Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

DUDAKTAN KALBE ÖZETİ - REŞAT NURİ GÜNTEKİN 

KİTABIN ADI: DUDAKTAN KALBE

KİTABIN YAZARI: REŞAT NURİ GÜNTEKİN

YAYIN EVİ: İNKILÂP YAYINEVİ

 

1. KİTABIN KONUSU:

"Kınalı Yapıncak", Lamia'nın Bestekâr Kenan'la yıllarca süren acı ve tatlı aşklarının öyküsü


2. KİTABIN ÖZETİ:

Hüseyin Kenan; ince, uzun, mavi gözlü, esmer tenli, durgun, çekingen bir gençti. Küçük yaşta babasını kaybetmişti. Annesi, kız kardeşi ve kendisi dağilerinin yanın da kalırlar. Zorlukla Mühendislik mektebini bitirmiştir. Fakat küçüklüğünden beri musikiye âşıktır. Dayıların yanında Reji kâtipliğini yapan Mesut Bey`den keman dersleri alır. On yedi yaşındadır. Mühendislik Mektebine giderken dağilerin komsusu Leyla isminde bir kıza asık olur. Çok çekingen olduğundan bunu kalbine gömer. Okulu bitirdikten sonra bir arkadaşının yardımıyla Avrupa’ya gider. Orada kemanını çok ilerletir ve güzel eserler verir. O artık ünlü bir Virtüoz dür.

Bu arada kız kardeşi Afife evlenmiştir. Anneside bir yil sonra Afife`nin yanına gider. Hem onları hemde dayisini görmek için Seydi köye gider.

Istanbul’dan İzmir`e gemi ile gider. Gemide Münir Bey, Prens refik Paşa ve kızı Prens Cavidanla beraberdir. Dayisinin komşusu Münir Bey Kenan`nın cavidanla evlenmesini ister ve nişanlanırlar.

Kenan Izmir`de Bozyaka`da Lamia adlı bir kızla tanışır. Lamia’nını annesi babası ölmüş amcalarının yanında kalan sakin uysal birdir. Ayrica bir yüz başıyla nişanlıdır. Kenan ona yüzündeki çillerden dolayı Kınalı Yapıncak ismini takar. Aralarında maceraya benzeyen bir ilişki olur. Her akşam buluşmaktadırlar. Kenan çocuk denecek bir kızla beraber olduğu için kendine kızmakta fakat yalnız kaldıklarında kendine hâkim olamamaktadir. Bu beraberlik duyulur ve dedikodular baslar. Dedikodular yüzünden Amcası Şükrü Bey Lamia`yı dayısı Rıza Bey`in yanına Kütahya`ya gönderir. Trende Lamia Makbule isimli bir kızla tanışır. Kendinden habersiz hayata küskün bir şekilde Kütahya’da yaşamaya başlar. Yengesi ona kendini düşünmüyorsan doğacak çocuğunu düşün der.

Lamia değişir. Lamia’nin bir kız çocuğu olur. Adını Mebrure koyar.

Dayısının kızı Mahmure üç çocukla ve kocasıyla babasının evinde kalır. Fakat bir Çavuş'u sevmiştir ve kocasının bundan haberi olmuştur. Mahmure kurnazlıkla kendisini değilde Lamia'nın Çavuşla görüştüğünü söyler. Böylece Lamia olayı üstlenmiş olur. Mahmure’yi de kocasından ayrılmaktan kurtarır. Bu arada Mahmure'nin kocası Resih Bey Lamia’ya saldırır. Lamia’da onu öldürür. Mahkemede beratına karar verilir.

Dayısı Rıza Bey onu bir tanıdığının evine teslim eder. Orada ziyarete ilk gelen makbuledir. Makbule’nin babası onu ister ve evlenmeye karar verirler Lamia on dokuz yasındadır.

Kemal Beylerin evlerine İstanbul’daki kız kardeşinin oğlu Doktor Vedat gelir. Istanbul’dan Kütahya'ya sürgün olarak gelmiştir. Lamia’nın genç ve güzel olması, dayısınında yaslı olması Vedat'ı düşündürür.

Lamia'nın söylediği bir şarkı Kenan'ı tanıdığını haber verir. Kenan’ı İstanbul'dan tanıyan Vedat Lamia'ya Kenan'dan ve Cavidan'dan bahseder.

Bir gün Vedat Bey bir avda vuruldu diye duyulur. Bunu öğrenmeye giden Lamia Hanımın ev sayibinin hazırladığı kömür közünden Vedat Beyle birlikte zehirlenirler. Dedikodular yine başlamıştır. Kemal Bey'de onun evden ayrılmasını ister. Vedat Bey olaylardan dolayı çok üzgündür. Lamia’ya evlenme teklifi eder. Lamia kabul etmez.

