Kullanıcı Oyu: 4 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değil
 

 

YUNUS EMRE: İLAHİ:2.

 

Acep şu yerde varm'ola

Şöyle garip bencileyin

Bağrı başlı gözü yaşlı

Şöyle garip bencileyin

 

Gezdim Urum ile Şam’ı

Yukarı illeri kamu

Çok istedim bulamadım

Şöyle garip bencileyin

 

Kimseler garip olmasın

Hasret oduna yanmasın

Hocam kimseler duymasın

Şöyle garip bencileyin

 

Söyler dilim ağlar gözüm

Gariplere göynür özüm

Meğerki gökte yıldızım

Şöyle garip bencileyin

 

Nice bu dert ile vanam

Ecel ere bir gün ölem

Meğerki sinimde bulam

Şöyle garip bencileyin

 

Bir garip ölmüş diyeler

Üç günden sonra, duyalar

Soğuk su ile yuvalar

Şöyle garip bencileyin

 

Hey Emre'm Yunus biçâre

Bulunmaz derdine çare

Var imdi gez şardan şara

Şöyle garip bencileyin

 

YUNUS EMRE

 

Metin İncelemesi

Biçim Yönünden:

Biçimi: Nazım.

Nazım biçimi: İlahi.

Nazım birimi: Kıta.

Ölçüsü: 4+4 = 8 li hece.

Türü: Lirik şiir.

Konusu: Ozanın, tinsel yalnızlık duygusu için­de Tanrı'yı arama çabası anlatılıyor.

Teması: Yalnızlık ve kimsesizlik duygusu.

Kâfiye şeması: abcb/dddb/eeeb...

Kafiyeli olan "Şam'ı/kamu" sözcüklerinde or­tak kafiye sesi "M" olup yarım kafiyedir. "Göz-üm/ öz-üm/yıldız-ım,” sözcüklerindeki  "-üm/-ım'' iyelik ekleri rediftir. Kalan bölümlerde ortak kafiye sesi "Z" olup yarım kafiyedir.

Deyimler-Söz Grupları:

Yukarı iller: Azerbaycan, Horasan, İran.

Bağrı başlı: Bağrı yaralı.

Urum: Anadolu.  Anadolu, Türklerden önce Romalılarla (Bizanslılarla) meskûn olduğu için, Osmanlıların eline geçtikten sonra da uzun süre "Rum, diyar-ı Rum" olarak anılmıştır.

Hasret odı: Ayrılık acısı, özlem.

Şardan şara: Şehirden şehire.

Bağrı başlı, gözü yaşlı: Bağrı yaralı, gözü yaş­lı.

Hasret odına yanmak: Tanrı'dan ayrı kalma­nın acısıyla yanmak.

Gariplere göynür özüm: Kimsesizlere içtenlik­le acırım.

 

Dil Özellikleri;

a) Ozan, yaşadığı dönemin Anadolu Türkçesi­ne özgü sözcükler kullanmıştır: Bencileyin (benim gibi), yuyalar (yıkasınlar), kamu (tüm), sin (mezar).

b) Kimi fiiller bugünkünden değişik kullanılmış­tır: Bulam (bulayım), yanam (yanayım), duyalar (duysunlar), yuyalar (yıkasınlar), ere (ersin), ölem (öleyim), diyeler (desinler).

c) Kimi sözcüklerde ölçü gereği hece düşmesi" yapılmıştır: Varm'ola (var mı ola).

d) İslâm’i motiflere yer verilmiştir: Gökteki yıldızım. Bu söz, İslâm inanışına göre, tüm insanla­rın gökte birer yıldızı vardır inanışıyla ilgilidir. Yaz­gı, kader anlamına gelir.

e) Bugün bile Anadolu'da kullanılan halk deyiş­leri görülmektedir: Ecel ere bir gün ölem. Soğuk su ile yuyalar. Üç günden sonra duyalar.

 

İçerik Yönünden:

1. Acaba şu yerde, böyle benim gibi gönlü yara­lı, gözü yaşlı bir başka kişi var mıdır? Ozan, gurbetin, yalnızlığın, Tanrı'dan uzak kal­manın acısını anlatıyor.

2. Tüm Urum (Anadolu) ve Şam (Suriye) ile yu­karı illerini (Azerbeycan-İran) gezdim. Çok istedim, ama derdime ortak olacak benim gibi bir garip kişi bulam adım. Ozan, kendine eşlik edecek dertli birini arıyor, ama bulamıyor.

3. Kimseler garip olmasın. Ayrılık acısıyla yan­masın, özlem acısı çekmesin Hocam, şöyle benim gibi bir garip kişiyi hiç kimse duymasın. Ozan, "Hocam" sözüyle, kendisini yetiştiren Taptuk Emre'ye sesleniyor. Kendisinin çektiği acıla­rı bir başkasının çekmemesini diliyor.

