Kullanıcı Oyu: 5 / 5

Yıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkinYıldız etkin
 

B. Tekke Şiiri ve Özellikleri

I — Tekke Şiirinin Şekil Bakımından İncelenmesi

1 — Vezin

Tekke şiiri, halkın, anlayabileceği bir dille, başlangıçta millî vezin ve yaşayan Türkçe ile meydana getirilen edebî mahsullerdir.

Tekke edebiyatında dikkat edilecek mühim bir nokta, onun da Divan ve “Âşık Edebiyatı” gibi, hem halk Şiirine, hem klâsik şiirin cazibesine bağlı, iki taraflı bir hüviyeti oluşudur. Bu yüzden Tekke edebiyatında da manzumeler aruz ve hece vezinleriyle yazdırlar. Ahmed Yesevî, Yunus Emre, Kaygusuz Abdal, Hacı Bayram-ı Velî, Ahmed-i Sârbân, Ümmî Sinân, Niyazî-i Mısrî gibi Tekke edebiyatı büyükleri, aynı zamanda aruza da hâkimdirler. Fakat hitap ettikleri esas kitleye istedikleri telkini yapabilmek için heceyi de kullanırlar. Yine “Âşık Edebiyatında olduğu gibi Tekke edebiyatının da aslı edebî mahsulleri heceli manzumelerde ortaya çıkmıştır.

Tekke edebiyatı mahsulleri vezin ve şekil bakımından Saz Şiiri ve Divan şiiri de ortaktır. Yani bu şiirlerde hem hece, hem de aruz vezni, hem Türk hem de Arap ve Acem şekilleri kullanılmıştır. Bu şiirler, kendilerine mahsus muayyen vezin ve şekilde ayırım yapmamak ve çok kerre Saz şiiri şekliyle Divan şiiri veznini veya Saz şiiri vezniyle Divan şiiri şeklini birleştirmek suretiyle ayrı bir hususiyet kazanmışlardır.

Araştırıcılar, Tekke edebiyatı mahsullerinin vezni hakkında fazla bir şey söylemezler. Fakat verilen örneklerin çoğu hece vezni ile yazılmış şiirlerdir. Tekke edebiyatı mahsullerinin aruz ile yazılan Tekke şiirleri üzerinde fazla durulmadığı ve örnek olarak da bu şiirlere fazla yer verilmediği için Tekke edebiyatı mahsullerinin daha çok bir “hece edebiyatı” olduğu zannedilmiştir.

Halbuki Tekke şairleri İçtimaî durumları da göz önünde tutarak halkın anlayabileceği şekilde hem hece, hem de aruz ile eserler vermişlerdir. Ancak aruz vezni oranı daha fazladır.

a) Aruz

Tekke edebiyatı edipleri, hece vezni bölümünde de kısaca ele alınacağı gibi, edebî mahsullerini yalnız hece ile yazmamışlardır; Tekke şairleri aynı zamanda aruz ile de yazmışlardır. Bu şairler, hemen hemen aruzun bütün kalıplarını kullanmışlardır. Tekke şairlerinin tercih ettikleri vezinlerin bazılan aşağıdadır.

1. Bahr-i Hezec

a)    Mefâîlün mefâîlün faulün 

Girüben 'ışk denizün boylayanlar 

Ma anî izleyüb soy soylayanlar

 

b)    Mefûlü Mefâilün faulün

Bu vezin çok kullandan bir vezindir. Husûsiyle “mesneviler, terc’-i bend ve terkib-i bend”lerde daha çok kullanılmaktadır.

 

İnsan ile geldüm inşân oldum 

İnsan libasında pinhân oldum

c) Mef’ûlü Mefâîlü Mefâilü Faulün

Bu vezin de gazellerde çokça kullanılmaktadır. Ayrıca müstezadlar da bu vezin ile yazılmaktadır.

 

Ol şâh-ı Kadı senün ile oldugın anla 

Gönlüne senün gelübeni doldugın anla 

Şema düşüben yandığını pervâne bilmez 

                yanmakda murâd ne 

Âşıklara sor 'ışkıla meydânda baş oynar 

                   bu hâlde garaz ne

 

2.    Bahr-i remel

Fâilâtün Fâilâtün Fâilâtün ile Fâilâtün Fâilâtün Fâilün

vezinleri de çok kullanılır.

Ben senün yüzünden özge kıble-i cân bilmezem 

Şol zîbâ hüsni severem gayrı îmân bilmezem

 

ly sıfâtun Ku'l-huvallahü Ahad 

Her dem içinde Kâdir'sin her saat

 

3.    Bahr-i recez

“4 Müstefilün” ile bahr-i hezec’den “ 4 Mefâîlün” de Tekke edebiyatı mahsullerinde (bilhassa gazellerde) kullanılmaktadır.

Gönlüm yine şol dilberün hüsn-i cemâlün arzular 

Gözlerinün elâsını yüzinün alin arzular

Yine vakt-ı hazân oldu durugıl yatma iy sâkı

 Bu gafletdür ne yatarsun bu'ömr kalmaz bize bâki.

