Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

GİZLİ HAZİNE ÖNYARGI

Yaşlı Donovan çocukları hiç sevmeyen kötü kalpli bir adammış. Çocuklara taş atarmış, bazen de onlara tüfeğiyle ateş edermiş onları evinin yakınlarından kovmak için. Bize anlatılan buydu en azından.
Yaşlı Donovan’ın küçük evi, mahallemizin en ucundaydı ve kız kardeşim Leigh Ann ve benim çocukluğumuzu geçirdiğimiz evle komşuydu. Evin bahçesi dar, uzun ve çok da garip bir yerdi. Bu tuhaf bahçede iki hazine vardı. Birisi, bahçesinde iki meyve ağaçlarıydı.
Sayamayacağım kadar çok çeşit meyve ağacı vardı Yaşlı Donovan'ın bahçesinde. Doğal olarak, mahalledeki bütün çocukları çekerdi bu meyve bahçesi. Ancak kardeşim ve ben, Yaşlı Donovan'ın meyve ağaçlarına dadanmak şöyle dursun, hakkında duyduğumuz korkunç öyküler yüzünden ağaçlara bakmaya bile korkardık.
Bir yaz günü yakınlardaki bir çayırda oynuyorduk. Eve dönme vakti gelmişti. O gün, kardeşime de bana da bir cesaret geldi, hadi, dedik, kestirmeden, Yaşlı Donovan'ın bahçesinden geçelim, hem nasılsa ağaçların arasından geçeceğimiz için bizi göremez. Tam bizim bahçeye yaklaşmıştık ki, biri bize seslendi. "Hey, kızlar!" Bu Yaşlı Donovan'ın sesiydi. Olduğumuz yerde donup kaldık. Dizlerimiz korkudan titriyordu. Aklıma Yaşlı Donovan hakkında anlatılanlar geldi:
Birazdan yaşlı Donovan bize taş atacak, belki de tüfeğiyle kafamızı uçuracaktı. Gelin bakalım, dedi. Uzanıp ağaçtan birkaç tane kırmızı elma koparıp bize verdi. Bunları eve götürün, dedi emredercesine. Şaşkınlıktan yaşlı Donovan'a bakakalmıştık. Haydi, ne duruyorsunuz, gitsenize evinize, deyince koşa koşa evimize yollandık. Tabii verdiği elmaların hepsini yiyip bitirdik.
Giderek yaşlı Donovan’ın bahçesinde geçen kestirme yolu sık kullanır olduk. Bizi her gördüğünde meyve ikram ediyordu. Bizi bir gün dışarı oynamaya çıktığımızda yaşlı Donovan, kapının önünde oturduğunu gördük ve yanına bir uğrayalım dedik. Oturup saatlerce konuştuk. Ve o gün, diğer hazinesini keşfettik. O sert bakışların, çatlak sesin ardında sevgi dolu pamuk gibi yumuşacık bir yüreği vardı. Kısa zamanda onunla çok iyi dost olduk. Ne yazık ki ailesiyle arkadaş olamadık, bizi hiç içeri davet etmediler.
Her yaz Bay Donovan’ı ziyaret ediyorduk. Bize masallar, öyküler anlatıyor, o nefis meyvelerden ikram ediyordu. Yine bir yaz mevsimi, onun hastalığını öğrendik. Hastaneden taburcu olduğunu duyduğumuzda onu ziyaret ettik. Ses telleri alınmıştı. Ancak parmağıyla boğazına bastırdığı zaman fısıldayarak konuşuyordu. Çoğu zaman ne dediğini anlamıyorduk, ama gözlerine bakarak ne demeye çalıştığını çıkarabiliyorduk.
Ertesi kış Bay Donovan’ın öldüğünü duyduk. Leigh Ann olmayacağından ve ben çok üzülmüştük. Ailesinin bizi orada görmekten hoşnut endişe etmemize karşın cenaze törenine gittik.
Törende ailesiyle tanışma olanağımız oldu. Gelmemiz onları çok duygulandırmıştı. Onlarla ağladık ve Bay Donovan ile geçirdiğimiz güzel günlerden söz ettik.
Bay Donovan ile geçirdiğimiz o güzel günler. Kardeşim ve bana tanımadığımız insanları yargılamanın ne kadar yanlış bir şey olduğunu öğretti. Tanımadan göremezsiniz bir insanın yüreğindeki gizli hazineyi.