Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

FUZULİ - EGER ÇIKSA İDİ DERDÜN CİSMDEN DERDÜM Kİ CANDUR BU

GAZEL İNCELEMESİ

1) Eger çıhsa idi derdün cismden derdüm ki candur bu
    Ne hâcet derdüni yegdür demek candan a'yandur bu

Eğer derdin cismimden çıksaydı, bu çıkan candır derdim. Derdin için, candan daha değerlidir demeye hâcet yok. Onu cana benzetmemden bu açıkça anlaşılır.

Can çıktıktan sonra insan yaşamaz ölür. Bu cisimden çıkanın can olduğunu söylemek için can çıktıktan sonra yaşamak lâzımdır.
Maksat şudur: Beni yaşatan senin derdindir, can değil. Onun için aşk derdi candan daha değerlidir.

2) Demâdem hûblarun cevriyle artar lezzeti ışkun
    Yamandur bu ki tahkîk etmeden derler yamandur bu

Güzellerin cevri ile her ân aşkın lezzeti artar. Bunu hakkıyla anlamadan güzellerin cefâsına kötüdür demek kötüdür.) Kâinat güzellerle doludur ve her şey güzeldir. Güzeller âşığa cevrettikçe aşkın lezzeti artar. Çünkü aşk daha şiddetlenir.


Maksat, sadece aşktır, arttıkça lezzeti de artar. Bunu iyice anlamayanlar cevre kötüdür derler. Hâlbuki asıl kötü olan cevrin gayesini anlamamak ve onu kötü bulmaktır.

3) Hadengi sâyesinde hoş geçür evkatunı ey dil
     Ki gülzâr-ı hayâtun zîneti serv-i revandur bu

Onun aşkının oku gölgesinde güzel bir hayat sür. Zîra bu ok, hayat gül bahçesinin süsü olan can servisidir.

Yukarıdaki beyitte cevrden bahsediyordu. Ok da insana bir cevrdir. Âşık onun gölgesinde hayatını hoş geçirir. Yani aşk ve cevrin gölgesinde.
Revan, ruh ve can demektir. Serv ise canın ortasındaki “elif”tir. Âşığı serve benzeyen o elif yaşatır, O elif olmasa “cim ve nun” kalır.
Ok düz ve uzuncadır. Serve benzer.
Servi eskiden çiçek bahçelerine süs olarak dikilirdi.
Şâir bir ok gölgesinde rahat edecek kadar zayıf olduğunu da anlatmak istiyor.


4) Tutuşdum âteş-i dilden ciger kanına gark oldum
     Egerçi bir şerâre oddur ol bir katre kandur bu

Gönlümdeki ateş, beni tutuşturup yaktı. Hâlbuki bu bir kıvılcımlık ateşti. Bir damla kan olduğu halde beni ciğer kanında boğdu.

Gönül ateşinin bir kıvılcımı, aşk ateşinin bir kıvılcımıdır. Fakat insanı cayır cayır yakar. Ateşin hacmi değil, mahiyeti büyüktür. Ciğer kanı öyle muazzam bir ıstıraptır ki onun bir damlası insanı boğabilir.
Şâir, za'fından bir çöp hâline gelmiştir. Bir kıvılcım onu tutuşturur. Yine za'fından öyle küçülmüştür ki bir damla kanda boğulup gider. Bundan evvelki beyitteki hayal devam ediyor.

5) Cihâna kaddün ile kâkülünden fitneler düşmüş
    Kıyâmet ibtidâsı fitne-i âhir zamandur bu

Âleme boy boşun ile saçından fitneler düşmüş. Bu kıyametin başlangıcı olan fitne-i âhir zamandır.

Kad vahdet, saç kesrettir. Bunların ikisi de güzeldir, dünyayı meftun ediyor. Kesret ile vahdet arasındaki şeklî tezat ise âlemi birbirine katıyor.
Kıyametin ibtidası “kaf” harfidir, “kad”dir. Saç ise perişandır. Fitne perişanlıktır. “Fitne-i âhir zaman” devr-i Muhammedî'de olan fitnedir.
Devr-i Muhammedî İslâmiyet'tir. Asıl tevhide varan din İslâmiyet'tir. Ondan evvel sadece kesret biliniyordu. Arada tezat olmadiği için fitne de yoktu. Fakat tevhid ortaya çıkınca âleme fitne düştü. Tevhide varmak için bir mücadele başladı.
Kad, kıyamettir. Kad ise eliftir. Kıyametin ilk harfi de “kaf”tır. “Kaf” kad kelimesinin başıdır.
İbtida ile âhir arasında tezat vardır.

6) Diyerler bî-haberler bâğ-ı cennet kûyuna benzer
    Haber verdi mana andan gelen Âdem yalandur bu

İşin hakikatinden haberi olmayanlar, cennet bahçesinin senin diyarına benzediğini söylerler. Cennetten dünyaya indiri-86len Âdem Aleyhisselâm bana bunun yalan olduğunu haber verdi.
Âdem Aleyhisselâm cennette yaşıyordu. Ma'lûm zellesinden dolayı dünyaya indirildi. “Zelle” peygamberlerin işledikleri günaha verilen isimdir. Cennetin nasıl bir yer olduğunu, sevgilinin diyârına benzemediğini o bilir.
Cennet, sadece dünya nimetleri ile dolu olan bir yerdir.
Onlar madde ihtiyacıdır. Ruh ve ma'nâ ihtiyacını ancak sevgilinin diyârı yani vahdet ve visâl âlemi karşılar. Ruh ve manâ ihtiyacı, maddî ihtiyacın çok üstündedir.

7) Fuzûlî kıldı feryâd ü fegânum tire gerdûnu
Henûz ol mâh sormaz kim ne feryâd ü fegandur bu

Ey Fuzûlî, feryat ve figanın feleği kararttı. Hâlâ o ay gibi güzel, bu ne feryat ve figandır diye sormaz.

Feleğin kararması, gece olmasıdır. Ay da geceleri aydınlatır. Geceyi gören ve bilen aydır.
Sevgili, âşığa daimâ lâkayddır. Bu lâkaydlık âşığı kemâle erdirir. Cevreder, âşığı daha çok âşık eder. Ve bu aşk, İlâhî aşka götürür.

FUZULİ DİVAN ŞERHİ, PROF.DR. ALİ NİHAT TARLAN, KÜLTÜR BAKANLIĞI

 

İLGİLİ İÇERİK

FUZULİ - BUDUR FARKI GÖNÜL MAHŞER GÜNÜNÜN RUZ-I HİCRANDAN

FUZULİ - KEREM KIL KESME SAKİ İLTİFATUN Bİ-NEVALARDAN

FUZULİ - BENDE MECNUN'DA FÜZUN AŞIKLIK İSTİDADI VAR

FUZULİ HAYATI ve ESERLERİ

FUZULİ-ÖYLE SERMESTEM Kİ İDRAK ETMEZEM...

FUZULİ - ÖYLE SERMESTEM Kİ İDRAK ETMEZEM...

FUZULİ-BERCESTELER

FUZULİ-ÂL-İ ABÂ MERSİYESİ

FUZULİ - LEYLÂ VE MECNUN AÇIKLAMASI