POLLYANNA ÖZETİ -ELEANOR PORTER
Çocuklara dünyada en ufak şeylerle dahi mutlu olunabileceğini gösteren bir çocuk klasiğidir. Sürükleyici dili ve eşsiz anlatımıyla dünyanın en çok okunan masalları arasında yer almıştır.
Başlıca Kahramanlar
Pollyanna: Dünyaya hep mutlulukla bakan, iyimser, neşeli, yardımsever, çilli bir küçük kız çocuğudur.
Polly: Pollyanna'nın teyzesidir. Zamanında yaşadığı sonu ayrılıkla biten bir aşkın da etkisiyle çevreden uzak, içine kapanık, sert, gururlu bir görünümü vardır.
Nancy: Polly'nin evinde hizmetçilik yapan, neşeli, iyiliksever bir kızdır. Pollyanna'nın en iyi dostudur.
Bay Pendleton: Yaşadığı acı bir aşk hikâyesi sonunda insanlara sırt çevirmiş, cimri, kötü görünen bir kişidir.
Doktor Chilton: Polly ile büyük bir aşk yaşamış, daha sonra basit nedenlerle ayrılmış, yalnız biridir.
ÖZET
Nancy, kasabanın en zenginlerinden olan Harringtonların konağında hizmetçi olarak çalışmaktadır. Konakta Polly Harrington yalnız yaşamaktadır. O gün, evde her zamankinden farklı bir hâl yaşanmaktadır. Bayan Polly'nin fakir bir gençle evlenerek evden ayrılmış ve ailesi tarafından reddedilmiş kız kardeşinin kızı Pollyanna konağa gelecektir. Önce annesini, sonra babasını kaybeden Pollyanna'nın hayatta kalan tek yakını Bayan Polly'dir. Bayan Polly ise hayatta iken kız kardeşini hiç affetmediğinden kızını da sadece görev icabı kabul etmiştir.
Bayan Polly, Nancy'ye çatıdaki en kötü odayı Pollyanna için hazırlamasını emreder. Nancy içinden çok kızar. Kötü kadının evde onca boş, güzel oda varken yeğenine neden bu korkunç odayı verdiğini bir türlü anlayamaz. Odayı yaşanabilir bir hâle getirmek için çok uğraşır.
Pollyanna tren istasyonunda neşe ile kendisini bekleyen Nancy ve Tom ile karşılaşır. Nancy'yi teyzesi sanır. Fakat teyzesinin kendisini karşılamaya gelmediğini öğrenince üzülmez. Her şeye iyimser bir gözle bakan, sevimli bir kızdır bu. Nancy içinden bu iyi niyetli kıza acır. İçinden hep onu korumaya ve ona destek olmaya söz verir.
Konağa hayran olur Pollyanna. Teyzesine hemen sarılmak ister. Oysa teyzesi ona çok sert davranır. Asla yanında babasından söz etmemesini söyleyerek azarlar. Pollyanna yine de hâlinden memnun olur. En kötü anlarda dahi güzel şeyleri görebilen bir kızdır o. Nancy ona tavan arasındaki kötü odasını gösterdiğinde bile hâline şükreder.
Daha ilk gün, Pollyanna izinsiz dışarıya çıktığı için ceza alır. Teyzesi ona akşam yemeğini yasaklar. Nancy nasıl olup da buna da üzülmediğini sorar. Pollyanna, Nancy'ye babası ile oynadıkları mutluluk oyunundan bahseder. Kendisi, en kötü anlarda bile güzel şeyler düşüneceğine dair babasına söz vermiştir. Pollyanna, teyzesine kızmadığı gibi yatmadan önce giderek ona sarılır. Polly teyzesi böyle bir çocuk ile hiç karşılaşmadığından şaşkınlık içindedir.
Sabah Polly teyzesi, Pollyanna'nın elbiselerini inceler. Bu kıyafetlerin kendisinin yeğeni olduğu için ona yakışmayacağına karar verir. Ona güzel elbiseler alır. Pollyanna artık daha da mutlu olur.
Pollyanna, bir gün bahçede gezerken bir adama rastlar. Huysuz, hasta kılıklı, soğuk bir adamdır bu. Onunla konuşmak ister. Fakat adam ona çok sert davranır.
