Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Kimimiz anasınıfı, kimimiz ilkokul,kimimiz lise kimimiz üniversite öğrencisiyiz; ama hepimizin ortak noktası öğrenci olmak. Kimimizin sınavları bitti karne bekliyor, kimimizin finalleri bitti agnoyu* kontrol ediyor. Ve dönem bitti.

Hepimiz yarıyıl tatilinde şu sinemaya gitsem, şuraları gezsem, şunu alsam, şöyle yapsam vb. birçok plan içerisindeyiz. Tamam bunlar da olsun hayatımızda; ama az da olsa şu kitaplara da yer verelim artık. Ve hiçbirimizin tatilde şu kitabı okusam, şu konuyu araştırsam, şu şanlı tarihimi bir kez olsun açıp okusam gibi bir planımız yok. Peki şimdiye kadar sınavlar, okul vardı bunlar engeldi okumamıza, yazın tatil, mesleğe atandıktan sonra iş çok yoğun… Peki biz ne zaman okuyacağız?

Ve şanlı geçmişimizden bihaber bir halde almış başımızı gidiyoruz dur durak bilmeden. Sonumuz hayrola!

Ama şunu hiç unutmayalım: ‘Geleceği doğru yorumlamak; geçmişi doğru çözümlemekten geçer. ‘Ve kaç anne-baba takdir aldı diye kütüphane oluşturdu çocuğuna; kaç anne-baba “zayıfı var” diye öğrencisine kitap hediye etti?

Asırlardan beri bizlerin düşmanı olan milletler bize karşı en sinsi, en şeytani duygularla hareket etmekte ve bizleri şanlı geçmişimizden koparma ve milli değerlerimize karşı yabancılaştırma ve de özümüzden uzaklaştırma peşindeyken bizler ne yapıyoruz bir düşünelim?

 

Bugün bütün insanlık sefil, derbeder ve biçaredir. Hemen her şey elden ayağa düşmüştür. İnsanlar ilime ve bilime çölde pınar halüsinasyonu yaşarcasına susamışken biz halen neyin peşindeyiz? Ve söz sofrası şuursuz sarhoşların elinde. Ve her ağızdan yükselen farklı ses, farklı düşünce, farklı ihtiyaç… Öyleyse bizler Süleyman peygamber olup, rüzgarlara binip kurak ve çorak yerlere yağmur olup yağmalıyız.

Ve asırlardan beri emelleri olan, bizi yok etmenin peşinde olan insanlara gereken dersi vermenin zamanı gelmedi mi?

Bu boş emellerini iyice boşa çıkarmanın zamanı gelmedi mi?

Nasıl mı?

Tabii ki okuyarak, ilim ve irfan sahibi olarak. Koca Yavuz Sultan Selim gibi: O ki sefere giderken bile, kim bilir, ne ağırlıkta kitap götürürdü yanında. Arif Nihat Asya’nın dediği gibi ‘Bu kitaplar Fatih’tir, Selim’dir, Süleyman’dır.

Şu mihrap Sinanuddin, şu minare Sinan’dır.

‘Haydi artık uyuyan destanını uyandır.’ diyerek yola çıkalım.

Hz. Adem’in sadakat vefasıyla; Hz. Nuh’un azim ve kararlılığıyla; Hz. Musa’nın mücadele ve fütüvetiyle hareket ederek ve bunu da okumayla birleştirerek kimlerin torunları olduğumuzu kanıtlayalım. İrademiz cehennemler karşısında bile pes etmeyecek kadar sağlam ideal bir nesil olmanın yolunda olmalı. Ve böyle nesiller yetiştirmenin peşinde olalım. Bizler taşa toprağa altın olma yoluyla,kömürden elmas, zehirden panzehir çıkarmalıyız. Ve bunların hepsinin üstesinden de ancak okuyarak gelebiliriz, unutmayalım.

Necip Fazıl Kısakürek’in:

‘Kader bize tezekten ehramlar inşa etmeyi emrediyorsa başarmak zorundayız.’ sözüyle sözlenmeliyiz. Yarın değil şimdiden başlamalıyız okumaya! Çünkü sabahı beklememeliyiz dostlar, akşamdan yola çıkmalıyız.

Herhangi birileri tarafından bize kötü bir oyun mu oynanılıyor ya da oynatılıyor diye düşünebilir veya bu düşünceye sürüklenebiliriz.

Tüm bu olup bitenleri sabotaj, birer oyun veyahut da ülkemiz toprakları ve insanları üzerinde bilinçsizce düzenlenmiş birer kurgu olarak da görebiliriz. Son zamanlarda ekranda adeta reyting rekorları kırmış bir dizi gibi yayınlanan bu acıya ve seyre yabancı olduğumuz kesin. Bu filmin senaristini merak eder ve kendisini ahiretteki intikal yolculuğuna uğurlar iken, inzibatların kendisini karşılayacağı ve zebanilere teslim edeceği sahneyi kaçırmak istemem.

*Ağırlıklı genel not ortalaması

SON EKLENENLER

Üye Girişi