4. Dilim söyler, gözüm ağlar. Garip içim içten­likle yanar. Gariplik yazgımmış. Sanırım gökteki yıl­dızım da benim gibi gariptir. İslam inanışına göre, tüm varlıkların gökte bi­rer yıldızı vardır. Hayat, talih; yıldıza, yani yazgıya göre yürür. Dörtlükte Yunus, durumunu buna bağlı­yor.

5. Uzun bir süre bu dert ile yanayım. Günün bi­rinde ecelim geldiğinde öleyim. Belki o zaman benim gibi garip birini mezarımda bulurum. Ozan, mezarında, garip olarak kendisine yine kendisinin eş olacağını söylüyor. Bir bakıma garip­likte kendisine eş olarak ölmüş varlığını bulacaktır.

6. Benim gibi kimsesiz, yalnız, garip biri öldüğün­de, insanlar, ölümünü üç günden sonra duyarlar. "Bir garip ölmüş" diyerek su ısıtmaya bile gerek görmezler, soğuk su ile yıkarlar. Şöyle benim (ve benim gibiler) misali. Ozan, bu duygunun yanısıra, maddi varlıktan kurtulma sevincini de dile getirmektedir. Çünkü varlığın temeli manevi yöndür, ruhtur. Ruh, bedenden çe­kildikten sonra geriye kalan ceset ve onunla ilgili yapılacak işlemler Yunus'a göre önemli değildir. Be­den ruhun kafesidir, konuğun konuklandığı yerdir. O çekildikten sonra geriye kalan topraktır, toprağa ka­vuşacak olan değersiz bir varlıktır. Ruh, vasi (vuslat)'a yani Tanrı'ya kavuştuktan sonra gerideki cesedin ne olacağı pek önemli değildir.

7. Hey Emre'm, çaresiz Yunus'um, bu evrende derdine çare bulunmaz. Sen şimdi git, şehirden şehire dolaş, dur. Bakalım şöyle benim gibi bir garip bulabilecek misin? Ozan, bir derviştir; tüm dervişler gibi dünyayı bir misafirhane kabul etmektedir. O'nun tüm ama­cı Tanrı'ya kavuşmaktır. Bunun için Tanrı sevgisiy­le kentten kente gezerek her türlü sıkıntıya katlan­maktadır. Dervişliğinin gereği "şardan şara" (kent­ten kente) gitmektedir. Böylece ozan, şiirin bütü­nünde büyük yalnızlığını anlatmaktadır.

Araştırmalar

1. Yanam, ölem, bulam, diyeler, duyalar, yuva­lar, bencileyin" sözcüklerinin bugünkü söylenişleri "yanayım, öleyim, bulayım, desinler, duysunlar yusunlar, benim gibi" biçimindedir. "Bencileyin" sözcüğündeki "-leyin" eki, bugün zaman bildiren söz­cüklere getirilmektedir: Sabahleyin, akşam leyi a

2. "Hasret odına yanmak" : Tanrı'dan ayrı kal­manın acısını duymak, özlem ateşine yanmak. "Gök­teki yıldızım: Talihim, kaderim, yazgım.  "Sinde bulmak" : ölüm yoluyla Tanrı'ya kavuşmak.

3. Yunus Emre, "hasret odına" Tanrı için yanmaktadır.

Yunus Emre, aynı zamanda bir derviş olduğu­nu şiirindeki "Gezdim Urum ile Şam'ı/Yukarı illeri kamu", "Var imdi gez şardan şara" dizeleriyle an­latmaktadır.

4. Altıncı dörtlükte çevresi, gücü, maddi varlığı olmayan kimsesiz garip kişilerin önemsenmediği belir­tilmektedir.  Ozan,  gariplerden yana tavır koyarak çevresi, gücü ve maddi varlığı olanlara değer veril­mesini eleştirmiş olmaktadır.

5. Dörtlüklerin sonunda yinelenen "Şöyle garip bencileyin" dizesi, ozandaki yalnızlık duygusunu daha güçlü ve etkili biçimde dile getiriyor, şiire bütünlük kazandırıyor. Ozan, bu dize ile kendisini a) Yüreği yaralı, gözü yaşlı insanlara, b) Gökteki yıldıza, c) Kimsesiz gariplere benzetiyor.

6. Şiirdeki "yalnızlık" duygusunu en güzel biçim­de altıncı dörtlük anlatmaktadır.

İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

 

YUNUS EMRE'NİN HAYATI VE ESERLERİ

YUNUS EMRE TÜM ŞİİRLERİ

TASAVVUF HALK ŞİİRİ

KLASİK DÖNEM SUFİ ŞAİRLER

TASAVVUF ŞİİRLERİ YUNUS EMRE

   YUNUS EMRE -SORDUM ÇİÇEĞE AÇIKLAMASI

BİYOGRAFİ ÖRNEĞİ-YUNUS EMRE

YUNUS EMRE- TELVİN AÇIKLAMASI

YUNUS EMRE - ŞATHİYE ÖRNEĞİ-ÇIKTIM ERİK DALINA

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi