1. Meğer bir kuşcağız kim ona mesken
Müdâm ırmağ u göllerde muayyen
2. Tutuldu bir gün ol tuzağa düşüp
Esîr-i bend oldu ağa düşüp
3. Tutan say yâd onu gördü igen hûb
Münakkaş bir nice reng ile mergûb
4. Ferahnâk olup oldu ol heveste
Ki dâyim besleye onu kafeste
5. Kafes oldu çü mesken ona nâgâh
Figâna başladı şâm u seher-gâh
6. Ederdi gölleri ırmakları yâd
Vatan diye müdâm eylerdi feryâD
7. Gece gündüz vatan der inler idi
Katı tanlardı ol kim dinler idi
8. Çü beslemeğe kâbil olmadı ol
Dediler verelim gitsin buna yol
9. Vatan deyü eder bunca fiğânı
Görelim hûb yer midir mekânı
…
10. Hemândem kim kafesten uçtu ol kuş
Görünmedi gözüne hiçbir tuş
11. Ne tağa vardı vü ne bâğa indi.
Hemân doğruluban ırmağa indi
12. Var idi onda bir hûb ulu ırmağ
İki yanı serâser sebze vü bâğ
13. Ederdi dürlü kuşlar onda âvâz
Kenârı vü içi pür ördek ü kaz
14. Meğer su üzre bir söğüt budağı
Uzanmış tâzelikte dahi çağı
15. Ol imiş ol kuşun dâyim mekânı
Ol orada geçirirmiş zamanı
16. Kaçan kim uçtu gözlediler âhir
Varıp doğru o dala kondu zâhir
17. Şu cünbüşler şetâretler kim onda
Ol etti kimse görmedi cihânda
18. Ol işin gözleyenler görüp onun
Dediler sevgisi hoştur mekânın
19. Yabanda olmaz kişinin sürûru
Bulur kendi mekânında huzûru
20. Vatan sevgisi şeksiz cândan olur
Muhakkaktır ki hem îmândan olur
21. Vatan kadrin ne bilsin bilmeyenler
Düşüben gurbete ayrılmayanlar.
Pendnâme, kelime anlamı olarak öğüt kitabı demektir. Güvâhî’nin bu eseri, içinde pek çok atasözü bulunduran ve öğretici yönü ağır basan bir eserdir.
1. Meğer sürekli ırmak ve göllerin belli yerlerinde yaşayan bir kuşcağız varmış.
2. Bir gün tuzağa düşüp tutuldu, ağa düşüp esir oldu.
3. Onu tutan avcı onun çok güzel olduğunu, hoşa giden bir çok renk ile süslü olduğunu gördü.
4. Avcı sevindi ve o istekle onu sürekli kafeste beslemek istedi.
5. Kuş kafese konulur konulmaz sabah akşam ötüp feryat etmeye başladı.
6. Gölleri ırmakları hatırlar, sürekli vatan diye feryat ederdi.
7. Gece gündüz vatan der inlerdi. Onu işitenler çok şaşırırlardı.
8. Onu besleme imkanı bulamayınca, buna yol verelim gitsin dediler.
9. Vatan diye bu kadar feryat ediyor, görelim bakalım (onun vatan dediği) güzel bir yer midir?
10. Kuş kafesten uçunca gözüne hiçbir düş görünmedi.
11. Ne dağa vardı, ne de bağa kondu, doğrudan ırmağa indi.
12. Orada iki yanı yeşillik bağ bahçe olan güzel bir ırmak vardı.
13. Türlü kuşlar orada ötüşüyorlardı. Kenan ve içi ördek ve kaz ile doluydu.
14. Meğer su üzre uzanmış, yeni taze bir söğüt dalı varmış.
15. İşte o kuşun sürekli mekânı orası imiş, zamanını orada geçirirmiş.
16. Ne zaman ki uçtu; sonunda varıp o dala konduğunu gördüler.
17. Onun yaptığı cünbüşleri, neşe gösterilerini kimse dünyada görmedi.
18. Onun yaptığı bu işi görenler, yer yurt sevgisi ne güzeldir, dediler.
19. Gurbette kişi mutlu olmaz. İnsan ancak kendi yurdunda huzur bulur.
20. Vatan sevgisi şüphesiz candan olur, tabiîdir. Hem imandan gelir.
21. Vatanın kıymetini, gurbete düşüp vatanından ayrılmayanlar ne bilsin.
Prof.Dr. M.A. Y. SARAÇ DİVAN EDEBİYATI ŞİİRİNDEN SEÇMELER