Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

MEŞİN KAPLI KİTAP - NAZIM HİKMET RAN

 

Yaldızlı meşin kabı, 

Parçalanmış kitabı 

Ay altında dün gece 

Deli bir derviş gibi 

Mumu sönmüş, 

Rahlesi devrilmiş gibi 

Okudum saatlerce... 

 

Yaldızlı meşin kabın 

Parçalanmış koynunda uyuklayan kitabın. 

 

Çevirdikçe küf kokan her sarı yaprağının, 

Sandım ki eşiyorum bir mezar toprağını. 

 

İnce el yazıları canlandı birer birer, 

Masallarda çizilen yüzleri gösterdiler. 

 

İblis bir yılan oldu, Adem Havvaya kandı, 

Kardeşini öldüren lanetli ruhu gördüm. 

Koca tahta bir gemi ummanlarda çalkalandı, 

Ufuklardan güvercin bekleyen Nuh'u gördüm. 

 

İsmailin topuğu kumdan çıkardı zemzem, 

Turu sinada Musa kaldırdı kollarını, 

Asasını vurunca yarıldı bahri kul zem, 

Buldu beni israil Kudüs'ün yollarını. 

 

Zekeriya zikrini, 

Bir sonsuz aha verdi. 

Doğdu İsa bikrini, 

Meryem Allaha verdi. 

 

Kureyşi Muhammed'e kucak açtı Medine, 

Bir ateş mezar oldu Kerbela Hüseyine. 

 

Sayfalar döndükçe bunlar hep birer birer, 

Doğrulup devrildiler. 

Ay battı güneş doğdu, 

Kalbime ateş doğdu. 

 

Yaldızlı meşin kabı, 

Parçalanmış kitabı, 

Varsın gömülsün diye,bir ebedi uykuya, 

Attım kör bir kuyuya... 

 

Yazık yazık bize ki asırlarca aldandık! ... 

Karanlıkta çizilen izleri görmek için, 

Görüp yüz sürmek için, 

Yazık yazık bize ki bir çırağ gibi yandık. 

 

Ne gökten necat geldi, ne bir parça merhamet, 

Çalışan esirlere İsa, Musa, Muhammet, 

Sade bir satır dua, bir tütsü buhar verdi, 

Masal cennetlerinin yollarını gösterdi. 

 

Ne beş vaktin ezanı, ne Anjelüs çanları, 

Zincirden kurtarmadı yoksul çalışanları, 

 

Yine biz köleleriz, efendilerimiz var, 

Yine her mel'un taşı yosunlaşmış bir duvar. 

 

Esir efendi diye koymuş da adlarını, 

İki bahta ayırmış arzın evlatlarını. 

 

Efendi işletiyor, esir işliyor yine, 

Yine efendilerin gümüşlü sofrasından, 

Kar gibi ekmeğinden, şarap dolu tasından, 

Kırıntı artık bile düşmüyor işleyene. 

 

Yine biz esir geçen her günün akşamında, 

Eve sade bir lokma ekmek getiriyoruz. 

Gece yağmur inerken evimizin damında, 

Isınabilmek için güneşi bekler gibi, 

Biribirine sokulan hasta köpekler gibi, 

Yırtık yorganımızın altında titriyoruz. 

 

Çiftimiz, Balyozumuz, sonsuz çalışmamızla, 

Asırlardır bağrında inleyen kazmamızla, 

Heyecana geldi de kara toprağın kalbi, 

Kendini teslim eden taze bir kadın gibi. 

 

Çiçeklerle donandı dünya isimli ağaç, 

Biz bu ağacımızın dibinde ölürken aç, 

Efendiler gösterip sırıtan dişlerini, 

Birer birer topluyor bütün yemişlerini. 

 

Efendiler, ağalar, evliyalar, keşişler, 

Ebedi karanlığın boğulsun kollarında, 

Artık temiz ruhların aydınlık yollarında, 

Sade bir din, bir kanun, bir hak işleyen dişler...

 

 

İLGİLİ İÇERİK

ŞİİRLER

NAZIM HİKMET RAN ŞİİRLERİ

NAZIM HİKMET RAN'IN HAYATI ve ESERLERİ

NAZIM HİKMET'İN MUKADDESAT İLE İLGİLİ ŞİİRLERİ (MEŞİN KAPLI KİTAP)

90. YAŞGÜNÜNDE NAZIM HİKMET'E - TURGAY FİŞEKÇİ

SON EKLENENLER

Üye Girişi