KÖROĞLU ŞİİRİ İNCELEMESİ
Benden selâm olsun Bolu Beyine
Çıkıp şu dağlara yaslanmalıdır
Ok gıcırtısından kalkan sesinden
Dağlar seda verip seslenmelidir.
Yürün aslanlarım savaş edelim
Buna kavga derler bey ne paşa ne
Haykırıp haykırıp kelle keselim
Seyreyleyin el'ayağı şaşana
Yürün beyler cenge harbi çalınır
Eyi kötü bu meydanda bilinir
Kılıç değer adam iki bölünür
Nusret bizim, beyler neci, paşa ne
Gürzün kösteğini kola takmalı
Arap atı sağa sola yıkmalı
Kargılar mızraklar birden kalkmalı
Fırsat vermen Arap atlar kaşana
Köroğlu der durman edek çengimiz
Bunda belli olsun yiğit hangimiz
Üç saat sürmeli bunda bengimiz
Tarih yazın şu dağlara nişane
Metin İncelemesi:
Biçim Yönünden:
Biçimi : Nazım.
Nazım biçimi : Koşma.
Nazım birimi : Kıta.
ölçüsü : 6 + 5 = 11'li ve 4 + 4+ 3 = 11'li hece.
Türü: Koçaklama.
Konusu: Savaşta yiğitlerin nasıl inançla ve korkusuzca vuruşacağı anlatılıyor.
Temi: Yiğitlik.
Kafiye şeması: abab/cccb/dddb/eeeb.
Kafiyeli olan, "ed-elim/kes-elim" sözcüklerindeki "-elim" ekleri rediftir. Geriye kalan fiil köklerinde kafiye yoktur. "Çal-ınır/bil-inir/böl-ünür" sözcük-lerindeki "-ınır/-inir/-ünür" ekleri rediftir. Geriye kalan bölümlerde ortak kafiye sesi "L" olup yarım kafiyedir.
Dil Özellikleri:
a) Dil sade, anlatım yalındır.
b)Halk diline yerleşmiş yabancı kökenli sözcüklere yer verilmiştir: Cenk, harbi, gürz, mızrak, Nusret, heng, nişane, fırsat.
c) Bazı sözcükler konuşma dilindeki özellikleriyle kullanılmıştır: Yürün (yürün), vermen (vermeyin), durman (durmayın), edek (edelim), el'ayağı (eli ayağı). Sözcüklerin bu biçimde kullanılmasının bir nedeni de hece ölçüsüne uygunluğu sağlamak içindir.
d)Kimi sözcükler yöresel deyiş özelliklerini taşımaktadır: Edek (edelim), eyi (iyi), bunda (burada).
Deyimler-Söz Grupları:
Tarih yazmak: Unutulmayacak bir savaş yapmak; iz bırakmak.
Harbi çalmak: Savaş davulu çalmak, savaşın başlayacağını davul çalarak haber vermek.
Aslı harbe: Bir tür kısa mızrak, süngü. Bu anlamında, savaşta düşmana mızrak (süngü) ile saldırılır demek de oluyor.
Haykıra haykıra kelle kesmek: Savaş naralarıyla düşmanların başlarını kesmek.
El’ayağı şaşmak: Eli ayağına dolaşmak, savaş alanından korkuyla kaçmak.
Beyler neci, paşa ne: Beyler, paşalar da kimmiş, neymiş, bize ne karışır?
Söz Sanatları:
İlk dörtlükte, "yürün aslanlarım" sözünde, yiğitler aslana benzetilerek istiare sanatı yapılıyor. Benzetilen (yiğitler) söylenmiyor. Benzetme, kendisine benzetilen aslan ile yapılıyor. Açık istiare.
İçerik Yönünden:
Araştırmalar:
1. Köroğlu'nun kendine güvenini ve meydan okuyuşunu en güzel belirttiği dizeler şunlardır:
"Buna kavga derler, bey ne, paşa ne?"
"Nusret bizim, beyler neci, paşa ne?"
"Bunda belli olsun, yiğit hangimiz."
2. Şiirin üçüncü dörtlüğünde savaşın yapıldığı alan ile savaşan insanlar tasvir ediliyor.
3. Ozan, "Tarih yazın şu dağlara nişane" sözcüğüyle yiğitlerini kavgaya isteklendirmek amacını güdüyor. Sözle savaşan insanların, gösterdikleri yiğitlikleriyle tarihe geçeceğini belirtiyor. Bu nedenle tümceyi, tarihe geçecek nitelikte bir savaşın yapılması anlamında kullanıyor.
4. Bu manzumeye nazım şekli bakımından koşma, konu bakımından koçaklama adları verilebilir. "Eli ayağı " sözcüğü, hece ölçüsüne uygunluğu sağlamak için "el'ayağı" biçiminde kullanılmıştır. Sözcükteki "-İ" hecesi düşülerek hece ölçüsüne uygunluk sağlamıştır. Düşen hece, kesme işaretiyle gösterilmiştir.
N. KARTAL, BİRSEN Y. 1990