Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

BEGİL OĞLU EMRENİN DESTANINI BEYAN EDER

KAM Gön oğlu Han Bayındır yerinden kalkmıştı. Ak otağım kara yerin üzerine diktirmişti. Alaca gölgeliği gökyüzüne yükselmişti. Bin yerde ipek halıcığı döşenmişti. İç Oğuz, Dış Oğuz beyleri toplanmıştı.

Dokuz Tümen Gürcistan'ın haracı geldi. Bir at, bir kılıç, bir çomak getirdiler. Bayındır Han çok müteessir oldu. Dedem Korkut geldi neşeli havalar çaldı, hanım niye müteessir oluyorsun dedi. Der: Nasıl müteessir olmayayım, her yıl altın akçe gelirdi, yiğide beye verirdik, hatırları hoş olurdu, şimdi bunu kime verelim ki hatırı hoş olsun dedi. Dede Korkut der: Hanım bunun üçünü de bir yiğide verelim dedi. Oğuz iline karakol olsun dedi. Han Bayındır kime verelim dedi. Sağına soluna baktı, kimse razı olmadı. Begil derlerdi bir yiğit var idi, ona baktı, der: Sen ne dersin? Begil razı oldu. Kalktı yeri öptü Dedem Korkut himmet kılıcını beline bağladı, çomağı omzuna koydu, yayı koluna geçirdi.

Koç aygırı çektirdi bu da bindi. Hasımını akrabasını ayırdı, evini çözdü, Oğuz'dan göç eyledi. Berdeye, Genceye varıp vatan tuttu. Dokuz Tümen Gürcistan ağzına varıp kondu, karakolluk eyledi. Yabancı, kâfir gelse başını Oğuz'a armağan gönderirdi. Yılda bir kerre Bayındır Han'ın divanına varırdı.

Yine Bayındır Han'dan adam geldi acele gelesin diyerek. Sonra Begil geldi, peşkeşini çekti. Bayındır Han'ın elini öptü. Han da

Begil’i misafir etti, güzel at, güzel kaftan, bol harçlık verdi. Üç gün de Begil’i av şikar etiyle misafir edelim beyler dedi. Av ilan ettiler.

Vakfa ki av hazırlığı oldu, kimi atını över, kimi kılıcını, kimi çekip ok atmasını över. Salur Kazan ne atını övdü, ne kendisini övdü, amma Begil’in hünerini söyledi.

Üç yüz altmış altı alp ava binse, kanlı geyik üzerine yürüyüş olsa, Begil ne yay kurardı, ne ok atardı, hemen yayı bileğinden çıkarırdı boğanın yabani geyiğin boynuna atardı, çekip durdururdu. Zayıf ise kulağını delerdi avda belli olsun diye, amma semiz olsa boğazlardı. Eğer beyler geyik avlasa, kulağı delik olsa, Begil sevincidir diye Begil'e gönderirlerdi.

Kazan Bey der: Bu hüner atın mıdır, erin midir? Hanım, erindir dediler. Han der: Yok, at işlemese er övünmez, hüner atındır dedi. Bu söz Begil'e hoş gelmedi. Begil der: Alplar içinde bizi kuskunumuzdan balçığa batırdın dedi. Bayındır Han'ın bahşişini önüne döktü, hana küstü, divandan çıktı. Atını çektiler, ela gözlü yiğitlerini alıp evine geldi.

Oğlancıkları karşı geldi, okşamadı. Ak yüzlü hatunu île konuşmadı. Hatun burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

Der:

Altın tahtımın sahibi beyim yiğit

Göz açıp da gördüğüm

Gönül verim sevdiğim

Kalkıp yerinden doğrulu verdin

Ela gözlü yiğitlerini yanına aldın

Arku Beli Ala Dağdan geceleyin aştın

Akıntılı güzel sudan geceleyin geçtin

Ak alınlı Bayındır Hanın divanına geceleyin vardın

Ela gözlü beyler ile yedin içtin

Kavimli kavmi ile atıştı mı

Garip başın kavgada kaldı mı

Hani hanım altında güzel atın yok

Üstünde altın miğfer cübbesi yok

Ela gözlü beylerini! okşamazsın

Akça yüzlü güzelinle söyleşmezsin

Nedir halin dedi. Begil söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

Der:

Kalkıp yerimden doğrulu verdim

Yelesi kara cins atıma sıçrayıp bindim

Arku Beli Ala Dağdan geceleyin aştım

Ak alınlı Bayındırın divanına dört nala vardım

Ela gözlü beyler ile yedim içtim

Kavimliyi kavmi ile iyi gördüm

Hanımın nazarı bizden dönmüş gördüm

Eli günü terk ederek Dokuz Tümen Gürcistana gidelim

Oğuza asi oldum belli bilin, dedi.