Başka bir gün de teyzesi onu Bayan Snov adında hasta ve yatalak bir kadının evine yemek götürmesi için gönderir. Pollyanna bu hasta kadındaki huysuzluğa ve kötümserliğe çok şaşırır. Ona iltifatlar eder ve dünyanın güzelliklerinden bahseder. Kadın aniden değişiklik göstermeye başlar. Yıllardan beri ilk defa pencerelerini açar ve aynaya bakar. Pollyanna bundan sonra bu kadına mutluluk oyununu öğretir ve onu yaşama döndürür.
Pollyanna'nın aklında hep onu tersleyen adam vardır. Onun yalnız ve mutsuz biri olduğunu düşünmekte ve onun için üzülmektedir. Bir gün nihayet adam onun selamına karşılık verir. Pollyanna, Nancy'den bu adamın kasabanın en zenginlerinden, çok cimri bir adam olduğunu öğrenir.
Bayan Polly, bütün sertliğine rağmen Pollyanna karşısında kendisini zayıf hissetmekte ve yavaş yavaş onu sevmektedir. Onun üst kattaki kötü odadaki yerini kaldırarak alt katta, daha güzel bir oda verir.
Pollyanna ise teyzesini çok sevmektedir. İyiliksever Pollyanna, teyzesine bir gün Jimmy adında yoksul bir çocuk getirir. Onun bir eve ve yemeğe ihtiyacı olduğunu söyler. Teyzesi çocuğu kovar.
Pollyanna çocuk için yardım derneğine gider, oradan da bir sonuç çıkmaz. Oradan üzgün bir şekilde dönerken 'pal-tolu o adamın köpeği ile karşılaşır. Köpek bir şeyler istemektedir. Onu takip eder ve yaşlı adamın ayağı kırılmış bir hâlde, acı içinde kıvrandığını görür. Çok üzülür ve hemen doktoru çağırır. Adamı iyileştiren Doktor Chilton, adı Pendleton olan yaşlı adam ve Pollyanna çok iyi dost olurlar.
Pollyanna, teyzesine Bay John Pendleton'un başına gelenleri anlatır ve ona yemek götürmek için izin ister. Teyzesi asla izin vermeyeceğini söyler. Sonra ancak kendisinin izin verdiğini söylememek şartıyla gidebileceğini belirtir.
Bay John, Pollyanna'yı kızı gibi sevmektedir ve evlatlık almak istemektedir. Fakat Pollyanna teyzesini çok sevdiğini ve onu yalnız bırakamayacağını söyler. Hakikaten de teyzesi ile aralarında müthiş bir sevgi oluşmuştur. Bayan Polly'deki değişiklikler herkesin dikkatini çekmektedir. Bir gün, Pollyanna teyzesinin saçlarını dahi yıllardan sonra ilk defa değiştirtir.
Pollyanna okula da başlamıştır. Bu süre zarfında Pollyanna kasabadaki herkesin dostluğunu kazanmıştır, herkesin iyiliği için uğraşmaktadır. Bu arada Bay John'un neden yalnız olduğunu öğrenir. Meğer Bay John onun annesini sevmekteymiş, annesi babası ile evlenince de böyle yalnız, huysuz bir adam oluvermiş. Kasabada başka bir hüzünlü aşk daha vardır. O da Bayan Polly ile Doktor Chilton arasındaki ayrılıktır. Pollyanna bütün bunları öğrenir ve bu insanları mutlu etmek için çabalamaya başlar.
Bir gün, Pollyanna okuldan dönerken bir araba kazası geçirir. Ayakları tutmamaktadır. Asla yürüyemeyeceğini tesadüfen duyunca dünya başına yıkılır. Pollyanna mutluluk oyununu da terk eder. Hayata küser.
Bir süre sonra Doktor Chilton sayesinde ameliyat olur ve sağlığına kavuşur. Jimmy de bir eve kavuşmuştur. Bay John onu evlat edinmiştir. Ve teyzesi Polly ile Doktor Chilton yeniden birleşmişlerdir.
Eleanor Porter
Amerikalı yazar 1868 yılında doğdu. 1920 yılında ölen yazar iyimser, neşe saçan ve eğitici nitelikli yapıtlarıyla kendisini sevdirdi ve Pollyanna ile ününün doruğuna çıktı. Ayrıca "Küçük Kemancı" kitabı da oldukça popüler oldu.