Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

 

Türk Oğuz beyleri, milleti işitin: Üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk milleti ülkeni, töreni kim bozabilir?

Göktürkçe

Türk Oğuz beğleri, budun eşiding: Üze tengri basmasar, asra yir telinmeser Türk budun ilinin törünin kim artadı.

 

KÜLTİĞİN YAZITININ DOĞU YÜZÜ

Üste mavi gök altta yağız yer yaratıldığında; ikisinin arasında insanoğlu yaratılmış. İnsanoğlunun üzerine atalarım Bumin Kağan, İstemi Kağan tahta oturmuşlar; tahta oturarak Türk milletinin ülkesini, töresini Yönetmiş, düzenlemişler Dört yön hep düşman imiş. Ordular gönderip dört yöndeki milletleri hep (egemenlimi altına) almış, hep buruk yapmış. Başlılara baş eğdirmiş dizlilere diz çöktürmüş. Doğuda Kadırgan ormanına, batıda Demir kapıya kadar (Türk milletini) kondurmuş. Bu ülkelerin arasında teşkilâtsız Göktürkleri düzenleyip öylece otururlarmış. Bilgili Kağan imişler, cesur Kağan İmişler. Buyrukları yine bilgili imiş. Onun için ülkeyi öylece tutmuş, ülkeyi tutup töreler düzenlemişler.

Ey Türk milleti kendine dön! İyi ve müstakil ülkene karşı kendin ya­nıldın, kötü davrandın. Silahlılar nereden gelip (seni) dağıttılar? Mızrak­lılar nereden gelip seni sürüp götürdüler? Kutsal Ötüken ormanının halkı... Gittiniz. Doğuya gittiniz, batıya gittiniz. Vardığınız yerlerde hayrınız şu oldu: Kanın su gibi aktı, kemiklerin dağ gibi yığılıp yattı. Beylik evlâdın kul oldu, temiz çocuğun cariye oldu.

Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye, babam kağanı, annem ha­tunu yükseltmiş olan Tanrı onlara ülke veren Tanrı, Türk milletinin adı sanı yok olmasın diye beni o Tanrı kağan olarak tahta oturttu. Varlıklı, zengin bir millet üzerine kağan olmadım. İçte aşsız, dışta çıp­lak, yoksul bir milletin üstüne kağan oldum. Küçük kardeşim Kül Tigin - ve iki şad - ile sözleştik. Babamızın, amcamızın kazanmış olduğu mille­tin adı sanı yok olmasın diye Türk milleti İçin gece uyumadım, gündüz oturmadım. Küçük kardeşim Kül Tigin ile - iki şad ile- ölesiye çalıştım... Ölecek olan milleti diriltip doğrulttum, çıplak milleti giyimli, yoksul mil­leti zengin kıldım, az milleti çok kıldım. Başka ülkelerden, başka kağanlardan daha İyi kıldım.

Metin incelemesi: Biçim Yönünden:

Biçimi: Nesir (düzyazı).

Türü: Söylev.

Konusu: Bumin ve İstemi Kağanların, dağılmış olan Türkleri yeniden bir araya getirerek Göktürk devletini kurmaları, Göktürklerin Çinlilerin oyunlarına gelmeleri ve İlteriş Kağan ile İlbilge Hatun'un önderliğinde yeniden devlet kurmaları anlatılıyor, ulus olarak yaşamanın yolları gösteriliyor.

Temi: Ulusal kıvanç duygusu.

Yardımcı Bilgiler:

Orhun Anıtları adıyla anılan yazıtlarda, Doğu Göktürklerin tarihinden söz edilir. Yazıtlar, Orhun ırmağının eski yatağında dikilmiş bulunduğundan bu adla anılır. En önemlileri şunlardır:

Tonyukuk anıtı: Bilge Tonyukuk tarafından, ölümünden kısa bir süre önce, 720 tarihinde diktirilmiştir.

Kül Tigin anıtı: Türkleri Çin tutsaklığından kur­taran Kutluğ Kağan'ın (hük.681-691) küçük oğlu ve Bilge Kağan'ın kardeşi Kül Tigin adına, 732 tarihinde diktirilmiştir.