Hatun der: Yiğidim bey yiğidim, padişahlar Tanrı’nın gölgesidir, padişahına asi olanın işi rast gelmez, arı gönülde pas olsa şarap acar, sen gideli hanım çapraz yatan alaca dağların avlanmamıştır, ava bin gönlün açıtsın dedi. Begil baktı hatun kişinin aklı, sözü iyidir. Cins atını çektirip sıçradı bindi, ava gitti.

Av avlayarak gezerken önünden bir pareli geyik çıktı. Begil buna at sürdü. Boğanın ardından erişti, yay kirişini boynuna attı. Boğanın canı acımıştı, kendisini bir yüksek yerden attı. Begil atın gemini yenemedi, beraber uçtu. Sağ oyluğu kayaya dokundu kırıldı.

Begil kalktı, ağladı, der: Büyük oğlum, büyük kardeşim yok. Hemen okluğundan gez çıkarıp atının eyerinin arkasındaki kayışları çekti kopardı. Kaftanının altından ayağını sımsıkı sardı. Var kuvvetiyle atının yelesine düştü. Avcılardan ayrı, tülbendi boğazına geçti, yurdunun ucuna geldi.

Oğlancığı Emren Yiğit babasına karşı geldi. Gördü benzi sararmış, tülbendi boğazına geçmiş. Arkadaşlarını sorup oğlan burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

Kalkıp yerinden doğrulu verdin Yelesi kara cins atına sıçrayıp bindin Çapraz yatan ala dağlar eteğine ava vardın Kara elbiseli kâfirlere rastladın mı Ela gözlü yiğitlerini kırdırdın mı Ağız dilden bir kaç kelime haber bana

Kara başım kurban olsun babam sana dedi. Begil oğluna söylemiş, görelim hanım ne söylemiş :

Dedi:

Oğul oğul ay oğul

Kalkıp yerinden doğrulu verdim

Kara dağlar önüne ava bindim

Kara elbiseli kafirlere rastlamadım

Ela gözlü yiğitlerimi kırdırmadım

Sağdır esendir yiğitlerim oğul kaygılanma

Üç gündür keyfim yok oğul

At üzerinden beni tut döşeğime çıkar, dedi. Aslan yavrusu yine aslandır, babasını at üzerinden kavradı tuttu, yatağına çıkardı. Cübbesini üzerine bürüdü, kapısını örttü.

Beri yandan yiğit beyler gördüler ki av bozulmuş, her biri evli evine geldi.

Begil beş gün oldu divana çıkmadı. Ayağının kırıldığını kimseye söylemedi.

Bir gece yatağında acı acı inledi, ah etti. Hatunu dedi: Bey yiğidim, kalabalık düşman gelse dönmezdin, butuna alaca ok saplansa inlemezdin, insan koynunda yatan helallisine sırrını söylemez mi olur, nedir halin dedi Begil der: Güzelim attan düştüm, ayağım kırıldı dedi.

Kadın elini eline çaldı hizmetçiye söyledi. Hizmetçi çıkıp kapıcıya söyledi. Otuz iki dişten çıkan bütün yurda yayıldı, Begil attan düşmüş ayağı kırılmış diye.

Meğer kâfirin casusu var idi. Bu haberi işitip vardı Tekür'e haber verdi. Tekür der: Kalkarak yerinizden doğrulun, yattığı yerde Bey Begil'i tutun, ak ellerini pazusundan bağlayın, ansızın güzel basını kesin, alca kanını yeryüzüne dokun, etini gününü yağmalayın, kızını gelinini esir edin dedi.

Meğer Begil'in de orada casusu hazırdı. Begil'e haber gönderdi, der: Başınızın çaresine bakın, üzerinize düşman geliyor dedi. Begil yukarı baktı, gök ırak yer katı dedi. Oğlancığını yanına getirip söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

 

Oğul oğul ay oğul

Karanlıklı gözlerimin aydını oğul

Güçlü belimin kuvveti oğul

Gör Ahir neler oldu

Neler koptu benim başıma, dedi.