Vedat'ın sürgün görevi Kütahya’da bitmiş İstanbul'a gitmiştir.

Bu arada Kenan Cavidan'la evlenmiştir. Üç yıldan beri ilk defa Lamia'yı düşünür. Aşk değil bir gönül oyuncağı dudaklarımızın eğlencesi ibaret diyen Kenan şimdi bu aşkın zehir gibi dudaklarından kalbe indiğini anlar ve Kınalı Yapıncağı yanında olmasını çok ister. Cavidan’la mutlu değildir. Cavidan'la İzmir'e Bozyaka'ya giderler. Cavidan’la birlikte orada Lamia'yı göreceğini ümit eder. Fakat göremez ve çok üzülür.

Kenan Bey'ler İstanbul'a giderler. Bu arada Lamia'da İstanbul'a kalkmıştır. Kenan Bey'le Prenses Cavidan ayrılırlar. Eski arkadaş olan Vedat Bey'le Kenan karşılaşırlar. Vedat onu muayenesine çağırır. Orada tesadüfen Kenan Lamia ile karşılaşır. Tekrar görüşmek için mektup yazar. Lamia'da o bir yaz rüyasıydı der konuyu kapatır.

Kenan'ın kemanının sesinden çıkan büyülü aşk sevdası böylece bitmiştir. Kenan’da bütün ümitlerini yitirmiştir.

Lamia Vedat'la evlenmeğe razı olur ve evlenirler. Kenan Bey hayata küsmüştür. Seydiköy'e annesinin mezarına gider ve kardeşini dolaşır. Altı ay sonra ölür.

2. KİTABIN ANA FİKRİ:

Gerçek mutluluğun şandave şöhrette olmadığıdır.

3. KİTAPTAKİ OLAYLARIN VE ŞAHISLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ

Hüseyin Kenan: Babasını küçük yaşta kaybetmiş müzmim bir genç. Müzikte başarılı olduktan sonra çocukluğunu ve gençliğini yaşamak istemiştir.

Nail Bey:Hüseyin Kenan’ın babası

Melek Hanım:Kenan’ın annesi. Babasından habersiz evlenmiştir. Genç yaşta dul kalmıştır.

Münir Bey: Kenan beyin dayısı, kendini üzüm bağlarına vermiştir.

Refik Paşa:Mısırlıdır, tahsilini Paris’te yapmıştır.

Prenses cavidan:Refik Paşanın kızıdır. Esaslı bir tahsili yoktur, babası gibi sanata düşkündür. Çok güzeldir.

Rıza Bey:Lamia’nın Kütahya’daki dayısı

Kemal Bey:Lamia’nın ilk nikâhlı eşidir.

Makbule Hanım:Kemal beyin kızıdır. Lamia ile baştan beri dostane bir tavır içindedir.

Vedat Bey:Kumral, şen, neşeli, canı istedikçe iş yapan, çok akıllı birisi.

 

5. KİTAP HAKKINDA ŞAHSİ GÖRÜŞLER:

Akıcı bir kitap insan sanki kendi yaşıyormuş gibi anlatılmış


6. KİTABIN YAZARI HAKKINDA KISA BİLGİ:

Reşat Nuri Güntekin

İstanbul'da doğmuş (1889), ilköğrenimini Selimiye ve Çanakkale mahalle mektebinde tamamladıktan sonra (1909), Galatasaray Lisesi'nde ve İzmir Frere'ler okulunda okumuştur. Daha sonra İstanbul Darülfünunu Edebiyat Şubesi'ne (Fakültesine) girmiş ve buradan mezun olmuştur (1912). Bursa Lisesi'nde, İstanbul'da Vefa, İstanbul Erkek, Çamlıca, Kabataş, Galatasaray, Erenköy liselerinde edebiyat öğretmenliği ve müdürlük yapmıştır. Daha sonra Milli Eğitim Müfettişliğine getirilmiştir (1927). Güntekin daha sonra Çanakkale milletvekili seçilmiş (1939), sonra yeniden Millî Eğitim'e dönmüş (1943), başmüfettiş olmuştur (1947). Bu görevdeyken UNESCO'nun Türkiye temsilcisi ve öğrenci müfettişi sıfatıyla aynı yıl Paris'e gitmiştir. Daha sonra emekliye ayrılan (1954) Güntekin yurda dönüşünde İstanbul Şehir Tiyatroları Edebî Kurul üyeliğine seçilmiştir. Reşat Nuri Güntekin, hastalanması üzerine tedavi için gönderildiği Londra'da ölmüştür (1956).

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi