Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

FUZULİ - GİRÜP MEYHANEYE MUĞ MEŞREBİYLE Kİ HU EYLER 

GAZEL İNCELEMESİ


1) Girüp meyhâneye muğ meşrebiyle kim ki hû eyler
    Olup mü min behişti kâfirem ger ârzû eyler

Her kim ki meyhâneye girip oradaki din adamının tavır ve hareketini kabul eder; o hakikî mümin olup, kâfirim cenneti arzu ederse

Aşk âlemine girip orada aşk dağıtan mürşitlerin içtikleri şaraba alışan hakikî imana erişir ve dünya nimetleri ile dolu olan yani insanın maddî arzularının toplandığı yer olan cenneti arzu etmez. Eğer ederse ben kâfir olayım.
Meşreb, şürb'den, içmekten gelir. Muğ meşrebi, muğun içtiği şey demektir. Hû etmek, huy etmek, alışmak manasınadır.
Bu bey tamamen tasavvufîdir.
Mümin ile kâfiri bir araya getirmekle tezat san atı yapıyor.

2) Meğer dîvânedür sevdâ-yi ebrûsiyle zâhid kim
    Bahub mihraba dâ’im Öz özüyle güft ü gû eyler

Galiba zâhid onun kaşına vurulup deliye dönmüştür. Zira mihraba bakıp kendi kendisi ile konuşuyor.

Kaş mihraba benzer. Zâhidin kendi kendi ile konuşması da mihraba karşı namaza durup hafif sesle namaz sûrelerini okumasıdır. Bu, hüsn-i talîl san atıdır.

3) Demâdem katre katre kan yaşuradur ki çıkar gözden
    Veyâ pey kanlarım kim âteş-i dil anı su eyler

Gözümden ân-be-ân katre katre çıkan kanlı gözyaşım mıdır, yoksa gönlümün ateşinde eriyen, su hâline gelen temrenlerin midir?

Gönlündeki ateşin demiri eritecek bir şiddette olduğunu ve sevgilinin kendisine daima oklar attığım söylemek istiyor.


4) Reh-i ışkunda olman teng-dil sevdâ hücûmundan
    Tarîk-i saltanat her kim dutar gavgâya hû eyler

Aşkının yolunda sevda hücumundan üzülmem. Saltanat yolunu tutan harbe, kavgaya alışır.

Aşk yolunun sonu manevî saltanattır. O yolda aşını sevda hâlinde hücum edip insanı çıldırtmasından içim daralmaz, mukedder olmaz. Çünkü yolun sonu manevî saltanattır.

5) Dedüm kimdür perîşân eyleyen âşıklar ahvâlin
    Sabâ gösterdi târ-ı sünbül-i zülfün ki hû eyler

Âşıkların ahvâlini perişan eden kimdir? dedim. Bahar rüzgârı, sümbüle benzeyen saçının telini göstererek bu eyler, dedi.

Zülfünün vasıfları: Perişan, sümbül, bû “koku”
Bu beyitte saç sümbüle benziyor. Saçın hâli de perişandır. Bahar rüzgârı saç arasından geçip esiyor ve onun kokusunu getiriyor. Ve işte bu koku âşıkların ahvâlini perişan ediyor; diyor.

6) Fuzûlî zülfüne bağlandı amma eyle inceldi
    Ki gûyâ za’f anı hem zülfüne bir târ-ı mû eyler

Fuzûlî zülfünü sevdi, ona bağlandı. Fakat öyle inceldi ki bu zayıflık onu da zülfüne bir saç teli yaptı.

Âşıklar sevgilinin saçlarına bağlanırlar. Her telde bir can, bir gönül veya bir baş vardır.
Zülf incedir. Ona bağlandığı için inceldi. Kederden zayıfladı, bir saç teli hâline geldi ve saç telleri arasına katıldı.

 

FUZULİ DİVAN ŞERHİ, PROF.DR. ALİ NİHAT TARLAN, KÜLTÜR BAKANLIĞI

 

İLGİLİ İÇERİK

FUZULİ - EĞER ÇIKSA İDİ DERDÜN CİSMDEN DERDÜM Kİ CANDUR BU

FUZULİ - BUDUR FARKI GÖNÜL MAHŞER GÜNÜNÜN RUZ-I HİCRANDAN

FUZULİ - KEREM KIL KESME SAKİ İLTİFATUN Bİ-NEVALARDAN

FUZULİ - BENDE MECNUN'DA FÜZUN AŞIKLIK İSTİDADI VAR

FUZULİ HAYATI ve ESERLERİ

FUZULİ-ÖYLE SERMESTEM Kİ İDRAK ETMEZEM...

FUZULİ - ÖYLE SERMESTEM Kİ İDRAK ETMEZEM...

FUZULİ-BERCESTELER

FUZULİ-ÂL-İ ABÂ MERSİYESİ

FUZULİ - LEYLÂ VE MECNUN AÇIKLAMASI