Bilge Kağan anıtı: Kutluğ Kağan'ın büyük oğ­lu Bilge Kağan adına (ölm.734), 835 tarihinde dikti­rilmiştir. Anıtlar, XVIII. yüzyıl ortalarında bulunmuş ve yazılar, Danimarkalı doğubilimci Thomson (1842-1927) tarafından 1893 yalında çözülüp okunmuştur.

Yazıtlar, Türk ulusunun toplum hayatını aydın­latan çok önemli birer tarihi belgedir. Türklerin ba­ğımsızlığa verdikleri önemi göstermesi açısından ilginç­tir.

Dil özellikleri:

a) Yazıtlarda, olayların niteliğine uygun bir an­latım yolu izlenmiştir. Hareketli bölümlerde cümleler kısa; durgun bölümlerde uzundur. "Türk Oğuz beyleri. Kutsal Ötüken ormanının halkı!" hareketli; "Üstte mavi gök, altta yağız (kara) yer yaratıldıkta ikisinin arasında insanoğlu yaratılmış" sözleri durgun anlatıma örnektir.

b) Anlatımı güçlendirmek amacıyla bazı sözler yinelenmiştir, örneğin: ölecek budunu dirilttim, çıp­lak budunu giydirdim, çıplak milleti zengin ettim, az milleti çok ettim.

c) Tarihsel olaylar kuru, ulusal felaketler coş­ku dolu bir anlatımla dile getirilmiştir. Tarihsel ol­guya: "Üstte mavi gök, altta yağız yer yaratıldığın­da; ikisinin arasında insanoğlu yaratılmış. İnsanoğlu­nun üzerine atalarım Bumin Kağan, istemi Kağan tah­ta oturmuşlar" sözleri örnektir. Ulusal felâketler de: "İçte aşsız, dışta çıplak, yoksul bir milletin üstüne kağan oldum. Babamızın, amcamızın kazanmış olduğu milletin adı sanı yok olmasın diye Türk milleti için gece uyumadım, gündüz uyumadım. Küçük kardeşim Kül 'Tilgin ile -iki şad ile- ölesiye çalıştım" sözleriy­le anlatılmaktadır.

d) Benzetmeler, o dönem Türklerinin yaşamı ile ilgili olarak yapılmıştır. Örneğin: Kanın su gibi ak­tı, kemiklerin dağ gibi yığıldı.

e) Metinde günümüzde kullanılmayan deyimlere de yer verilmiştir: baş eğdirmek: Başkalarını ege­menlik altına almak; diz çöktürmek: Yengiye uğrat­mak, teslim olmasını sağlamak.

f) Metinde "kul, kız" gibi söylenişleri hiç değiş­meyen sözcükler görülür.

g) "Men" sözcüğü, günümüzde bile Azeri lehçe­sinde söylenmektedir. Sözcük, Anadolu Türkçesi'ne "ben" olarak geçmiştir.

h) "Küntüz" (gündüz) gibi günümüzde söylenişi değişen sözcükler dikkati çekmektedir.

i) "Türk milleti ülkeni, töreni kim bozabilir?" soru cümleleriyle, okur ile dinleyenler uyanık tutulmak istenmiştir.

j) Yazıda geçen: "Türk Oğuz Beyleri, milleti işitin. Ey Türk milleti kendine dön!" ünlem cümleleri, ona bir söylev niteliği vermektedir.

k) Yüklemler birinci tekil kişidir: Kırdım, yap­tım, giydirdim gibi. Bu nitelik, söyleve gerçekçilik kazandırmaktadır.

l) Bu metinlerde tarihsel olduğu kadar edebi bir amaç ta güdülmüştür. Türk dilinin başka dillere gereksinim duymadan, duygu ve düşünceleri anlatabi­lecek güce eriştiği belirtilmek istenmiştir.

İçerik Yönünden:

Açıklamalar:

Bilge Kağan, ulusuna seslenir, ondan sözlerini dikkatle dinlenmesini ister. Söylevinde:

Egemen olduğu toprakların sınırını: "Doğuda Kadırgan ormanına, batıda Demirkapı'ya kadar (Türk milletini) kondurmuş" sözleriyle çizer. Sıkıntı çekilmeden oturulacak, yurt bilinecek yer olarak Ötüken Ormanı'nı gösterir. Çinlilerle olan ilişkilerde uyanık olunması ve ölçülü davranılarak entrikalara kanılmaması gerektiğini anlatır.

Düşmanları, "silahlılar ve mızraklılar" olarak belirtir. Onların Türkleri tatlı dil ve hediyelerle ya­nılttıklarını söyler. Başkaları hakkında kötü düşün­meyen temiz yürekli Türkler, bu nedenle kolayca ka­nıp zor durumlara düşmektedirler. Bir daha böyle acıklı duruma düşülmemesi için Türklerin Ötüken Or­manı'ndaki yurtlarına dönmeleri gerekir.

Tanrı'nın yardımıyla kağan olmuştur, ulusunu derleyip toparlamıştır. Bumin Kağan ile İstemi Kağan bilgi, cesaret ve Tanrı'nın yardımıyla Türk Ulusunun törelerini düzenlemişler, çevredeki düşmanları yok et­mişler ve devleti öyle kurmuşlardır. Bilgilidirler, ce­saret sahibidirler, yurt sevgisiyle doludurlar, bu nedenle devleti iyi yönetmişlerdir.

Bilgisiz olarak devleti yönetmeye olanak yoktur. Kendilerinden sonra gelenler,  bilgisiz olduklarından devleti kötü yönetmişlerdir.

Çinlilerin egemenliği sırasında soylu Türk erkek çocukları kul, kız çocukları cariye olmuştur. Bu du­rum çok utanılacak bir şeydir.

Türk Ulusu, yeniden bağımsızlığına İlteriş Kağan ile İlbilge Hatun'un çabaları ve Tanrı'nın yardımıyla kavuşmuştur.

Türk soyu üstündür. Üstten gök çökmedikçe, alt­tan yer Gelinmedikçe onu düşmanlar yenemez. Bu uğur­da "Türk kanı su gibi akmış, kemikleri dağ gibi yığılmıştır." Bunlar unutulmamalı, törelere bağlılıkla ana yurtta, bilgiyle yönetilen devlet içinde bağımsız yaşa­maya çalışılmalıdır.

Karşılaştırma:

Türk Ulusu, bu söylevden yüzyıllarca sonra, İstik­lâl Savaşı sırasında yeniden zor duruma düşmüştür. Mustafa Kemal'in önderliğinde ve elbirliği ile tarih­sel zaferini kazanarak bağımsızlığını elde etmiştir. Böylece Göktürk yazıtları ile Onuncu Yıl Nutku, iki büyük zaferin sonunu dile getiren birer anıt metin olarak tarihe geçmiştir. Her iki söylevde, devlet baş­kanlarının Türk Ulusuna hitapları, bazı ortak duygu ve düşünceleri içerir. Tarihi ve edebi değeri yüksek olan bu iki metindeki ortak değerler şöyle sıralanabi­lir:

1. Devlet Başkanları, her iki metinde Türk Ulu­suna seslenir.

2. Zafer, bilgili devlet başkanlarının önderliğin­de, Türk Ulusunun ortak çabasının sonucu olarak de­ğerlendirilir.

Onuncu Yıl Nutkundaki: "Bundaki muvaffakiye­ti, Türk milletinin ve onun değerli ordusunun bir ve beraber olarak azimkârane yürümesine borçluyuz" cümlesine benzerlik vardır.

Göktürk Yazıtları'nda: "Babam Kağan on yedi erle çıkmış. Dışarı yürüyor diye haber işitip şehirde­ki dağa çıkmış, dağdan inmiş. Derlenip yetmiş er olmuşlar. Sayılarını kabartmış. Hepsi yedi yüz er olmuş."

3. Diğer devletlerden üstün olmanın gereği üzerinde durulur.

Onuncu Yıl Nutku: "Yurdumuzu dünyanın en mamur ve en medeni memleketi seviyesine çıkaraca­ğız. Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş bü­yük medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyeti bundan sonraki inkişafıyla âtinin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır."

Göktürk Yazıtları: "(Ulusumu) başka kağanlı, başka ülkeli milletlerden üstün kıldım."

4. Devlet yönetiminde bilgi ve cesaret çok önemli erdemlerdir.

Onuncu Yıl Nutku : "Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zeki­dir. Çünkü Türk milleti, milli birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir."

Göktürk Yazıtları: "Bilgili kağan imişler, cesur kağan imişler. Buyrukları yine bilgili imiş. Onun için ülkeyi öylece tutmuş."

5. Türk Ulusunun sonsuzluğa dek yaşayacağı inancı belirtilir.

Onuncu Yıl Nutku: "Bugün aynı iman ve kati­yetle söylüyorum ki, milli ülküye tam bir bütünlükle yürümekte olan Türk milletinin büyük millet olduğu­nu bütün medeni âlem az zamanda bir kere daha ta­nıyacaktır. Ebediyete akıp giden her on senede bu büyük millet bayramını daha büyük şerefle, saadetle, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim."

Göktürk Yazıtları : ''Ey Türk Oğuz beyleri, mil­leti ülkeni, töreni kim bozabilir?"

6. Ulusal birlik duygusunun önemi vurgulanır.

Onuncu Yıl Nutku: "Milli birlik duygusunu mü­temadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleye­rek inkişaf ettirmek, milli ülkümüzdür."

Göktürk Yazıtları: "Ey Türk milleti! Onun (Çin' in) tatlı sözüne, hediyelerine kanıp çoğunuz öldünüz. Ey Türk milleti kendine dön!.."

7. Ulusça tutulacak yol gösterilir.

Onuncu Yıl Nutku: "On beş yıldan beri erişti­ğimiz işlerde muvaffakiyet vâdeden çok sözlerimi işit­tin. Bahtiyarım ki, sözlerimin hiçbirinde milletimin hakkımdaki itimadını sarsacak bir isabetsizliğe uğramadım."

Göktürk Yazıtları: "...Acaba bu sözümde yalan var mı?"

8. Çalışma yöntemi açıkça belirtilir.

Onuncu Yıl Nutku: "Bunun için bize zaman öl­çüsü, geçmiş asırların gevşetici zihniyetine göre değil, asrımızın sürat ve hareket mevhumuna göre düşünül­melidir."

Göktürk Yazıtları: "Türk milleti için gece uyu­madım, gündüz oturmadım. Küçük kardeşim Kül Tigin ile -iki şad ile- ölesiye çalıştım."

9. Türk olmanın kıvanç kaynağı olduğu beli itilir.
Onuncu Yıl Nutku: "Ne mutlu Türk'üm diyene!"
Göktürk Yazıtları : "Türk milleti kendine dön!"

10. Yöneticilerin görevi kesin çizgilerle belirti­lir.

Onuncu Yıl Nutku: "Milletimizin yüksek karak­terini, yorulmaz çalışkanlığını, fikri zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini, milli birlik duy­gusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirler­le besleyerek inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür."

Göktürk Yazıtları: "ölecek olan milleti diriltip doğrulttum, çıplak milleti zengin kıldım,  az milleti çok kıldım. Başka ülkelerden, başka kağanlardan daha iyi kıldım."

Görülüyor ki, büyük Türk komutanı ve yöneticilerindeki ulusa sesleniş, ona güveniş konularında-aradaki çok uzun zaman süresine karşın- her zaman benzerlik vardır ve bu benzerlik Türklerin genel güç kay­naklarından biridir.

Araştırmalar:

• Metne göre; Bilge Kağan ile Kül Tigin'in çaba­ları sonucu, gücünü yitirerek kötü duruma düşen Türk ulusu, bu durumdan kurtulmuş, varlıklı ve mutlu bir hayata kavuşmuştur.

