Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

Bu Konuyu Facebook Profilinde Paylaş

Yıl 1963. Yer Londra. Ünlü boksör Cassius Clay, Avrupa şampiyonluğu maçı için Amerika’dan gelmiş S ve İslam Kültür Merkezi’ni ziyaret etmiştir. Orada, kendisinin Müslüman olduğunu, ancak bunu gizlediğini söy­lemiştir. Çünkü Müslümanlığı bilinirse, asla dünya şampiyonu yapılmayacağı çok aşikârdır.

Ne var ki, yepyeni bir Müslüman’dır. Adını da Muhammed Ali olarak değiş­tirmiştir. Ama yeni dinini daha da çok öğrenmek istemekte; bu sebeple, kendi­sine yardımcı olacak birileriyle görüşmek istemektedir.

Bu istek, o sırada Londra’da ilmi araştırmalar yapan Nevzat Yalçıntaş Hocamıza ulaştırılır. Nevzat Hoca, bok­sörün kaldığı otele gider. Lobide oturan Muhammed Ali’ye doğru yürür. Henüz 24 yaşında olan bu delikanlı adamla selamlaşır. Muhammed Ali selama şahadet ekler; büyük bir heyecan ve aşkla Kelime-i Şahadet’i söyler.

Böylece, Müslüman olduğu mesajı­nı verip kollarını Hocaya doğru açar. Hocanın da kollan aynı duygularla açıl­mıştır. Kucaklaşırlar. Fakat o da nesi, Muhammed Ali’nin gözlerinden pıtır pıtır yaşlar dökülmektedir. Bu durum karşısında. Hoca hem çok şaşırır, duygulanır, hem de üzülür.

Acaba bir hata mı yapmıştır. Tabii ki, merak eder. “Hata yapmamıştım ama emin olmak istedim. Çünkü karşımdaki insanın gözlerinden sel olup dökülen yaş­lar boşuna olamazdı” diye düşünür:

“Sizi üzecek bir şey mi yaptım?” diye sorar. Muhammed Ali hemen irkilip toparlanır ve sesi titreyerek:

“Hayır, hayır, hiçbir yanlışlık yok... Bunlar, mutluluk gözyaşları” cevabını verir. Sonra da Hoca’nın anlamaya çalışan bakışlarına bir cevap olarak, o derin mutluluğunun sebebini açıklar:

Şu yaşımdayım, bana sarılan ilk beyaz adam siz oldunuz!

Zafer dergisi, Temmuz 2013

 

SON EKLENENLER

Üye Girişi