Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

XVII’NCİ ASRIN ŞAİRLERİNDEN BEYİTLER

CEVRİ
Şâyed terahhum ide görüp hâksârını
Omrüm geçince bekleyeyim rehgüzârını

Vezni: Mef’ülü Fâilâtü Mefâilü Fâilün


Günümüz Türkçesi
Belki, toz toprak içinde yuvarlanan zavallısını görür de acır ömrüm geçinceye kadar onun geçeceği yolu bekleyeyim.


İzahlar:
Farsçada ihtimal bildiren bir bağlama edatı olup dilimizde hemen daima eğer, olabilir ki manalarında kullanılan şâyed kelimasi burada belki yerine kullanılmıştır.
İde; ede, etsin, eder ğemektir. Etmek yardımcı fiil, eskiden itmek şeklinde yazılıp kullanılırdı. Bu beyitte de, birinci hecedeki imaleyi şive itibarıyle daha az azarlı bir hale sokabilmek için bu kelimenin ide şeklinldeki kullanılması icap etmektedir.
Yerlerde yuvarlanan, zavallı, düşkün manasına gelen hâksâr kelimesinin hâk hecesine, vezinde bir kapalı ve açık hece karşılığı olacak tarzda uzatarak okumak lâzımdır.


RİYÂZî
Bu nevbahârda ancak açıldı lâle-i dâğ
Küşâd-i gonce-id il kaldı bir bahâra dahi

Vezni: Mefâilün Feilün Mefâilün Feilün (Failün)


Günümüz Türkçesi
Bu ilkbaharda ancak yara lâlesi açıldı. (Bağrımızda lâle gibi kıpkızıl yaralar açıldı) Gönül koncasının açılması ise bir başka bahara kaldı.


İzahlar:
Lâle-i dağ : (f. is. t.) Yara lâlesi: lâle gibi kırmızı yara.
Gonce-i dil : (f. is. t.) Gönül koncası.
Küşad-ı gonce-i dil : (Zincirleme f. is. t.) Gönül koncasının açılması; mesut olmak.
Bu beytin sonundaki dahi kelimesi, daha, başka öbür yerine kullanılmıştır.
Birinci mısradaki nevbaharda kelimesinin hâr hecesini vezinde bir kapalı ve bir açık hece karşılığı olacak gibi uzatarak okumak lâzımdır.

SABİT

I
Dâm-i belâda hicre düşürdün fütâdeni
Düşmenlerim senin gibi fettâna düşmesün

Vezni: Mef’ülü Fâilâtü Mefâilü Fâilün


Günümüz Türkçesi
Düşkününe belâ tuzağında ayrılık acısı çektirdin. Düşman-larzm bile senin gibi gönülleri altüst eden birine düşmesin!


İzahlar
Dâm-i belâ: (f. is. t.) Belâ tuzağı.

II
Bu harâbâtta sâbit olamam sultânım
Dil-i virânımı yapsan da yıkılsam gitsem

Vezni: Feilatün (Failatün) Feilâtün Feilâtün Feilün (Fa'lün)

Günümüz Türkçesi
Sevgilim! Bu dünyada daha fazla duramam; yıkık gönlümü yapsan da yıkılıp gitsem.

İzahlar
Meyhane demek olan harâbât kelimesi, burada mecaz olarak, dünya yerine kullanılmıştır. Meyhane ile dünya arasındaki münasebet; dünyanın da, meyhane gibi, birçok zevkleriyle insanı sarhoş eden bir yer olmasında ve dünyadaki ömrün de bir sarhoşluk gibi geçip gitmesindedir.
Harâbâtta kelimesininb ât hecesini,v ezindeb ir kapalı ve bir açık hece karşılığı olacak tarzda uzatarak okumak lâzımdır.
Sâbit olmak; durmak, kalmak manasınadır ki, buradaki sabit kelimesi aynı zamanda şairin adım da göstermektedir.
Şairin, sevgilisine sultâmm diye hitap etmesi, onun kendi gönlüne hükmeylemesinden dolayıdır.
Dil-i vîrân : (f. s. t.) Yıkık, harap gönül.

III

Sunar bir câm-i memlû bin tehi peymâneden sonra
Döner vefk-ı murâd üzre felek ammâ neden sonra

Vezni: Mefâilün Mefâilün Mefâilün Mefâilün


Günümüz Türkçesi
Bin boş kadehten sonra bir dolu kadeh sunar; felek insanın istediği gibi döner ama, neden sonra...

İzahlar:
Câm-i memlû: (f. s. t.) Dolu kadeh.
Vefh-ı murâd: (f. is. t.) Dileği uygunu. Vefk-i murâd üzre, dileğe uygun olarak, istenildiği gibi demektir.
Birinci mısradaki boş kadehler, yerine gelmeyen arzuları, emelleri, dolu kadeh ise tahakkuk eden arzuyu göstermektedir.
Feleğin insamn muradınca dönmesi ile kadehin dönmesi de münasebetlidir.

 

İZAHLI DİVAN ŞİİR ANT. N.H.ONAN

SON EKLENENLER

Üye Girişi