• Metinde bilginin ve bilgili olmanın önemi; "Bil­gili Kağan imişler. Buyrukları yine bilgili imiş. Onun için ülkeyi öylece tutmuş, ülkeyi tutup töreler düzen­lemişler." sözleriyle belirtilir. Bu sözlere göre, Bumin Kağan ile İstemi Kağan'ın başarılarının temelinde bil­gi yatmaktadır. O halde, ülke yönetimini ellerinde bu­lunduranlar,  başarı kazanmak ve ülkelerini esenliğe çıkarmak istiyorlarsa, tıpkı Bumin ve İstemi Kağanlar gibi bilgili olmak ve bilgilerini ülke ile toplum yara­rına kullanmak zorundadırlar.

•Göktürklerin bağımsızlığa verdikleri önem; "Ey Türk milleti kendine dön! İyi ve müstakil ülkene kar­şı kendin yanıldın, kötü davrandın." cümlesiyle belir­tilir. Onu yitirmekten doğan üzüntü bu sözle dile ge­tirilir, "beylik evladın kul oldu, temiz kız çocuğun cariye oldu." cümlesi de özgür ve bağımsız yaşama biçimini kaybetmenin acısını içerir. Diğer yandan Bil­ge Kağan'a göre, kardeşiyle birlikte kendisinin tüm çabası, Türk ulusunu yok olmaktan, tarihten silinmek­ten, ülkesiz kalmaktan kurtarmak içindir. "Türk mil­letinin adı sanı yok olmasın diye beni o Tanrı, kağan olarak tahta oturttu." cümlesi, bunu göstermektedir. Demek ki, kağanlar, çalışmalarını yurt ve ulus sevgi­siyle yapmaktadır. Çalışmaların temelinde bu duygu­lar yatmaktadır.

Yazıt'ta Göktürklerin toplumsal yaşayışına iliş­kin bazı bilgiler de verilmektedir: Onlar, güçlü bir devlet kurmuşlar; devleti, "Şad" adı verilen beylerin yardımıyla yönetmişlerdir. Bağımsız ve özgür yaşama verilen önem, törelere bağlılık, ulusa güven duygusu, devlet yönetiminde bilgi ve cesaretin temel olduğu inancı, Türk ulusunun temizliği, bu toplumsal yaşayışa ilişkin en belirgin niteliklerdir. Bu nitelikler, "bilgi, bağımsızlık, özgürlük, çalışkanlık" sözcükleriyle özet­lenebilir.

Yazıtlar, Türk tarihi açısından çok önemli birer belgedir. Çünkü bizler, eski Türkler hakkında gerek­li bilgileri bu yazıtlardan öğreniyoruz. Yazıtlar ‘da ta­rihsel değerler şöyle belirtiliyor: Türk birliği, Bilge Kağan'ın kazandığı zaferle yeniden kurulmuştur. Türk ulusunun bağımsızlığı, ancak anayurt Ötüken Ormanı'nda yaşanarak sağlanabilir. Tanrı, Türk ulusuna her zaman yardımcı olmuş, onu korumuştur; bundan böyle de koruyacağına olan inanç tamdır. Çin ile iliş­kilerde ise çok dikkatli davranılmalıdır.

Bu yazıtlar, ulusumuzun toplumsal yaşamı açı­sından da çok önemlidir. Bilge Kağan'ın sözleri, bir ulusun hangi koşullarda tarihsel varlığını sürdürebile­ceğini ya da sürdüremeyeceğini açıkça belirtmektedir. Ona göre, Çinlilerle ilişkilerde ölçülü davranılmalı, entrikalara" kanılmamalıdır. Türk ulusu, bilgili kağanlarca yönetildiği, Tanrı yardım ettiği, törelere bağlı kalındığı sürece hiçbir güç onu tarih sahnesinden silemeyecektir. Bu inanç, "Üze Tengri basmasar, asra yir telinmeser Türk budun ilinin törünin kim artadı" sözleriyle belirtilir. Buna göre, günümüzde ulusça kar­şılaşabileceğimiz tehlikeler karşısında,  nasıl davranmamız gerektiği konusunda,   Göktürk yazıtlarından önemli dersler almak mümkündür.

• Yazıya söylev niteliği veren cümleler; "Türk Oğuz Beyleri, milleti işitin. Ey Türk milleti kendine dön!" ünlem cümleleriyle ikinci paragrafta yer alan sözlerdir.

N. KARTAL, BİRSEN Y. 1990

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi