KALDIRIMDA KİTAP-PEYAMİ SAFA
Dün, Selâhaddin Güngör, "Kitap Morgu" adlı yazısında, "hemen her köşe başında beliren" kitap sergilerinden bahsederken, "Buralarda öyle değerli, öyle aranmakla bulunmaz kitaplar var ki" diyordu, "insan bunların bir bardak Hamidiye suyu pahasına nasıl olup da satıldığına şaşar!"
Türkiye'de kitap kadar hakarete uğrayan hiçbir mal yoktur. Hamidiye suyu değil, izmarit, kirli paçavra, eski kundura, boş şişe, hatta molozların içinden çıkarılan kırık tahta veya demir parçalan bile, sırasına göre, hammaddesinin tartısından fazla fiyat ve alıcı bulurlar; yalnız kitap, kör olası kitap, adı batası kitaptır ki yerlerde köpek tersiyle bir hizada, altına bir bez parçası bile yayılmadan pazara çıkarılıyor. İlmine, edebiyatına tabanlarıyla bir sırada yer veren ve kafasının gıdasını ayakaltında süründüren bir memlekette kitabın, bakkal dükkânlarında hiç olmazsa bir iki metre yüksekliğe asılan süpürge kadar da haysiyeti kalmamış demektir.
Yeni ve eski harf, büyük ve küçük muharrir, Doğu ve Batı eseri, telif ve tercüme, yazının, imzanın ve kalitenin her türlüsü ayakaltındadır.
Vatandaş! Bu faciada bir düşman istilâsı kadar korkunç bir tehlike gizlidir. Vatandaş! Kitabı yerde sürünen bir milletin bütün kalkınma hamlelerini büyük felâketler kırar. Vatandaş! İyi kötü, kıymetli kıymetsiz, telif tercüme, ne olursa olsun, bu kitaplardan payına düşeni al; yorganını sat, fakat al, onları yerden kaldır!
Peyami Safa
Tan, 23 Temmuz 1935