Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

HÜMAMİ - KAÇAN HAYALİN İLE BEN Kİ Bİ-KARAR OLURAM İNCELEMESİ

GAZEL

1. Kaçan hayalin ile ben ki bî-karar oluram
    Kara saçın bigi bî-sabr ü ihtiyar oluram

2. Hayâl ile güle kılduğumı yüzin teşbih
    Gorem kaçan ki cemaluni şermsâr oluram

3. Diler gönül ki ayağuna yüz sure heyhât
    Bu ârzûya ol irince ben gubâr oluram

4. Kime ki derdümi eydem alur benüm elemüm
    Şu denlü zâri kılur didüğüme zâr oluram

5. Gözün demiş kim Hümâmî'yi öldüreni bkgün
    Bu vâdeye ol erinceye ben mezar olunun

Vezni: Mefâilün Feilâtün Mefâilün Feilün (Fa’lün)

Günümüz Türkçesiyle
1. Hayalinle kararım elden gidince kara saçın gibi ihtiyarsız, iradesiz bir hale gelir çırpınır dururum.
2. Senin güzel yüzünü gördüğüm zaman benzettiğimden dolayı utanırım.
3. Gönül senin ayağına yüz sürmek ister Fakat bu arzuya kavuşuncaya kadar ben toz toprak olmuş bulunuru.
4. Derdimi herkime söylesem benim elimimi alır ve öyle bir feryat etmeğe başlar ki söylediğime pişman olur, ağlarım.
5. Gözün: “Günün birinde Hümâmîyi öldüreyim.,, demiş. O bu sözünü yerine getirecek zamana erişinceye kadar ben ölür giderim.

İZAHLAR:
1. Kaçan, ne zaman ki demektir. Kırk elli sene evveline gelinceye kadar, arada sırada yazı dilimizde de kullanılan bu kelime, Rumeli halkının ağzında haçan şeklinde yaşamıştır.
Biği, gibinin eski bir kullanılış şeklidir.
Bisabr ü ihtiyâr, bîsabr ve biihtiyâr, yani sabırsız ve ihtiyarsız, iradesiz demektir. Türkçe mizdeki “sız” ekinin karşılığı olan Farsça “bî” edatıyla yapılmış olan iki sıfat, yukarıda olduğu gibi, “ü” ile biribirine bağlandığı zaman “bî” edatı İkincisinin başında kullanılmayabilir.
Biihtiyâr sıfatındaki ihtiyâr kelimesi, “irade, bir şeyi yapıp yapmamanın insanın elinde olması“ demektir

2. Hayâl ile; tahayyül ederek, hayalen ve güle kılduğumı yüzün teşbih, yüzünü güle teşpih ettiğimi demektir.
Görem, göreyim demektir.
Utanmış, mahcup manasına gelen Farsça şermsâr kelimesinin şerm hecesini, vezinde bir kapalı ve bir açık hece karşılığı olacak tarzda, yani “m”nin sonunda belli belirsiz bir “i” harfi varmış gibi, yahut da hepsini birden bir kapalı ve bir açık hecenin okunuş müddeti kadar uzatarak okumak lâzımdır. Manzumeyim vezne tatbik ederken, bu hecenin “şer” parçası bir kapalı hece ve sonda kalan “m” de ayrıca bir açık hece itibar olunur.

3. Ârzû kelimesinin âr hecesi de, yukarıda izah edildiği veçhile, vezinde bir kapalı ve bir açık hece karşılığıdır; “â” bir kapalı hece ve “r” bir açık hece sayılır.
Bundan sonraki metinlerin izahları sırasında da, gerek bunun gibi, gerek bundan evvelki beyitteki şerm gibi olan hecelere daima (vezinde bir kapalı ve bir açık hece karşılığıdır.) diye işaret olunmuştur. Bunlarda, yukardaki izahları hatırlamak ve heceyi o suretle okumak lâzımdır.

4. Eydem; diyeyim, söyleyeyim demektir. Eytmek veya itmek fiilinin demek manasına gelir.
Şu denlü; şöyle, şu tarzda demektir.
Farsça olan zâri kelimesi ağlayıp sızlama manasına gelir ve “zâ” hecesindeki “â” gibi “ri” hecesindeki “î” de memdut, yani uzun sesli bir harftir. Ancak, bu beyitte bu “i” yi vezin yüzünden uzatamamak zarureti vardır.
Yabancı kelimelerin uzatılması icap eden sesli harflerini vezin zaruretiyle uzatmadan okumağa zihâf denir ki nazım tekniğine ait bir kusurdur.
İmâle de bunun aksi sayılabilir ki, Türkçe kelimelerin uzatılmaması icap eden sesli harflerini vezne uydurmak için uzatarak okumak demektir.

5.Öldürem öldüreyim demektir.
İrinceye, erinceye kadar demektir. Bu tarzdaki zarf sigaları eskiden burada olduğu gibi, daha ziyade “kadar”sız kullanılırdı.

NECMETTTİN HALİL ONAN, İZAHLI DİVAN ŞİİR ANTOLOJİSİ

SON EKLENENLER

Üye Girişi