 

4.    Bahr-i muzâri’

Mef’ûlü Fâilâtün Mefâîlü Fâilün vezninin de gazellerde kullanıldığı görülür.

Pür oldı yine manîde cânun sefinesi 

Dürr ü cevâhir doldı bu gönlüm hâzinesi

Tekke edebiyatı mahsullerinde aruz hatalarına sık sık rastlanır. Bu Tekke edebiyatına ait eserlerde tabiî bir unsurdur. Zira, bu edebiyatı meydana getiren şairler fazla tahsil görmüş kişiler değildirler. Esasında bu hatalar daha çok Türkçe kelimelerde, nadiren de Arapça ve Farsça kelimelerde kısa hecelerin vezin zaruretiyle uzatılması şeklinde ortaya çıkan “imâle”, bu edebiyatın en çok rastlanan aruz bozukluklarındandır.

Arapça ve Farsça kelimelerdeki uzun hecelerin vezin zaruretiyle kısaltılması neticesinde ortaya çıkan “zihâf” da bu edebî mahsullerde sık görülen aruz hatalarındandır.

Hakikat gevheri bite cânumda 

Cevâhir gönlüm içinde cân oldı

Demek ki Tekke edebiyatı şairlerinin sık sık aruz veznini her türde kullandığını görmemiz mümkündür. Zira Tekke şairleri Acem edebiyatını da mükemmel denecek kadar bilmektedirler ve aruzun bütün kalıplarını kullanabilecek niteliktedir.

b. Hece

Tekke edebiyatı mahsullerinin büyük bir kısmı hece vezni ile yazılmıştır. Hece ile yazılan şiirlerde daha çok, “yedili”, “sekizli” ve “onbirli” vezinleri kullanmıştır, “yedili” şiirlerde duraklar, bazan 4 + 3, bazan 3 + 4 olmakta, bazı mısralar ise duraksız olarak kullanılmaktadır.

İçüm dışum nûr idi 

Nûr ile ma’ınûr idi 

Durduğum yirîûr idi 

Mûsâ-yi Ümrân idüm91

 

Sekiz heceli şiirler bazan 4+4 duraklı, bazan ise duraksızdır.

 

Güneyi kuz eylemegil 

Buz sözi yüz eylemegil 

Sohbeti toz eylemegil 

Ariflere dil-pezîr

 

Onbirli şiirlerde çoğunlukla 6 + 5 bazan 4 + 4 + 3 duraklan kullanılır. Bu şiirlerde duraksız mısralara da rastlanır.

Beglerimüz çıkdı Avlan üstine'

0(n)lar gelür sultân Abdâl Mûsâya 

Urum abdalları hırka vü postın 

Bağlar gelür sultân Abdâl Mûsâ'ya

 

Urum abdâlları gelür dost diyü 

Giydükleri nemed ile post diyü 

Hastalar da gelür dermân isteyü 

Sağlar gelür Sultân Abdâl Mûsâ'yâ

 

….

Bir niyâzum vardur Gani keremden 

Münkir bilmez evliyânın sırrından 

Kul Kaygusuz ayru düşmiş pirinden 

Ağlar gelür sultan Abdal Mûsâ'ya

 

2. Kafiye

Tekke şairleri, “kafiye” konusunda oldukça serbest hareket ederler. Divan şiirindeki “mukayyed kafiye”den, Halk şiirindeki “tam ve zengin kafiye”nin yanında “yanm kafiye” lere kadar hepsine sık sık rastlamr.

Gel ki bu meyhânede esrâr yiyem şarâb içem 

Sarhoş olam bekri bigi zühd ü sâlusdan geçem

 

Hemnişînüm ârif ola her hâlüme vâkıf ola 

Bâzum ahi kerkes neyüm şahbâzıla bile uçam

 

Ol şah-ı Kadîm senün ile oldugın anla 

Gönlüne senün gelübeni doldugın anla

 

Ol senünile ezelîden bile gelüpdür 

Her lahza sana lutf ü kerem kıldugın anla

 

Nâgâh minâreyi karpuz mu sandun 

Düşün idi senün gündüz mi sandın

 

Sayıklarsın meğer ki düş görürsın 

Özün gani bizi derviş görürsin

 

Tekke şairleri, bazan benzer sesleri dahi “kafiye” olarak kullanmaktadırlar; bazen de “Kaf-kef, kaf-gaynı, te-dal ...” vb gibi, “Göz kafiyesine aykırı kafiyeleri de kullanmaktadırlar.

 

Şaha zülfün boynuma dolaşdugı 

Fâş idüben gizlü râzum açdugı

 

Bu ışk mevci yine başumdan aşdı 

Sırum fâş eyledi râzumı açdı

 

Ben bu ışk göreli herdem ene'l-Hak söylerem 

Hak diyenün sözine sıdkıla saddâk söylerem

 

 

Yirde gökde cümle şey'ün maksûdıyam maksûdı

Kasdıla izüm yitürüp çath-ı eflâk söylerem

 

Yine vakt-i hazân oldu durugel yatma iy sâkî 

Bu gafletde ne yatursın bu ömür kalmaz bize bâkî

 

Durugel bağçaya bir gel ağaçlar sözini dinle 

Âh eyler çarhun elinden dökilmiş yire yaprağı

 

Hocasın özüni divşür bu dünyâ küllî fânîdür 

Kefesden uçmadın kuşun durugel eyle yarağı

 

Kaygusuz Abdâl'a irdi ana cân ü gönül virdi 

Anun ayağı toprağı anun cânıyla müştâgı

 

Sen bahr-ı melelekûtsın Sen gevher ü yâkûtsın 

Sen mübârek vücûdsın Sen de gözet sendedür

 

1. Tam Kâfiye:

Yukarıda verdiğimiz örneklere rağmen, Tekke şairleri, çoğunlukla “tam kafiye”yi tercih ederler. Yunus Emre ve Kaygusuz Abdal’ın eserlerinde, yani gerek “gazellerinde, gerek “mesnevilerinde asgarî iki sesin aynı olmasına dayanan “kafiye”ler kullanılmaktadır. Bilhassa “imân, hayvan, Umman, inşân, mekân, pinhân, noksân virân, figân, perişân ...."gibi sonu “...ân” ile bitenler onların en çok kullandığı “kafiye”lerdir. Ayrıca “girifdar, ber-dâr, bî-dâr, yâr, bazer, bâr, nâr, diyâr...” gibi, sonu “..âr” ile neticelenen “kafiye”ler de Tekke şairlerinin çok kullandığı kafiyelerdendir.

Tekke şiirlerinde dikkati çeken diğer kusurlardan biri de, Arapça ve Farsça kelimelerle Türkçe kelimelerin kafiyelenmesidir.

 

Zühre vü mâh müşteri 

Çarh-ı felek çenberi 

Dünyâda ne kim varı 

Sen de gözet sendedür

 

Işk işine sabûr gerek görmege gözde nûr gerek 

Işk yoluna varur gerek pîr ü cüvân ne nesnedür

 

Kaygusuz Abdâl ışkıla birliğe birikdün ise 

Dahi füzulluk eyleme bu sen ü ben ne nesnedür

 

Münkirlere zulmet ola mahbûblara kuvvet ola 

Tâliblerün tâ'atini Hazretde makbûl eyleye

 

Işkun dahi bir nişanı her kime irişdiyise 

İkrâr ile kulluk idüp gönüllere yol eyleye

 

Şâhun nûrı çün gönlüme tecellî olaldan 

Şemsdür delîlüm şem'i fanusdan haberüm yok

 

Bu kırk yidi üç bir gönülümde sır oidı 

Hâlim bu benüm il ü ulustan haberim yok

 

Şerîk olma sakın bu mülk ü mâle 

Kime kaldı bu cihân sana kala

 

2.    Yarım kafiye: kafiyeli kelimeler içindeki birer sessizin benzerliğidir, hâ-z-âr

Yü-z-er... gibi.

3.    Zengin kafiye: Kafiyeli kelimeler içindeki sesli ve sessizlerden birden fazlasının benzerliğidir. Fezasından - hizâsından.. gibi

Ayrıca uzun bir sesli ile bir sessiz birleştirilerek yapılan “kafiye” de “zengin kafiye” dir.

4. Cinaslı kafiye: Cinas içinde gerçekleşen, yani manaları ayrı olmakla beraber, yazılışları aynı olan kelimelerle yapılan kafiyelerdir.

Gözler (gözün çoğulu) - gözler (gözlemek masdarından geniş zam. 3. şahıs çoğul)

Alliterasyon: Birbirini takib eden mısralar dahilinde benzer seslerin mısralara ahenk verecek tarzda kullanılmasıdır. Bir olup birikti birle birliğe ... gibi

Redif: Tekke şairleri, bilhassa gazellerde kafiyelerden sonra sık sık redif kullanırlar. Redifler umumiyetle “eyle-, ol-, i-,di bul-, gel-, ...gibi çok kullanılan fiillerdir.

Dünyâda gördükçe- rüyâda gördükce-

 

Işka 'âşık' olan kişi râhat-ı cân ne nesnedür 

Bi-nişânı nulmak içün nâm ü nişân ne nesnedür

 

Oldur Âşık' ışk yoluna canını kurban eyleye 

Hayvân sıfatın terk ide özini insan eyleye

 

Ben bu ışka bilişeli âb-ı hayvan bulmışam 

Canımun terkin vuruban cân-ı cânân bulmışam

 

Sen bu suna bak sâni'i gör ne hüner eyler 

Kurt kamışın için kand u şeker eyler

 

Ma'nî defteri cânında cem' ola 

Uyana bu ışk çerâgı şem ola

 

Abdurrahman Güzel, Türk Dili

SON EKLENENLER

Üye Girişi