Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

İKRA!

Her insanın hayatında ulaşmak istediği emelleri, gerçekleştirmek istediği hayalleri vardır.

Bu hedeflerine ulaştıracak en önemli araç "bilgi"dir. Kişisel gelişimin, ferdî kemalatın en önemli faktörü olan bilginin (enformasyon) yüzde 60'ı ise okumakla elde edilmektedir. "Kitap zekâyı kibarlaştırır. Zekânın tavırlarını efendileştirmek için okumak zorundayız." der Cemil Meriç. Bir ülkenin veya toplumun ayakta kalabilmesi ve kalitesi geleceğini teslim edecek gençlerinin birikim ve seviyesi ile doğru orantılıdır. Okuyan, okuduğunu "etrafını cami ağyarını mani" bir şekilde anlayan ve "yaşatma" odaklı çalışan gençler, geleceğin aydınlık ikliminin mimarları olacaktır. Bu birikim ise yılların emek ve bilgisinin dercedildiği kitaplarla mümkün olacaktır. Ne yazık ki, geleceğimizin teminatı olan gençler her geçen gün uzaklaşıyor kitaptan, yabancılaşıyor kütüphanelere.

Dergi dâhil yüzde 4'ü okuyan ülkemizde televizyon izleme oranının yüzde 95 olması gelinen noktayı çok güzel özetlemektedir. Oysa kan kaybeden ve birikimimizin ana taşıyıcısı olan kitap ve yayın sektörünün canlı tutulması ülkenin hem hali hem de istikbali için çok hayati bir konudur. Okuma oranlarına bakıldığında ilk emri 'oku' olan bir öğretinin takipçisi toplumumuzun ülkeler arası sıralamasında sonlardaki durumu içimizi sızlatmaktadır. Sadece evimizde zengin kütüphaneler tefriş ederek kitap okuru olunmayacağı hepimizin malumu iken, bu konuda kayda değer ve geniş bir hareket oluşturacak bir atılımın olmaması, projelerden yoksunluk ibretlik bir durumdur. Araştırma ve istatistikler işin vahametini ariz ve amik olarak göz önüne sermektedir. Kitap okuma alışkanlığının ülkelere göre oranına baktığımızda, ülkemizin hal-i pür melali açıkça görülecektir.

Yapılan araştırmalara göre okuma eğitimde verimliliği yüzde 30 oranında artırmaktadır. Aynı zamanda bireyin verimliliğine olan bu katkı sosyoekonomik yapıya yüzde 50 oranında etki yapmaktadır.

Okuma oranında İngiltere ve Fransa'da vatandaşların yüzde 21'i düzenli kitap okuru iken bu oran Japonya'da yüzde 14, ABD'de ise yüzde 12'dir.

Toplam nüfusu sadece 7 milyon olan Azerbaycan'da kitaplar ortalama 100.000 tirajla basılırken, Türkiye'de bu rakam 2.000–3.000 civarındadır.

Kişi başına düşen yıllık kitap alımı, ortalama 100 ABD Doları iken ülkemizde bu rakam 10 ABD Doları'nın altındadır.

Japonya'da yılda 4 milyar 200 milyon iken Türkiye'de sadece 23 milyon kitap basılmaktadır.

Türkiye'de yükseköğrenim görenlerin oranı 1965'e göre 14 kat artmış olmasına rağmen, yükseköğrenim mezunlarının kitap okuma oranı 1965'in de altında seyretmektedir.

Türkiye'de bir kişinin kitap okumaya ayırdığı zamanın tam 300 katını bir Norveçli ayırırken, dünya ortalaması bile bizim ayırdığımız zamandan 3 kat fazla.

Hâsılı kitap okumada binde birlik oranla 173 ülke arasında 86. sırada bulunması dünyaya söyleyeceği çok sözü olan ülkemize hiç mi hiç yakışmamaktadır... Okumayla artırılarak sağlıklı hale gelen iletişim, insan-insan, insan-tabiat ilişkilerini de sağlam temellere dayandırarak kişide estetik, zarafet ve adanmışlık duygularını geliştirir. Analiz-sentez yapma, farklı düşünme, isabetli yorumlama, doğru kavrama yeteneğini geliştirerek yeni beceriler kazandırır. Onun için okuma kültürünün geliştirilmesi bir ülke için hayati bir konudur. Bu kültürün çağın gerekleri doğrultusunda yerine getirilmesi, suç oranının azalmasından israfın önlenmesine, çevre korumadan yapılaşmaya, güvenden huzura, sosyal hayatın her alan, katman ve kademesinde kendisini hissettirecektir. Çünkü okur, dünyada olup bitenleri arkaplanı ile anlayacak, iyi-doğru-güzel olanı daha iyi uygulayacak, yerel, ulusal ve küresel değerlere sahip çıkacak, kitap, yazar, yayınevi, süreli yayınlar ve bütün bunlara yönelik tutumun oluşturduğu 'okuma kültürü'yle geleceğe "yâd-ı cemil" olacak adımlar atacaktır.

NELER YAPILMALI?

Erken yaşlarda örnek alınıp özenilen, anne-baba başta olmak üzere akrabalar, öğretmen başta olmak üzere karşılaştığı faydalı ve önemli insanlar, temasta bulunduğu yönetici ve esnafın elinde kitap görülmeyince, ev dekorasyonundan şehir planlamasına, dinlenme yerlerinden turistik mekânlara varıncaya değin kitap ve kütüphaneler gözden kaçırılınca, zararlı alışkanlıklara bile bütçe ayrılıp, kitaba yapılan harcama israf görülünce, sinema filmi, çizgi film ve çok seyredilen dizilerin sevilen kahramanlarının elinde veya mekânlarında kitaba rastlanmayınca sonuç kaçınılmaz oluyor.

Küçük yaşlarda rol model olan aile bireyleri, daha sonra okul, akabinde sokak ve çalışma ortamındaki aktörlerin kitap okuyan insanlar olması bilinçaltında kitap sevgisini vazgeçilmez kılacaktır.

1)Yayıncılara belirli kalemlerde yapılacak vergi muafiyetleri kitap fiyatlarının bütçeleri zorlamayacak bir seviyeye çekilmesini sağlayacaktır. 2)Kitapların MP3 formatında hizmete sunularak araç kullanan el işi veya spor yapan insanlarımızın bilgilenmesine vesile olunacaktır. 3)Makamlar ve sosyal statü ile kitap okuma arasındaki ters orantı, doğru orantıya çevrilerek gençlerin algısı değiştirilebilecektir. 4)Özellikle öğretmenlerimizi ve öğretim üyelerimizin ders dışında faydalı kitapları okuyarak okutmaları bu algıyı daha da güçlendirecektir. 5)Çok seyredilen televizyon dizilerinde toplumun her katmanının elinde bir kitabın görülmesi hem yayıncılığı hem de kitabı daha cazip kılacaktır. 6)Çünkü medeniyetin beslendiği ve geliştiği kaynak kültürdür, kültürlü insanın göstergesi ise kitaptır, kütüphanedir, okumadır.

Türkiye'nin onda biri kadar bir nüfusa sahip Bulgaristan'da 46 milyon kitap bulunuyor iken 74 milyonluk ülkemizde 1455 kütüphanede sadece ve sadece 12 milyon, Rusya'da kütüphanelerdeki kitap sayısı ise 739 milyondur. Türkiye'nin nüfusunun yüzde 40'ı kütüphanelerle tanışmadan dar-ı bekâya taşınıyor. Daha geç kalınmaması için;

1) Evlerimizde rahatlıkla kullanabileceğimiz kütüphaneler oluşturmalı, 2) Kütüphanelerde kitaba kolay erişimin yolları aranmalı, 3) Gezici okuma salonları kurularak kitap ve kütüphane, okurlara götürülmelidir. 4) İşlevselliği, cazibesi ve etkinliği artırılmış, mimarisi ve estetiği ile dikkat çeken kütüphane ve kitap sayısının muasır ülkelerin seviyesi üstüne çıkartılmalı, kahve, kafe, restoran, otel vb. tesislere mini kütüphaneler kurulmalıdır. 5) İran'da 16 milyon insan üye iken ülkemizde bu sayının sadece 500 bin olması masaya yatırılmalı, kütüphanelerin durumu irdelenerek insanımıza tekrar cazip hale getirilmelidir. 6) Sosyal sorumluluk etkinlikleri kapsamında özel, tüzel kuruluşlarda yazar ve edebiyatçıların periyodik bir şekilde katılacağı programlar düzenlenmelidir. 7) Basın-yayın organlarında yazarlık, şairlik, bilim insanlığı teşvik edilerek özendirilmelidir.

Kitaptan kaçan, çikolatadan medeniyet kurmaya çalışan bir toplum yeryüzünde yaşamamıştır. Kültürü, tarihi ile yoğuran, ekonomisi ile doyuran milletler öncü ve rehber konumlarıyla bizlere çok şeyler anlatırken, milyonları bir anda mobilize etme potansiyeline sahip kültürel enstrümanlarımızın sadece günlük ve saatlik eğlencelerle geçiştirilmesi, üzerinde durulması gereken bir gerçektir.

Aklın yalnızca gözlerin emrine bırakılıp, düşünmenin beden coğrafyasında tatile çıkarıldığı, kulakların görüleni onaylama makamı olarak atandığı bir toplumda; dünyayı olumlu yönde etkileyecek, insanın öz değerlerine katkı sağlayacak, daha güzel ve medenice yaşanan bir atmosfer oluşturacak projelerin üretildiğine tarih tanık olmamıştır. Okumaktan üşenip, olay katarını seyretmekle yetinenler, düşünce, bilim ve teknoloji dünyasındaki gelişmelere hayret, hayranlık ve şaşkınlıkla bakakalıp afallar ve sürekli kendisine izlettirilenlerin peşine takılı yaşamak zorunda kalırlar.

Nevzat BAYHAN-10.03.2012

Zaman Gazetesi

SON EKLENENLER

Üye Girişi