Kullanıcı Oyu: 4 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin değil
 

NEDEN VE NASIL YAZAR OLDUM?

Selamdan sonra, Azizim,

Ben İskender Pala. Ders kitaplarının arasına mahrem sevgililerin resimleri gibi saklayarak evin soba yanan tek odasındaki kış gecelerinin Teksas ve Tommiks'lerini geride bıraktığım ilk mektep yıllarından sonra -ki kendilerini takip eden soluk benizliler yanlış istikamete gitsin diye Apaçilerin atlarının ayaklarına nalları ters çaktıklarını bu vesile ile bilirim-okuduğumu hatırladığım ilk kitap Peyami Safa'nın 9. Hariciye Koğuşu olmuştu. Kitabı elime aldığımda önce Kızılderili reisi Oturan Boğa'ya ihanet ettiğimden dolayı utandığımı ve bir asker hikâyesi okuyacağımı vehmederken safran boyalı koridorlardan eter kokusu duyarak sükût-1 hayâle uğradığımı hâlâ unutmam. Galiba kitabın adındaki Koğuş kelimesinin en masum askeri anlamıyla böyle düşünmüş ve yerli Kızılderili hikâyeleri hayal ederken Uşak sokaklarında asker koğuşu hayal eder olmuştum. 9. Hariciye Koğuşu'nu lise yıllarımda yeniden okuduğum zaman ben de roman kahramanı gibi hasta yatağındaydım ve ıstıraplarımın ince sızılarında bir haram lezzeti duymuştum.

Bunu Peyami'nin Yalnızız'ı takip etti. O kitaptan aklımda kalan tek cümle -eğer yanlış hatırlamıyorsam- "Kendi kendimden nefretimin çerçevelediği ve çirkinleştirdiği bir dünyada yalnızım." idi ve ben Peyami'nin, yalnızca bu cümleye anlam katabilmek için o koca romanı yazdığına inanmıştım. Gerçekten de ilk gençlik yıllarımın bütün ruh ummanları bu cümleyle çalkalandı ve Türkiye'nin 70'li yıllarına rastlayan bütün gençlik fikir ve bunalımları yavaş yavaş beynimin cidarlarında acıyla, nefretle formatlanmaya başladı.

Yalnız Divan edebiyatı yazmakla kalamadım. "Divan şiirini sevdiren adam" olmanın ötesinde misyonlar yüklenmişti omuzlarıma. Divan şiirini sevdirmekten dolayı elbette haz duyuyordum, ama bütün çabamın divan şiiriyle sınırlıymış gibi anlaşılmasına da tahammül edemiyordum. Ve çok geçmeden periyodik gazete yazıları girdi devreye. Artık sanattan, kültürden, tarihten, medeniyet tarihinden de bahsetmek gerekiyordu. Ve tabii aşktan... O en çok bildiğim, sevdiğim ve bıkmadan usanmadan yazabileceğim bir konuydu ve ne vakit acele yetiştirmem gereken bir yazı istenirse benden, hemen ah mine'l-aşk deyip bilgisayarın düğmesine basmam yeterli oluyordu.

Aşk, gazellerin konusuydu ve ben hemen bütün ömrümü gazeller arasında geçirdim. Velhasıl zaman, gazele bulandı bir kez ve satır satır elem kendini gösterdi!.. Aşk ve

elem!.. Ve Divan şiiri...

Hâlâ çekilen derd ü meşakkat budur işte.

 

 İLGİLİ İÇERİK

TARİHİ ROMANLAR

PSİKOLOJİK ROMANLAR

ROMAN İNCELEMESİ NASIL YAPILIR?

ROMAN ÖZETLERİ

ROMAN

ROMAN TÜRÜ ve ÇEŞİTLERİ

ROMAN ve ROMAN UNSURLARI

SON EKLENENLER

Üye Girişi