Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Bazı Batılı tarihçiler, İskenderiye Kütüphanesi'nin Hazret-i Ömer tarafından yakıldığını iddia etmişlerdir. Fakat daha sonra yapılan araştırmalar, Müslümanların İskenderiye'yi ele geçirdikleri sırada bu şehirde böyle bir kütüphanenin mevcut olmadığını göstermiştir. Çünkü fanatik Hıristiyanlar tarafından 640 yılından çok önce imha edilmiştir.

Hıristiyanların kitap imha etmede büyük başarı kazandık­ları su götürmez bir gerçektir. Bu konuda, Bağdat'ı ele geçir­diklerinde ne kadar medeniyet eseri varsa yakıp yıkan ve yüz binlerce nadide kitabı Dicle'nin sularına bırakan Moğollarla bile yarışabilirler. Kilise, iktidarı elinde bulundurduğu sürece, bu iktidarı tehdit edebilecek her şeyi yok etmiştir. Bunlar ara­sında kitaplar başta geliyordu. 391 yılında Patrik Teophile, İmparator Theodose'den son büyük akademi olan Serapeioriu kapatmasını ve büyük kütüphanesini yakmasını istemiş­ti. Roma'da Augusto tarafından kurulan kütüphane de 600 yılında yakıldı.

 

Hıristiyanlığın kitaba karşı bu müsamahasız tutumu asır­larca devam etmiştir, En büyük kitap yakma hareketi ise, bi­lindiği gibi, XVI. yüzyılda Müslümanlar İspanya'dan çıkarıl­dıktan sonra gerçekleşmiş. Kardinal Ximenes'in emriyle Gır­nata'nın Bebürremle meydanında bir milyona yakın nadide kitap acımasızca yakılarak bir daha elde edilemeyecek inanılmaz zenginlikte bir bilgi birikimi yok edilmiştir.

Naziler ise, ünlü Reichstag yangınından sonra, kitle propa­gandası gayesiyle binlerce kitabı bir tören havası içinde yak­tılar. Yakılan kitaplar arasında sadece sol düşünceyi yansıtanlar değil, her düşünceden kitap vardı. Bizde de harf inkılabından sonra, eski harfli kitaplara karşı büyük bir düşmanlık kampan­yasının başlatıldığı, arşiv belgelerinin vagonlarla Bulgaristan'a gönderildiği yetmiyormuş gibi milleti gerici düşüncelerden kur­tarma savıyla binlerce kitabın imha edildiği henüz hafızalar­dadır. Okul kütüphanelerinden eski harfli kitapların çöplerle birlikte atıldığına ben bile şahit oldun,.

Kitap, fanatizmin her çeşidi tarafından bir numaralı düş­man olarak görülmüştür. Bu bakımın kitap düşmanlığı sadece barbar Mogollara, fanatik Hıristiyanlara ve Nazilere mahsus bir şey değildir. Kominist ülkelerde de Parti'nin, zararsız gördükleri dışında her türlü kitabın basılması, dağıtılması ve okunması yasaktı. Türkiye'de fikir hürriyetinin baytarlığını yapan Marksist aydınlar, sık sık gidip geldikleri Demirperde ülkelerindeki bu yasaklardan hiç söz etmemişlerdir. Kısacası, son tahlilde, kitabı yakmakla yasaklamak arasında pek büyük bir fark yoktur.

Kitabın en tehlikeli düşmanları ise kitap dostu gibi görünenler; 'yasak yasaktır' sloganıyla ortaya çıkıp kimseye hisset­tirmeden bir yığın kitabı son derece ince metotlarla yasakla­yanlardır. Bunlardan dikkatle sakınmak gerektiğini, Türkiye'de son aylarda yaşanan hadiseler açıkça göstermiştir.

Türkiye'de medyayı elde bulunduran kültürel iktidar odaklarının da işlerine gelmeyen kitapları görmezlikten gelerek 'gizli' yasaklama metotları uyguladığını, bunun da bir çeşit ki­tap düşmanlığı olduğunu belirtmekte fayda vardır. Nice değersiz kitabın çok önemliymiş gibi kamuoyuna empoze edildiğini nice değerli kitaptan ise hiç söz edilmediğini, bazılarının tek cümleyle mahkum edilip geçildiğini, bu işlerin içinde olanlar iyi bilirler.

Beşir Ayvazoğlu, Altı Çizili Satırlar, Timaş Yayınları

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi