Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

BAĞRIYANIK ÖMER ÖZETİ -MAHMUT YESARİ

BAĞRIYANIK ÖMER

Mahmut Yesari'nin eserleri içinde Bağrıyanık Ömer ayrı bir önem taşır. Eser, 1930 yılında basılmıştır. Yer yer efsane ve halk söyleyişlerinden yararlanarak kurgulanan bu roman, dilindeki sadelik ve söyleyişlerindeki tabiilik ile dikkat çekmektedir. Çerçeve roman özelliği gösteren eserde iç içe girmiş iki olay yer almaktadır. Birinci olay iki kişinin konuşması ve bu kişilerden biri olan ihtiyar köylünün bahsettiği bir efsaneden ibarettir. İkinci olay ise bu efsanenin kendisidir. Efsane, sevgisiz bir ortamda yaşamaya çabalayan bir çocuğun dramıdır. Yazar, bu dramı yer yer halk türküleri, deyimler ve yerel söyleyişler kullanarak daha duygusallaştırmış, daha genelleştirmiştir.

Başlıca Kahramanlar:

Ömer: Anne ve babasının arasında kalmış, içine kapanık, yaşına göre çok olgun ve duygusal bir çocuktur.

Bakır Efe: Ömer'in babasıdır. Köyün ileri gelenlerindendir. Sert mizaçlı, bencil, emretmeyi seven biridir.

Emine: Ömer'in annesidir. Varlıklı bir aile içinde yetişmiş, kendi sözünün dinlenmesini isteyen, dikbaşlı bir kadındır.

Hacı Hafız: Bakır Efe ve ailesinin emektar uşağıdır. Ömer'i anlayan tek kişidir. Oldukça iyi niyetli, merhametli, dindar bir insandır.

ÖZET
Sazlıtepe köyünde iki kişi hem yol almakta hem de konuşmaktadır. Bunlardan köylü olan kişi diğerine köyle ilgili bir efsaneyi anlatmaya başlar. Efsane aynı zamanda romanın ana konusunu oluşturmaktadır:

Bakır Efe, her şeye çabuk öfkelenen, sinirli bir insandır. Her günkü gibi karısı Emine’ye yine bağırıp çağırmaktadır. Bakır Efeyi yumuşatacak tek kişi ise oğlu Ömer'dir. Eve gelir gelmez karısına oğlunun nerde olduğunu sorar. Sonra da çekip gider. Akşam olduğunda yine eve gelir. Daha da öfkelidir. Çünkü karısı Emine'nin izin vermediği hâlde Fakı Haşanın kızını eve aldığını işitmiştir. Ömer de yanlarında olduğu hâlde karısını dövmeye başlar. Ömer dışarı çıkmıştır ve küçücük kalbinde büyük bir sızı duymaktadır.

Yemekte herkes sessizdir. Bakır Efe kendisini haklı bulmakta, ahlaksızlığı ile ün salmış kadınlarla görüşen Emine'ye çok kızmaktadır. Zaten çoktan kararını vermiştir. Uzun zamandır ayrı odalarda yattığı eşinden artık boşanmak istemektedir. Fakat tek düşüncesi Ömer'dir. Ömer'den kesinlikle ayrılmamak düşüncesindedir. Çünkü Ömer'in yaşı küçük olduğundan boşanma sonucunda kadı en az iki yıl Ömer'in annesinde kalmasına karar verecektir. Bunun için uygun vakti kollamaktadır.

Bakır Efe yeni taktiği gereği her şeye göz yumar gibi bir hâl almıştır. Amacı Emine'yi tuzağa düşürmektir. Önceleri Emine Bakır Efe'deki bu sessizliği anlayamaz. Zamanla Bakır Efe'yi bu haliyle kabullenir ve istediği gibi yaşamaya başlar.

Bir gün, köydeki her şeyi duyan, dedikoducu bir kişi olan Süleyman, Bakır Efenin çiftliğine gelir. Ağzında bir şeyler geveleyip durmaktadır. Sonunda ağzındaki baklayı çıkarır: Emine'yi köyün kötü ahlaklı kadınları olan Civcik Zehra, Çengi Raziye ve Bozpınarlı Naile ile birlikte sık sık görmektedir. Sarı Süleyman bundan sonra Bakır Efenin sağ kolu olmuştur.
Eve gittiğinde Bakır Efe, Emine'yi yanma çağırır. Her şeyin bittiğini, hazırlanıp gitmesini söyler. Ağabeyleri olan Tekeli ağalarının yanma gitmesini ister. Emine hiç beklemediği bu olaydan sonra şoka girer. Oğlunu ister. Bakır Efe arkadan göndereceğini söyleyerek onu kandırır.

Emine gittikten sonra Bakır Efe oğlunu da alarak Bozpınar çiftliğine gider. Amacı oğlunu Emine'den ve ağabeylerinden kaçırmaktır. Sabah olduğunda bütün her şey Bakır Efenin istediği gibi olmuştur. Olaydan en çok etkilenen kişi ise emektar uşak Hacı Hafızdır. Ömer'in annesiz yaşamaya dayanamayacağından korkmaktadır.

Emine sabah uyandığında yavaş yavaş şoktan çıkar. Oğlunu arar her yerde. Bütün çiftlik onun 'Yavrum!!!' çığlıklarıyla irkilir. Ağabeyi Tekeli Mehmet Efe onu yanma çağırır, teskin eder, Ömer'i mutlaka Bakır Efe'den alacaklarını söyler.

Bu arada Bakır Efe de Kadı Habip Mollayı kandırmanın yollarını aramaktadır. Hacı Hafızla bir plan yaparlar. Fakat her şey istedikleri gibi de olmaz. Çünkü Ömer sürekli annesini sormaktadır. Zamanla annesini sormamaya başlar. Fakat Hacı Hafız bu durumdan daha çok korkar. Çünkü Ömer' in içine attığına ve dayanamayacağına emindir. Bakır Efe ise bu konuda çok katıdır. Hacı Hafız birkaç kez annesini görmesinden bahsetmiş, Bakır Efe buna çok sinirlenmiştir. Bir süre sonra Ömer'in hâlinden tek anlayan ve onun tek dostu olan Hacı Hafız, Sarı Süleyman'a şantaj yaparak Bakır Efe'den izinsiz, uzaktan da olsa Ömer'in, annesini görmesini sağlar. Ömer annesine kavuşamamaktan dolayı iyice içine kapanır.
Bu arada Bakır Efe ile Tekeli ağaları arasındaki kavga iyice büyümüştür. Kadı ise davayı çözmek yerine büsbütün kördüğüm yapıp bırakmıştır. Boşanma kararı çıktığında kadı, Ömer'in, babasında kalmasına karar verir.

Aradan bir süre geçer. Bakır Efe bu davalarla ilgilenmekten malına, mülküne yeterince sahip çıkamamıştır. Zor durumdadır. Köyün ileri gelenlerinden Aktaşlı Halil Ağanın kızı ile evlenmeye karar verir. Böylelikle ekonomik sıkıntılarından kurtulacaktır. Ömer yeni bir annenin geleceğini duyduğunda büsbütün ümitsizleşir. Artık annesi gelmeyecektir.
Bu haber Tekeli ağalarını çok kızdırır. Onlar da Emine'yi evlendirmeye karar verirler. Onu Kara Memişlerin Ahmet Ağa ile evlendireceklerdir. Emine’nin tek şartı adamın Ömer'i kabul etmesidir.

Ömer'in üvey annesi Fatma, temizlik hastası biridir. Ömer'e iyi davranıyor gözükmekle birlikte onu sevmemektedir. Düşüncesi; annesi evlenince Ömer'i ona verip başından atmaktır. Bakır Efe ise evlenince Ömer'i büsbütün unutmuş gibidir. Ömer çok yalnız ve hüzünlüdür. İyice kendi kabuğuna çekilir.

Bir zaman sonra Ömer annesinin yeni kocası ile yakınlarda bir yere taşınacağını duyar. İçi kıpır kıpır olur. Onların arabalarının önüne çıkar. Fakat sert ve sinirli üvey babasının itmesi yüzünden sevinci kursağında kalır. Hasretini içine gömer.

Günler, haftalar, aylar geçmiştir. Ömer üvey annesi ile de üvey babası ile de iyi geçiniyor gibi görünmektedir. Oysa her ikisi de ona çok kötü davranmaktadır. Ömer anne ve babasını üzmemek için hiçbir şey anlatmaz. Her zaman olduğu gibi üzüntüsünü içine gömer. Bir de babasının da annesinin de yeni bebekleri olunca Ömer iyice geri planda kalır. Artık yıkık bir harabede kalmaktadır. Oysa annesi babasında, babası annesinde kaldığını zannetmektedir. Ömer hiç belli etmez.

Sıcak bir yaz sabahı Ömer çok susamıştır. Babasının bağına gider. Oradaki üzüm salkımları ile susuzluğunu gidermek ister. Fakat üvey annesinin hışmına uğrar. Ömer, boynu bükük bir şekilde annesinin bağına gider. Orada da üvey babası ona hırsız muamelesi yapar. Ömer çok susuzdur. Bu kurak yaz günü hiçbir yerde su yoktur.

Takati kalmayan Ömer kasabanın yanı başındaki Kızılpınar'a kendini atar. Fakat Kızılpınar akmamaktadır. Kızıl-pınar çoktan kurumuştur.

Efsaneye göre, Ömer'in susuzluktan dili damağı, ana baba hasretinden bağrı yanarken elinde söğüt dalı ile kendini boşluğuna bıraktığı Kızılpınar o gece sudan taşmıştır.
***
MAHMUT YESARİ
Mahmut Yesari, 5 Mayıs 1895 tarihinde İstanbul'da dünyaya gelmiştir. İstanbul Lisesinde öğrenim görürken resme olan kabiliyeti dikkati çekmiş ve eğitim için Avrupa'ya gitmesine karar verilmiştir. Fakat bu dönemde I. Dünya Savaşı çıkmıştır. Mahmut Yesari, bu sebeple Güzel Sanatlar Akademisine girmiştir. Öğrenimini bitirince İstanbul'da basın hayatına atılmıştır. Hayatını kalemi ile kazanmıştır. 16 Ağustos 1945'te Yakacık Sanatoryumunda veremden ölmüştür.

Mahmut Yesari, çok yönlü bir şahsiyet olması yönüyle dikkati çeker. Mizah yazıları, tiyatrolar yazan Yesari, çeşitli dergilerde karikatürler de çizmiştir. Gıgık, Diken, Kelebek ve Yarın dergilerinde yazmıştır. İlk roman denemesini ise 1925 yılında Çoban Yıldızı ile gerçekleştirmiştir. Romanlarında toplumsal konulara parmak basmakla beraber, gündelik hayat, sanat ve eğlence çevrelerini de işlemiştir.

Üslubu yalın ve sadedir. Mahmut Yesari, hayatı boyunca yirmi beş roman, yüzlerce hikâye, elliden fazla piyes yazmıştır.

Başlıca Eserleri: Çoban Yıldızı, Çulluk, Pervin Abla, Bahçemde Bir Gül Açtı, Kırlangıçlar...

SON EKLENENLER

Üye Girişi