânumda hâil kalmadı

Beninin hayalini nerede tasvir edeyim bilmem. Yaradan teminde, canımda boş yer kalmadı.

Ben âlem-i gaybdır. Onun hayalini nereye resmedeyim diyor. Çünkü hal “ben” ancak tahayyül edilebilir. Çünkü bütün meşhudatın üstündedir. Bunun hayalini ten ve canının yani bütün varlığının neresine resmedebilir. Çünkü onun aşkı yani sevgilinin tasavvur ve tahayyülün üstünde olan güzelliği uğrunda ne teninde, ne canında yaralanmayan bir yer kalmamıştır. Aşk ıstırabını bütün varlığı çekmiştir.
Hal ile hayal ve hâlî arasında cinas sanatı vardır. Hal ile dağ arasında da teşbih sanatı. Hal küçük bir siyahlıktır. Yarada dağlanan yerde olan izdir.

5) Her kimi gördünse gam üftâdesi dutdun elin
Veh ki menden gayrı bir gam pâyimâli kalmadı

Aşk ıstırabına düşen her kimi gördünse elinden tutup kaldırdın. Ne yazık aşk ıstırabının ayağının altında ezilen benden başka kimse kalmadı.

Aşk ıstırabı düşkünlerini elinden tutup kaldırdın. Onlara yardım ettin, derken onları mecaz âleminden kurtardığını tasavvur ediyor, ö, yalnız kendi ıstırabını biliyor ve bundan kurtarılmadığını görüyor. Bu ıstırap ebedîdir. Mezarda dahi devam eder. Diğer âşıklar yaşadığına göre demek ki bu ıstıraptan kurtulmuşlardır. Kendisi bu ıstırabın ayağı altında hâlâ ezilmektedir. Hâlbuki istediği bu ıstırabın devamıdır.
Bu beyitte el ve ayak kelimeleri hakikî manâlarından ayrı bir şekilde kullanıldıkları için aralarında tenasüp sanatı vardır. Elinden tutmak, yardım etmek; ayak altında ezilmek hakîr ve mazlûm olmak manâlarınadır.

6) Ey hoş ol ser-mest kim gönlünde zevk-i bâdeden
Âhiret endîşesi dünyâ hayâli kalmadı

Ne kadar güzeldir o sarhoş ki şarabın zevki ile gönlünde ne ahiret endişesi, ne de dünya hayali kalmıştır.

Bâde, şarap burada aşktır. Aşk, İlâhî aşk olursa âşık dünyada hiçbir şeye bağlanmaz, her şeyden müstağnidir. Ahireti de düşünmez, çünkü böyle bir âşık dünyada suç işlemez ki ahi-retten korksun. Böyle bir âşık ölmeden evvel ölmek sırrına ermiştir, zaten ahirettedir. Hakk'ın hayr-ı mahz olduğuna inanmıştır. Nerede olursa olsun kötü bir şey ile karşılaşmayacağına inanmıştır. Zaten dünya fânidir, ahiret ise visâldir. Bu inanç içinde olan ne dünyayı ruhunda yaşatır, ne de ahiretten endişe eder.
Hakikatta da çok sarhoş olan nazarında dünya ve ahiret yoktur. Çünkü kendinde değildir.

7) Aferin ey câm ki sildüm gönül âyînesin
Hâtır-ı pâkümde dünyânun melâli kalmadı

Ey kadeh, sana aferin olsun gönül aynasını sildin. Şimdi temiz kalbimde dünya sıkıntısı kalmadı.

Kadeh yanı aşk gönülde Hakk’tan gayrı ne varsa siler süpürür. Dünyaya ait hiçbir şey bırakmaz. Ve tabiî dünyaya ait olan melâl, sıkıntı dahi yok olur gider. Dünyaya ait sıkıntı dünyaya ait olan şeylerden mahrumiyetten ileri gelir. Aşk, insanı Hakk’tan gayrı her şeyden müstağni kılar.

8) Dürd-nisbet bâyimâl-i kayddür her kim ki var
Bemz-i dehr içre harîf-i lâ’ubâli kalmadı

Dünya şarap meclisinde herkes tortu gibi dibe çökmüş ve orada bağlanıp kalmıştır. Yani dünyaya bağlılık onu dibe çöktürmüştür. Bu mecliste her kayıttan kurtulmuş bir arkadaş kalmadı.

Bir manâsı herkes fânidir. Dünya meclisinde toprağa düşmüştür. Bu fâni dünya onu kendine çekmiştir. Diğer manâsı ise dünya meclisinde herkes bir şeye bağlı. Kayıtsız adam kalmamıştır.

9) Gör Fuzûlî ışk tuğyânın 'adem mülkün gözet
Azm-i künc et kim hevânun i’tidâli kalmadı

Ey Fuzûlî, aşkın coşup kabardığım gör de yokluk mülküne gitmeye bak. Bir köşeye çekil ki hava itidalini kaybetti.

Burada heva hem hava, hem de aşk manasınadır. Havanın itidali kalmadı demekle kış gelip havaların ılıklığını kaybettiğini söylüyor Veya çok sıcak olduğunu söylüyor Her ikisinde de insan bir köşeye çekilir
Aşk coşup kabarınca âşık yok olmayı, Hakk’ta fânî olmayı ister. Aşk itidal hâlinde olunca 'adem mülkünü pek o kadar arzu etmez. Veya duygu ve heyecanları daha muvazeneli olur.

FUZULİ DİVAN ŞERHİ, PROF.DR. ALİ NİHAT TARLAN, KÜLTÜR BAKANLIĞI

 

 

İLGİLİ İÇERİK

FUZULİ - EĞER ÇIKSA İDİ DERDÜN CİSMDEN DERDÜM Kİ CANDUR BU

FUZULİ - BUDUR FARKI GÖNÜL MAHŞER GÜNÜNÜN RUZ-I HİCRANDAN

FUZULİ - KEREM KIL KESME SAKİ İLTİFATUN Bİ-NEVALARDAN

FUZULİ - BENDE MECNUN'DA FÜZUN AŞIKLIK İSTİDADI VAR

FUZULİ HAYATI ve ESERLERİ

FUZULİ-ÖYLE SERMESTEM Kİ İDRAK ETMEZEM...

FUZULİ-BERCESTELER

FUZULİ-ÂL-İ ABÂ MERSİYESİ

FUZULİ - LEYLÂ VE MECNUN AÇIKLAMASI

SON EKLENENLER

Üye Girişi