Kalkıp oğul yerimden doğrulu verdim

Boynu kırılsın al aygıra sıçrayıp bindim

Av avlayıp kuş kuşlayıp gezer iken

Bunaldı sürçtü beni yere çaldı

Sağ oyluğum kırıldı

Benim kara başıma neler geldi

Kara kara dağlardan haber aşmış

Kanlı kanlı sulardan haber geçmiş

Demir Kapı Derbendinden haber varmış

Alaca atlı Şökli Melik müthiş pusu kurmuş

Pususundan kara dağlara duman düşmüş

Yattığı yerde Bey Begili futun demiş

Pazusundan ak ellerini bağlayın demiş

Kan alaca yurdunu yağmalayın demiş

Akça yüzlü kızını gelinini esir edin demiş

Kalkıp oğul yerinden doğrulu ver

Yelesi kara cins atına sıçrayıp bin

Çapraz yatan Ala Dağı geceleyin aş

Ak alınlı Bayındır Hanın divanına geceleyin var

Ağız dilden Bayındıra selam ver

Beyler beyi olan Kazanın elini öp

Ak sakallı babam darda de

Elbette ve elbette Kazan Bey bana yetişsin dedi de Gelmez isen memleket bozulup harap olur Kızım gelinim esir gitti belli bil

dedi. Burada oğlan babasına söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

Baba ne söylüyorsun ne diyorsun

Bağrım ile yüreğimi ne dağlıyorsun

Kalkıp yerimden doğrulmam yok

Yelesi kara cins atıma binmem yok

Arku Beli Ala Dağı anlayarak aşmam yok

Ak alınlı Bayındırın divanına varmam yok

Kazan kimdir benim onun elini öpmem yok

Altındaki al aygırı bana ver

Kan terletip koşturayım senin için

Yapışı sağlam demir giyimini bana ver

Yen yakalar diktireyim senin için

Kara çelik öz kılıcını bana ver

Birdenbire başlar keseyim senin için

Kargı dalı mızrağını bana ver

Göğsünden er mızraklıyayım senin için

Ak tüylü delici okunu bana ver

Erden ere geçireyim senin için

Ela gözlü üç yüz yiğidini bana ver arkadaşlığa

Muhammed dini yoluna savaşayım senin çin, dedi.

Begil der: Öleyim ağzın için oğul, belki de benim geçmiş günümü andırtmazsın dedi. Bre giyimimi getirin oğlum giysin, al aygırımı getirin oğlum binsin, memleket ürkmeden oğlum meydana varsın girsin dedi.

Oğlanı donattılar. Babası ile anası ile geldi görüştü, ellerini öptü. Üç yüz yiğidi yanına aldı, meydana vardı. Al aygır ne zaman düşman kokusunu alsa ayağını yere döverdi, tozu göğe çıkardı.

Kâfirler der: Bu at Begil'indir, biz kaçarız.

Tekür der: Bre iyi bakın, bu gelen Begil ise sizden önce ben kaçarım dedi. Gözcü gözetledi, gördü ki at Begil'in Begil üzerinde değil, amma bir kuş kadar oğlandır. Gelip teküre haber verdi, der: At, giyim kuşam ve miğfer Begil’in, Begil içinde değil dedi. Tekür der: Yüz adam seçilin, tarraka çatlasın oğlanı korkutun, oğlan kuş yürekli olur, meydanı bırakır kaçar dedi.

Yüz kafir seçilip oğlanın üzerine gelmiş, oğlana kafir söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

Oğlan oğlan ey oğlan

Haramzade oğlan

Altında al aygırı zayıf oğlan

Kara çelik öz kılıcı çentik oğlan

Elindeki mızrağı kırık oğlan

Ak kirişli yayı kısa oğlan

Okluğunda doksan oku seyrek oğlan

Yanındaki arkadaşları çıplak oğlan

Karanlıklı gözleri fersiz oğlan

Şökli Melik şana müthiş pusu kurdu

Meydandaki şu oğlanı tutun

Pazusundan ak ellerini bağlayın

Birdenbire güzel başını kesin

Alca kanını yer yüzüne dökün dedi

Ak sakallı baban var ise ağlatma

Ak bürçekli anan var ise sızlatma

Yalnız yiğit alp olmaz

Yavşan dibi berk olmaz

Belası gelmiş kavat oğlu kavat

Çekilip dön buradan, dedi. 

Oğlan da burada söylemiş, görelim ne söylemiş: Der:

Herze merze söyleme bre itir kâfir Altımda al aygırımı ne beğenmezsin Seni gördü oynar

Üstümdeki demir giyimim omuzumu kısar

Kara çelik öz kılıcım kınını doğrar

Kargı dalı mızrağımı ne beğenmezsin

Göğsünü delip göğe fırlar

Akça kirişli katı yayım zarı zarı inler

Oklukta okum yatağını deler

Yanımda yiğitlerim savaş ister

Alp ere korku vermek ayıp otur

Beri gel bre kafir savaşalım, dedi.

Kafir der: Oğuz'un arsızı Türkmen'in delisine benzer, bak hele şuna dedi.

Tekür der: Varın sorun oğlan Begil'in nesidir dedi, Kafir gelip oğlana söylemiş, görelim nasıl söylemiş :

Der:

Altındaki al aygırı biliriz

Begilindir Begil hani

Kara çelik öz kılıcın Begilindir Begil hani

Üstündeki demir giyimin Begilindir Begil hani

Yanındaki yiğitler Begilindir Begil hani

Eğer Begil burda imişse

Geceye kadar cenk edeydik

Akça kirişli katı yaylar çekişeydik

Ak tüylü delici oklar atışaydık

Sen Begilin nesisin oğlan söyle bize, dedi.

Begil oğlu burada söylemiş, görelim hanım ne söylemiş:

Der:

Bre kâfir sen beni bilmez misin?

Ak alınlı Bayındır Han'ın beyler beyisi Solur Kazan, kardeşi Kara Göne, Dönebilmez Dülek Evrren, Düzen oğlu Alp Rüstem, boz atlı Beyrek, Bey Begil’in evinde içiyorlardı, senden casus geldi adındaki al aygıra Begil beni bindirdi, kara çelik öz kılıcını kuvvet verdi, kargı dalı mızrağını himmet verdi, yanındaki üç yüz yiğidini bana arkadaşlığa verdi, ben Begil’n oğluyum bre kafir, beri gel dövüşelim dedi. Kafir Tekür der: Dayan bre kavat oğlu, ben sana varayım dedi.

Altı kanatlı gürzünü ele aldı, oğlanı üzerine sürdü. Oğlan kalkanını gürze karşı tuttu. Yukarıdan aşağı kafir oğlana müthiş vurdu. Kalkanını ufattı, miğferini ezdi, göz kapaklarını sıyırdı, oğlanı yenemedi. Gürz ite dövüştüler, kara çelik öz kılıçla çekiştiler, sere serpe meydanda kılıçlaştılar, omuzları doğrandı, kılıçları utandı, birbirini yenemediler Kargı daha mızraklarla kırıştılar, meydanda boğa gibi süsüştüler, göğüsleri delindi, mızrakları kırıldı, birbirini yenemedler. At üzerinden ikisi kapıştılar, çekiştiler. Kafirin gücü ziyade, oğlan perişan oldu. Allah Taala’ya yalvarıp söylemiş, görelim nasıl söylemiş:

Der:

Yücelerden yücesin yüce Tanrı

Kimse bilmez nicesin güzel Tanrı

Sen Ademe taç giydirdin

Şeytana lanet kıldın

Bir suçtan ötürü dergahtan sürdün

İbrahimi tutturdun

Hanım deriye sardın

Kaldırıp ötece attırdın

Ateşi gülistan kıldın

Birliğine sığındım

Aziz Allah hocam bana medet

dedi. Kâfir der: Oğlan yenildinse Tanrı'na mı yalvarıyorsun, senin bir Tanrın var ise benim yetmiş iki puthanem var dedi. Oğlan der: Ya asi mel'un, sen putlarına yalvarıyorsan ben âlemleri yoktan var eden Allah'ıma sığındım dedi.

Hak Taala Cebrail’e buyurdu ki: Ya Cebrail, var, şu kuluma kırk er kadar kuvvet verdim dedi. Oğlan kâfiri kaldırdı yere vurdu. Burnundan kanı düdük gibi fışkırdı. Sıçrayıp şahin gibi kâfirin boğazını eline aldı. Kâfir der: Yiğit aman, sizin dine ne derler, dinine girdim dedi. Parmak kaldırıp, şehadet getirip Müslüman oldu. Geri kalan kâfirler bilip, meydanı bırakıp kaçtı.

Akıncılar kâfirin elini gününü vurup kızını gelinini esir ettiler. Oğlan babasına müjdeci gönderdi, hasmımı yendim dedi.

Ak sakallı babası karşı geldi. Oğlunun boynunu kucakladı. Dönüp evlerine geldiler.

Karşı yatan kara dağdan oğlana yaylak verdi. Kara koçu koşucu attan tavla verdi. Akça yüzlü oğluna akça koyun şölenlik verdi. Ela gözlü oğluna al duvaklı gelin aldı. Ak alınlı Bayındır Han'a hisse çıkardı.

Oğlunu aldı Bayındır Han'ın divanına vardı. El öptü. Padişah Kazan oğlu Uruz'un sağ yanında ona yer gösterdi. Cübbe, çuha, sırmalı elbise giydirdi. Dedem Korkut gelip neşeli havalar çaldı, bu Oğuznameyi düzdü koştu, Begil oğlu Emre'nin olsun dedi. Gaziler başına ne geldiğini söyledi.

Dua edeyim hanım:

Yerli kara dağların yıkılmasın.

Gölgeli koca ağacın kesilmesin.

Allah'ın verdiği ümidin kesilmesin.

Günahınızı adı güzel Muhammed’e bağışlasın hanım hey!...