FUZULİ - GİRÜP MEYHANEYE MUĞ MEŞREBİYLE Kİ HU EYLER
GAZEL İNCELEMESİ
1) Girüp meyhâneye muğ meşrebiyle kim ki hû eyler
Olup mü min behişti kâfirem ger ârzû eyler
Her kim ki meyhâneye girip oradaki din adamının tavır ve hareketini kabul eder; o hakikî mümin olup, kâfirim cenneti arzu ederse
Aşk âlemine girip orada aşk dağıtan mürşitlerin içtikleri şaraba alışan hakikî imana erişir ve dünya nimetleri ile dolu olan yani insanın maddî arzularının toplandığı yer olan cenneti arzu etmez. Eğer ederse ben kâfir olayım.
Meşreb, şürb'den, içmekten gelir. Muğ meşrebi, muğun içtiği şey demektir. Hû etmek, huy etmek, alışmak manasınadır.
Bu bey tamamen tasavvufîdir.
Mümin ile kâfiri bir araya getirmekle tezat san atı yapıyor.
2) Meğer dîvânedür sevdâ-yi ebrûsiyle zâhid kim
Bahub mihraba dâ’im Öz özüyle güft ü gû eyler
Galiba zâhid onun kaşına vurulup deliye dönmüştür. Zira mihraba bakıp kendi kendisi ile konuşuyor.
Kaş mihraba benzer. Zâhidin kendi kendi ile konuşması da mihraba karşı namaza durup hafif sesle namaz sûrelerini okumasıdır. Bu, hüsn-i talîl san atıdır.
3) Demâdem katre katre kan yaşuradur ki çıkar gözden
Veyâ pey kanlarım kim âteş-i dil anı su eyler
Gözümden ân-be-ân katre katre çıkan kanlı gözyaşım mıdır, yoksa gönlümün ateşinde eriyen, su hâline gelen temrenlerin midir?
Gönlündeki ateşin demiri eritecek bir şiddette olduğunu ve sevgilinin kendisine daima oklar attığım söylemek istiyor.
4) Reh-i ışkunda olman teng-dil sevdâ hücûmundan
Tarîk-i saltanat her kim dutar gavgâya hû eyler
Aşkının yolunda sevda hücumundan üzülmem. Saltanat yolunu tutan harbe, kavgaya alışır.
Aşk yolunun sonu manevî saltanattır. O yolda aşını sevda hâlinde hücum edip insanı çıldırtmasından içim daralmaz, mukedder olmaz. Çünkü yolun sonu manevî saltanattır.
5) Dedüm kimdür perîşân eyleyen âşıklar ahvâlin
Sabâ gösterdi târ-ı sünbül-i zülfün ki hû eyler
Âşıkların ahvâlini perişan eden kimdir? dedim. Bahar rüzgârı, sümbüle benzeyen saçının telini göstererek bu eyler, dedi.
Zülfünün vasıfları: Perişan, sümbül, bû “koku”
Bu beyitte saç sümbüle benziyor. Saçın hâli de perişandır. Bahar rüzgârı saç arasından geçip esiyor ve onun kokusunu getiriyor. Ve işte bu koku âşıkların ahvâlini perişan ediyor; diyor.
6) Fuzûlî zülfüne bağlandı amma eyle inceldi
Ki gûyâ za’f anı hem zülfüne bir târ-ı mû eyler
Fuzûlî zülfünü sevdi, ona bağlandı. Fakat öyle inceldi ki bu zayıflık onu da zülfüne bir saç teli yaptı.
Âşıklar sevgilinin saçlarına bağlanırlar. Her telde bir can, bir gönül veya bir baş vardır.
Zülf incedir. Ona bağlandığı için inceldi. Kederden zayıfladı, bir saç teli hâline geldi ve saç telleri arasına katıldı.
FUZULİ DİVAN ŞERHİ, PROF.DR. ALİ NİHAT TARLAN, KÜLTÜR BAKANLIĞI
İLGİLİ İÇERİK
FUZULİ - EĞER ÇIKSA İDİ DERDÜN CİSMDEN DERDÜM Kİ CANDUR BU
FUZULİ - BUDUR FARKI GÖNÜL MAHŞER GÜNÜNÜN RUZ-I HİCRANDAN
FUZULİ - KEREM KIL KESME SAKİ İLTİFATUN Bİ-NEVALARDAN
FUZULİ - BENDE MECNUN'DA FÜZUN AŞIKLIK İSTİDADI VAR
FUZULİ-ÖYLE SERMESTEM Kİ İDRAK ETMEZEM...